BİR SEVDANIN ADIDIRTESBİH !
BAŞAK MERAL GÜNDÜZ/Bir gönül işidir 'tesbih', bir sevdadır. Her şeyden önemlisi insanı çepe çevre saran bir hastalıktır. Alışıldığı zaman bir daha bırakılması mümkün olmayan bir tutkudur.
Kolleksiyonerliği olduğu kadar bir geçim kaynağıdır da aynı zamanda.
Bazı alışkanlıklar vardır; insanoğlu, hayatı boyunca bunlardan vazgeçemez. Zamanla tutku halini alır, tıpkı 'tesbih' merakı gibi.
Bu konuda bizlere gerekli bilgileri Elazığ'lı Tesbih ustamız Hüseyin KİRAZ verdi...
SİZİ KISACA TANIYABİLİRMİYİZ?
1983 Elazığ doğumluyum.Bu benim baba mesleğim..İşimi severek ve isteyerek yapıyorum.Atalarımızdan dedelerimizden gelen bir meslek..20 yıldır bu meslekle uğraşıyorum bıkmadan usanmadan..Gelecek vadediyor kuşaktan kuşağa aktaracağız inşaallah..
MESLEĞİNİZİN EN BÜYÜK ÖZELLİĞİ NEDİR?
Mesleğimizin en büyük özelliği, ham malzemelerin elimize gelmesi. Biz gelen malzemeleri kesip kendimiz tespih haline getiriyoruz. Bütün aşamalar kendi elimizden geçiyor.
Tespihlerde yaptığımız malzemeler değişiyor. Örneğin, damla kehribar. Bunlar doğal organik reçine dediğimiz çam ağacının reçinesinden oluşan bir üründür. Bunun tespihe dönüşmüş hali sefvaf ve balgamidir. Zaten bunlar 2 çeşit malzemedir. Sıkma kehribar dediğimiz malzemede Almanya'nın 1945-1950 yılında ürettiği bir üründür. Sentetik malzemedir. Bu ürün bir süre kullanıldıktan sonra rengi dönmeye başlar. Ayni patin dediğimiz kırmızı rengi alır. Bunlarda genelde obje türünde geliyor. Biz bunları alıp tespih yapıyoruz..
Hemen herkesin evinde tabii ki, birkaç tane 99'luk; yine birkaç tane 33'lük tesbih bulunur… Zikirle özel meşguliyeti olanların ise 500'lük, 1000'lik tesbihleri parmaklarının ucunda asılı durur…
Tesbih yapımında; cam, değerli taşlar, kehribar, yılanağacı, narçıl, abanoz, fildişi, mercan, sedef, inci, kaplumbağa kabuğu, mors balığı dişi, balina kemiği gibi birbirinden kıymetli malzemeler kullanılır.
Her bir tesbih, ustasından izler taşır. Ve her bir tesbihin imamesi, durağı, tepeliği, pulu, kamçısı birbirinden farklıdır. Bazı imamelerde kişinin mesleğinin ipuçları gizlidir. Tesbih taneleri arasında dizilen duraklar, nişaneler, pullar; tesbihin başlama ile bitiş noktası arasına konuşlandırılan imameler birer sanat eseri gibidir…
Tesbihler, kamçıları, kordonları, imameleri, durakları, taneleri ve nişaneleriyle ustasından izlerini ve kabiliyetini taşır. Taşların arasından, ağaçların dallarından, meyvelerin çekirdeklerinden çıkıp gelen her bir tesbihin ayrı bir hikyesi vardır.
Ağaçtan imal edilmiş, kemane ismiyle müsemma mütevazı tornalar, sadece tesbihi değil; dertleri de delip geçer... Tesbih tanelerinin gövdesinde delikler açıldıkça ustasının yufka gibi incelmiş yüreğinden neler gelip geçer!
Gönülleri yanık tesbih ustaları, kemane denilen, ağaçtan mamul hususi bir torna kullanılır. Kimi ustalar kendi tornasını kendi imal eder, ya da ustasından kendisine miras kalan tornayı bir vefa numunesi olarak kullanır. Kemanenin, çarguşe diye isimlendirilen delici bölümü vardır. Mafala denen kalıp, ustanın sol elinde sıkıca tuttuğu kemane ile mütemadiyen döndürülür… Usta, bir yandan puntalar arasını ayağıyla sıkıştırırken, diğer yandan sağ eliyle, rende denilen kesici aleti kullanarak tesbihi çeker.
Tesbih sizde nasıl bir çağrışım yapıyor?
Tesbih deyince zikir, zikir deyince tesbih akla gelir. En azından benim için bu böyle…
Tespih bir kültürdür. Bugün tesbih ustalığı unutulmak üzere olan bir zanaat.
Osmanlı'dan günümüze kadar uzanan kültür mirasları arasında bulunan, ipe sarılan zarif dua tanelerine sahip çıkmaya çalışıyorum.
Tesbih yapım tekniklerinden de biraz bahseder misiniz?
Tesbihçilikte sanat ve estetik iç içedir. Elips tane, sığırcık tane, arpa tane gibi farklı şekillerde tesbih yapım teknikleri var. Her bir tesbih tekniğinin dikkat edilmesi gereken incelikleri vardır. İmame ve duraklar da aynı tekniklerle yapılır.
Tesbih nasıl yapılıyor? Hangi aşamalardan geçiyor?
Tesbih yapımı şu aşamalardan geçiyor: Malzeme bize kalıp veya çubuk olarak geliyor. Şekilsiz ürünler olduğundan firesini önceden hesaplıyoruz. En uygun şekilde şerit testerelerde kesiyoruz. Sonra onları tane boyutunda parçalıyoruz. Ardından deliyoruz. Zımparada şekil veriyoruz. Bunun ardından tornaya takıp bıçakla şekillendiriyoruz ve tekrar zımpara yapıyoruz. İpleri tek tek dizip cilaya gönderiyoruz. Cila bitince tekrar son halini alması için ipe diziyoruz.
Her bir tesbih ustasından izler taşır. Peki, birbirinden farklı tespihlerinizin almet-i farikası nedir?
Tespihlerimizin almet-i farikası; bir usta imamesinden tepeliğine, durağına kadar kendi izlerini taşısın diye bir tarz oluşturur. O tarz da piyasada bilindiği için, o tesbihin, o ustaya ait olduğunu anlarsınız. Yeni ustalar da kendilerince değişik bir şey bulurlar. Fakat ustaların hepsi aynı ürünü yapsın, yine de onların kime ait olduğu anlaşılır. Usta, bıçak tutuşundan şekil verişine kadar karakterini yansıtır. Bunu tesbih sevdalıları iyi bilir, anlar.
Çok özel görüp de kendinize ayırdığınız tesbihler var mı?
Evet, var. Koleksiyonumda oltu da var, kehribar var. Tabiî ki en çok bakalit var. Doğal kehribar var. Şu an aklıma gelmeyen bir çok doğal ve yapay taşlı tesbih var. Ama koleksiyonumda dikkat ettiğim tek şey var; ürünün değerli olması gerekiyor. Zaman geçtikçe kıymet kazanan ürünler olmalı. Bu yüzden plastik içeren ürünler almıyorum.
Tesbih yaparken nelere dikkat etmek gerekir?
Moraliniz bozuk olduğu demlerde tesbih yaparsanız o zaman o tornadan çıkan tesbihler de bozuk ve yamuk olur… Moralinizin yerinde olması gerekir. Ayrıca maddi ve manevi olarak da çok iyi olmanız lazımdır.
Normal bir tesbih kaç günde çıkar?
Tesbih ustası, parayı düşünmezse elinden normal bir tesbih 3 günde çıkar. Parayı düşünürse bir tesbihi bir günde de çıkarır. Ama erbabı, bunu bilir. Ustasının elinden bir günde çıkanla 3 günde çıkan tesbih belli olur. Bu husus çok önemlidir. Usta, tesbihine ne kadar güzellik katmak istiyorsa o kadar uğraşır. Ama iyi bir tesbih üç günden aşağı olmaz..
Sabır işi yani…
Evet, tesbih yapmak sabır işidir. Mücerrebattandır… Sabır, tevekkül ve azimle birleşince karşınıza güzel eserler çıkacaktı
DAMLA KEHRİBAR BİRİNCİ KALİTE MALZEMEDİR;
Tespihin iyi olması öncelikle ustanın elinden geçen emeğe bağlıdır.Tespih malzeme olarak da müşterinin zevkine ait olan bir konudur. Kalitesine göre sınıflandırırsak tespihleri, damla kehribar en birinci malzemedir. Çünkü doğal organik olan bir üründür.
Ondan sonra sıkma kehribar geliyor. Bunlarda yapaysal bir üründür, sentetik malzemedir. Bunların bir özelliği olarak da farkı, damla kehribar reçine olmasıdır. Çam ağacının reçinesinden oluşan bir üründür. Sıkma kehribar ise bir karışımdır. Meraklı arkadaşlarımız olmazsa bu mesleği icra edemeyiz. Sonuçta biz hamura şekil versek bile onun zevkine göre şekil veriyoruz. Meraklının da zaten bu tür malzemeleri ustaya yaptırmasının en büyük sebebi el sanatı olmasıdır. Yani el işçiliğinin oluşu, ustanın ona yönelik emek vermesine saygı duymasıdır. Önemli olanda tespihin modeli, büyüklüğü ve ölçüsünün kendi zevkine ait olmasıdır. Diğer bir husus da tespihi yaptırdığı malzemenin bulunmayışıdır...
'FİYATI 100 BİN TL'YE KADAR ÇIKIYOR'
Piyasadaki tespih fiyatlarına değinen Kiraz, şunları kaydetti:
'En ucuz tespih dediğimiz zaman şuan piyasada da satılan ürünler var. Yeni malzeme dediğimiz, yeni üretilen ürünler, yeni kütle malzemeler var. Bunlar belli ustalarımızın elinden çıkan ürünlerdir. İşçiliğine göre değişiyor. Ondan dolayı fiyatı farklı oluyor. Bu tespihler ortalama 100 TL'den başlayıp, bin TL ye kadar çıkıyor. Eski malzeme dediğimiz yani pahalı malzemelerde ise obje türü malzemelerdir. Ham malzemesi pahalı olduğundan dolayı ve iyi işçilik verildiğinden ötürü fiyatı bin 500 TL'dir. Daha farklı model dediğimiz, fiyat olarak daha fazla olan damla kehribardır. Onunda malzemesi tek parça olması gerekiyor. Fiyatları bin TL'den Başlayıp 100 bin TL'ye kadar çıkıyor. Malzemenin eski oluşu ve işçilik veren ustanın emeğine göre fiyatları fark ediyor. .'
Tesbih sevdalılarımız çok..Ve en önemlisi hastalık derecesinde 'sevdalıları'nın olması… 'Sevdalı', ama ne sevda (!)… Evet, siyasetçisinden bürokratına,sanatçısından sade vatandaşına kadar birçok kişi bu sevdaya kendisini kaptırmış durumda....
'Tesbih sevdası bu;ne yaş dinler, ne de iş…' diyor önemli bir tesbih kolleksiyoneri… Bututkunun toplumun her kesiminden ilgileneni var… Halktan olduğu kadar, sanatdünyası, iş dünyası, devlet ricalinden de sevdalısı var…Talep o kadar fazla ki..
Türkiye genelinde tesbihe gönül verenlerin sayısı yüzlerle,hatta binlerle ifade edilecek kadar çok…Bayanlarda da orta yaş grubundan ilgi var.Bunlar hobi,koleksiyon,aksesuar amaçlı tesbih alıcıları...
1920'LERDE ALTINÇAĞINI YAŞADI
Esasen, tesbihçiliğin altın çağı, 1920'lerle birlikte kapanır. Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra ise ustası yetişmediğinden neredeyseyok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır… 90'lı yıllarda yeniden hareketlenen tesbihçilik; yeniden diriliyor…Yani anlayacağınız hala bu işin 'hastası!' var ve avuçlarda okşanıyor, o miniktanecikler…
Dini amaç dışında günümüzde bilim insanları, çalışma hayatınıngüçlükleri, sorunların endişeler altında sinir hücrelerini yormaması, beynin özgür bırakılması, rahatlatılması, dikkatin başka tarafa yönlendirilmesi için tesbihin yararlı olduğunu söylüyorlar.
Ancak günümüzde koleksiyon, hediye amaçlı olanlardan başka tesbihi bir oyuncak veya el alışkanlığı olarak kullananlara, sallayarak veya çeşitli figürler yaparak dolaşanlara, tutulan takım renklerinde tesbih çekenlere hatta bir şarkıda geçtiği gibi 'hayatı tesbih yapıp sallayanlara' da rastlanıyor..
Türkiye'de tesbihçiliğin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Net bir şekilde söyleyeyim, insanlar dürüst ve işin hakkını vererek çalıştığı zaman tesbih piyasasının önü çok açık. İnsanlar gün geçtikçe tesbihe daha çok merak sarıyor çünkü. Zaten kültürümüzde de var. Buna değer vermemiz gerektiğini düşünüyorum.
Bir Çin malı furyası var. Sizi de etkiledi mi?
Zaten bizim kategori o gruba girmiyor. Biz tamamen el işçiliği yapıyoruz. Tesbih çeken insan, el işçiliğini çektiğinde o lezzeti hiçbir şeyden alamaz.
Tesbih sevdalılarına ne söylemek istersiniz?
Tesbih sevenlerin birçok merakı var. Birçok tesbih türü var. İnsanların bu ilgisini bildikleri için, son zamanlarda Hindistan katalin döktü. Mısır bu işle uğraşmaya başladı. Sıkma kehribar döktüler. Çin de katalin dökmeye başladı. Onun dışında tesbih severlere şunu da söylesek iyi olur; yeni sıkma kehribarları bir test ettirsinler. Renk alması onun içinde plastik olmadığını göstermez. İçine kattıkları kimyasaldan dolayı renk alıyor. Sıkma kehribar alacaksa içinde plastik olmayanını alsınlar. Bakalit olabilir, eski sıkma veya eski katalin de alabilirler. Yeni ürünlerin ise tamamı plastik içerir.
Bu arada,Kehribar Dizisine sponsor oldum....Elazığ'da Sayın Cumhurbaşkanımıza özel bir tesbih takdim ettim.O kadar mutlu oldum ki kelimelerle tarif edilmez...Tesbih bir kültür,bir aksesuar..Bu mesleğe yönelik çalışmalarımız oluyor devamlı olacak memleketimizi en güzel şekilde tanıtmaya deam edeceğiz..Herkesin de merakı fazlasıyla var onlara da teşekkür ediyorum..Dini anlamda yeri zaten apayrı...Stres aracı aynı zamanda.Son söz;bu aşkı çekmeyen bilemez diyorum...TEŞEKKÜRLER...
Bazı alışkanlıklar vardır; insanoğlu, hayatı boyunca bunlardan vazgeçemez. Zamanla tutku halini alır, tıpkı 'tesbih' merakı gibi.
Bu konuda bizlere gerekli bilgileri Elazığ'lı Tesbih ustamız Hüseyin KİRAZ verdi...
SİZİ KISACA TANIYABİLİRMİYİZ?
1983 Elazığ doğumluyum.Bu benim baba mesleğim..İşimi severek ve isteyerek yapıyorum.Atalarımızdan dedelerimizden gelen bir meslek..20 yıldır bu meslekle uğraşıyorum bıkmadan usanmadan..Gelecek vadediyor kuşaktan kuşağa aktaracağız inşaallah..
MESLEĞİNİZİN EN BÜYÜK ÖZELLİĞİ NEDİR?
Mesleğimizin en büyük özelliği, ham malzemelerin elimize gelmesi. Biz gelen malzemeleri kesip kendimiz tespih haline getiriyoruz. Bütün aşamalar kendi elimizden geçiyor.
Tespihlerde yaptığımız malzemeler değişiyor. Örneğin, damla kehribar. Bunlar doğal organik reçine dediğimiz çam ağacının reçinesinden oluşan bir üründür. Bunun tespihe dönüşmüş hali sefvaf ve balgamidir. Zaten bunlar 2 çeşit malzemedir. Sıkma kehribar dediğimiz malzemede Almanya'nın 1945-1950 yılında ürettiği bir üründür. Sentetik malzemedir. Bu ürün bir süre kullanıldıktan sonra rengi dönmeye başlar. Ayni patin dediğimiz kırmızı rengi alır. Bunlarda genelde obje türünde geliyor. Biz bunları alıp tespih yapıyoruz..
Hemen herkesin evinde tabii ki, birkaç tane 99'luk; yine birkaç tane 33'lük tesbih bulunur… Zikirle özel meşguliyeti olanların ise 500'lük, 1000'lik tesbihleri parmaklarının ucunda asılı durur…
Tesbih yapımında; cam, değerli taşlar, kehribar, yılanağacı, narçıl, abanoz, fildişi, mercan, sedef, inci, kaplumbağa kabuğu, mors balığı dişi, balina kemiği gibi birbirinden kıymetli malzemeler kullanılır.
Her bir tesbih, ustasından izler taşır. Ve her bir tesbihin imamesi, durağı, tepeliği, pulu, kamçısı birbirinden farklıdır. Bazı imamelerde kişinin mesleğinin ipuçları gizlidir. Tesbih taneleri arasında dizilen duraklar, nişaneler, pullar; tesbihin başlama ile bitiş noktası arasına konuşlandırılan imameler birer sanat eseri gibidir…
Tesbihler, kamçıları, kordonları, imameleri, durakları, taneleri ve nişaneleriyle ustasından izlerini ve kabiliyetini taşır. Taşların arasından, ağaçların dallarından, meyvelerin çekirdeklerinden çıkıp gelen her bir tesbihin ayrı bir hikyesi vardır.
Ağaçtan imal edilmiş, kemane ismiyle müsemma mütevazı tornalar, sadece tesbihi değil; dertleri de delip geçer... Tesbih tanelerinin gövdesinde delikler açıldıkça ustasının yufka gibi incelmiş yüreğinden neler gelip geçer!
Gönülleri yanık tesbih ustaları, kemane denilen, ağaçtan mamul hususi bir torna kullanılır. Kimi ustalar kendi tornasını kendi imal eder, ya da ustasından kendisine miras kalan tornayı bir vefa numunesi olarak kullanır. Kemanenin, çarguşe diye isimlendirilen delici bölümü vardır. Mafala denen kalıp, ustanın sol elinde sıkıca tuttuğu kemane ile mütemadiyen döndürülür… Usta, bir yandan puntalar arasını ayağıyla sıkıştırırken, diğer yandan sağ eliyle, rende denilen kesici aleti kullanarak tesbihi çeker.
Tesbih sizde nasıl bir çağrışım yapıyor?
Tesbih deyince zikir, zikir deyince tesbih akla gelir. En azından benim için bu böyle…
Tespih bir kültürdür. Bugün tesbih ustalığı unutulmak üzere olan bir zanaat.
Osmanlı'dan günümüze kadar uzanan kültür mirasları arasında bulunan, ipe sarılan zarif dua tanelerine sahip çıkmaya çalışıyorum.
Tesbih yapım tekniklerinden de biraz bahseder misiniz?
Tesbihçilikte sanat ve estetik iç içedir. Elips tane, sığırcık tane, arpa tane gibi farklı şekillerde tesbih yapım teknikleri var. Her bir tesbih tekniğinin dikkat edilmesi gereken incelikleri vardır. İmame ve duraklar da aynı tekniklerle yapılır.
Tesbih nasıl yapılıyor? Hangi aşamalardan geçiyor?
Tesbih yapımı şu aşamalardan geçiyor: Malzeme bize kalıp veya çubuk olarak geliyor. Şekilsiz ürünler olduğundan firesini önceden hesaplıyoruz. En uygun şekilde şerit testerelerde kesiyoruz. Sonra onları tane boyutunda parçalıyoruz. Ardından deliyoruz. Zımparada şekil veriyoruz. Bunun ardından tornaya takıp bıçakla şekillendiriyoruz ve tekrar zımpara yapıyoruz. İpleri tek tek dizip cilaya gönderiyoruz. Cila bitince tekrar son halini alması için ipe diziyoruz.
Her bir tesbih ustasından izler taşır. Peki, birbirinden farklı tespihlerinizin almet-i farikası nedir?
Tespihlerimizin almet-i farikası; bir usta imamesinden tepeliğine, durağına kadar kendi izlerini taşısın diye bir tarz oluşturur. O tarz da piyasada bilindiği için, o tesbihin, o ustaya ait olduğunu anlarsınız. Yeni ustalar da kendilerince değişik bir şey bulurlar. Fakat ustaların hepsi aynı ürünü yapsın, yine de onların kime ait olduğu anlaşılır. Usta, bıçak tutuşundan şekil verişine kadar karakterini yansıtır. Bunu tesbih sevdalıları iyi bilir, anlar.
Çok özel görüp de kendinize ayırdığınız tesbihler var mı?
Evet, var. Koleksiyonumda oltu da var, kehribar var. Tabiî ki en çok bakalit var. Doğal kehribar var. Şu an aklıma gelmeyen bir çok doğal ve yapay taşlı tesbih var. Ama koleksiyonumda dikkat ettiğim tek şey var; ürünün değerli olması gerekiyor. Zaman geçtikçe kıymet kazanan ürünler olmalı. Bu yüzden plastik içeren ürünler almıyorum.
Tesbih yaparken nelere dikkat etmek gerekir?
Moraliniz bozuk olduğu demlerde tesbih yaparsanız o zaman o tornadan çıkan tesbihler de bozuk ve yamuk olur… Moralinizin yerinde olması gerekir. Ayrıca maddi ve manevi olarak da çok iyi olmanız lazımdır.
Normal bir tesbih kaç günde çıkar?
Tesbih ustası, parayı düşünmezse elinden normal bir tesbih 3 günde çıkar. Parayı düşünürse bir tesbihi bir günde de çıkarır. Ama erbabı, bunu bilir. Ustasının elinden bir günde çıkanla 3 günde çıkan tesbih belli olur. Bu husus çok önemlidir. Usta, tesbihine ne kadar güzellik katmak istiyorsa o kadar uğraşır. Ama iyi bir tesbih üç günden aşağı olmaz..
Sabır işi yani…
Evet, tesbih yapmak sabır işidir. Mücerrebattandır… Sabır, tevekkül ve azimle birleşince karşınıza güzel eserler çıkacaktı
DAMLA KEHRİBAR BİRİNCİ KALİTE MALZEMEDİR;
Tespihin iyi olması öncelikle ustanın elinden geçen emeğe bağlıdır.Tespih malzeme olarak da müşterinin zevkine ait olan bir konudur. Kalitesine göre sınıflandırırsak tespihleri, damla kehribar en birinci malzemedir. Çünkü doğal organik olan bir üründür.
Ondan sonra sıkma kehribar geliyor. Bunlarda yapaysal bir üründür, sentetik malzemedir. Bunların bir özelliği olarak da farkı, damla kehribar reçine olmasıdır. Çam ağacının reçinesinden oluşan bir üründür. Sıkma kehribar ise bir karışımdır. Meraklı arkadaşlarımız olmazsa bu mesleği icra edemeyiz. Sonuçta biz hamura şekil versek bile onun zevkine göre şekil veriyoruz. Meraklının da zaten bu tür malzemeleri ustaya yaptırmasının en büyük sebebi el sanatı olmasıdır. Yani el işçiliğinin oluşu, ustanın ona yönelik emek vermesine saygı duymasıdır. Önemli olanda tespihin modeli, büyüklüğü ve ölçüsünün kendi zevkine ait olmasıdır. Diğer bir husus da tespihi yaptırdığı malzemenin bulunmayışıdır...
'FİYATI 100 BİN TL'YE KADAR ÇIKIYOR'
Piyasadaki tespih fiyatlarına değinen Kiraz, şunları kaydetti:
'En ucuz tespih dediğimiz zaman şuan piyasada da satılan ürünler var. Yeni malzeme dediğimiz, yeni üretilen ürünler, yeni kütle malzemeler var. Bunlar belli ustalarımızın elinden çıkan ürünlerdir. İşçiliğine göre değişiyor. Ondan dolayı fiyatı farklı oluyor. Bu tespihler ortalama 100 TL'den başlayıp, bin TL ye kadar çıkıyor. Eski malzeme dediğimiz yani pahalı malzemelerde ise obje türü malzemelerdir. Ham malzemesi pahalı olduğundan dolayı ve iyi işçilik verildiğinden ötürü fiyatı bin 500 TL'dir. Daha farklı model dediğimiz, fiyat olarak daha fazla olan damla kehribardır. Onunda malzemesi tek parça olması gerekiyor. Fiyatları bin TL'den Başlayıp 100 bin TL'ye kadar çıkıyor. Malzemenin eski oluşu ve işçilik veren ustanın emeğine göre fiyatları fark ediyor. .'
Tesbih sevdalılarımız çok..Ve en önemlisi hastalık derecesinde 'sevdalıları'nın olması… 'Sevdalı', ama ne sevda (!)… Evet, siyasetçisinden bürokratına,sanatçısından sade vatandaşına kadar birçok kişi bu sevdaya kendisini kaptırmış durumda....
'Tesbih sevdası bu;ne yaş dinler, ne de iş…' diyor önemli bir tesbih kolleksiyoneri… Bututkunun toplumun her kesiminden ilgileneni var… Halktan olduğu kadar, sanatdünyası, iş dünyası, devlet ricalinden de sevdalısı var…Talep o kadar fazla ki..
Türkiye genelinde tesbihe gönül verenlerin sayısı yüzlerle,hatta binlerle ifade edilecek kadar çok…Bayanlarda da orta yaş grubundan ilgi var.Bunlar hobi,koleksiyon,aksesuar amaçlı tesbih alıcıları...
1920'LERDE ALTINÇAĞINI YAŞADI
Esasen, tesbihçiliğin altın çağı, 1920'lerle birlikte kapanır. Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra ise ustası yetişmediğinden neredeyseyok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır… 90'lı yıllarda yeniden hareketlenen tesbihçilik; yeniden diriliyor…Yani anlayacağınız hala bu işin 'hastası!' var ve avuçlarda okşanıyor, o miniktanecikler…
Dini amaç dışında günümüzde bilim insanları, çalışma hayatınıngüçlükleri, sorunların endişeler altında sinir hücrelerini yormaması, beynin özgür bırakılması, rahatlatılması, dikkatin başka tarafa yönlendirilmesi için tesbihin yararlı olduğunu söylüyorlar.
Ancak günümüzde koleksiyon, hediye amaçlı olanlardan başka tesbihi bir oyuncak veya el alışkanlığı olarak kullananlara, sallayarak veya çeşitli figürler yaparak dolaşanlara, tutulan takım renklerinde tesbih çekenlere hatta bir şarkıda geçtiği gibi 'hayatı tesbih yapıp sallayanlara' da rastlanıyor..
Türkiye'de tesbihçiliğin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Net bir şekilde söyleyeyim, insanlar dürüst ve işin hakkını vererek çalıştığı zaman tesbih piyasasının önü çok açık. İnsanlar gün geçtikçe tesbihe daha çok merak sarıyor çünkü. Zaten kültürümüzde de var. Buna değer vermemiz gerektiğini düşünüyorum.
Bir Çin malı furyası var. Sizi de etkiledi mi?
Zaten bizim kategori o gruba girmiyor. Biz tamamen el işçiliği yapıyoruz. Tesbih çeken insan, el işçiliğini çektiğinde o lezzeti hiçbir şeyden alamaz.
Tesbih sevdalılarına ne söylemek istersiniz?
Tesbih sevenlerin birçok merakı var. Birçok tesbih türü var. İnsanların bu ilgisini bildikleri için, son zamanlarda Hindistan katalin döktü. Mısır bu işle uğraşmaya başladı. Sıkma kehribar döktüler. Çin de katalin dökmeye başladı. Onun dışında tesbih severlere şunu da söylesek iyi olur; yeni sıkma kehribarları bir test ettirsinler. Renk alması onun içinde plastik olmadığını göstermez. İçine kattıkları kimyasaldan dolayı renk alıyor. Sıkma kehribar alacaksa içinde plastik olmayanını alsınlar. Bakalit olabilir, eski sıkma veya eski katalin de alabilirler. Yeni ürünlerin ise tamamı plastik içerir.
Bu arada,Kehribar Dizisine sponsor oldum....Elazığ'da Sayın Cumhurbaşkanımıza özel bir tesbih takdim ettim.O kadar mutlu oldum ki kelimelerle tarif edilmez...Tesbih bir kültür,bir aksesuar..Bu mesleğe yönelik çalışmalarımız oluyor devamlı olacak memleketimizi en güzel şekilde tanıtmaya deam edeceğiz..Herkesin de merakı fazlasıyla var onlara da teşekkür ediyorum..Dini anlamda yeri zaten apayrı...Stres aracı aynı zamanda.Son söz;bu aşkı çekmeyen bilemez diyorum...TEŞEKKÜRLER...