BÜYÜK DÖNÜŞÜM ŞART
6.8 ŞİDDETİYLE 41 CAN ALAN VE YÜZLERCE YIKIK BİNA VE BİNLERCE HASARLI BİNA DA GÖSTERİYOR Kİ LOKAL DEĞİL BÜYÜK ÇAPLI BİR KENTSEL DÖNÜŞÜM ARTIK KAÇINILMAZ
Hakimiyet Gazetesi olarak yaşanan depremin ardından tüm haber ajansları ve diğer medya organlarının geçtiği mevcut durumu okurlarına sunmakla birlikte asıl bundan sonra ne yapılması gerektiği konusunda da uzman görüşlerini sayfalarımıza alıyoruz.
Dünkü sayımızda depremden hem kurumlarımızın, hem de depremde hasarlı ya da az hasarlı duruma dönüşen kat malikleri için yapılması gereken adımları maddeler halinde dile getirmiştik.
Deprem gerçeği ile yaşamaktan başka bir şansımız ve imknımız olmadığına göre yapılacak tek şeyin eski binalarımınız bir an önce dönüştürülmesi gerektiğini ifade ettiğimiz dünkü haberimizden sonra bugün de dönüşümün tüm şehir sathında yapılmasının gerektiğine dikkat çekmek istedik.
İlimizde geçtiğimiz Cuma günü gerçekleşen ve 41 hemşerimizin hayatına mal olan deprem, bizlere önemli sorumluluklar yüklüyor. 2000 yılı yapı stokunun önemli bir yekûn tuttuğu ilimizde bu tarihten önce yapılan tüm yapıların dönüştürülmesi ve yenilenmesi gerekiyor.
KÜÇÜK DÜŞÜNÜLMEMELİ
İlimizde bundan sonra yaşanacak şiddetli depremlerin yıkıcı özelliğini tamamen sonlandırmak ve zayiatsız çıkmak için hem vatandaşın hem de devlet kurumlarının küçük ölçekli planlamalar yerine köklü ve büyük ölçekli projeler üzerinde yoğunlaşması gerekiyor.
TEHLİKE SÜRSÜRÜ VE MUSTAFA PAŞA'DAN İBARET DEĞİL
Depremin yıkıcı etkisi her ne kadar Mustafa Paşa ve Sürsürü mahallesinde görülse de şehirdeki tüm eski yapılar risk altında. Yetkililer tarafından her ne kadar hasarsız ya da az hasarlı tespit yapılsa da hiçbir vatandaş 2000 yılı öncesi yapılan binalarda oturmak istemiyor.
Şehrin tüm mahallelerini olası büyük bir depremde büyük yıkımlar bekliyor. Dönüşümü sadece bu iki mahalle ile başlatmak doğru ama bunlarla yetinmek büyük bir eksiklik olacaktır.
DEVLET BABALIĞINI GÖSTERMELİ
Ülkemizde yıkıcı ve tehlikeli deprem fay hatları üzerinde kurulmuş şehir ve yerleşim birimlerini tamamen taşımak mümkün olmadığına göre burada yapılacak en mantıklı adım, binaları güvenli hale getirmek olacaktır.
Yaşanan her depremin hemen ardından harekete geçen ve maddi-manevi tüm imknlarını seferber eden devletin, yaptığı bu harcamaları kentsel dönüşümü hızlandırmak amacıyla vatandaşa destek olarak vermesi hem dönüşümü hızlandıracak hem de bir sonraki depremlerde devletin fazlaca harcama yapmasının önüne geçilmiş olacak.
Devletin depremde yaptığı her türlü harcamayı, riskli binaların dönüşümüne katkı sağlama konusunda harcamasının uzun vadede devletin de ekonomik anlamda faydasına olacağını ifade eden uzmanlar, bu konuda devletin dönüşüm konusunda tarafların menfaatlerini korumada hem öncülük hem de mülk sahipleri ile müteahhitler arasında resmi bir arabulucu olmasının süreci hızlandıracağını ifade ediyorlar.
VATANDAŞ RANT MERKEZLİ DEĞİL CAN MERKEZLİ DÜŞÜNMELİ
Geçmiş dönemlerde bazı binaların dönüştürülmesi için duyarlı kat maliklerinin girişimlerinin, kendi evine daha çok rant isteyen sorumsuz kat maliklerince hep engellendiğini ifade eden uzmanlar, bu aşamadan sonra rant merkezli düşünmenin yeni hayat kayıplarına mal olacağını, riske rağmen o binalarda ikamet etmek zorunda kalan insanların sürekli tedirginlik yaşayarak psikolojilerinin bozulacağını belirtiyorlar.
Dünkü sayımızda depremden hem kurumlarımızın, hem de depremde hasarlı ya da az hasarlı duruma dönüşen kat malikleri için yapılması gereken adımları maddeler halinde dile getirmiştik.
Deprem gerçeği ile yaşamaktan başka bir şansımız ve imknımız olmadığına göre yapılacak tek şeyin eski binalarımınız bir an önce dönüştürülmesi gerektiğini ifade ettiğimiz dünkü haberimizden sonra bugün de dönüşümün tüm şehir sathında yapılmasının gerektiğine dikkat çekmek istedik.
İlimizde geçtiğimiz Cuma günü gerçekleşen ve 41 hemşerimizin hayatına mal olan deprem, bizlere önemli sorumluluklar yüklüyor. 2000 yılı yapı stokunun önemli bir yekûn tuttuğu ilimizde bu tarihten önce yapılan tüm yapıların dönüştürülmesi ve yenilenmesi gerekiyor.
KÜÇÜK DÜŞÜNÜLMEMELİ
İlimizde bundan sonra yaşanacak şiddetli depremlerin yıkıcı özelliğini tamamen sonlandırmak ve zayiatsız çıkmak için hem vatandaşın hem de devlet kurumlarının küçük ölçekli planlamalar yerine köklü ve büyük ölçekli projeler üzerinde yoğunlaşması gerekiyor.
TEHLİKE SÜRSÜRÜ VE MUSTAFA PAŞA'DAN İBARET DEĞİL
Depremin yıkıcı etkisi her ne kadar Mustafa Paşa ve Sürsürü mahallesinde görülse de şehirdeki tüm eski yapılar risk altında. Yetkililer tarafından her ne kadar hasarsız ya da az hasarlı tespit yapılsa da hiçbir vatandaş 2000 yılı öncesi yapılan binalarda oturmak istemiyor.
Şehrin tüm mahallelerini olası büyük bir depremde büyük yıkımlar bekliyor. Dönüşümü sadece bu iki mahalle ile başlatmak doğru ama bunlarla yetinmek büyük bir eksiklik olacaktır.
DEVLET BABALIĞINI GÖSTERMELİ
Ülkemizde yıkıcı ve tehlikeli deprem fay hatları üzerinde kurulmuş şehir ve yerleşim birimlerini tamamen taşımak mümkün olmadığına göre burada yapılacak en mantıklı adım, binaları güvenli hale getirmek olacaktır.
Yaşanan her depremin hemen ardından harekete geçen ve maddi-manevi tüm imknlarını seferber eden devletin, yaptığı bu harcamaları kentsel dönüşümü hızlandırmak amacıyla vatandaşa destek olarak vermesi hem dönüşümü hızlandıracak hem de bir sonraki depremlerde devletin fazlaca harcama yapmasının önüne geçilmiş olacak.
Devletin depremde yaptığı her türlü harcamayı, riskli binaların dönüşümüne katkı sağlama konusunda harcamasının uzun vadede devletin de ekonomik anlamda faydasına olacağını ifade eden uzmanlar, bu konuda devletin dönüşüm konusunda tarafların menfaatlerini korumada hem öncülük hem de mülk sahipleri ile müteahhitler arasında resmi bir arabulucu olmasının süreci hızlandıracağını ifade ediyorlar.
VATANDAŞ RANT MERKEZLİ DEĞİL CAN MERKEZLİ DÜŞÜNMELİ
Geçmiş dönemlerde bazı binaların dönüştürülmesi için duyarlı kat maliklerinin girişimlerinin, kendi evine daha çok rant isteyen sorumsuz kat maliklerince hep engellendiğini ifade eden uzmanlar, bu aşamadan sonra rant merkezli düşünmenin yeni hayat kayıplarına mal olacağını, riske rağmen o binalarda ikamet etmek zorunda kalan insanların sürekli tedirginlik yaşayarak psikolojilerinin bozulacağını belirtiyorlar.