Bir Açıklama Yeterli…
Şehirler tarihi, kültürü, sanatı ve sosyal dokusundan oluşan müktesebatları yanında, yöneticilerin ve siyasilerin duruşları ile anlamlı olurlar.
Şehirlerin gelişmesi, kalkınması ve her alanda ilerlemesi noktasında halktan yetki alanların birinci ve tek öncelikleri bu olmalı ve bu tür projelerle yatıp kalkmalılar.
Ancak son günlerde gazeteciler ile bir milletvekilimiz arasında yaşanan polemik, bu hedeflerden oldukça uzaklaşıldığının resmi olmuş durumda.
Bir milletvekilinin kendi talebi üzerine Hakimiyet Gazetesi olarak yaptığımız samimi teklif ve öneriler, ne hikmet ve hangi önyargıların eseri olacak ki farklı bir şekilde karşılık bulmuş, karşılıklı beyanlar film ve dizi replikleri ile devam etmiş, sonunda bizler Namık Kemal'in “çekildik izzet ü ikbâl ile bâb-ı hükûmetten” diyerek bu polemiği sonlandırdığımızı ifade etmiştik.
Sayın vekilin bize yönelik ifade ettiği ve bizlerin de kendisine yakıştıramadığımızı ifade ettiğimiz bir kelime, Elazığ Medya ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olma duyarlılığıyla, gazeteci arkadaşımız Nafiz Koca, meslektaşlarının temsilcisi ve sözcüsü sıfatıyla kendisin de haklı olarak zoruna gitti ve bu konuda oldukça olumlu ve polemiği sonlandırıcı mahiyette dostça tavsiyeler içeren bir yazı kaleme aldı.
Sayın Nafiz Koca'nın yazısında ifade edilen ve sayın vekile gayet naif bir üslupla dile getirilen dostane öneri özetle şuydu:
“Elazığ'a hizmet amaçlı olarak gazetecilerimizle yaşamış olduğumuz tatlı bir polemikte, mecazi anlamıyla kullandığımız bir sözcüğün, gerçek anlamıyla anlaşılmış ve yorumlanmış olduğunu gördük. Bizlerin bu kelimeyi kullanma kasıt ve amacımızın hiç de tahmin etmediğimiz bir anlamda yorumlanmasından kaynaklı bu tartışmayı gereksiz buluyor ve bu anlamda üzdüğümüz arkadaşlar olduysa özür diliyoruz”
Bu yapıcı üslup ve olumlu yaklaşımın gereği yapılabilseydi hem tartışma sonlanacak hem de milletvekilinin saygınlığı daha çok artacaktı.
Ama böyle olmadı. Karşılıklı söz düelloları olmadık yerlere savruldu. Asılsız itham ve iddialarla konu oldukça şahsileştirildi ve nefsanileştirildi.
Bu olay vesilesiyle gazetecilerin, kendilerine yönelik bir itham karşısındaki bir araya gelip kenetlenmeleri güzel bir mesleki dayanışma örneği oldu.
Gelinen noktada tartışmanın tarafları olanların birbirlerini yıpratma ve ithamlarının hangi noktaya taşınır ve bundan kim zararlı çıkar bilmeyiz ama halktan gelen yorum ve tavsiyelerde de görüldüğü gibi bu tartışmaya artık nokta koymanın zamanı geldi.
Bu şehre, fikir, eylem ve siyaset aracılığı ile hizmet üretmesi gereken önemli şahsiyetlerin böylesine bir tartışmanın tarafları olmaları Elazığ adına da kayıp olur.
Hem milletvekilleri hem de gazetecilerimiz, zamanlarını şehir için harcamalı, Elazığ'a bir hizmeti daha nasıl getirebilirizin çabasını vermelidir.
Geri getirilemeyecek tek şey zaman, ağzımızdan çıktıktan sonra geri alamayacağız tek şey de kelimelerimizdir. Ve zaman, herkesin kendi görev alanı ve meslekleriyle ilgili yapacakları çalışmalara ayrılmalı, halkın bizlere verdiği görev ile manevi sorumluluklarımız çerçevesinde takip edeceğimiz konular olmalıdır.
Bizler de konuya, gazeteci arkadaşımız Nafiz Koca'nın önerdiği ve iyi niyetli olarak teklif ettiği şekliyle yaklaşıyor ve Sayın Vekilin açıklamalarından dolayı ateşi daha da harlayıcı bir üsluptan vazgeçip, söylediklerinin yanlış anlaşıldığı, kastının çok farklı ve mecazi anlam olduğu ancak tüm bunlara rağmen yanlış anlaşılma ve farklı yorumlamalara karşı, gönülleri rahatlatacak bir açıklama bekliyoruz.
Bu tartışmaya körükle yaklaşan ve sayın vekilin takdirini kazanıp gözüne girerek herhangi bir kurumda işe girmeyi hayal eden şahıslar da yanlış yapıyor. Bu tip insanların asıl amacı birilerine samimi destek değil, görünür olup işini halletmektir ki bu da akıllarınca krizi fırsata çevirme işgüzarlığıdır.
Paylaşımlara cevap yetiştirmeye çalışmak yerine bir toparlayışı açıklama polemiğin bitmesine sebep olacak ve herkes kendi işine yoğunlaşacak ve kazanan Elazığ olacaktır.