ÇANAKKALE ZAFERİ

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar

TAKİP ET


Şühed gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

O, rükû olmasa, dünyda eğilmez başlar,

Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hill uğruna, y Rab, ne güneşler batıyor!

 

Tam yüzyıl önce 250.000 güneş battı. 250.000 genç bu topraklar için, bu vatan için, hilal uğruna toprağa düştü. Çanakkale sadece bir savaş mı kesinlikle hayır. Bir toplumun birlik ve beraberliğini gösteren en önemli kanıt. Silah desen silah yok, yiyecek yok, erzak yok, top yok, tüfek yok tek bir şey var sadece iman ve vatan sevgisi. İman gücünün teknolojiyi alt ettiği mucizevi bir savaş, görkemli bir destan… 100.yılını kutluyoruz bu yıl coşkuyla ve şehit olanları rahmete hüzünlenerek anıyoruz. Bizi biz yapan, millet olma ruhumuzun ortaya çıktığı bu zaferi kimi zaman buruk anılarla kimi zaman mucize hikayeleriyle anarız. Şimdilerde yaptığımız kardeşlik çağrılarının anlam kazandığı yer Çanakkale. Artık Çanakkale'de ki kardeşlik hikayeleri sadece tarihin sayfalarında kaldı belki de. Çünkü iman gücümüzü kullanmayı bıraktık. Mümin kardeşliği nedir unuttuk. Kasıtlı olarak unutturuldu bizlere. Aramıza nifak tohumları ekilerek bizi bize kırdırdılar. Var olan ve bu topraklarda yüzyıllardır devam eden kardeşliğimizi hedef aldılar. Japonya atılan atom bombalarını derslerinde işleyerek tarih bilinci oluştururken bizler Çanakkale zaferini sıradan bir savaşmış gibi göstererek önemsiz hale getirmeye çalıştık. Çanakkale ruhunu anlamadan, Çanakkale kardeşliğini anlamadan ne kardeşliği, ne de vatanseverliği anlayamayız. Bunu anlayamadığımız için de tarihimize, geçmişimize sahip çıkamayız. Tarihi ile kopuk yaşayan toplumların gelişmesi, ilerlemesi ve muvaffak olması da mümkün değildir. Çanakkale savaşında yaşanmış olan iki olaya yer vermek istiyorum. Belki bu zaferin önemini anlamamız için bize ışık tutar.

Birinci Ordu Komutanı Alman General Liman Von Sanders Paşa, Cemil Conk ile birlikte Çanakkale'deki birlikleri denetlemeye gelmişlerdi. Mehmetçiklerin tüfek kayışları ve bellerindeki palaskalar sicimdendir. Sanders, Cemil Conk Bey'e 'Ne millet be, bizde olsa bu malzeme ile askeri talime çıkaramazsınız 'belime palaska bağla çıkayım der'. Bırak şimdi palaskayı sicimi, vücuduna saplanan kurşunları çakı ile çıkarıyor ve üzerine bez basıp sipere dönüyor ve ölümü hiçe sayarak, ölümle dans ederek savaşıyor… İşte bunu izah edemezsiniz, hiçbir milletin tarihinde örneğini gösteremezsiniz!

Bir Çanakkale gazimiz savaşla ilgili bir hatırasını şöyle anlatıyor: Arıburnu'nda çarpışırken bir ara baktım tetiği çekiyorum ama silah patlamıyor. Tam da zamanında bozuldu silah diye düşündüm. Arkadaşa seslendim benim silaha baksana bir tutukluluk yaptı herhalde diye. Arkadaşım dönüp baktı bana ne silah tutulması arkadaşım senin parmağın kopmuş dedi. Meğer benim parmağıma düşman kurşunu gelmiş de parmağım kopmuş. Bu kahramanlık anılarını göğsümüzü gere gere anlatalım artık. Bir millet küllerinden nasıl doğar, nasıl var olur gösterelim. En önemlisi artık tarihimizle barışalım ve tarihimizi gururla anlatalım. Akif' in Çanakkale Şehitlerine yazdığı o mükemmel şiirin son mısralarıyla bitirmek istiyorum yazımı:

 

Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,

                               Sana gûşunu açmış duruyor Peygamber.

  

 

Bakmadan Geçme