Bölgenin Deprem Haritası Fırat Üniversitesinden

Elazığ'daki güncel deprem riskini, Bingöl'e yapılan deprem uyarılarını, Kahramanmaraş ve Gaziantep'i tehdit eden fayları ve Türkiye'yi deprem konusunda ciddi bir veriye ulaştıracak projeyi Hakimiyet TV'de değerlendiren Fırat Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Aksoy merak edilen Elazığ Fayı'na dair önemli bilgiler verdi.

Geçtiğimiz yıl, Milli Teknoloji hamlesi odağında, Tam Bağımsız Türkiye yolunda, Türkiye'nin bilim ve teknolojide öncü kurumu TÜBİTAK, deprem konusunda tüm paydaşları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen program ile bir araya getirmişti. Türkiye Diri Faylarının Paleosismolojik Özelliklerinin Belirlenmesi Araştırma Platformu'nun kuruluşunun gerçekleştiği bu toplantı önemli gelişmelere öncülük etmişti.

100 ARAŞTIRMACI GÖREV YAPIYOR

Türkiye diri faylarının paleosismolojik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla oluşturulan bu araştırma grubunda Kamu-üniversite işbirliğinde yürütülecek projede 100 araştırmacı ve 90 TÜBİTAK bursiyeri yer alıyor. İlimiz adına sevindirici olan tarafı ise projenin 2 önemli bölümünün yürütücülüğünü Fırat Ünivesitesi'nin yapması.

FIRAT BİLİM HEYETİNİN ÖNEMLİ KATKISI

Fırat Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ercan Ersoy, Dr. Elif Akgün, Dr. Serap Çolak Erol, Dr. Sibel Kayğılı, Malatya ve Muş, Bitlis yakınlarından yer alan fayların paleosismolojik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yürütülen 2 projenin yürütücülüğünü yapması Fırat Üniversitesi'nin köklü kültürü ve kaliteli akademik yapısını net bir şekilde ortaya koyarken bu yapıların deprem konusundaki tecrübelerini ortaya koyacağı bilimsel verilerle Türkiye'ye deprem konusunda ciddi bir katkı da sunacak. İşte Hakimiyet TV'de bu konulara dair çok önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ercan Aksoy'un açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

ELAZIĞ'DA YENİ BİR DEPREM BEKLENİYOR MU?

Deprem Bilimci Prof. Dr. Sözbilir, "6 Şubat depremlerinde kırılan fay parçalarının uçlarında biriken stres ve enerji transferinin, Göksun'un güneyinde Adana, Çelikhan'ın kuzeyinde Elazığ ve Bingöl'e, Doğanşehir'in kuzeyinde Malatya, batıya doğru Kahramanmaraş, doğu ve güneye doğru ise Adıyaman, Gaziantep, Kilis ve Hatay'a doğru ilerlediği belirtilebilir. Bu durumda depreme hazırlık konusuna hız verilmesi, il düzeyinde deprem master planlarının yapılması, kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verilmesi ve İl Afet ve Risk azaltma planlarında (İRAP) tanımlanan eylemlerin zamanında yerine getirilmesi hayati derecede önem arz etmektedir" açıklamasını yapmış ve bu açıklama ilimizde yeni deprem riskinin olup olmadığına dair yeni soru işaretlerinin doğmasına neden olmuştu.

“ASIL TEHLİKE PALU-BİNGÖL ARASINDA”

Prof. Dr. Ercan Aksoy, Hasan Sözbilir'in bu ifadelerine şu sözlerle açıklık getirdi: “Hasan Bey, Elazığ'ın da risk altında olduğunu belirtmişti. Aslında Sincik veya Yeşilyurt çevresinde olacak depremlerin bizi etkileyeceğini söylemek istedi. Ama bizim için asıl tehlike Palu ile Bingöl arasındaki Doğu Anadolu'nun fayının kırılmayan bölümü ve Yedisu Segmenti dediğimiz Kuzey-Anadolu fayı üzerinde olan bir bölüm daha riskli. Yoksa burada Elazığ'ın doğrudan bir risk altında olduğunu ifade etmediğini düşünüyorum. Elazığ, çevrede meydana gelmesi beklenen depremleri dolaylı yoldan hissedecek. Bunlar yıkıcı depremler değil.”

6 ŞUBAT'TA KIRILMAYAN FAYLAR TEHLİKE YARATIYOR MU?

6 Şubat depremlerinin etkisini sorduğumuz Prof. Dr. Aksoy, “6 Şubat'ta ülkemiz 2 büyük deprem yaşadı. Çok sayıda büyük parça kırıldı ama bunun yanında kırılmayan parçalar var. Örneğin Hatay'da Antakya Fayı var. Diri Fayların Paleosmolojik özelliklerini araştıran ekipte çalışılan faylardan biri de bu. Yine Göksun'un daha güneyindeki Savrun, Saimbeyli fayları kırılmadı. Dolayısıyla üretecekleri depremler elbette risk taşıyacak ama, 6 Şubat 2023'te meydana gelen ve çok büyük bir yıkıma sebep olan depremler kadar risk taşımıyor. Bunlar istisnai durumlardır.” bilgisini verdi.

“FAYLARI ANLAMANIN TEK YOLU ESKİDEN ÜRETTİĞİ DEPREMLERİ BULMAK”

Fay hattı analizlerine dair bilgiler de veren Prof. Dr. Ercan Aksoy: “Narlı Fayı'nı araştıran projede ben de varım. Yakın zamanda arazideydik, yaklaşık 15 gün kaldık, paleosismolojik hendekler açıldı, incelemeler yapıldı. Eski depremleri araştırdık. Bir fayın hangi aralıklarla deprem ürettiğini ve ne büyüklükte deprem üretebileceğini anlamanın tek yolu paleosismolojik çalışmalar. Yani eski depremlerin kayıtlarını bulabilmek.” şeklinde konuştu.

NARLI FAYI'NA DİKKAT!

Prof. Dr. Ercan Aksoy, 6 Şubat depremlerinin etkisine dair bilgileri şu sözlerle aktardı: “Bu amaçla Narlı Fayı üzerinde yapılan çalışmayla 6 Şubat 2023 depreminin Narlı Fayı üzerinde başladığını ve orada Doğu Anadolu Fayıyla birleşerek Doğu Anadolu Fayını kırdığını düşünülüyordu ancak arazide yapılan çalışmalara göre daha önce haritalanan yüzey kırıkları Narlı Fayı ile çakışmıyordu. Bunu açığa çıkarmak için hendekler açtık. Haritada gösterilen Narlı Fayındaki yüzey kırıklarının zaman zaman birkaç kilometre uzaklaştığını gördük. Böyle durumlarda genellikle beklenen şey fayın bir sonraki kırılmada eski yerini tercih etmesidir. Bu yüzey kırıkları daha önceden haritalanmış Narlı Fayıyla çakışmadığı için bu araştırmalar yapıldı. Kırılan kesimin Narlı Fayı'ndan farklı olduğu, bu nedenle Narlı Fayı'nın potansiyel tehlike olarak durduğu ve kırılmadığı sonucuna varıldı. Tabi bunlar kesin sonuçlar değil, diğer faylarla ilgili henüz araştırmalar yapılmadı ama Narlı Fayı üzerinde açılan hendeklerde birkaç depremin üretildiğini görebiliyoruz. Ama son deprem, fayın üzerinde değil birkaç km uzağında bir kırılma şeklinde meydana geldi. Bunun sonuçları tartışılacak. Bu durum farklı şekillerde yorumlanabilir; ya fayın mevcut yerinden farklı bir yerde kırılma meydana geldi, enerjisini boşalttı şeklinde, ya da kırılma başka bir yerde meydana geldi, Narlı Fayı kırılmadı ve bir risk oluşturuyor şeklinde yorumlanabilir. Biraz zamana ihtiyaç var bu konuda.”

DİRİ FAYLARI TESPİT EDECEK PROJE

Prof. Dr. Ercan Aksoy, Türkiye'nin diri faylarını inceleyerek bir risk haritası çıkaracak önemli proje ile ilgili olarak ise şu cümleleri kurdu: “Türkiye Diri Faylarının Paleosismolojik Özelliklerinin belirlenmesi projesinin amacı belirli faylar ne kadar sürede deprem üretmiş, aralıkları nedir gibi bilinmeyenleri ortaya çıkarmak. 6 Şubat 2023 depremleri büyük bir yıkıma yol açınca konuyla ilgili kuruluşlar TÜBİTAK, MTA Genel Müdürlüğü ve İç İşleri Bakanlığı'na bağlı olan AFAD iş birliğiyle 6 Şubat depremlerinde kırılmayan fayların ortaya çıkması için üniversitelerde konuyla ilgili çalışan bilim insanlarına teklif götürüldü. Hangi fayları çalışabilecekleri öğrenildi. Memnuniyetle belirtmek isterim ki 14 üniversite arasından Fırat Üniversitesi Jeoloji Bölümü olarak 2 farklı projenin (Malatya Fayı ve Muş, Bitlis yakınlarındaki bir fay) yürütücülüğünü yapıyoruz.”

“YARARLI SONUÇLAR ELDE EDECEĞİMİZE İNANIYORUM”

Prof. Dr. Aksoy, projeyle ilgili değerlendirmesini şu ifadelerle sürdürdü: “Projenin yürütülmesindeki maddi destek TUBİTAK tarafından sağlanıyor. TUBİTAK Başkanı Sayın Prof. Dr. Hasan Mandal sahada olmayı seven birisi. 2020 Elazığ depreminde de buradaydı, beraber araziye çıktık deprem bölgesine gelmiş oradaki zorlukları görmüş ve bu projenin hayata geçmesine öncü rol oynadı diyebilirim. AFAD ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) yapılan çalışmalara destek veriyor. Geniş kapsamlı bir proje bu kadar çok sayıdaki bilim insanının ve işin içinde Türkiye Belediyeler Birliği var. Müşteri olarak o verilerden yaralanacak olan kuruluşlardan birisi. Eylül 2023'te yürürlüğe girdi, ay sonlarına doğru Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde tanıtımı yapıldı, ilgili bakanlıkların temsilcilerinin ve projelerin yürütüleceği üniversitelerin rektörlüklerinin, projeyi yürüteceklerin katılımıyla bir tanıtım gerçekleştirildi. Proje 2023 yılının sonlarına doğru hayata geçince pek çalışma imkanımız olmadı. Bu yılın başından itibaren yoğun bir şekilde kendi görev aldığımız projelerde hendekler açılıyor, veriler toplanıyor. Bu verilerin bir araya getirildiği platform oluşturuldu. Toplanan verilerle birlikte neler elde ediliyor, neler bulunuyor? Sorularına cevap aranıyor. Ülkemize yararlı sonuçlar elde edeceğimize ben yürekten inanıyorum.“

KAHRAMANMARAŞ VE GAZİANTEP'TE RİSK VAR MI?

Prof. Dr. Ercan Aksoy, Kahramanmaraş ve Gaziantep'in risk altında olduğuna daire görüşleri ise şu ifadelerle değerlendirdi: “Ülke genelinde bulunan fay hatları üzerinde çalışıyoruz diyebiliriz. Bahsettiğim gibi Doğudaki faylar bizim bölgemiz üzerinde spekülasyona sahip olan ya da yeterli bilgi sahip olmadığımız Malatya Fayı, Yedisu segmenti, Güneydoğu Anadolu'da Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep çevresinde yer alan faylar Batı Anadolu'da bulunan faylar Orta Anadolu'da Sivas çevresinde bulunan fay hatları üzerinde proje kapsamında çalışılıyor. Riskli olan tüm fay hatları üzerinde çalışıyoruz diyebiliriz. Risk taşıyan ve uzun zamandır suskun olan, üzerinde deprem meydana gelmemiş fayların karakterlerini bir an önce ortaya konulmasını amaçlıyoruz.”

ELAZIĞ FAYI İNCELENECEK Mİ?

Zaman zaman küçük depremler üretse de şehir merkezinde sert etkiler yaratan ve zaman zaman bazı tedirgin edici teorilerin konuşulduğu Elazığ Fayı ile ilgili de değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Aksoy: “Türkiye'nin dinamik fay hatları paleo-sismolojik özelliklerinin araştırılması projesi kapsamında Elazığ Fayı yok. Çünkü Elazığ Fayının varlığını arazideki verilerden biliyoruz. Ancak fayın karakterlerini bilmiyoruz. Evet bu kapsam da çalışılsa iyi olurdu ama diğer faylara göre bilinmezlikleri daha fazla. Bunu ancak kendimiz bir projeyle çalışmamız lazım. Bu fayın ne olduğu, aktifliği ve diriliği konusunda bilgi sahibi olmamız lazım. Bunun içinde çok uzun olmayan bir zaman dilimin de birkaç yıl içerisin de bu fay üzerinde bir proje yapılmalı. Belki bunu sayın belediye başkanımızdan veya Üniversitemizden destek olmalarını isteyeceğiz. Böyle bir destekle uygun yerlerde fay hakkında bilgi sahibi olmamız gerekiyor.” dedi.

BİLİM GÖREVİNİ YAPARKEN TOPLUMA DA GÖREVLER DÜŞÜYOR

Prof. Dr. Ercan Aksoy, sözlerini şu ifadelerle tamamladı: “Bu projeler elbette yürütülecek, bu işin bilimsel yönü ama bir de yapmamız gerekenleri de unutmamamız gerektiğini düşünüyorum. Nedir bunlar, yerleşim yerlerinde binaların yapımında zemin etütlerine önem verilmeli. Yapılaşma hazırlanırken mühendislik özelliklerini, yani kontrollerini yerine getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Elbette insanların psikolojisini bozan rahatsız eden doğa olayları ama 6 Şubat geniş bir bölgeyi etkiledi. Bizlerde kurallara uygun olarak yapılmış, yer seçimi doğru yapılmış binalarında hasar almadan ayakta kaldığını gördük. Zaten yapılaşma yapılıyor para harcanıyor burada sadece yapacağımız şey biraz daha özenli olmak. Basit ihmaller yüzünden insanlarımızın can ve mal kaybına uğramamasını sağlayabiliriz diye düşünüyorum.”

Özel Haber

Bakmadan Geçme