Biz de Fasulyeyiz!
Hiçbir şeyden çekmedi kendi atadığı bürokrat ve yakınlarından çektiği kadar Ak Parti.
Her gün yeni bir skandal, her gün farklı bir gaf, usulsüzlük ve basiretsizlik…
Ak Parti'nin bürokratlardan yediği darbeyi siyasi rakiplerinden bile yemedi.
İşte son örnek:
Euronun 30 liraya dayanması Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın kızı Feyza Erbaş'ın da gündemine girmiş.
Çocuklarının fotoğrafını paylaşan Feyza Erbaş büyük kızının 13, ortanca oğlunun 2 ülke gezdiğini belirttikten sonra küçük çocuğu içinse "Sen de fasulyecim yüro (euro) 30 TL maalesef, cennet vatanımızda nereleri görebilirsen artık. Hiç sesini çıkarma" dedi.
Şimdi ne var bu paylaşımda diyebilirsiniz. Kızcağız herkes gibi dövizin yükselişinden dert yanmış ve bunu farklı bir üslupla dile getirmiş.
Feyza hanımın dövizin yükselmesinden yakınmasında hiçbir sorun yok. Bizler, birilerinin yazıp çizdiği gibi Diyanet İşleri Başkanının kızı da dövizin çıkışından dertli ve dolayısıyla hükümeti eleştiriyor gibi sığ bir yorum yapmayacağız.
Bizim yorumumuz şu:
Siz sıradan bir isim değilsiniz. Bu memlekette makam arabasının eleştirildiği, aldığı maaş ve başında bulunduğu dev bütçeli Diyanet Vakfı'nın Başkanı olan ve özellikle din ile ilgili olduğu için bazı kesimlerin şaşı baktığı bir kurumun başkanı olan bir üst düzey bürokratın kızısınız.
Belki siz kendi paranızla büyük kızınızla birlikte 13 ülke de gezmiş olabilirsiniz. Ama büyük kızının 13, ortanca oğlunun 2 ülke gezdiğini belirttikten sonra küçük çocuğu için "Sen de fasulyecim yüro (euro) 30 TL maalesef, cennet vatanımızda nereleri görebilirsen artık. Hiç sesini çıkarma" derseniz, bu çok farklı yorumlanır ve hem babanız hem de babanıza her zaman kol kanat geren Cumhurbaşkanı Erdoğan zarar görür.
Siz belki yapılacak bu tür yorumları hesaba katmadan kim bilir hangi gıcık olduklarınıza çocuklarınız üzerinden “bak ben kaç ülke gezmiş biriyim” gibi bir mesaj vermeye çalıştınız ama hem kendiniz, hem babanızı hem de zaten hep tartışmaların merkezinde olan Diyanet İşleri Başkanlığını bitirdiniz.
Bu gibi konularda benim asla anlayamadığım, akıl getiremediğim konu şu: Bu adamlar yaptığı bir paylaşım, konuştuğu bir söz ya da takındığı bir tavrın hangi sonuçlar doğuracağını bilmeyecek kadar nasıl sorumsuz davranırlar.
Ya da tersinden gidersek, söylediği bir söz ve paylaşımıyla hem kendisini, hem ailesini, hem de hak etmedikleri makam ve mevkileri kendilerine bahşeden hükümeti zora sokacak bir paylaşımı yapan bir vatandaşın babası ya da yakınını önemli makamlara atanmasının formülü nedir?
Neresinden bakarsanız bakın çelişki ve sonradan görme halet-i ruhiyesi.
Kızı bu paylaşımı yapan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, bugünden sonra aza kanaat, şükür ve mütevazi yaşam konusunda bir vaaz vermesin. Hatta mümkünse hiç vaaz vermesin ve akademiye dönsün.
Bu paylaşım Demokles'in kılıcı gibi bugünden sonra hem Diyanet İşleri Başkanlığını hem de hükümete muhaliflerin tepe tepe kullanacakları bir malzeme olacaktır. Feyza, iyi ki bu paylaşımı yaptı ve dikkatleri yeniden bu kuruma çekilmesini sağladı.
Bu arada bizler de fasulyeyiz. Ve üstelik cennet vatanımızın güzelliklerini görecek kadar da paramız yok. Mazot oldu 35 Feyza hanım. Bizim o şansımız da yok. Kaldı ki bizim Diyanet İşleri Başkanı babamız da yok!.