Derin bürokrasi...

TAKİP ET
Eski Türkiye'nin önemli bir vasfı ve karakteri vardı. Eski Türkiye'de siyasetçiler ve hükümet; ülkeyi yönetiyor gibi gözükse de asıl yönetenler bürokratik oligarji ve vesayetçi güçlerdi.
Siyasetin faydalı ve mutlaka yapılmalı dediği projeler, bürokrasinin elinde eğilir büzülür, sözüm ona sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde bir rapor halinde toplantıya getirilirdi.
Bürokratlar o projeye karşı oldukları için kırk dereden su getirir, olmadık ve olmayacak tehdit algıları ve bunun halktaki olumsuz yansımasını ifade eder ve toplantı sonunda bu teklif, derlenip dürülür ve onu  teklif eden, yapılması için çırpınan siyasetçi, bakan ya da milletvekillerinin koltuklarının arasına sıkıştırılıp gönderilirdi. Ve hatta bu siyasetçiler bu kadarla kalmaz, bu teklifle büyük bir hata yaptıklarını düşünerek yapılmadığı için  kalb-i selimle toplantıdan ayrılırlardı.

Bu sarmal, cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni Türkiye'sinde çok şükür son buldu.  MGK toplantısının yapıldığı odanın duvarlarında  'kes lan!' nidasının yankılanmasından sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

Ancak ve ne yazık ki Erdoğan'ın gösterdiği bu yürekli tavrı birçok siyasetçi göstermedi ve ufuksuz, yeteneksiz, kendi konforu ve yaşantısının güzelliğini düşünen bürokratların kuklası ve sözcüsü oldular.

Bunun ile ilgili örnekleri ilimiz için de çokça ifade etmek mümkün. Bu konu ayrı bir yazının konusu.

Tek önceliği kendileri ve konforları olan bu bürokratlar, halkın tepkisini ve günlük yaşama yansıyacak olumsuzluklarını düşünmeden hayata geçirdikleri projeler siyasilerden de olumlu görüş ve hatta destek aldı.

Bu açığı, bu zaafiyeti ve bu boşluğu gören bürokrat hazretleri, şehrin geleceğini karartan projelerinin bir bir hayata geçtiğini görünce yenilerini gündeme aldılar. Diş hastanesinde oluşan duyarsızlık, tarafsızlık ve bağımsızlık, sonunda gözümüz gibi baktığımız ve mevcutlarını bile bin bir zorluklar ve bedeller ile şehir dışına çıkarmaya çalıştığımız Zübeyde Hanım Caddesinde yeni bir il müdürlüğü inşasını düşünmeye kadar vardırdı işi.
Siz bir kez taviz verirseniz, sarı öküzü gelecek günlerin rahatlığı adına gözden çıkarırsanız, başınıza bunların da gelebileceğini öngörmeniz gerekirdi. Demek ki o öngörü olmamış ya da olabilememiş.  Umarız bu yanlıştan dönülür ve şehrin üzerine yayılan kara bulutlar dağılır.
 

Bakmadan Geçme