DÜRÜST KONUŞMA
Sığırtmaç: Acaba orada olup bitenler hakkında özgürce konuşabilir miyim, yoksa sözcüklere bir nizam intizam mı vereyim? Fevriliğinizden, öfkenizden ve sınırsız güce sahip krallığın
Sığırtmaç: Acaba orada olup bitenler hakkında özgürce konuşabilir miyim, yoksa sözcüklere bir nizam intizam mı vereyim? Fevriliğinizden, öfkenizden ve sınırsız güce sahip krdigerığınızdan korkuyorum.
Pentheus: Benden korkmana gerek yok. Öfkenin masumlara karşı kabarması yanlıştır. Eğer bana hakikati söylersen, o hakikat ne olursa olsun cezalandırılmayacaksın. Adaletsizliklerden sorumlu olan kişiler cezalandırılacak. Adaletsizliklerden bahseden kişi değil. (Bakkhalar tragedyasından, MÖ 407-406)
*****
Antik Yunan edebiyatında dikkat çeken bir sözcük vardır. 'Parrhesia.'
Etimolojik olarak 'özgür konuşma', 'açık sözlülük' gibi anlamlara karşılık gelse de ya da 'doğruyu söylemek' olarak ifade edilse de bu kelime, çok daha derin manalar içerir o dönem insanlarına…
Örneğin, Yunanlılar açısından bakarsak, bir öğretmen ders verdiği öğrencilere doğruyu söyleyebilir. Öğrettiklerinin doğru olduğu konusunda şüphe duymaz. Ancak bu 'parrhesia' sayılmaz. Öte yandan bir filozof bir hükümdara, bir tirana hitaben tiranlığının rahatsız edici ve nahoş olduğunu, zira tiranlığının adaletle bağdaşmadığını söylerse bu bir 'parrhesia'dır.
Çünkü Yunanlılara göre doğruyu söylemenin, hakikati ortaya koymanın risk ya da tehlike arz ettiği durumlarda 'parrhesia' kullanılıyor sayılır. Parrhesia, tehlike karşısında doğruyu söyleme cesaretine sahip olunmasını talep eder… Tehlike karşısındaki cesaretle ilintilidir…
Nitekim filozof, hakikati söylerken risk alır. Çünkü tiran ona karşı öfkelenebilir, onu cezalandırabilir, onu öldürebilir…
Doğruyu söyleyen, daima hitap ettiği kimseden daha güçsüz kimsedir antik Yunanlılar için… Parrhesia bir anlamda 'aşağıdan' gelip 'yukarıya' yönelir onlara göre… Bu nedenle antik Yunanlı, bir çocuğu eleştiren bir öğretmen ya da bir babanın parrhesia kullandığını söylemez. Ancak bir fiolozof bir tiranı eleştirdiğinde, ya da bir öğrenci öğretmenini eleştirdiğine parrhesia kullanılmış olabilir.
Öte yandan bir kişi doğruyu söylemek adına işkence tehdidi altındaysa bu durumda onun konuşması, parrhesia tarzı bir konuşma olmaz. Yargıçlar tarafından suçunu itiraf etmeye zorlanan bir maktul parrhesia kullanmaz. Eğer ahlaki zorunluluk sonucu suçunu bir başkasına itiraf ederse o zaman parrhesia ediminde bulunmuş olur.
Nihayetinde Parrhesia'da konuşmacı özgürlüğünü kullanır… Kandırma yerine dürüstlüğü, sahtelik ya da sessizlik yerine hakikati, hayat ve emniyet yerine ölümü, yaltaklanma yerine eleştiriyi, kendi çıkarını koruma ve ahlaki kayıtsızlık yerine ahlaklı olmayı tercih eder…
*****
Diogenes orada otururken kral çıka geldi ve onu selamladı, beriki ise onu bir aslanınki gibi korkunç bir bakışla yokladı ve ona biraz kenara çekilmesini söyledi; zira Dioganes o sırada güneşleniyordu. Bunun üzerine İskender adamın cesurca davranmasına ve kendini gördüğünde dehşete kapılmayarak soğukkanlılığını korumasına memnun oldu. Zira cesur kişinin cesuru sevmesi bir anlamda doğaldır. Oysa ödlekler cesurları şüpheyle süzer ve düşmanları gibi görüp onlardan nefret ederken, alçakları hoş karşılayıp severler. Bu nedenle birinci gruba göre hakikat ve açıksözlülük (parrhesia) dünyadaki en güzel şeyken, diğer grup yaltaklanmayı ve düzenbazlığı yüceltir. (Dio Chrysostorm, Krdigerık Üzerine Dördüncü Söylev, 14-15)
*****
'Şehirde kimseyi pohpohlamadığı için övülen bir kimseden bahsedildiğini duyarsan, o adamla görüş!' dedi Sakdigerı Mustafa ve devam etti…
'Eğer bir insan güçlü ve zengin kimselere abartılı ve övgüyle hitap etmiyorsa, onları ziyaret etmiyorsa, onlarla yemek yemiyorsa, sade bir yaşam sürüyorsa eğer, o adamın doğru söylemesini bekleyebilirsin. Aynı zamanda onun ne tür bir insan olduğu konusunda daha derin bir bilgi sahibi olmaya çalış (ki onunla bir müddet görüştüğünde gerçekleşir.) eğer böyle bir insansa onunla dost ol… Anlattığım tutkulardan hangilerini sende gördüğünü dosdoğru söylemesini iste ondan…
*****
Parrhesia, 'özgür konuşma', 'açık sözlülük' gibi anlamlara karşılık gelse de ya da 'doğruyu söylemek' olarak ifade edilse de çok daha derin manalar içerir… Sahtelik ya da sessizlik yerine hakikati, yaltaklanma yerine eleştiriyi, kendi çıkarını koruma ve ahlaki kayıtsızlık yerine ahlaklı olmayı barındırır derinliğinde…
Pentheus: Benden korkmana gerek yok. Öfkenin masumlara karşı kabarması yanlıştır. Eğer bana hakikati söylersen, o hakikat ne olursa olsun cezalandırılmayacaksın. Adaletsizliklerden sorumlu olan kişiler cezalandırılacak. Adaletsizliklerden bahseden kişi değil. (Bakkhalar tragedyasından, MÖ 407-406)
*****
Antik Yunan edebiyatında dikkat çeken bir sözcük vardır. 'Parrhesia.'
Etimolojik olarak 'özgür konuşma', 'açık sözlülük' gibi anlamlara karşılık gelse de ya da 'doğruyu söylemek' olarak ifade edilse de bu kelime, çok daha derin manalar içerir o dönem insanlarına…
Örneğin, Yunanlılar açısından bakarsak, bir öğretmen ders verdiği öğrencilere doğruyu söyleyebilir. Öğrettiklerinin doğru olduğu konusunda şüphe duymaz. Ancak bu 'parrhesia' sayılmaz. Öte yandan bir filozof bir hükümdara, bir tirana hitaben tiranlığının rahatsız edici ve nahoş olduğunu, zira tiranlığının adaletle bağdaşmadığını söylerse bu bir 'parrhesia'dır.
Çünkü Yunanlılara göre doğruyu söylemenin, hakikati ortaya koymanın risk ya da tehlike arz ettiği durumlarda 'parrhesia' kullanılıyor sayılır. Parrhesia, tehlike karşısında doğruyu söyleme cesaretine sahip olunmasını talep eder… Tehlike karşısındaki cesaretle ilintilidir…
Nitekim filozof, hakikati söylerken risk alır. Çünkü tiran ona karşı öfkelenebilir, onu cezalandırabilir, onu öldürebilir…
Doğruyu söyleyen, daima hitap ettiği kimseden daha güçsüz kimsedir antik Yunanlılar için… Parrhesia bir anlamda 'aşağıdan' gelip 'yukarıya' yönelir onlara göre… Bu nedenle antik Yunanlı, bir çocuğu eleştiren bir öğretmen ya da bir babanın parrhesia kullandığını söylemez. Ancak bir fiolozof bir tiranı eleştirdiğinde, ya da bir öğrenci öğretmenini eleştirdiğine parrhesia kullanılmış olabilir.
Öte yandan bir kişi doğruyu söylemek adına işkence tehdidi altındaysa bu durumda onun konuşması, parrhesia tarzı bir konuşma olmaz. Yargıçlar tarafından suçunu itiraf etmeye zorlanan bir maktul parrhesia kullanmaz. Eğer ahlaki zorunluluk sonucu suçunu bir başkasına itiraf ederse o zaman parrhesia ediminde bulunmuş olur.
Nihayetinde Parrhesia'da konuşmacı özgürlüğünü kullanır… Kandırma yerine dürüstlüğü, sahtelik ya da sessizlik yerine hakikati, hayat ve emniyet yerine ölümü, yaltaklanma yerine eleştiriyi, kendi çıkarını koruma ve ahlaki kayıtsızlık yerine ahlaklı olmayı tercih eder…
*****
Diogenes orada otururken kral çıka geldi ve onu selamladı, beriki ise onu bir aslanınki gibi korkunç bir bakışla yokladı ve ona biraz kenara çekilmesini söyledi; zira Dioganes o sırada güneşleniyordu. Bunun üzerine İskender adamın cesurca davranmasına ve kendini gördüğünde dehşete kapılmayarak soğukkanlılığını korumasına memnun oldu. Zira cesur kişinin cesuru sevmesi bir anlamda doğaldır. Oysa ödlekler cesurları şüpheyle süzer ve düşmanları gibi görüp onlardan nefret ederken, alçakları hoş karşılayıp severler. Bu nedenle birinci gruba göre hakikat ve açıksözlülük (parrhesia) dünyadaki en güzel şeyken, diğer grup yaltaklanmayı ve düzenbazlığı yüceltir. (Dio Chrysostorm, Krdigerık Üzerine Dördüncü Söylev, 14-15)
*****
'Şehirde kimseyi pohpohlamadığı için övülen bir kimseden bahsedildiğini duyarsan, o adamla görüş!' dedi Sakdigerı Mustafa ve devam etti…
'Eğer bir insan güçlü ve zengin kimselere abartılı ve övgüyle hitap etmiyorsa, onları ziyaret etmiyorsa, onlarla yemek yemiyorsa, sade bir yaşam sürüyorsa eğer, o adamın doğru söylemesini bekleyebilirsin. Aynı zamanda onun ne tür bir insan olduğu konusunda daha derin bir bilgi sahibi olmaya çalış (ki onunla bir müddet görüştüğünde gerçekleşir.) eğer böyle bir insansa onunla dost ol… Anlattığım tutkulardan hangilerini sende gördüğünü dosdoğru söylemesini iste ondan…
*****
Parrhesia, 'özgür konuşma', 'açık sözlülük' gibi anlamlara karşılık gelse de ya da 'doğruyu söylemek' olarak ifade edilse de çok daha derin manalar içerir… Sahtelik ya da sessizlik yerine hakikati, yaltaklanma yerine eleştiriyi, kendi çıkarını koruma ve ahlaki kayıtsızlık yerine ahlaklı olmayı barındırır derinliğinde…