BAŞARILI

TAKİP ET
Pazar günü aziz bir misafiri vardı aziz şehrin. Son Başbakanımız ve vefa insanı Binali Yıldırım'ı ağırladık. Bir dizi açılış ve gezi incelemelerde bulundu Sayın Yıldırım. Bizlerin sıklıkla dile getirdiği Kömürhan Köprüsü'nde de incelemelerde bulundu. Ve burada yaptığı konuşmada kömürhan köprüsünün tamamen yerli mimar ve mühendislerin emeği olduğuna dikkat çekti ve bir cümle kurdu.

Dedi ki Sayın Binali Yıldırım; 'bazıları bu yatırıma ne gerek vardı  diyormuş?  Evet, bunu diyen bazıları biziz. Biz de Hakimiyet Gazetesi'yiz.

Öncelikle bizim Kömürhan köprüleri ve tünellerine karşı oluşumuzun temelinde kamu kaynaklarının verimli kullanımı ile yerindelik ve şehrin öncelikleri ilkeleri yatıyor. Biz Uluova ve Kuzova susuzluktan kırılırken ve bu altın ovalarımızda ekonomik değeri olan hiçbir tarımsal üretim yapılamazken, on binlerce dönüm bağ bahçeler kururken Kömürhan köprüsü ve tünelleri önceliğimiz olmamalıydı dedik.

Ve yine biz şehrin içme suyu ihtiyaçlarını karşılayan derin kuyular tükenme aşamasına gelmiş ve her bir aşamasında elektrik enerjisi harcanarak çok pahalıya tükettiğimiz suya karşılık tüm aşamaları bitmiş sadece 10 kilometre bir boru hattı döşenmediği için 2 yıldan beri yaz aylarında susuzluktan kırılan halkın bu sıkıntıyı çekmemesi için Hamzabey projesi önceliğimiz olmalı dedik.

Şehrimiz ve doğu Anadolu ile Karadeniz şehirlerini birbirine bağlayan ve uzun yıllardan beri yapılma söz verildiği halde hala kazma vurulamayan bir Pertek köprüsü projemiz önceliğimiz olmalıydı dedik.

Şehir içinde yaklaşık 10 noktada özellikle belirli saatlerde sıkışan trafiği rahatlatmak adına altgeçit ihtiyacımıza rağmen hiçbir  trafik sorunu ve sıkışıklığı yaşanmayan ve mevcut mesafeyi de  sadece bir kilometre kısaltacak Kömürhan Köprüsü ve tünelleri projesinin öncelikli olmadığını ifade ettik.

Bunu sadece bizler de söylemedik. 14 Haziran seçimleri sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önüne giden Kömürhan benzeri birçok elzem ve hayati ihtiyaç gibi duran proje olmuş olacak ki anında tüm ihaleleri iptal etti. İhalesi yapılan ancak işe başlanılmayan sözleşmeleri feshetti. Devam edenlere ise asgari düzeyde ödenek verilmesi talimatlarını verdi.

Nasıl 'Cumhurbaşkanı Erdoğan yanlış yaptı' diyemiyorsanız bizim için de aynı şeyi düşünmelisiniz. Söylediğimiz farklı bir şey değil. Dağa, taşa ve betona para yatırmanın çok da doğru bir planlama olmadığını Sayın Cumhurbaşkanımız da gördü ve hepsini durdurma kararını verdi.

Ama olayın bizce çok önemli ve başarılı olan bir kısmı var ki bunu da takdir ettik. Bugüne kadar ilimize gelen siyasetçilere hoş görünmek ve onların morallerini bozmama adına halkın görüşleri ve ülke meseleleri konularında ne düşündükleri pek iletilmezdi.

Pazar günü Binali Yıldırım'ın bu cümlesini duymak hem gazetecilik adına hem de şehrimiz adına mutlu kıldı bizi. Demek ki şehrin genel kanaatini yansıtan ve doğruları ifade eden bir gazete var. Ve yine demek ki çok hoşlarına gitmeyeceğini bildikleri halde gelen siyasette yetkili ve etkili misafire şehir halkının bazı konularda ne düşündüğünü açık yüreklilikle ifade eden yerel siyasetçilerimiz var.

Bu yerel siyasetçi tanımlamasına milletvekillerinin girmediği kesin. Onların gündemlerinde sadece kendileri var, kendi konuşmaları, gezileri ve nasıl göze girebilirimin çırpınmaları var.

 Sürekli halkının içinde ve onların sohbetlerinde olan ve bu özelliği ile şehrine hakim olan Ak Parti'nin yereldeki temsilcilerinin ilkeli ve dürüst siyasetçi özelliğini burada da göstermiş ve Sayın Binali Yıldırım'a bu konuda halkın görüşlerini de ifade edilmiştir.

İstanbul Sözleşmesi'nin imzalanmasının şehirde oluşturduğu tepkiler konusunda da görüşlerini ve bunun partiyi zora sokacağına dair görüşlerini genel merkezdeki toplantılarda açıkça ifade eden Ak Parti'nin duyarlı yerel yöneticilerini bu tavırlarından dolayı kutluyor ve başarılı buluyoruz.

Konuyu her siyasiye örnek olacak Sayın Binali Yıldırım esprisi ile bağlayalım.

Fırat Üniversitesi'nde öğrencilerle bir araya gelen Eski TBMM Başkanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın, kredi affı sorusunu soran öğrenciye, 'Koltuk elden gitti, benim hükümetin bir üyesi olduğumu mu zannediyorsun?'  dedi ya. Bizler de  her siyasinin koltuk elden gitmeden gerçekleri söylemesi gerektiğine inanıyoruz. Gerçekleri söylemek aykırılık değil uyarmaktır ve bunu yapmak da manevi bir görevdir.

Koltuk elden gittikten sonra 'Aslında ben de bu uygulamanın yanlışlığını biliyordum' şeklinde konuşmak yarınlarda size bir şey kazandırmayacağı gibi bunu söylemeye diliniz de varmaz.

Bakmadan Geçme