Einstein'in Nobel Ödülü Aldığı Teoriyi İspatlayan Türk Profesör 'Online Savaşa' Dikkat Çekti
Türkiye'de Einstein'e Nobel getiren meşhur teorisini ispat edip, bu teoriyi baz alarak fotonik ürün üreten ve dünya devleri ile yarışan Fırat Üniversitesi (FÜ) Fizik Bölümü Öğretim Üyesi ve Fytronix'in CEO'su Prof. Dr. Fahrettin Yakuphanoğlu, dünya vizyonunun değiştiğine, savaşlarda artık teknolojinin ön plana çıktığına dikkat çekerek, yerli ve milli yüksek teknolojinin ülkelerin geleceğini belirleyeceğine vurgu yaptı.
Fytronix teknolojisi ile yerli ve milli ürünler üretip, 15 farklı ülkeye ihraç eden FÜ Fizik Bölümü Öğretim Üyesi ve Fytronix'in CEO'su Fahrettin Yakuphanoğlu, ürettiği ürünler ile ülke ihracatına önemli katkılar sağlıyor. AR-GE ve ÜR-GE çalışmalarını başarıyla sürdürerek yüksek teknoloji ürünler üreten Prof. Dr. Yakuphanoğlu, Fytronik teknolojisinin fizik kullanılan temel förmüleri ürüne dönüştüren bir teknoloji olduğunu, artık yerli ürün ve yerli marka üretmenin ülke için son derece önemli olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Yakuphanoğlu, özellikle üretilen cihaz veya uygulamaların donanımsal ve yazımsal bileşenlerinin yerli ve milli olarak üretilmesi gerektiğini kaydetti. Yüksek teknoloji üretimi için gerekli olan teorik ve pratik bilgileri yan yana getirerek, teknolojik seviyesi yüksek olan ürünlerin üretilebileceğini ifade eden Yakuphanoğlu, dünyanın yeni bir vizyona kavuşarak stratejisinin değiştiğine, savaşların artık online yapıldığına dikkat çekti.
''BİR ÜRÜN ÜRETTİĞİMİZDE ÖZELLİKLE YAZILIMIMIZIN YERLİ VE MİLLİ OLMASINA DİKKAT ETMEMİZ GEREKMEKTEDİR''
Geliştirilen cihazların yazılım ve donanımsal özelliklerinin önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yakuphanoğlu, ''Bizlerin amacı, bir teoriyi geliştirip daha sonra bunu uygulamaya dökerek teknolojik bir ürün geliştirmektir. Özellikle hedefimiz üretmiş olduğumuz cihazları yerli ve milli imkanlarla üreterek ülke hizmetine sunmaktır. Bilindiği üzere bir ürünü donanımsal ve yazılımsal olarak üretirsiniz. Donanımsal olarak ürettiğinizde cihazın teknik özelliklerini, mekanik özelliklerini çok kolaylıkla geliştirip koruyabilirsiniz fakat cihazı yazılımsal olarak ürettiğinizde bunun güvenliğini sağlayamazsınız. Biz cihazlarımızı ürettiğimizde özellikle cihazların yazılımlarını bilgisayar ve mobil uygulama ortamında hazırlarız. Bunu da kişinin kullanımına sunarız. Dolayısıyla ikisi arasındaki fark, yazılımı mobil uygulamalarda kullanıldığında bunun açıkları olabilir ve bu yazılımlara dışarıdan bir etki çok kolaylıkla yapılabilir. Yani bu da amacı dışında kontrol edilebilir. Biz bir ürün ürettiğimizde özellikle yazılımımızın yerli ve milli olmasına dikkat etmemiz gerekmektedir. Cihazın yazılımında özellikle konum bilgileri, cihazın teknik özellikleri veya barkodlar kullanarak, bütün bilgilerini bu yazılıma aktararak ve bunlara kolaylıkla erişilebiliyor. Çünkü bilindiği gibi mobil uygulamalarda şu anda biz GPS ve wifi ile diğer teknolojiyi kullanıyoruz. Bunları basit bir uygulama olarak görüp, kullandığımızda bize olumsuz sonuçlar verebiliyor. Dolayısıyla bizim yapmamız gereken bu cihazları yerli ve milli olarak üretirken bizim bütün bileşenlerini yüzde yüz yerli ve milli imkanlarla üretmemiz gerekir ve bunun bütün bilgi ve detaylarının bizde olması gerekir” dedi.
“KONUM BİLGİSİNİ BİR TELEFONDA AÇMAK BİR İNSANIN GÜVENLİĞİ İÇİN EN TEHLİKELİ DURUMDUR”
Özellikle akıllı telefonlarda kullanılan mobil uygulamaların kullanımında zorunlu olarak istenen konum bilgisinin açılmasının yol açtığı zararlara değinen Yakuphanoğlu, ''Cihazlarımızı üretip yurtdışına, farklı bir ülkeye gönderdiğimizde bu cihazlara dışarıdan bir müdahalenin olmaması için özellikle cihazın yazılımsal kısmını güvenlik altına almamız lazım. Yazılımda da cihazın içerisinde gömülü sistemler atarak dışarıdan gelen etkiler yok edilebilir. Biz bütün ürünlerimizde buna dikkat etmekteyiz. Yazılımlarımızı lisanslayarak, dışarıdan bir etki olmayacak şekilde ihraç ediyoruz. Şu anda bütün akıllı telefonların en büyük problemi, kullanıldığında telefonun konum bilgisinin açılmasına zorlar. Konum bilgisini bir telefonda açmak bir insanın güvenliği için en tehlikeli durumdur. Konumu açtırmaya çalışıyor ancak konumun kullanacağınız yazılımla bir ilgisinin olup olmadığının farkında olamıyorsunuz. Konum açtırıldığında dünyanın herhangi bir yerinde başkaları tarafından çok kolaylıkla yeriniz tespit edilebilir. Bu da sizin hem iş yeriniz hem de kendiniz için bir tehlike oluşturur” diye konuştu.
Yerli ve milli yazılımın şart olduğunu dile getiren Yakuphanoğlu, ''Artık dünyada savaşın şekli de değişti. Savaşta artık eskisi gibi fiziki olarak savaşmaya, silah kullanmaya gerek yok. Şu anda teknoloji kullanılarak yazılımsal ve uzaktan erişim sistemi kullanılıyor. Örneğin GPS dediğimiz yazılım ile bir nesnenin herhangi yerini çok kolaylıkla tespit edebiliyorsunuz. İki ülke savaş halindeyken diğer ülkedeki cephanenin konumunu, teknolojik alanlarının konumunu, stratejik mekanların konumu bir yazılım ile kolaylıkla tespit edilebiliyor. Dolayısıyla artık teknolojinin de, savaşların da şekli değişti. Şu anda online savaşlar yapılmakta. Ülke olarak artık üretim yapmak istiyorsak, üretimde iki şeye dikkat etmeliyiz. Birincisi fiziki, mekanik ve donanımsal olarak üretilen cihazlar olması gerekmekte, ikincisi ise bu cihazların yazılımlarının kesinlikle yerli ve milli imkanlarla üretilmesi gerekir. Artık kesinlikle bütün alanlarda yerli ve milli imkanlarla üreteceğimiz ürün olmalı. Artık dünya yeni bir vizyona kavuştu ve dünyanın stratejisi değişti. Dünyada insan ilişkileri online, devlette yapılan işler online, savaşlar online, yani artık her şeyde yazılım var. Bizim gençlerimizi ana işlere yönlendirmemiz lazım. Ana işlerden en önemli mesleklerin başında gelen biri elektrik-elektronik olmak üzere yazılım, makina ve bunları içeren mekatronik olabilir” şeklinde konuştu.
Fırat Teknokent'te kurduğu Yüksek Teknoloji şirketinde teknolojik ürün geliştiren Yakuphanoğlu, Nobel ödüllü Alman fizikçi Albert Einstein'ın 1905 yılında ortaya attığı foton teorisini ispatlamak adına 'kuantum parçacık algılayıcı' adını verdiği nanoteknolojik bir sistem üretmişti.