Bakanın, 'Yağ' Sınavı

Geleceğe dair hiç bir tutarlı tarım politikası olmayan, şeker pancarı, mısır, ayçiceği ve daha birçok ürüne kota koyup fazla ekilmesinin önüne geçen, geçmişte 'zarar ediyor' gerekçesi ile yoktan bedellerle özelleştirilen tarımsal ürün tesislerinin halkımıza ve hükümetlere bedeli ağır oldu. Soğan ve patatesle ciddi bir sarsıntı geçirip güven kaybeden ak parti hükümeti ve yeni tarım bakanı şimdi de ayçicek yağı sınavı veriyor.

TAKİP ET

Ülkelerin en stratejik ve hayati sektörü olan tarım ve tarım politikaları, geçmişten bugüne yeteri derecede önemsenmediği ve uzun vadeli projeler geliştirilmediği için ciddi sorunlar yaşanmaya devam ediyor.

SOĞAN-PATATESLE SİNYAL VERMİŞTİ
Ülkemizde bol oranda yetiştirildiği ve üretildiği halde geçtiğimiz yıl köylüden ucuza alıp stok yaparak fiyatların yükselmesine sebep olan stokçuların bu fırsatçılığı, hükümeti ciddi anlamda sarsmış, bu sebeple önlem almaya gidilmiş, bu oyunu bozmak için köylünün elindeki tüm ürünü değerinden alarak kurulan Tarım Kredi marketlerinde ucuz fiyatlara satılmıştı.

Soğan ve patateste bu oyunu gören ve her an bir ya da birkaç üründe böylesi spekülasyonların yapılma ihtimalini dikkate almayan Tarım ve Orman Bakanlığının bu ilgisizliği, fırsatçıları yeniden harekete geçirdi.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI FIRSATÇILIĞI
Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaş halini gerekçe gösteren bazı fırsatçılar, buğday ve ayçiçeği üretimi noktasında önemli bir paya sahip olan bu ülkenin savaşması sonucu bu ürünlere aşırı zam yapılacağı haberlerinin sosyal medyaya yayılması üzerine halk panik halinde marketlere hücum etti.

BAKANLIK: “STOKLARIMIZ ÇOK”
Ortaya atılan söylentiler nedeniyle, ülke genelinde birçok marketlerde ay çiçek yağı izdihamı yaşandı. Vatandaşlar birbirleriyle yarışarak yağlara hücum etti. Vatandaşlar, birbirlerini ezip yağ alabilmek için mücadele etmekle birlikte zaman zaman tartışmalar da yaşandı. Yaşanan bu gelişme karşısında, bakanlık açıklama yaparak “sorun yok” demekle yetindi.

BAKAN KİRİŞÇİ: “GERÇEĞİ YANSITMAYAN SPEKÜLASYONLAR”
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, sosyal medya hesabından ayçiçeği yağı gibi temel gıda ürünlerinde yeterli stok bulunmadığı iddialarına ilişkin paylaşım yaptı.
Bakan Kirişci, bazı basın yayın kuruluşlarında ve sosyal medyada Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan krizin gıda piyasalarında arz eksikliğine yol açarak ayçiçeği yağı gibi temel gıda ürünlerinde yeterli stok bulunmadığı ve bu nedenle piyasa fiyatlarının arttığı bilgilerinin gerçeği yansıtmayan spekülasyonlar olduğunu söyledi.

“ÜRETİMİMİZ, YÜZDE 17 ARTMIŞTIR”
Türkiye'de ayçiçeği üretiminde son yıllarda önemli artışlar yaşandığını belirten Kirişci, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Toplam ayçiçeği üretimimiz 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 17 artmıştır. Ayçiçeği üretimindeki son yıllardaki artışa rağmen yurt içindeki tüketimin artması ve pandemi koşullarında artan talep nedeniyle ihtiyacımızın bir kısmı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı olarak Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan son gelişmeler yakından takip edilmekte olup, bitkisel yağ arzında sorun yaşanmaması için her türlü tedbir alınmaktadır. Bu kapsamda alternatif ülkeler ve alternatif yağ çeşitleri için gerekli çalışmalar yapılmış, ayrıca ayçiçeği yağ ihracatı da durdurularak, mevcut stokların yurtiçi tüketimi karşılayacak şekilde yönetilmesi sağlanmıştır.”

“İDDİALAR GERÇEK DIŞI”
Ülke genelindeki yağış durumunun ayçiçeği ve kanola gibi yağlı tohumlu bitkilerin üretimine olumlu yansıdığına dikkati çeken Bakan Kirişci, “Bu çerçevede Çukurova bölgesinde başlayacak ilk hasada kadar gerekli her türlü planlama yapılmıştır. Ülkemizin 1-1,5 aylık tüketimimize ancak yetecek kadar ayçiçeği tohumu ve yağ stoku bulunduğu iddiaları tamamıyla gerçek dışıdır.”

“YETERLİ MİKTARDA AYÇİÇEĞİ YAĞI STOKUMUZ VAR”
Gerek üretimimiz, gerek sektörün tedarikleri ve devir stoklarımız dikkate alındığında ülkemizin yeterli miktarda ayçiçeği yağı stoku bulunmaktadır.

“ENDİŞELENECEK BİR DURUM YOK”
Netice itibarıyla kamuoyuna yansıyan iddialar gerçeği yansıtmamakta olup, halkımızın endişe edeceği bir durum söz konusu değildir.” dedi.

KISA SÜREDE TÜKENDİ
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sebebiyle yağa zam olacağı söylentileri sonrası bazı vatandaşlar, yağ almak için toptancılarda kuyruğa girdi. Başta zincir marketler olmak üzere tüm marketlerdeki 5 litrelik ayçiçeği yağları tükendi.

STOKÇULARA FIRSAT VERİLMİYOR
Yağ fiyatlarına zam yapılacağı iddiasıyla stokçuluk yapılmasının önüne geçmek için zincir marketlere yönelik denetimler de artırıldı.

RAFTAN KALDIRIP DEPOYA SAKLAMIŞLAR
Ülkemizin birçok şehrinde Bakanlık ve zabıta ekipleri, ayçiçek yağı fiyatlarına zam yapılacağı spekülasyonları üzerine ürünleri raflardan kaldırıp depolarda saklayan marketlere yönelik denetimler ve gece baskınları düzenlediler.

Ülke genelinde anlık baskınlar yapan ekipler, depolarda stoklanmış ürünlerle karşılaştı. Marketlerin raflarında yer almayan yağların depolarda olduğu görüldü.
İş yerlerini tek tek inceleyip didik didik arama yapan ekipler, stoklanan ürünlere el koydu ve yasal süreç başlattı.

BUNLAR HEP OLACAK!..
Geçmişte soğan ve patatesle başlayan, tuvalet kâğıdı ile devam eden, sonrasında şeker ile zirve yapan zam ve stokçuluk faaliyetlerinin son ürünü ise ayçiçeği yağı oldu.

Mutfakların en önemli ihtiyaç maddesi olan ve hayati bir ürün olarak kabul edilen ayçicek yağı için her ne kadar çiçeği burnunda Tarım Bakanı Kirişçi, bakanlıkla öbekleşip kök salmış, rakamlarla yanlış bilgiler vermeyi alışkanlık ve teamül haline getirerek ustalaşmış ve her ne hikmetse her gelen bakana bu yanlış bilgileri kabullendiren ‘yetenekli?' bazı bürokratlar tarafından verilen bilgi notlarını sosyal medya hesabından paylaşarak ‘sorun yok' anlamına gelen ve piyasanın ateşini söndürmeye yönelik açıklaması, gerçekleri gizlemeye yetmediği iddia ediliyor.

TARIM POLİTİKALARI YETERSİZ
Bugüne kadar yaşadıklarımız ve bundan sonra da her ay bir üründe karşımıza çıkma ihtimali olan bu ve benzeri; aşırı zam, yokluk, stokçuluk ve spekülatif eylemler de gösteriyor ki, devlet ve halk olarak bu tür sorunları yaşamaya devam edeceğiz.

Bunun da en büyük sebebi ise, bugüne kadar, gelecek on yılları ve yaşanacak olası sorunların da simule edilip çalışıldığı vizyoner bir tarım politikası ortaya koyulmaması ve Tarım Bakanlığının günübirlik işlere yoğunlaşarak popülist projelerin peşinde koşması oldu.

ARAZİLER SUSUZ, ÜRETİME KOTA
Pandemi dönemi ve sonrası da gösterdi ki ülkelerin en stratejik alanları tarım ve enerji.

Her iki alanda da zengin potansiyele sahip olmamıza rağmen hem tarımda hem de enerjide ciddi anlamda dışa bağlıyız.

Uçsuz bucaksız tarım arazilerimiz varken, yeterli sulama sağlanamadığı, üreticiye ekime yönelik özendirici destekler verilmezken, kendi çiftçimize vereceğimiz katkının milyonlarca fazlasını dış ülkelere vererek buğday, arpa, şeker, ceviz ve diğer tarımsal ürünler alıyoruz.

BAKANLAR DAHİ ANLAYAMADI
Ülkelerin en önemli ve stratejik alanı olan tarım ve tarımsal üretimin bu önem ve değerini bugüne kadar iş başına gelen tarım bakanları dahi anlamadı.
Köylüye belirli alanlarda verilen kredi ve desteklerle üretim desteklenmek istendi ama bunlar ülkenin genel üretim miktarı içerisinde çok küçük ve yetersiz kaldı.

BAKAN KİRİŞÇİ, ŞANS OLABİLİR
Türkiye, geçmişten bugüne yaşadığı benzer krizleri yaşamak gibi ciddi bir riskle karşı karşıya. Bu krizin sebebi ve sorumlusu olarak yeni Bakanı sorumlu tutmak çok insaflı olmaz. Sonuçta bu kriz, Bakan Kirişçi'nin gelir gelmez gördüğü ve karşılaştığı bir kriz. Ancak geçmiş krizlerden farksız. Sayın bakan, sonunun diğer bakanlar gibi olmasını istemiyorsa, krizlere onlardan farklı bir yaklaşım ve bakış açısı göstermeli. Türkiye, özellikle tarımsal ürünlerin stratejik bir konuma yükseldiği bir dönemde, krizleri halının altına süpürecek bir lükse sahip değil. Artık radikal çözüm üretme zamanı.

ÇİFTÇİ EKMEYECEK, BİLGİNİZ OLSUN
Tarımsal üretim maliyetlerinin artması, bazı ürünlere kota konması gibi sebeplerle çiftçiler, ekip-biçtiklerinde kazanç elde etme yerine hem zarar edip hem de yıl boyunca emek verip yorulacaklarının kendilerine kar kaldığı bir ortamda ekim yapmayı düşünmüyor.

Verimli arazileri, kendi imkânları ile elde edip enerji bedeli ödeyerek de olsa kendi sulama sitemleri, birden fazla traktör, ekip-ekipmanları olduğu halde, yaptıkları basit bir hesapla bile yarı yarıya zarar edeceğini gören çiftçilerimiz, ekim yapmak yerine ekmemenin daha iyi olacağını görüyor.

DEVLET, ÜRETİME GERİ DÖNMELİ
Türkiye ile birlikte birçok devletin yaşadığı tarım ve gıda konusunda ülkemiz özellikle bazı sektörlerde yeniden üretici ve piyasayı düzenleyici aktör olma konumuna gelmeli.

Geçmişte; Ayçiçek yağı, mısır yağı, zeytinyağı ve pamukyağı başta olmak üzere, gübre, et-balık, un, bakliyat gibi alanlarda üreticiden aldığı hammaddeyi mamul hale getirip piyasada aktörlük ve regüle misyonu üstlenen kamunun, yeniden bu sektörlere girmesi gerekiyor. Ancak bunu yaparken devlet dairesi ve devlet memuru kafasıyla değil, profesyonel işletmecilik ve özel sektör mantığıyla yapmalı.

ALIM GARANTİSİ KARŞILIĞI YATIRIM MODELİ
Devlet, bu tür işlere yeniden girmeyi, siyasilerin arpalığı olması ve geçmişte olduğu gibi zarar edip kambur olma ihtimalinden çekiniyorsa, yakın zamanda şehir hastaneleri, köprü ve yollarda uyguladığı yöntemi bu alanda da uygulayabilir.

“Alım garantili” yöntemiyle yapılacak bu teşvikte, tarımsal ve hayati öneme haiz ürünleri, devletin yıllık alım garantisi ile devletin cebinden herhangi bir bedel çıkmadan bol miktarda üretim yapmak mümkün.

Pandemi sonrası ülkelerin tamamının yaşadığı ürüne ulaşma problemi, bu ürünleri üreten ülkeler için ise tam bir fırsata dönüşebilir.
Devletin ürettikleri ürünlerin ücretini kendisinin belirlemesi ve aldığı ürünleri öncelikle tarım kredi marketleri ile yurt içi ve yurt dışına pazarlanması ile piyasada ciddi bir rol üstlenebilir.

Bakmadan Geçme