Balık'ın Kaderi
Ak Parti Elazığ İl başkanlığının geçmiş yıllarda başlattığı ancak uzun süre yürütemediği halkla görüş günleri, yıllar sonra Başkan Şerafettin Yıldırım'ın girişimleri ile yeniden başlatılmıştı.
Uygulamaya Ak Parti Milletvekili Sermin Balık ile başlanmış, sonrasında Zülfü Demirbağ ve Metin Bulut ile devam etmişti. Milletvekili Tolga Ağar'ın yoğun işleri dolayısıyla katılamadığı halkla görüş toplantılarında sıra yine Sermin Balık'a geldi ve sayın vekilimiz ikinci toplantısını salı günü gerçekleştirdi.
Biraz geriye gidelim isterseniz. Bu uygulamanın ilk başladığı günlerde yine ilk programı yapan Milletvekili Sermin Balık'ın gerçekleştirdiği birinci toplantıyı bu köşede konu edinmiş ve Balık'ın bu toplantıda il ve ana kademe başkanları ve yetkilileri tarafından yalnız bırakıldığını, parti sekreterinin dahi toplantıya katılmadığını, halkın da bu toplantılara çok rağbet etmediğini ve katılım sağlamadığını dile getirmiştik.
Bu tespitimizin ardından sonraki halkla görüş toplantılarına halkın katılımının sağlanması için özel önlem ve tedbirler alınmış, bununla da kalınmayıp milletvekillerinin yakın çevresi ile birlikte kendi müesseslerinde çalışan personellerin de katılımı sağlanarak yoğun katılım görüntüleri basına servis edilmişti. Ama hiç kimse de çıkıp bu kalabalık görüntüleri görünce “Halkımızın ne kadar da sorunu varmış ki Ak Parti binasını hınca hınç dolmuş” dememiş diyememişti. Algı kurgulayacıları bu konuda “sorun yoğunluğu” yerine “katılım yoğunluğu” algısını oluşturmak istemişlerdi.
Milletvekilimiz Zülfü Demirbağ da halkla buluşmuş, toplantıda vatandaşa yönelik yaptığı domates- biber tavsiyesi ile günlerce ulusal medyanın, siyasi parti genel başkanlarının ve siyasi parti sözcüleri ile köşe yazarlarının gündemine girmeyi başarmıştı.
İşin garip tarafı ise Demirbağ, bu durumdan çok da şikayetçi değildi. Kendisine göre doğruları söylemişti, ülkenin bekasının ve geleceğinin hayat pahalılığından daha önemli olduğunu dile getirmişti ve sözlerinin arkasındaydı. Muhtemelen de tüm muhalif seslerin eleştirilerine muhatap olmasının ünü, şanı ve şöhretinin mutluluğu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gönlünden “Bizim Zülfü doğru söylemiş” gibi bir cümlenin geçme ihtimalini düşünüp mutluluğunu on binlere katlamıştı.
Tolga Ağar'ın pas geçmesi ile sıra yine Milletvekili Sermin Balık'a geldi ve Balık, ikinci halkla buluşmasını parti binasında gerçekleştirdi.
Şehirle ilgili gelişme ve haberleri ilimizin güzide televizyon kanalları Kanal 23 ve Kanal Fırat ile haber sitelerinden takip eden ve biraz da dikkatle izleyen bir göz olarak, Milletvekili Sermin Balık'ın ikinci halkla görüş toplantısını da bu mecralardan takip ettim.
Birinci toplantının aksine il başkanı ile birlikte tüm ana kademe başkanları toplantıya katılım sağlamış, Balık'ı yalnız bırakmamışlardı. Bu önemli ve güzel bir gelişme elbet. Ancak her iki kanalımızdaki haber ile haberin servis edildiği sitelerdeki görsellerden, milletvekili ve teşkilat başkanlarının dışında halka ait bir görüntüye yer verilmemişti.
Televizyonlarda çalışan kameraman arkadaşlarımız, haberin unsurlarını çok iyi bilen, toplantıyı yapanlarla birlikte toplantıya katılanları da görüntülerine kaydedip haber merkezine ulaştıran tecrübeli, deneyimli ve mesleğinin inceliklerini bilen arkadaşlar. Bu habere gidip de halkın görüntülerinin çekilmemesi gibi bir eksiklikleri asla olmaz.
Yine bu konuda, özellikle sıklıkla ziyaret edip birçok bilgiyi buradan aldığımız ve en çok takip edilen haber sitesinde, konu ile ilgili dokuz resim verildiği halde salona ve katılımcılara dair bir resme yer verilmemişti. Demek ki haberi servis eden partili görevli ya da sayın vekilin basın danışmanı böyle bir görüntüyü koymaya gerek duymamıştı.
Bu tablo karşısında “Sayın Balık'ın son toplantısında partinin tüm patronaj ekibi vardı ama bu kez de halk mı yoktu” diye bir soru aklımıza gelmedi değil.
Gelmesi de normal, zira toplantının saati olarak da 17.00 belirlenmişti. Havaların -9'larda seyrettiği dondurucu aralık günlerinde ve şehrin en ucunda bulunan parti binasında, şehrin doğusundan, güneyinden ve kuzeyinden ve hatta merkez köylerden gelen vatandaşların durumu ve eve dönüş şartları hesap edilmeden, milletvekili ile halkın buluşma saati, havanın kararma saatine denk getirilmişti.
Bu saat tercihi, parti yetkililerin mi yoksa sayın milletvekilimizin mi bilinmez ama bu kararla sanki halka “gelmeyin” demek istenmiş.
Ne diyordu İbrahim Tatlıses, hastalıktan iyileşmeye yüz tuttuğu ve zar zor sahneye çıkıp sesini zorlayarak söylediği şarkısında?
“Gelmeyin le, gelmeyin
Hiçbiriniz de gelmeyin
Ne arayın, ne de sorun
Gelmeyin le, gelmeyin
Hiçbiriniz de gelmeyin”