ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Çanakkale'ye her ayak basanın gözüne öncelikle şehitlerin mezarında dikili, 'ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!' levhası çarpar
Çanakkale'ye her ayak basanın gözüne öncelikle şehitlerin mezarında dikili, 'ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!' levhası çarpar.
Çanakkale'ye geçilmez yapmak için az değil (253 000) şehit vermişiz. Bu şehitlerin çoğu okulunu bırakıp bir yüce aşkla cepheye koşan öğrencilerdir.
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin en başarılı olduğu cephe Çanakkale cephesidir. Dünya tarihinin en kanlı savaşı bu cephede cereyan etmiştir.
İngiltere ve Fransa müttefikleri Rusya ile birleşerek akışını değiştirmek için her tür oyuna başvurmuşlardır. O dönemde Rus ekonomisi savaşın yükünü kaldıramaz duruma gelmişti. İhtilaf devletleri Osmanlı Devleti'ni saf dışı bırakmak için Rus ordusuna askerî yardım ve malzemeyi, en hızlı bir şekilde ulaştırmak, Kafkas cephesinde bunalan Rusya'yı rahatlatmak ve Türk ordusunun geri çekilmesini sağlamak için Çanakkale Boğazı'na harekt düzenlemişlerdi.
Zira İngiliz ve Fransız gemilerinin Çanakkale Boğazı'ndan geçişlerine 18 Mart 1915'te bir başka başarıyla karşı konulmuş, düşman donanması ağır kayıplar verince bu kez Gelibolu yarımadasına asker çıkarıp kara savaşını başlatmışlardı. 25 Nisana 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini bu defa da Mustafa Kemal'in komutasındaki birlik, Conkbayırı'nda durdurmuştu. Bu başarı üzerine Mustafa Kemal, yarbaylıktan albaylığı terfi ettirilmişti.
General Hamington komutasındaki İngiliz birlikleri 6-7 Ağustos 1915'te yeniden taarruza geçmiş, Anafartalar komutanı olan Mustafa Kemal, 9-10 Ağustos tarihinde 1. Anafartalar Zaferi olarak adlandırılan bu savaşı da kazanmıştı. Yenilen düşman, durmuyor; tekrar harekete geçince, bu defa 17 Ağustosta Kireçtepe, 21 Ağustosta 2. Anafartalar Zaferi kazanılıyordu. Çanakkale Savaşı'na Türk Ordusu çoğu genç ve öğrenci olan (253.000) er, erbaş ve subay kaybetmişti. Çanakkale'nin geçilmezliğini anlayan İngiliz ve Fransızlar da bu sayıya yakın asker kaybetmişlerdi. Sonra da bir bir çekilip gitmişlerdi. Türk ulusu da Gazi Mustafa Kemal'i o tarihten itibaren tanımaya başlamıştı.
Sonra da 1919'da başlayan 1922'de Büyük Zafer'le biten Kurtuluş Savaşı kazanılmış ve Lozan Barışı'ndan sonra da Cumhuriyet kurulmuştu. Çanakkale bundan sonradır ki geçilmez olmuş ve adımız dünya tarihine yeniden yazılmıştı.
Her yıl büyük bir coşku ile anmaya çalıştığımız bu büyük zaferde hayatlarını kaybeden bütün şehitlerimize yüce Allah'tan rahmetler diliyor ve büyük Atatürk'ün Mersin ilimize yaptıkları bir gezide yaşadıkları bir anıyı anlatarak yazımızı noktalamaya çalışacağız.
Atatürk'ün yanıt veremediği tek kişi o.
Atatürk, Mersin'e yaptığı gezlerden birinde, şehirde gördüğü büyük binaları işaret ederek sorar:
-Bu köşk kimin?
-Kirkor'un!
-Ya şu koca bina?
-Yorgo'nun!
-Ya şu?
-Salamon'un!
Atatürk biraz sinirlenerek;
-Onlar bunu yaparken ya siz neredeydiniz?
Toplananların arkasında bir köylünün sesi duyulur.
-Biz mi neredeydik? Yemen'de, Tuna boylarında, Balkanlarda, Arnavut dağlarında, Kafkaslarda, Çanakkale'de, Sakarya'da savaşıyorduk, paşam.
Sonradan Atatürk bu anısını anlatırken, 'Hayatımda cevap veremediğim tek insan bu ak sakdigerı ihtiyar olmuştur. '
Şimdilerde hepsi de ölmüş bulunan bu yüce büyüklerimize gönül dolusu saygılar, rahmetler…
Ve de geçilmez Çanakkaleler…
Çanakkale'ye geçilmez yapmak için az değil (253 000) şehit vermişiz. Bu şehitlerin çoğu okulunu bırakıp bir yüce aşkla cepheye koşan öğrencilerdir.
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin en başarılı olduğu cephe Çanakkale cephesidir. Dünya tarihinin en kanlı savaşı bu cephede cereyan etmiştir.
İngiltere ve Fransa müttefikleri Rusya ile birleşerek akışını değiştirmek için her tür oyuna başvurmuşlardır. O dönemde Rus ekonomisi savaşın yükünü kaldıramaz duruma gelmişti. İhtilaf devletleri Osmanlı Devleti'ni saf dışı bırakmak için Rus ordusuna askerî yardım ve malzemeyi, en hızlı bir şekilde ulaştırmak, Kafkas cephesinde bunalan Rusya'yı rahatlatmak ve Türk ordusunun geri çekilmesini sağlamak için Çanakkale Boğazı'na harekt düzenlemişlerdi.
Zira İngiliz ve Fransız gemilerinin Çanakkale Boğazı'ndan geçişlerine 18 Mart 1915'te bir başka başarıyla karşı konulmuş, düşman donanması ağır kayıplar verince bu kez Gelibolu yarımadasına asker çıkarıp kara savaşını başlatmışlardı. 25 Nisana 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini bu defa da Mustafa Kemal'in komutasındaki birlik, Conkbayırı'nda durdurmuştu. Bu başarı üzerine Mustafa Kemal, yarbaylıktan albaylığı terfi ettirilmişti.
General Hamington komutasındaki İngiliz birlikleri 6-7 Ağustos 1915'te yeniden taarruza geçmiş, Anafartalar komutanı olan Mustafa Kemal, 9-10 Ağustos tarihinde 1. Anafartalar Zaferi olarak adlandırılan bu savaşı da kazanmıştı. Yenilen düşman, durmuyor; tekrar harekete geçince, bu defa 17 Ağustosta Kireçtepe, 21 Ağustosta 2. Anafartalar Zaferi kazanılıyordu. Çanakkale Savaşı'na Türk Ordusu çoğu genç ve öğrenci olan (253.000) er, erbaş ve subay kaybetmişti. Çanakkale'nin geçilmezliğini anlayan İngiliz ve Fransızlar da bu sayıya yakın asker kaybetmişlerdi. Sonra da bir bir çekilip gitmişlerdi. Türk ulusu da Gazi Mustafa Kemal'i o tarihten itibaren tanımaya başlamıştı.
Sonra da 1919'da başlayan 1922'de Büyük Zafer'le biten Kurtuluş Savaşı kazanılmış ve Lozan Barışı'ndan sonra da Cumhuriyet kurulmuştu. Çanakkale bundan sonradır ki geçilmez olmuş ve adımız dünya tarihine yeniden yazılmıştı.
Her yıl büyük bir coşku ile anmaya çalıştığımız bu büyük zaferde hayatlarını kaybeden bütün şehitlerimize yüce Allah'tan rahmetler diliyor ve büyük Atatürk'ün Mersin ilimize yaptıkları bir gezide yaşadıkları bir anıyı anlatarak yazımızı noktalamaya çalışacağız.
Atatürk'ün yanıt veremediği tek kişi o.
Atatürk, Mersin'e yaptığı gezlerden birinde, şehirde gördüğü büyük binaları işaret ederek sorar:
-Bu köşk kimin?
-Kirkor'un!
-Ya şu koca bina?
-Yorgo'nun!
-Ya şu?
-Salamon'un!
Atatürk biraz sinirlenerek;
-Onlar bunu yaparken ya siz neredeydiniz?
Toplananların arkasında bir köylünün sesi duyulur.
-Biz mi neredeydik? Yemen'de, Tuna boylarında, Balkanlarda, Arnavut dağlarında, Kafkaslarda, Çanakkale'de, Sakarya'da savaşıyorduk, paşam.
Sonradan Atatürk bu anısını anlatırken, 'Hayatımda cevap veremediğim tek insan bu ak sakdigerı ihtiyar olmuştur. '
Şimdilerde hepsi de ölmüş bulunan bu yüce büyüklerimize gönül dolusu saygılar, rahmetler…
Ve de geçilmez Çanakkaleler…