Elazığ'a binlerce turist çekiyor! Bu efsanesini çoğu kişi bilmiyor
Elazığ'ın en önemli tarihsel değerlerinden biri olan Harput Kalesi, yaklaşık 3000 yıllık köklü geçmişiyle Anadolu'nun kadim medeniyetlerine tanıklık eden bir yapı olarak öne çıkıyor. Yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan kale, günümüzde de ihtişamını koruyor. Harput Kalesi'nin bu efsanesini birçok Elazığlı bilmiyor. İşte…
Tarihi kaynaklara göre Harput Kalesi'nin temelleri MÖ 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından atıldı. Persler'in MÖ 6. yüzyılda bölgeye hakim olmasıyla el değiştiren kale, sonraki bin yıl boyunca stratejik konumu nedeniyle büyük mücadelelere sahne oldu. Part, Roma, Sasani, Bizans ve Abbasi imparatorlukları arasında sürekli el değiştiren kale, 11. yüzyılın sonuna kadar ağırlıklı olarak Bizans hakimiyetinde kaldı.
ÖNEMLİ BİR İDARE MERKEZİ OLDU
Ziata Castellum ve Kharpete isimleriyle de anılan, Arapça'da ise Hısn-ı Ziyad olarak bilinen kale, Türk hakimiyetinin bölgede güçlenmesiyle birlikte yeni bir döneme girdi. 1085 yılında Çubukoğulları'nın, 1112'de Artukoğulları'nın ve 1234'te Selçuklular'ın egemenliği altına giren kale, bu dönemde önemli bir idare merkezi olarak kullanıldı.
ÖNEMLİ HÜKÜMDARLAR BURAYI MERKEZ OLARAK KULLANDI
Harput Kalesi tarih boyunca sadece bir savunma yapısı olarak kalmadı, aynı zamanda önemli bir yönetim merkezi işlevi de gördü. Kale; Çubuk Bey, Artuklu Beyi Belek Gazi ve Selçuklu Beyi Alaeddin Keykubad gibi önemli hükümdarların merkezi olarak kullanıldı.
14. yüzyıldan itibaren bölgede hakimiyet mücadelesi veren Dulkadiroğulları ve Akkoyunlu devletleri arasında sık sık el değiştiren kale, 1465 yılında Akkoyunlu Hükümdarı Hasan Bahadır Han (Uzun Hasan) tarafından ele geçirildi. Harput Kalesi'nin Osmanlı topraklarına katılması ise 1515 yılında Yavuz Sultan Selim döneminde gerçekleşti.
SÜT KALESİ EFSANESİ ÇOK KİMSE BİLMİYOR
Harput Kalesi, mimari özelliklerinin yanı sıra etrafında oluşan efsanelerle de dikkat çekiyor. Yaygın bir rivayete göre, kalenin inşası sırasında bölgede yaşanan su kıtlığı nedeniyle, zamanın hükümdarının emriyle harcın hazırlanmasında su yerine süt kullanıldığı anlatılıyor. Bu nedenle halk arasında yapıya "Süt Kalesi" denildiği söyleniyor.
GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU NEDİR?
İç kale ve dış surlar olmak üzere iki ana bölümden oluşan Harput Kalesi'nin günümüze kadar özgün yapısını koruyabilmesinde, özellikle Artuklu Dönemi'nde yapılan kapsamlı onarımların büyük katkısı bulunuyor. Kale daha sonraki dönemlerde Dulkadiroğulları, Akkoyunlular ve Osmanlılar tarafından da çeşitli onarımlardan geçirildi.
Yalçın kayalar üzerine inşa edilen ve kuşatılması oldukça güç olan kale, adeta küçük bir şehir görünümündeydi. İçerisinde hastane, tahıl ambarı, darphane, su sarnıcı, cephanelik, cami ve çok sayıda sivil yapının bulunduğu büyük bir mahalle özelliği taşıyan kalenin, günümüzde dış surları tamamen yıkılmış durumda.
Bugün Elazığ'ın en önemli turistik değerlerinden biri olan Harput Kalesi, ziyaretçilerine binlerce yıllık tarihe tanıklık etme fırsatı sunuyor.