BİLAL ÇOBAN BUNU HAK ETMEDİ!
7 Haziran seçimleri öncesi partilerin aday belirleme dönemi sona erdi
7 Haziran seçimleri öncesi partilerin aday belirleme dönemi sona erdi. Aday adaylık dönemlerinde büyük bir heves ile çalışan aday adayları, listelerin belirlenmesi ile birlikte sevinç ve hüznü bir arada yaşadı.
Partilerin listelerinin açıklanmasının ardından elbette her partide hem aday hem de taban bazında bazı memnuniyetsizlikler ve kırgınlıklar oldu. Listede olmasına kesin bakılanların listelerde kendilerine yer bulamamaları ister istemez partilerdeki gönüldaşlarda bir bezginlik yarattı.
Bu olay birçok partide yaşanmasına rağmen en çok da Ak Parti'de kendini gösterdi. Aylardan beri oluşturulan algı sebebiyle listede olmasına kesin gözüyle bakılan Ahmet Cemil Tunç ve Prof. Yasemin Açık'ın liste dışı kalması beklenmedik etki yarattı.
Kamuoyunda bu beklenilmeyen fotoğrafta hep Ak Parti adaylarının olması ve günlerde bu konunun medyada işlenir olması başka mağdurların unutulmasına ve yok sayılmasına sebep oldu.
Sözü MHP aday adayı Doç. Dr. Bilal Çoban'a getireceğimi tahmin etmişsinizdir. Bilal hoca için ne yazsak, onun inanmışlığı ve adanmışlığı konusunda hangi örnekleri versek eksik kalırız. O son yıllarda akademisyen olarak, Strateji Merkezi Başkanı olarak, Televizyon yorumcusu olarak, sıradan bir vatandaş olarak ne dediyse ve ne söylediyse Elazığ'ın hemen her bir ferdi onu MHP'nin tek sözcüsü ve tek neferi olarak gördü.
Bilal Çoban, seçimlere ve adaylığa dünden bugüne değil son on yıl içinde hazırlandı. Belki onun derdi adaylık da değildi. Şehir için kafa yorması, sorunları görmesi ve bu sorunların çözümünü kafasında hdigeretmiş olmasıydı belki de onu siyasi mecraya iten ve aday adaylık konumuna sokan.
Bilal Çoban, her projesinde işin uzmanları ile çalıştı. Çevre planıyla ilgili çevrecilerle, kültür projeleriyle ilgili kültür adamlarıyla, kentsel dönüşüm için şehir planları ve teknik insanlarla görüştü. Uzun soluklu olarak gerçekleştirdiği bu çalışmalar bir nevi Elazığ'ın gelecek vizyonuna da ışık tuttu.
Şehrini ve şehrin insanın çok sevdi. Şehre hizmet yolunda attığı her adım ona siyasi tecrübe kazandırdıysa da maddi olarak da hep kaybettirdi. Bazı mal varlıklarına veda etmek zorunda kaldı.
Bunca fedakrlığına ve mağduriyetine rağmen mağdur kürsüsüne sadece Ak Partideki isimleri koymak ve buna yorumlar yapmak haksızlık geldi bana. İşin en garip ve belki de en acınacak durumu ise Ak Parti'nin listesinin olumsuzluklarından siyasi rant devşirmeye kalkan MHP'lilerin de bu mağduriyeti görmeyişleri ve ifade edemeyişleri.
Ve yine üzüntü verici olan bir taraf da bugüne kadar yerel medya ile çok sıcak ilişkiler yaşayan ve her biriyle özel ve samimi dostlukları olan gazeteci dostların da bu mağduriyete ve haksızlığa karşı kör ve sağır olmaları bir satır da olsa bunu gündeme getirmeyişleriydi.
Demek ki dostluklar, muhabbeteler, çaylar, kahveler ve yemekler iyi günler içinmiş. Düştün mü dostun da kalmıyormuş.
Bilal hoca sen rahat ol. Doğru bildiğin yolda gayret ettin, çalıştın ve fakat sonuç beklediğin gibi olmadı. Üzülme ve gevşeme sayın hocam. Bir gün, elbet bir gün..
Partilerin listelerinin açıklanmasının ardından elbette her partide hem aday hem de taban bazında bazı memnuniyetsizlikler ve kırgınlıklar oldu. Listede olmasına kesin bakılanların listelerde kendilerine yer bulamamaları ister istemez partilerdeki gönüldaşlarda bir bezginlik yarattı.
Bu olay birçok partide yaşanmasına rağmen en çok da Ak Parti'de kendini gösterdi. Aylardan beri oluşturulan algı sebebiyle listede olmasına kesin gözüyle bakılan Ahmet Cemil Tunç ve Prof. Yasemin Açık'ın liste dışı kalması beklenmedik etki yarattı.
Kamuoyunda bu beklenilmeyen fotoğrafta hep Ak Parti adaylarının olması ve günlerde bu konunun medyada işlenir olması başka mağdurların unutulmasına ve yok sayılmasına sebep oldu.
Sözü MHP aday adayı Doç. Dr. Bilal Çoban'a getireceğimi tahmin etmişsinizdir. Bilal hoca için ne yazsak, onun inanmışlığı ve adanmışlığı konusunda hangi örnekleri versek eksik kalırız. O son yıllarda akademisyen olarak, Strateji Merkezi Başkanı olarak, Televizyon yorumcusu olarak, sıradan bir vatandaş olarak ne dediyse ve ne söylediyse Elazığ'ın hemen her bir ferdi onu MHP'nin tek sözcüsü ve tek neferi olarak gördü.
Bilal Çoban, seçimlere ve adaylığa dünden bugüne değil son on yıl içinde hazırlandı. Belki onun derdi adaylık da değildi. Şehir için kafa yorması, sorunları görmesi ve bu sorunların çözümünü kafasında hdigeretmiş olmasıydı belki de onu siyasi mecraya iten ve aday adaylık konumuna sokan.
Bilal Çoban, her projesinde işin uzmanları ile çalıştı. Çevre planıyla ilgili çevrecilerle, kültür projeleriyle ilgili kültür adamlarıyla, kentsel dönüşüm için şehir planları ve teknik insanlarla görüştü. Uzun soluklu olarak gerçekleştirdiği bu çalışmalar bir nevi Elazığ'ın gelecek vizyonuna da ışık tuttu.
Şehrini ve şehrin insanın çok sevdi. Şehre hizmet yolunda attığı her adım ona siyasi tecrübe kazandırdıysa da maddi olarak da hep kaybettirdi. Bazı mal varlıklarına veda etmek zorunda kaldı.
Bunca fedakrlığına ve mağduriyetine rağmen mağdur kürsüsüne sadece Ak Partideki isimleri koymak ve buna yorumlar yapmak haksızlık geldi bana. İşin en garip ve belki de en acınacak durumu ise Ak Parti'nin listesinin olumsuzluklarından siyasi rant devşirmeye kalkan MHP'lilerin de bu mağduriyeti görmeyişleri ve ifade edemeyişleri.
Ve yine üzüntü verici olan bir taraf da bugüne kadar yerel medya ile çok sıcak ilişkiler yaşayan ve her biriyle özel ve samimi dostlukları olan gazeteci dostların da bu mağduriyete ve haksızlığa karşı kör ve sağır olmaları bir satır da olsa bunu gündeme getirmeyişleriydi.
Demek ki dostluklar, muhabbeteler, çaylar, kahveler ve yemekler iyi günler içinmiş. Düştün mü dostun da kalmıyormuş.
Bilal hoca sen rahat ol. Doğru bildiğin yolda gayret ettin, çalıştın ve fakat sonuç beklediğin gibi olmadı. Üzülme ve gevşeme sayın hocam. Bir gün, elbet bir gün..