DON KİŞOT
Ruh halimin yazmaya elverişli olmadığı zamanlarda iki şeyi hatırlarım… Birincisi, Bizim Külliye editörü Nazım Payam'ın nazikâne uyarısını… '
Ruh halimin yazmaya elverişli olmadığı zamanlarda iki şeyi hatırlarım… Birincisi, Bizim Külliye editörü Nazım Payam'ın nazikne uyarısını… 'Bir düşünceyi kaleme alma kaygısı okumaktan gelmeli. Okumak için yazmalısın!'
İkincisi ise, zor yaşam şartlarında bile yazdıklarıyla, insanlığa katkı sağlayan şahsiyetleri...
Modern batı edebiyatının kayda değer ilk romanı kabul edilen Donkişot'un yazarı Cervantes, bunlardan biridir, mesela...
Farklı çağlarda, farklı okuyucu gruplarınca bir soytarı, trajik bir kahraman, cesur bir şahsiyet vb. farklı tanımlanan Don Kişot ana karakterinin, kurgu alanında en ölümsüz karakterlerden biri olması, belki de yazarı Cervantes'i ölümsüzleştirmiştir, kim bilir?
Çünkü 'Her sanatçı eserinde bir parça kendini de hikye eder…'
*****
Cervantes'in, hayat hikyesi oldukça sıkıntılı...
1569 yılının Eylül ayında, bir yaralama ideasıyla tutuklama kararı çıkarılır, Cervantes'e… Genç yaşta biri için ceza oldukça ağırdır. Sağ eli kesilecek ve 10 yıl sürgünde kalacaktır. Bu cezayı kabullenemez Cervantes. Bir yolunu bulur, kaçar gider İtalya'ya… Bu yıllar Osmanlı Sultanı 2. Selim'in Kıbrıs'ı ele geçirdiği yıllardır. Dönemin Papa'sı yeni bir haçlı zihniyetiyle, Osmanlılara karşı birlik çağrısında bulununca, Cervantes bunu fırsat bilir ve İspanya donanmasına katılır. Tarihi İnebahtı Savaşı'nın içinde bulur kendisini…
'Sağ eli, kaybetmekten kurtuldum.' derken, savaş sırasında bir top güllesiyle sol elini kaybeder…
Ve Osmanlılar tarafından tutsak edilir Cervantes… 5 yıl tutsak hayatı yaşar Cezayir'de… Kölelik, mahkûmluk birbirine karışır hayatında… Ama o yıllarda izlenimlerini hep not eder, yazar bir köşeye… Bu arada Türkçeyi de iyiden iyiye öğrenir… İspanya'ya döndüğünde 'Cezayir'de Sürgün' ve 'Cezayir Mahkûmları' adlı eserlerini kaleme alır. Ve bu eserleri oyun olarak sergilenir, ülkenin dört bir yanında…
Yaşamının sonlarına doğru gençliğinden kalma alışkanlıktan olsa gerek, işlediği bir suç yüzünden tekrar hapse atılır. Dünyanın en çok okunan eseri Don Kişot'u, dolandırıcılıkla suçlanıp, hapse atıldığı bu süre içerinde yazar…
*****
Hayatla alay edercesine sürdürülen bir yaşamın özetidir, belki de Don Kişot. Okuduğu kitaplar yüzünden aklı karışmış, 50'li yaşlarda emekli bir centilmenin, yaşamını yansıtsa da…
Gün geçtikçe kabuğuna çekilen, çevresindeki insanların yavaş yavaş çıldırdığını düşünen bu karakterin, gördüğü halüsinasyonlarla, hancıları şövalye, fahişeleri hizmetçi, rahipleri büyücü ve rüzgr değirmenlerini dev zannetmesi Cervantes'in yaşamına dair metaforlardır aslında…
Kötülere göz açtırmama adına yaptığı mücadeleyle çoğu zaman iyilikleri için çabaladığı kişilere faydadan çok zarar vermesi gerçek düşüncelerinin dışa vurumudur belki de…
Sadık dostu Rosinante, sevdiği kız Toboso… Tüm bunlar, ruhuna sinmiş izlerin takma isimleridir, kim bilir?
Çünkü 'Her sanatçı eserinde bir parça kendini de hikye eder…'
İkincisi ise, zor yaşam şartlarında bile yazdıklarıyla, insanlığa katkı sağlayan şahsiyetleri...
Modern batı edebiyatının kayda değer ilk romanı kabul edilen Donkişot'un yazarı Cervantes, bunlardan biridir, mesela...
Farklı çağlarda, farklı okuyucu gruplarınca bir soytarı, trajik bir kahraman, cesur bir şahsiyet vb. farklı tanımlanan Don Kişot ana karakterinin, kurgu alanında en ölümsüz karakterlerden biri olması, belki de yazarı Cervantes'i ölümsüzleştirmiştir, kim bilir?
Çünkü 'Her sanatçı eserinde bir parça kendini de hikye eder…'
*****
Cervantes'in, hayat hikyesi oldukça sıkıntılı...
1569 yılının Eylül ayında, bir yaralama ideasıyla tutuklama kararı çıkarılır, Cervantes'e… Genç yaşta biri için ceza oldukça ağırdır. Sağ eli kesilecek ve 10 yıl sürgünde kalacaktır. Bu cezayı kabullenemez Cervantes. Bir yolunu bulur, kaçar gider İtalya'ya… Bu yıllar Osmanlı Sultanı 2. Selim'in Kıbrıs'ı ele geçirdiği yıllardır. Dönemin Papa'sı yeni bir haçlı zihniyetiyle, Osmanlılara karşı birlik çağrısında bulununca, Cervantes bunu fırsat bilir ve İspanya donanmasına katılır. Tarihi İnebahtı Savaşı'nın içinde bulur kendisini…
'Sağ eli, kaybetmekten kurtuldum.' derken, savaş sırasında bir top güllesiyle sol elini kaybeder…
Ve Osmanlılar tarafından tutsak edilir Cervantes… 5 yıl tutsak hayatı yaşar Cezayir'de… Kölelik, mahkûmluk birbirine karışır hayatında… Ama o yıllarda izlenimlerini hep not eder, yazar bir köşeye… Bu arada Türkçeyi de iyiden iyiye öğrenir… İspanya'ya döndüğünde 'Cezayir'de Sürgün' ve 'Cezayir Mahkûmları' adlı eserlerini kaleme alır. Ve bu eserleri oyun olarak sergilenir, ülkenin dört bir yanında…
Yaşamının sonlarına doğru gençliğinden kalma alışkanlıktan olsa gerek, işlediği bir suç yüzünden tekrar hapse atılır. Dünyanın en çok okunan eseri Don Kişot'u, dolandırıcılıkla suçlanıp, hapse atıldığı bu süre içerinde yazar…
*****
Hayatla alay edercesine sürdürülen bir yaşamın özetidir, belki de Don Kişot. Okuduğu kitaplar yüzünden aklı karışmış, 50'li yaşlarda emekli bir centilmenin, yaşamını yansıtsa da…
Gün geçtikçe kabuğuna çekilen, çevresindeki insanların yavaş yavaş çıldırdığını düşünen bu karakterin, gördüğü halüsinasyonlarla, hancıları şövalye, fahişeleri hizmetçi, rahipleri büyücü ve rüzgr değirmenlerini dev zannetmesi Cervantes'in yaşamına dair metaforlardır aslında…
Kötülere göz açtırmama adına yaptığı mücadeleyle çoğu zaman iyilikleri için çabaladığı kişilere faydadan çok zarar vermesi gerçek düşüncelerinin dışa vurumudur belki de…
Sadık dostu Rosinante, sevdiği kız Toboso… Tüm bunlar, ruhuna sinmiş izlerin takma isimleridir, kim bilir?
Çünkü 'Her sanatçı eserinde bir parça kendini de hikye eder…'