'BEN ELAZIĞ'DA YAŞIYORUM'
Zamanımızın önemli bir kısmını sosyal medya mecrasında geçiriyoruz maalesef. Bugünlerde evde kaldığımız süre içerisinde biraz da can sıkıntısından olacak ki daha çok girer ve çıkamaz olduk sosyal medya cenderesine.
Kendi yapmasa da birilerine akıl verenler mi dersiniz, Fatih Çakar'ın deyimiyle kendisi hep dışarda olduğu halde herkese 'evde kal' nasihati verenler mi dersiniz, sözüm ona kaliteli zaman geçiriyorum ayağına mekn teşhiri yapan mı dersiniz… Kısaca ne ararsanız var.
Son günlere 'Ben Elazığ'da oturuyorum' başlığı ile başlayıp her türlü ihtiyacınız için beni aşağıda verdiğim telefondan 24 saat arayabilirsiniz' türü paylaşımlar yapılıyor. Sanki Çatalçeşme, Salıbaba, Karşıyaka, Ulukent, Gümüşkavak, Aksaray, Hicret, Sürsürü, Olgunlar, Esentepe, Yıldızbağları Mahallelerinde ikamet eden 65 yaş üstü büyüklerimizin elinden akıllı telefon düşmüyormuş da sosyal medyanın en sıkı takipçileriymiş de bu mesajı görür ve alır yazarlar 'ben Elazığ'da yaşıyorum' çağrısına cevap verebileceklermiş gibi.
Düşünce güzel belki ama bunun sosyal medyadan yayınlanmasının yerine farklı bir yöntemi daha var.
Nedir o yöntem. Evet, sizin Elazığ'da oturduğunuz biliyoruz. Ve sizlerin yine Elazığ'da ikamet eden bir dolu yakın akraba, eski komşu, farklı sebeplerle tanıştığınız yaşlı ve mağdur insanlar var. Ve bunlardan kendi ihtiyaçlarını nasıl temin ettiklerini zaman zaman düşündüğümüz insanlar var.
Yapılması gereken şey, sosyal medyada bunu yayınlayıp kendimizi görünür kılmak ve hayırsever rollerine soyunmak yerine, telefon rehberinizde olan ya da olmayan yakınlarınıza, akrabalarınıza ve mağduriyet yaşadığını tahmin ettiğiniz insanları telefonla aramak, hal hatıran sonra bir ihtiyaçları olup olmadığını sormak ve bunu temin etmektir.
Bunu yapınca, hem akraba bağımız ve yakınlığımız güçlenir hem de telefonla görüşme yapmakla onların bir nebze de olsa yalnızlığı giderilmiş ve psikolojik destek sağlanmış olur.
Hangisi kolay. Elbette ki sosyal medyada yayınlayıp çaka satmak. Peki, hangisi makbul ve sevap. Tabi ki yakınları arayarak onlarla hemhal olmak ve varsa ihtiyaçlarını gidermek.
Kendisini evde yalnız ve kimsesiz hisseden bir yaşlının, sizin aramanızla erişeceği mutluluk ve bunun karşılığı alacağınız dua, yüzbinlerce içi kof paylaşımdan daha iyi ve faydalıdır.
Tabi ikinci seçenek zordur ve sizi çok görünür kılmaz. Sosyal medyada değil, gönüllerde olmak ve Hakk'ın rızasındadır asıl görünür ve bilinir olmak.
Kendi yapmasa da birilerine akıl verenler mi dersiniz, Fatih Çakar'ın deyimiyle kendisi hep dışarda olduğu halde herkese 'evde kal' nasihati verenler mi dersiniz, sözüm ona kaliteli zaman geçiriyorum ayağına mekn teşhiri yapan mı dersiniz… Kısaca ne ararsanız var.
Son günlere 'Ben Elazığ'da oturuyorum' başlığı ile başlayıp her türlü ihtiyacınız için beni aşağıda verdiğim telefondan 24 saat arayabilirsiniz' türü paylaşımlar yapılıyor. Sanki Çatalçeşme, Salıbaba, Karşıyaka, Ulukent, Gümüşkavak, Aksaray, Hicret, Sürsürü, Olgunlar, Esentepe, Yıldızbağları Mahallelerinde ikamet eden 65 yaş üstü büyüklerimizin elinden akıllı telefon düşmüyormuş da sosyal medyanın en sıkı takipçileriymiş de bu mesajı görür ve alır yazarlar 'ben Elazığ'da yaşıyorum' çağrısına cevap verebileceklermiş gibi.
Düşünce güzel belki ama bunun sosyal medyadan yayınlanmasının yerine farklı bir yöntemi daha var.
Nedir o yöntem. Evet, sizin Elazığ'da oturduğunuz biliyoruz. Ve sizlerin yine Elazığ'da ikamet eden bir dolu yakın akraba, eski komşu, farklı sebeplerle tanıştığınız yaşlı ve mağdur insanlar var. Ve bunlardan kendi ihtiyaçlarını nasıl temin ettiklerini zaman zaman düşündüğümüz insanlar var.
Yapılması gereken şey, sosyal medyada bunu yayınlayıp kendimizi görünür kılmak ve hayırsever rollerine soyunmak yerine, telefon rehberinizde olan ya da olmayan yakınlarınıza, akrabalarınıza ve mağduriyet yaşadığını tahmin ettiğiniz insanları telefonla aramak, hal hatıran sonra bir ihtiyaçları olup olmadığını sormak ve bunu temin etmektir.
Bunu yapınca, hem akraba bağımız ve yakınlığımız güçlenir hem de telefonla görüşme yapmakla onların bir nebze de olsa yalnızlığı giderilmiş ve psikolojik destek sağlanmış olur.
Hangisi kolay. Elbette ki sosyal medyada yayınlayıp çaka satmak. Peki, hangisi makbul ve sevap. Tabi ki yakınları arayarak onlarla hemhal olmak ve varsa ihtiyaçlarını gidermek.
Kendisini evde yalnız ve kimsesiz hisseden bir yaşlının, sizin aramanızla erişeceği mutluluk ve bunun karşılığı alacağınız dua, yüzbinlerce içi kof paylaşımdan daha iyi ve faydalıdır.
Tabi ikinci seçenek zordur ve sizi çok görünür kılmaz. Sosyal medyada değil, gönüllerde olmak ve Hakk'ın rızasındadır asıl görünür ve bilinir olmak.