BUNUN ADI PSİKOLOJİK TERAPİ
Milletimizin en hassas olduğu konuların başında dinin olduğu çok açık bir gerçektir
Milletimizin en hassas olduğu konuların başında dinin olduğu çok açık bir gerçektir. Bu bakımdan istismara en açık konu da dindir. Birileri din üzerinden rant devşirmek istediğinde ne yazık ki insanımızın saf ve temiz dini duygularını sömürerek insanımızı mağdur edebiliyor. Tabi ki insanımızın din konusunda çeşitli mağduriyetler yaşamaması için iyi bir dini eğitime ihtiyacı var. Peki insanımız bu dini eğitimi nereden alacak?
İşte burada cemaatler, tarikatlar, meşrebler, mezhepler devreye giriyor. Buralarda dinini öğrenmek, dinini en iyi şekilde yaşamak için insanımız adeta halden hale girerek maddi manevi büyük fedakarlıklarda bulunur. Fakat insanımızın büyük emek vererek, büyük ümitlerle dinini öğrenmek için gittiği din eksenli bu mekanlar, ne yazık ki din eğitimi vermek yerine insanımızı maddi manevi sömürme aracı haline getirdiler. Buralarda din olarak anlatılanlar bazen gerçek dinin öğrenilmesini engellediği gibi insanımızı yoldan çıkararak sapkın bir takım anlayışlara yönlendirmektedir. Özellikle son yıllarda toplum olarak yaşanılan sürece baktığımızda bu anlamda sosyolojik bir travmayla karşı karşıya kaldığımızı görebiliriz. Her şeyi kendisinin yerine düşünen cemaat liderinden tutun da bütün dünyevi müşküllerini hdigereden hatta içinden geçenleri bilen tarikat şeyhine kadar birçok inanç sömürüsüne maruz kalan bir toplum olma yolunda hızla ilerliyoruz.
İşin garip tarafı okur yazar oranımız artıyor. Bilgi ve kültür düzeyimiz yükseliyor. Ama gelin görün ki din öğrenme kaygısı insanımızı bir takım cahil insanların tuzağına düşürmekten alıkoyamıyor. Tabi ki tasavvufu gerçekten anlayan ve uygulayan ya da bazı din alimlerinin kitaplarını okuyarak kendilerine ufuk açan kimselere söyleyecek sözümüz yok. Fakat hareminde birkaç kadın bulunduran tıka basa yemek yiyip içen sözüm ona nefsini terbiye eden şarlatanların peşinden giden insanların, ya da iradesini bazı kişilere ipotek ettiren birilerinin okuduğu metinleri yarı uykulu dinleyen kişilerin yaptığı aslında psikolojik terapiden başka bir şey değildir. Yani insanları ' gündüz iş yerinde eksik tartıyla insanları kandırmış olsan bile, hak etmediği halde akrabanı başkasının hakkını gasp ederek işe alsan bile, komşuna iftira atarak her türlü kumpası kursan bile, tamam artık rahatla sen cenneti garantiledin. Çünkü sen bizim cemaattensin, bizim tarikattansın vs.
Saf masum ve temiz insanımızı tenzih ederek din konusunda insanımızın kendisini yeniden sorgulaması, iradesini başkasına kiraya vermemesi, özellikle de parasına sahip çıkarak para talep eden cemaat ve tarikatlardan uzak durması gerektiğini buradan bir kez daha hatırlatmak isteriz. Başımıza ne geldiyse iyi niyetimizden geldiğini, artık her konuda daha seçici davranmamız hususunda kendimizi yeniden sorgulamamız yerinde olacaktır.
Dinimizi bir cemaat liderinden ya da Kur'an okumasını dahi bilmeyen cahil tarikat liderlerinden öğrenmeyi bırakmalı ve ana kaynaklarından kendimiz öğrenmeliyiz. Yıllarca bu yapılar 'Kur'an'ı siz anlamazsınız biz size anlatırız' safsatalarıyla toplumuzu uyuttular. Artık uykudan uyanma vaktini geldiğini düşünüyoruz. Siz ne dersiniz?
İşte burada cemaatler, tarikatlar, meşrebler, mezhepler devreye giriyor. Buralarda dinini öğrenmek, dinini en iyi şekilde yaşamak için insanımız adeta halden hale girerek maddi manevi büyük fedakarlıklarda bulunur. Fakat insanımızın büyük emek vererek, büyük ümitlerle dinini öğrenmek için gittiği din eksenli bu mekanlar, ne yazık ki din eğitimi vermek yerine insanımızı maddi manevi sömürme aracı haline getirdiler. Buralarda din olarak anlatılanlar bazen gerçek dinin öğrenilmesini engellediği gibi insanımızı yoldan çıkararak sapkın bir takım anlayışlara yönlendirmektedir. Özellikle son yıllarda toplum olarak yaşanılan sürece baktığımızda bu anlamda sosyolojik bir travmayla karşı karşıya kaldığımızı görebiliriz. Her şeyi kendisinin yerine düşünen cemaat liderinden tutun da bütün dünyevi müşküllerini hdigereden hatta içinden geçenleri bilen tarikat şeyhine kadar birçok inanç sömürüsüne maruz kalan bir toplum olma yolunda hızla ilerliyoruz.
İşin garip tarafı okur yazar oranımız artıyor. Bilgi ve kültür düzeyimiz yükseliyor. Ama gelin görün ki din öğrenme kaygısı insanımızı bir takım cahil insanların tuzağına düşürmekten alıkoyamıyor. Tabi ki tasavvufu gerçekten anlayan ve uygulayan ya da bazı din alimlerinin kitaplarını okuyarak kendilerine ufuk açan kimselere söyleyecek sözümüz yok. Fakat hareminde birkaç kadın bulunduran tıka basa yemek yiyip içen sözüm ona nefsini terbiye eden şarlatanların peşinden giden insanların, ya da iradesini bazı kişilere ipotek ettiren birilerinin okuduğu metinleri yarı uykulu dinleyen kişilerin yaptığı aslında psikolojik terapiden başka bir şey değildir. Yani insanları ' gündüz iş yerinde eksik tartıyla insanları kandırmış olsan bile, hak etmediği halde akrabanı başkasının hakkını gasp ederek işe alsan bile, komşuna iftira atarak her türlü kumpası kursan bile, tamam artık rahatla sen cenneti garantiledin. Çünkü sen bizim cemaattensin, bizim tarikattansın vs.
Saf masum ve temiz insanımızı tenzih ederek din konusunda insanımızın kendisini yeniden sorgulaması, iradesini başkasına kiraya vermemesi, özellikle de parasına sahip çıkarak para talep eden cemaat ve tarikatlardan uzak durması gerektiğini buradan bir kez daha hatırlatmak isteriz. Başımıza ne geldiyse iyi niyetimizden geldiğini, artık her konuda daha seçici davranmamız hususunda kendimizi yeniden sorgulamamız yerinde olacaktır.
Dinimizi bir cemaat liderinden ya da Kur'an okumasını dahi bilmeyen cahil tarikat liderlerinden öğrenmeyi bırakmalı ve ana kaynaklarından kendimiz öğrenmeliyiz. Yıllarca bu yapılar 'Kur'an'ı siz anlamazsınız biz size anlatırız' safsatalarıyla toplumuzu uyuttular. Artık uykudan uyanma vaktini geldiğini düşünüyoruz. Siz ne dersiniz?