DİLİNİZ KABA VİCDANINIZ TAŞ OLMUŞ!
Kötülüğün girmediği tek yer alınla secde arasıdır
Kötülüğün girmediği tek yer alınla secde arasıdır. Kötülük, mana olarak binlerce mevzuyu içine alıp toplumları derbeder eden bir sözcük…
Bakınız, yakın tarihte en büyük kötülüğü, geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan ve Elazığ 'da vuku bulduğu iddia edilen 'çocuklara yapılan cinsel istismar' haberleriyle gördük.
Evet, Yıllardır şehrimizde Valilik, Belediye, Üniversite, STK'ların içinde bulunduğu itibar kazanma yarışı, ulusal gazetelerde çıkan haberlerle hercü merç oldu. Şehir ,haşa!, 'Tecavüz' şehri olup çıktı. Haberin kaynağının neresi olduğu önemli değil. Naftalin kokan bir mevzunun ısıtılıp ortaya atılmasının arkasındaki gerçekleri görmek lazım.
Kim ve kimler sözde 7 yıl önce soyut bir şekilde cereyan eden bir mevzuyu kaşıyıp ortaya attı? Bunu araştırmak lazım.
Geleceğimiz, yani çocuklarımız, insanın genlerinde saklı olan sapıkça düşüncelerin kurbanı olurken, sosyal medya ile Elazığ'ın itibarı ayaklar altına alındı. Ankara-İstanbul merkezli ortaya atılan bu haber, ülkeye ne kazandırdı? Şehre ne kazandırdı? Ne kayıp ettirdi? Onu görmek lazım.
2014 yıllında Savcılığa intikal eden olay, ilk olarak il müdürüne intikal ediyor. Soruşturma devam ederken dosyaya bakan üç savcı değişiyor. Biri 'Parelelci' diğeri CHP 'li olan müdür yardımcısı ve Psikolog şimdi ortaya çıkarak, Olayın kendilerine intikal ettiğini ancak dönemin İl Müdürünün bu konuya sesiz kaldığını söylüyor.
Evet, seçimler yaklaşırken, bu işin komplo ve tezgh olduğunu, bu işten en çok zarar görenin ise Elazığ olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız.
'Niye?' Sorusuna verilecek en büyük cevap ise; bütün yurtların güvenlik kameralarıyla 24 saat kayıt altında tutulduğudur. Böylesine bir hadisenin vuku bulması imknsız. Kaldı ki, Ulusal basının yaptığı gibi bir bardak suda fırtınalar kopararak, şehre ağır ithamlarda bulunmak da neyin nesi? Demeyeceğim çünkü ahlaksızlığın taa kendisi!
Haberi skandal gibi gösterip, TV'lerde yayınlayanlar Elazığ 'ı itibarsızlaştırarak, politikada da yalnızlığa terk etmeye çalışırken, şunu gözden kaçırıyorlar sanırım.
Şehir kültür şehridir, evliyalar şehridir, yiğidin harman olduğu şehirdir. İnsanın olduğu her yerde hata olur anlayışı ile yolla çıkarsak, asla ve asla tecavüz şehri değildir.
Ahlaksızca, kahpece atılan manşetler günün birinde birilerinin 'bir yerine kaçabilir'. Madem hukuk devletiyiz, suçlu varsa ortaya çıkacak ama diliniz kaba, vicdanınız taş olmuşsa şehirde yaşayanların suçu ne?
Bakınız… Öküz öldü ortaklık bozuldu diye Hükümet ile savaş halinde olan zevatlar ve uzantıları şehre zarar vermekten asla korkmadan, itibarsızlaştırma çabaları ile Vatikan Cinlikleri yapmaya devam ediyor.
İtibarsızlaştırılan Elazığlı, doğarken ana bile demeden Allah derken; Vatikan Cinlikleri yapanlar bunun hesabını elbet bir gün verecek. İki cenk arasında kalan Elazığlı; başın dik olsun! Yüreğin ve ufkun açık olsun! Çünkü sen 'Aziz Şehrin Aziz İnsanısın'. Kötülük nedir bilmez, atanı, tarihini, çok iyi bilirsin. Hiçbir zaman 'tecavüz şehri' olmadın. Bu haince ve namussuzca süreç bugün de devam edecek yarın da…
Bakınız, yakın tarihte en büyük kötülüğü, geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan ve Elazığ 'da vuku bulduğu iddia edilen 'çocuklara yapılan cinsel istismar' haberleriyle gördük.
Evet, Yıllardır şehrimizde Valilik, Belediye, Üniversite, STK'ların içinde bulunduğu itibar kazanma yarışı, ulusal gazetelerde çıkan haberlerle hercü merç oldu. Şehir ,haşa!, 'Tecavüz' şehri olup çıktı. Haberin kaynağının neresi olduğu önemli değil. Naftalin kokan bir mevzunun ısıtılıp ortaya atılmasının arkasındaki gerçekleri görmek lazım.
Kim ve kimler sözde 7 yıl önce soyut bir şekilde cereyan eden bir mevzuyu kaşıyıp ortaya attı? Bunu araştırmak lazım.
Geleceğimiz, yani çocuklarımız, insanın genlerinde saklı olan sapıkça düşüncelerin kurbanı olurken, sosyal medya ile Elazığ'ın itibarı ayaklar altına alındı. Ankara-İstanbul merkezli ortaya atılan bu haber, ülkeye ne kazandırdı? Şehre ne kazandırdı? Ne kayıp ettirdi? Onu görmek lazım.
2014 yıllında Savcılığa intikal eden olay, ilk olarak il müdürüne intikal ediyor. Soruşturma devam ederken dosyaya bakan üç savcı değişiyor. Biri 'Parelelci' diğeri CHP 'li olan müdür yardımcısı ve Psikolog şimdi ortaya çıkarak, Olayın kendilerine intikal ettiğini ancak dönemin İl Müdürünün bu konuya sesiz kaldığını söylüyor.
Evet, seçimler yaklaşırken, bu işin komplo ve tezgh olduğunu, bu işten en çok zarar görenin ise Elazığ olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız.
'Niye?' Sorusuna verilecek en büyük cevap ise; bütün yurtların güvenlik kameralarıyla 24 saat kayıt altında tutulduğudur. Böylesine bir hadisenin vuku bulması imknsız. Kaldı ki, Ulusal basının yaptığı gibi bir bardak suda fırtınalar kopararak, şehre ağır ithamlarda bulunmak da neyin nesi? Demeyeceğim çünkü ahlaksızlığın taa kendisi!
Haberi skandal gibi gösterip, TV'lerde yayınlayanlar Elazığ 'ı itibarsızlaştırarak, politikada da yalnızlığa terk etmeye çalışırken, şunu gözden kaçırıyorlar sanırım.
Şehir kültür şehridir, evliyalar şehridir, yiğidin harman olduğu şehirdir. İnsanın olduğu her yerde hata olur anlayışı ile yolla çıkarsak, asla ve asla tecavüz şehri değildir.
Ahlaksızca, kahpece atılan manşetler günün birinde birilerinin 'bir yerine kaçabilir'. Madem hukuk devletiyiz, suçlu varsa ortaya çıkacak ama diliniz kaba, vicdanınız taş olmuşsa şehirde yaşayanların suçu ne?
Bakınız… Öküz öldü ortaklık bozuldu diye Hükümet ile savaş halinde olan zevatlar ve uzantıları şehre zarar vermekten asla korkmadan, itibarsızlaştırma çabaları ile Vatikan Cinlikleri yapmaya devam ediyor.
İtibarsızlaştırılan Elazığlı, doğarken ana bile demeden Allah derken; Vatikan Cinlikleri yapanlar bunun hesabını elbet bir gün verecek. İki cenk arasında kalan Elazığlı; başın dik olsun! Yüreğin ve ufkun açık olsun! Çünkü sen 'Aziz Şehrin Aziz İnsanısın'. Kötülük nedir bilmez, atanı, tarihini, çok iyi bilirsin. Hiçbir zaman 'tecavüz şehri' olmadın. Bu haince ve namussuzca süreç bugün de devam edecek yarın da…