DOĞRU ZAMAN DOĞRU TAVIR

2016-2017 futbol sezonunun ilk iç saha maçında Boluspor'a 2-0 yenilen Elazığspor, kazanması gereken bir zamanda kaybederek bu haftayı da puansız kapattı

TAKİP ET
2016-2017 futbol sezonunun ilk iç saha maçında Boluspor'a 2-0 yenilen Elazığspor, kazanması gereken bir zamanda kaybederek bu haftayı da puansız kapattı. Geçen haftadan farklı olarak; kalede Serdar ile başlayan Ogün Hoca, Lamjed'in formsuzluğunda orta sahada Çağrı'yı, Çağrı'dan boşalan stoper mevkiinde de sakatlığı geçen Murat'ı tercih etmişti. Manisaspor maçından farklı bir taktik ile oynayan takımımız, Boluspor'un kaliteli kadrosunu dikkate alarak rakibe göre diziliş ve oyun taktiği belirlemiş, 4-1-4-1 sisteminde Çağrı'yı tek ön libero, Kayalı ve Traore'yi biraz önde oynatarak, rakibin etkili iki ismi olan Emre ve Santos'a önlem almıştı. Bu taktik strateji çok isabetli olmakla birlikte, alanı daraltan oyun anlayışı, takım halinde pres ve bloklar arasında boşluk bırakmayan disiplinli takım görüntüsü takımımızı rakibinden daha üstün kıldı diyebilirim. Oyunun genelinde rakibine pas yapma şansı tanımayan bu sistem sayesinde, Boluspor topa hükmedemedi ve organize pozisyon bulmakta çok zorlandı. İlk ciddi atağını 23. Dakikada bireysel savunma hatasından bulan Boluspor, kaleci Serdar'ın penaltı noktasına çeldiği topu değerlendirip golü buldu. Yılların tecrübesi dediğimiz Serdar'ın, kenara doğru çelmesi gereken topu penaltı noktasına düşürünce gözlerimiz Çağlar'ı aradı diye düşünüyorum. Golden sonra oyun anlayışını değiştirmeden rakibinin üstüne baskı yapan Elazığspor, net pozisyonlar bulsa da golü bulamadı.

Futbolda basit bir terim vardır, atanın ve tutanın iyi olacak. Bugün ki maç bir kez daha gösterdi ki atanımız ve tutanımız kötü. Golü; bulmamız gereken doğru zamanda bulamadık ve çok basit bir gol yedik. Kaleci Serdar, Traore, Berk ve Onur etkisiz futbolları ile hayal kırıklığı yaşatırken, Kenan'ın hiç hazır olmadığı gözlerden kaçmadı. Tom, Murat Kayalı, Mehmet Yiğit, Hakan Bilgiç, Çağrı gibi isimler iyi bir performans sağlasalar da, gayretleri maçı kazanmamıza yetmedi. İkinci yarıda maçı kazanma adına oyuncularımızın elinden geleni fazlasıyla yaptıklarını düşünüyorum ancak gol yollarındaki etkisizliğimiz sonuca gidemememizin en büyük sebebiydi. Yapılan oyuncu değişiklikleri ile bütün riskleri alsak da gereken golü bir türlü bulamadık. Kötü gününde olan Traore'nin oyundan alınması gayet normaldi. Savunmadan Murat'ı çıkarıp Lamjed tercihi ile tamamen kazanma adına riskler alan Ogün Hoca, bu tercihinde de haklıydı bence. Ömer-Lamjed-Mesut hamleleri kazanmayı isteyen hamleler olmakla birlikte yine daha önce dediğim gibi, doğru zamanda gereken golü bulamadığımız için maalesef fayda getirmedi. Çok basit hatalar yapmaya devam eden Onur'a ve gol yollarında sorunlara acil çözüm bulması gereken Ogün Hoca'yı zor günlerin beklediğini düşünüyorum. Koltuğu tartışılan ve açıkçası gelecek için pek umut vermeyen Ogün Hoca belli ki takımını kamp döneminde iyi hazırlayamamış. Çok fazla hazırlık maçı yapmayan Elazığspor'da daha ligin ikinci maçında sakat oyuncu sayısının fazla olması ve bu sakatlıkların adale sakatlığı olması okları Ogün Hoca'ya çeviriyor.

Yazımın başlığından da anlaşılacağı üzere doğru zaman kavramını vurgulamamın sebebi olası teknik heyet değişikliğinin zamanlamasıdır. Doğru zamanda gereken golü bulamazsan kazanamazsın. Kazanılması gereken maçı, gerekli zamanda kazanamazsan olası puan silme cezaları ile küme düşersin. Doğru zaman da doğru tavır koymak da bu açıdan çok önemli gibi görünüyorken önümüzde milli maç arası var ve eğer Ogün Hoca tartışılıyorsa ki tartışılıyor, radikal bir karar alınmalı diye düşünüyorum. Yok eğer biraz daha kredi tanınacaksa bu ciddi bir hata olur. Ya karar alınmalı ya da devre arasına kadar mevcut teknik heyet ile devam edilmelidir. Naçizane tavsiyem budur ve karar Elazığspor yönetiminindir.

Kulübümüze verilen 6 puan silme cezası hakkında da bir şeyler yazmak isterdim ancak, eski kulüp başkanının yaptığı açıklamadan sonra yönetimin bir cevap hakkının doğduğunu ve verilecek cevaptan sonra fikrimi beyan etmemin daha doğru olacağını savunduğum için, bu konuyu daha sonraki yazılarımda kaleme almayı daha doğru buluyorum.

 

Bakmadan Geçme