BAKIŞ AÇIMIZ DEĞİŞMELİ
12-14 Temmuz 2016 tarihinde yapılması kararlaştırılan rektörlük seçimlerinde, Fırat Üniversitesi rektörlüğü için bugüne kadar 6 profesör&u
12-14 Temmuz 2016 tarihinde yapılması kararlaştırılan rektörlük seçimlerinde, Fırat Üniversitesi rektörlüğü için bugüne kadar 6 profesörün adaylığını açıkladığı ve yaklaşık 900 küsur akademisyenin oy kullanacağı öğrenildi.
Fırat Üniversitesi'nin ilk ve tek kadın Rektör Adayı olma özelliğine sahip olan Prof. Dr. Berrin Tarakçı Gençer, bu hafta Hkimiyet Gazetesi'nin konuğu oldu. Bizlere evinin kapısını açan Berrin Hocamızla yaptığımız röportajda, kendisini ve üniversiteyi konuştuk.
*** Berrin Hocam, öncelikle bu yoğun sürecinizde bizlere vaktinizi ayırıp, gazetemiz okurlarını bu hafta evinize misafir ettiğiniz için gazetem adına teşekkür etmek isterim. Akabinde de Fırat Üniversitesi'nin ilk ve tek kadın Rektör Adayı olma vasfınızdan dolayı, ilk olarak üniversitelerdeki kadın akademisyenlerin önemine dair düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Öncelikle evime okurlarınızla birlikte hoş geldiniz, mutluluk getirdiniz.
Türkiye'de kadın akademisyenler, toplam akademisyenler içinde yüzde 40'ın üstünde bir paya sahiptir. Bu oran yüzde 20'lik AB ortalamasının üstündedir. Kadın profesörlerin oranı yüzde 28'lik bir oranla yine AB ortalamasının üst seviyesindedir. Üniversitelerimizde okuyan öğrencilerimizin yüzde 43'ü kız öğrencilerdir, yine genç akademisyenlerimizin yüzde 40'ı da kadınlardan oluşmaktadır.
Bu rakamsal değerler dikkate değer bir gelişme olarak görülse de, kadınların karar mekanizmalarında ve temsiliyet makamlarında özellikle Rektör ve Dekan gibi üniversite yönetiminin en üst kademelerindeki oransal düşüklük, üniversitelerde 'cam tavanların' varlığına işaret etmektedir. Cinsiyet eşitliği ve adaleti, demokrasinin temel ilkesidir, kalkınmanın ve refah toplumunun en önemli öğelerinden biridir. Bu anlayış milletlerin, insan hakları belgelerinde, uluslararası sözleşmelerde ve yasalarda yer almaktadır. Bu alanda hukuki zeminin güçlendirilmesine rağmen bu hakların hayata geçirilmesinde, uygulamada ciddi zorluklar, haksızlıklar yaşanmaktadır.
Yükseköğretim Kurulu'nda, bu hassasiyetler dikkate alınarak 29/05/2015 tarihinde 'Akademide Kadın Çalışmaları ve Sorunları Birimi' kuruldu. Bu birimin çalışmalarının nihai hedefi kadınların sosyal ve ekonomik konumlarını güçlendirmek, ülke ekonomisine katkılarını artırmak, karar mekanizmalarında, liderlik konumlarında varlıklarını desteklemek ve üniversitelerimizde bu tip çalışmaların daha fazla önünün açılmasına gayret etmektir.
*** Üniversitelerin toplum nezdinde ve kendi bünyesindeki kadın sorunlarına yaklaşımı ve çözümü nasıl? Sizin bu konuda Fırat Üniversitesi'ne yönelik projeleriniz var mı?
Üniversiteler sadece eğitim veren kuruluşlar değildir. Toplumsal değişimi analiz etme ve nihayetinde topluma danışmanlık yapma misyonuna sahiptir. Üniversiteleri, yalnızca, gençlere meslek kazandırma ve uzman yetiştirme kurumları olarak görmek, sanayi toplumuna has bir tutumdur. Bulunduğu şehrin nabzını tutabilmek, yerel sorunları teşhis edebilmek, sorunlara çözüm üretmek, üniversitenin temel işlevlerindendir.
Türkiye'de ilk olarak 1989 yılında İstanbul Üniversitesi'nde kurulan ve bugün sayıları 62′yi bulan 'Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi' birimleri kurulmuştur. Bu birimlerin görevi;
-Kadınların eğitim, sağlık, hukuk, siyaset ve iş yaşamındaki sorunlarına ilişkin araştırmalar yapmak, desteklemek ve bu araştırmalarda eş güdümü sağlamak, işbirliği ve iletişimi güçlendirmek;
-Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda farkındalığı ve duyarlılığı artırmak için eğitim programları düzenlemek, bilinç artırıcı çalışmalar yapmak.
-Ulusal kalkınmaya etkin bir biçimde katılamamış olan kırsal kesim kadınları ve kız çocukları için özel eğitim programları ve seminerleri açmak;
-Kadın Çalışmaları alanında Yüksek Lisans ve Doktora Programları açmak;
-Kadın konusunda çalışmalar yapan kurum ve kuruluşlara danışmanlık yapmak olmuştur.
Fırat Üniversitesi 41 yıllık bir geçmişe sahip olmasına karşılık, ne yazık ki bu konuda kendine düşen misyonu bugüne kadar YÜKLENEMEMİŞTİR. Bu konuda acil eylem kararı almak bizim için vazgeçilmez bir şiardır. Üniversitemize Rektör olarak göreve başlamam halinde ivediyle gerçekleştirmeyi planladığım projelerden birisi de 'Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi'dir.
*** Hocam, diğer adaylardan farklı olarak öne sürdüğünüz bir diğer söyleminiz de, Rektör olmanız halinizde 'Döner Sermaye almayacağınız ve Protokolü kaldıracağınız' yönünde. Bu düşüncenizi okurlarımıza biraz daha açar mısınız?
Evet, göreve gelmem halinde, Rektör dhil, yönetim ekibimizde görev alacak yöneticilerin maaş ve görev tazminatları dışında almış oldukları yüksek meblağ tutan üniversite döner sermaye gelirleri, tek bir hesapta toplanacak ve bu meblağın oluşturulacak bir komisyon marifetiyle üniversite öğrencilerine, ödül, burs vb. kullanılması sağlanılacaktır. Ayrıca üniversiteyi temsilen yer aldığım görevler dışında Rektörlük makam aracını kullanmayacağımı ve güvenlik için koruma görevlisini yanımda bulundurmayacağımı, her türlü sosyal etkinlik ve faaliyetlerde protokol uygulamasına gidilmeyeceğini kıymetli akademisyenlerime, idari personelime ve öğrencilerime taahhüt ediyorum.
*** Fırat Üniversitesi'nin Türkiye'deki yerini nasıl görüyorsunuz?
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Enstitüsü bünyesinde kurulan, URAP Araştırma Laboratuarları'nın Türkiye genelindeki yükseköğretim kurumlarının akademik başarıları doğrultusunda yaptığı sıralamaya göre;
Fırat Üniversitesi, devlet üniversiteleri sıralamasında, 2011 yılında 17'nci sırada iken, 2015-2016 döneminde 24'üncü sıraya gerilemiştir. Yapılan bu kıyaslama, pek çok veriye verilen puanların ortalamasından elde edilen sıralamadır ve yıllar geçtikçe Fırat Üniversitesi'nin başarı sıralamasındaki yeri alt sıralara doğru kaymaktadır. Bana göre üniversitemizin durumu daha vahimdir. Ancak, farklı bir bakış açısıyla yaratılacak ivme sayesinde bu başarı seviyesi kısa bir sürede üst seviyelere çıkarılabilir düşüncesindeyim.
*** Peki Sayın Hocam, bilimsel üretimi desteklemek adına yapmayı planladığınız çalışmalarınız nelerdir?
Bilindiği gibi her bilim alanının, bilimsel araştırma ve üretim yapma şartları dikkate alınarak, bilimsel üretimi desteklenmelidir.
Üniversitemiz, bu açıdan değerlendirildiğinde; Projelerin yazım ve dengeli paylaştırılmasında sorunlar vardır. Bu sorunu gidermek için, 'Proje Eğitim Komitesi' kurularak, proje yazma ve sunum eğitimlerinin verilmesi, her bölümün, mutlak proje yapması hususunda teşvik edilmesi ve projeler için kullanılacak ödeneklerin, fakültelere/kişilere dengeli dağıtılması, projeler ve proje yürütücüleri ve tamamlanmış projelerin internet sitemizde yayınlanması şarttır.
Öğretim elemanları yayın yazmakta zorlanmaktadır. Yayın yazma zaman alan ve teknik bir konudur. Bunun için; 'Yayın Teknik Destek Birimi' kurularak, Türkçe-İngilizce yazı ve sunum teknikleri, diksiyon ve fonetik bilgisi, etkili sunum teknikleri, slyt sunum gibi etkili materydigererin kullanılması, İngilizce akademik yazma, dinleme, konuşma ve sosyal İngilizce kurslarının ücretsiz verilmesi ve çeviri biriminin (İngilizce-Türkçe, Almanca-Türkçe, Arapça-Türkçe vb.) oluşturulması gerekmektedir.
Öğretim elemanları kongre desteklerini zor ve sınırlı koşullarda almaktadır. Bu nedenle, her öğretim elemanına, her yıl en az 1 yurt içi, 1 yurt dışı kongreye koşulsuz destek verilmesi gerekmektedir. Ayrıca kongre desteklerindeki bürokratik işlemlerin sadeleştirilerek, kolaylaştırılması zaruridir. Netice itibariyle, Araştırma üniversitesi kimliğini kazanabilmek için; Yüksek lisans – doktora öğrenci kontenjanlarının bölüm ihtiyacına göre düzenlenmesine, YÖK düzeyinde çalışılmasına acil ihtiyaç vardır. Bunlara ilaveten, elverişli çalışma ve yaşam ortamları ile üniversite kampüsü içerisindeki sosyo-kültürel yapıdaki yenilikler vb. uygulamaların kişilerin çalışma ve adaptasyon motivasyonlarını arttıracağı kanısındayım.
*** Fırat Üniversitesi'nin tanıtım faaliyetlerini yeterli buluyor musunuz? Üniversite bünyesindeki yayın organlarının bu tanıtımdaki rolüne dair görüşlerinizi alabilir miyiz?
Bakınız, Fırat Üniversitesi'nin bir televizyonu, radyosu ve gazetesi var. Sokaktaki vatandaşımıza soralım kaçımız bu yayın organlarından haberdar?
Yaklaşık 24 yıldır üniversitemiz bünyesinde hizmet veren Fırat TV hala 90'lı yıllardaki teknoloji ile hizmet vermektedir. Yayın kalitesi bakımından bu durum daha vahimdir. Üniversitemize yönelik akademik çalışmaların bu televizyon kanalı ile kitlelere duyurulmasını sağlayacak olan programların azlığı ve yetersizliği, dönemin Rektörü olan kişilerin iktidar hırsları nedeniyle kanalı kendi tekellerinde kullanma istekleri, pasif yayıncılık anlayışının çalışan üzerinde etkisi, üniversitemizin en etkili tanıtım aracı olan televizyonun kendi kendisine yetemez hale gelmesine, etkisizleşmesine neden olmuştur.
Yine dönemin teknolojisi ile 2008 yılında yayın hayatına başlayan Radyo Fırat'ta tıpkı Fırat TV gibi, zamanın teknolojik gelişmelerini takip edememiş, dönemin ileri teknolojilerinden yoksun kalmıştır. Fırat TV ve Radyo Fırat'ın hak ettiği teknolojik yapıya kavuşması, yayın ağının genişletilmesine yönelik düzenlenmelerin yapılması, çalışanların da motivasyonlarını arttıracaktır.
Ayrıca tüm bunların yanı sıra üniversitemizin tanıtım faaliyetleri için oluşturulacak bir havuzda biriken nakdi desteklerin biriktirilmesi, ulusal ve uluslararası platformlarda üniversitemizin tanıtımına yönelik materydigererin kullanılması, üniversitemizin adını duyurmada destek sağlayacak çalışmalar arasında yer alacaktır.
Bunların yanı sıra, üniversitemizin ulusal ve uluslararası bilim, spor ve sanat müsabakalarında temsil edilmesi ve elde edilen sonuçların da, sadece yerel medyada değil, ulusal ve uluslararası medya organlarınca da yayına sokulmasının sağlanması da üniversitemizin tanıtımı açısından etkili olacaktır.
*** Sayın hocam, açıklamalarınızdan üniversitemizin tanıtımının yetersiz olduğu kanısına varıyoruz. Peki, bu bağlamda üniversite tanıtımında büyük rol oynaması düşünülen İletişim Fakültesi hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Yaklaşık olarak 15 yıldır üniversitemiz bünyesinde faaliyet gösteren İletişim Fakültemiz, şu an hak ettiği konumda değildir. Üniversitenin en etkin bölümlerinden birisi olması gereken bir fakülteyi hem tecride tabi tutacaksınız, hem kampüsten 15 Km uzak bir yerde yerleşimini sağlayacaksınız, hem de küstürdüğünüz bu fakülteden üniversitenin tanıtım faaliyetlerini aktif olarak yürütmesini bekleyeceksiniz? Bir fakülte düşünün ki hocası küskün, idari personeli küskün, öğrencisi küskün… Bu üniversiteyi küstürdüğünüz bir fakülte ile tanıtamazsınız. İletişim Fakültesi bir sosyal bilimler fakültesidir. Bu fakülteyi asosyal bir yapıya dönüştürmek, İletişim Fakültesi'ni iletişimsiz bir alana taşımak ne kadar doğrudur, sizlere soruyorum?
Yaklaşık 15 yıllık mazisine rağmen hlihazırda sadece 1 profesöre sahip olması, akademisyen alımlarında bu durumun göz ardı edilmesi ve gerekli kadrolarda hocaların bulunmayışı nedeniyle doktora programlarının açılmayışı üzüntü vericidir. Yine İletişim Fakültesi'nin Dekanlığı'na, Fen Edebiyat Fakültesi'nden bir tarih profesörünün getirilmesi, fakültenin talihsiz sürecini değiştirmede ne derece etkili olabilir? Tüm bunlar sorgulanması gerekli önemli konulardır diye düşünüyorum.
*** Üniversite bünyesinde çok sayıda fakültemiz varken, açıkçası neden o zaman sadece İletişim Fakültesi Kesikköprü'ye taşındı diye de insan ister istemez merak ediyor. Sayın Hocam, neden İletişim Fakültesi?
Şimdi geçmiş ve mevcut idarecilerimize 'İletişim Fakültesi'ni Kesikköprü'ye neden taşıdınız' diye soracak olsanız, size yanıt olarak arazinin yıllardır pasifte kalması nedeniyle kaybedilmek üzere olduğu için acilen bir yapılanmaya gidildiğini söylerler. Tabi ki yapılanmaya gidilsin. Tesisler de kurulsun. Ancak şu var ki, orada bu yapılanmalara ek olarak, sosyal ve kültürel düzenlemeler göz önünde bulundurularak yerleşke cazip hale getirilmeli ve ulaşım sıkıntısı da tamamen ortadan kaldırılmalıdır.
*** Sayın Hocam peki hangi fakülte/fakülteler, sizce mevcut yerleşkenin daha aktif hale gelmesinde etkili olur?
Ben bu doğrultuda Kesikköprü Yerleşkesi'ne en uygun olabilecek fakültenin Veterinerlik Fakültesi Hayvan Hastanesi'nin olduğu kanısındayım. Titizlik ile yürütmüş olduğum tüm araştırma ve analiz sürecim beni bu sonuca götürdü.
Burada detaylara girmeden özetle şunu belirteyim, Veterinerlik Fakültesi öğrencileri 3'üncü sınıftan itibaren hastanede uygulama öğrenmeye başlarlar. Çünkü Veterinerlik Fakültesi öğrencileri ağırlıklı olarak klinik ve çiftlikte uygulamalı eğitim alırlar. Bu sebeple Kesikköprü Yerleşkesi Veterinerlik öğrencileri için rahat ve uygun çalışma ortamı oluşturmaktadır.
Ayrı bir gerekçe ise, köylerden gelen hayvanların kampüs içerisinden taşınmak suretiyle hastaneye getirilmesidir. Bu durum birçok yönden sağlıklı bir uygulama değildir. Bu sebeple de Kesikköprü Yerleşkesi bulunduğu konum ve alan açısından hayvanlar için daha sağlıklı ve daha güvenli bir ortam oluşturmaktadır.
Son bir gerekçemiz ise mevcut binanın, At Binicilik Tesisleri ile Tarım ve Hayvancılık Uygulama ve Araştırma Merkezi'ni içine alan bir konumda olması hasebiyle de Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi Uygulamalı Bilimler öğrencileri için uygun bir çalışma ortamı oluşturmaktadır.
*** Hocam, üniversitenin tanıtımına katkı sağlayan en temel unsurların başında öğrencilerin olduğu kanısındayım. Sizin, öğrencilere yönelik aktifleştirmeyi planladığınız projeleriniz var mı?
Çok teşekkürler Gülşah Hanım. Öğrencilerimize dair konulara yönelik projelerimize de kısaca müsaadenizle hemen değineyim.
Öğrenci Birliği adı altında üniversitede öğrenci organizasyonu oluşturarak, öğrencilerin aktivitelerini (sosyal, sanatsal, eğlence, özel ilgi ve spor kulüpleri, öğrenci medyası, kampüs gazetesi) yürütebilecekleri uygun salonlar, toplantı odaları, ofisler, konferans ve sinema salonu vs. fiziksel alanları içeren bir binanın (Öğrenci Aktivite Merkezi) yapılandırılarak, bu yapının öğrenciler için kampüs merkezinde oluşturulacak öğrenci mahdigeresi içerisine dhil edilmesi projelerimiz arasında yer almaktadır.
Yine öğrenci mahdigeresi içerisinde öğrencilerimizin sosyal ihtiyaçlarını gidermeye ve karşılamaya yönelik yurt-ev kiralama ofisi, yurt içi/dışı seyahat ofisi, sağlık kabini, kitap evi, postane, market ve çayhane gibi alanların bulunması da bu proje dhilindedir.
Tabi öğrencilerimize yönelik projelerimiz sadece bununla kalmamaktadır.
*** Sayın Hocam, şu ana kadarki projelerinizden anladığımız kadarıyla Fırat Üniversitesi'nin sosyal anlamda öğrenci profilini köklü düzeyde değiştirmeyi planlıyorsunuz. Bu bağlamda öğrencilere yönelik olduğunu ifade ettiğiniz diğer projelerinizi de öğrenebilir miyiz?
Üniversitemizde öğrenim gören öğrencilerimize 'üniversite öğrencisi' tanımını yeniden oluşturmayı gaye edinerek, öğrencilerimizin bilimsel alanın ötesinde sosyal varlıklarıyla da söz sahibi olmalarını hedefleyen projeleri üretmeye çalıştım.
Bu projelerden birisi de 'Öğrenci Karşılama ve Yerleştirme Programı' ile 'Oryantasyon Günleri'dir. Fırat Üniversitesi Oryantasyon Programı, üniversiteye yeni başlayan öğrencilerin, üniversite ve çevreyle uyum sağlamalarını kolaylaştırmak, üniversitenin yapısını ve olanaklarını tanımalarına yardımcı olmak amacı ile faaliyet göstermesi hedeflenmektedir.
'Öğrenci Karşılama ve Yerleştirme Programı' ile 'Oryantasyon Günleri'nden oluşacak olan program bünyesinde bir dizi etkinliği barındıracaktır.
Bu program ile; Fırat Üniversitesi'ne yeni kayıt yaptıracak olan öğrenci ve ailelerine ulaşım desteği vererek, işlemlerinin kolaylaştırılmasını sağlayarak memnuniyetlerinin kazanılması, öğrenci ve ailelerine Elazığ'ın belli başlı turizm alanları gezdirilip, tanıtılarak, şehrin turizm dinamiklerine katkıda bulunulması, öğrenci ve ailelerinin üniversite içerisinde gezdirilmesi ile akademik kaygılarının ortadan kaldırılması planlanmaktadır.
Bu proje sayesinde ayrıca, üniversite içerisinde eğitim süreleri boyunca birlikte bir sosyal düzen içerisinde yaşayacak olan çeşitli din, dil, ırk ve mezhepten öğrencinin daha ilk günden ayrışma ve ötekileştirilme gibi olumsuz süreçlere tabi olmadan kaynaşmaları, üniversitelerin tüm bu etnik, kültürel ve dinsel taşıyıcılıklardan uzak, özerk bilim yuvaları olduğu, kendilerine üniversiteye ayak bastıkları ilk andan itibaren fiili olarak yaşatılıp, benimsetilmesi gibi birçok unsurun öğrencilerin bellerine işlenmesi amaçlanmaktadır.
Bunun da ötesinde öğrencilerimizin psikolojik dinamiklerine yönelik de projelerimiz var. Bunların da öğrencilerimizin özellikle başarısında ve sağlıklı yaşamlarında etkili olacağını düşünüyorum.
*** Açıkçası bu projenizi de fazlasıyla merak ettim. Kısaca bize bu projenizden de bahsedebilir misiniz?
Üniversitemiz içerisinde kökleşmiş sorunlardan birisi de, öğrencilere hizmet verecek bir 'Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi'nin kurulmamış olmasıdır. Bu merkez sayesinde öğrencilerimiz ailesel, çevresel ve genetiksel olarak yaşadığı psikolojik çıkmazlarda uzman desteği alabilecek, barınmadan tutun da, sosyal ihtiyaçlarına yönelik birçok hususta rehberlik desteği alabilecektir.
Bütün bunların yanı sıra bu merkez bünyesinde oluşacak verilerin ve merkezin ayrıca çalışacağı araştırma konularının da bilim adına önemli literatürleri sağlayacak olması da, merkezin üniversitemiz adına ne kadar gerekli olduğunun bir göstergesidir.
Bu merkez üniversitemizin sosyo-psikolojik olarak büyük bir eksiğini kapatacaktır.
Ancak bunlarla da bitmiyor. Öğrencilerimizin üniversitemize yönelik aidiyetlerinin ve psikolojik iyileşimlerinin ve sosydigereşmelerinin sağlanması, bilimselliklerinin arttırılmasına yönelik tüm saydığım projelerimin bir kompleks olarak düşünülüp, uygulanması gerekiyor.
*** Sayın Hocam, öncelikle projelerinizi gazetemiz okurları ile paylaştığınız için teşekkürlerimi sunmak isterim. Ancak görüşmemiz süresince projelerinize bu seferlik bu kadar değinebildik. Önümüzdeki günlerde sizinle tekrar bir araya gelip, projelerinize kaldığımız yerden devam etmek isterim.
Bana kendimi ve projelerimi ifade etme imknı tanıdığınız için siz ve sizin gıyabınızda Hakimiyet Gazetesi'ne teşekkürlerimi sunarım. Tüm üniversitemizi fiziki, sosyal ve bilimsel alanlarda ilgilendiren, çözüm odaklı, tamamlayıcı ve yenilikçi projelerimi kaldığımız yerden sizlerle ve okurlarınızla paylaşmaktan büyük memnuniyet duyarım.
*** Son olarak eğer müsaadeniz olursa özel hayatınıza değinmek istiyorum. İngiltere'de 5 yıl boyunca doktora yapmak için kaldıktan sonra Türkiye'ye dönmüş, kendi üniversitenizde akademik hayatınıza devam etmişsiniz. Peki, akademisyen kimliğinin yanı sıra, Berrin Tarakçı Gençer nasıl birisidir ve kimdir?
Öncelikle ben kimim? Ben bu şehrin evladıyım. Elazığ doğumluyum. Büyük dedeler Harputlu. Yukarı şehir, terk edilmeye başlandığında büyüklerimiz de yeni şehre yerleşmişler. 4 çocuklu bir ailenin efradı olarak büyüdüm. Üniversite eğitimimi Fırat Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nde tamamladıktan sonra akademisyen göreve başladım. Aynı yıl, doktora eğitimi için İngiltere'nin Liverpool Üniversitesi'nde görevlendirildim. Doktora eğitimim 5 yıl sürdü. Bu eğitimimi tamamladıktan sonra uluslararası birçok üniversiteden teklif almış olmama rağmen, ben kendi üniversiteme dönmeyi, kendi üniversiteme katkı sağlamayı tercih ettim. Yaklaşık 20 yıldır da Fırat Üniversitesi'nde Öğretim Üyeliği görevimi ilk günkü heyecanımla icra ediyorum.
Evliyim. Eşim Çetin Bey de benim gibi akademisyendir. Yağmur ve Tuna'nın annesiyim. Nasıl birisi olduğuma gelince; insanın kendini tanımlaması zordur. Buna karşın, planlı ve disiplinli olduğum söylenir. Yaşama olumlu yönüyle bakmayı yeğlerim. Yaşanan her şeyde bir hayrın var olduğunu düşünürüm. Tüm insanlığa, hayvana hatta bitkiye karşı saygılı davranmaya dikkat ederim. İnsan olmanın, kendini savunma yetisinden yoksun başka canlılara sahip çıkmak, onların yaşam hakkını korumak sorumluluğunu getirdiğine içtenlikle inanırım. İnançlı dini ve kültürel değerlerine önem veren bir insanım.
*** Hayvanları korumaktan, onlara sahip çıkmaktan bahsettiniz. Biraz da bu konuya değinmek istiyorum. Yanlış saymadıysam eğer kapınızda 6 köpeğiniz, 1 kediniz, 15 tavuğunuz, 3 horozunuz, 1 ördeğiniz olmak kaydıyla bir sürü hayvan bakıyorsunuz.
Evet. Hayvan ve tabiat sevgisi bizi köy yaşamına sevk etti. Birçok sıkıntısı olsa da, yıllardır Hankendi köyündeki müstakil evimizde yaşıyoruz. Ayrıca çok da dikkatlisiniz hayvanlarımızın sayısını doğru tespit etmişsiniz. Hayvanları sevmeyenlerin, hayvanlara merhamet etmeyenlerin; insanları da sevmeyeceğine ve insanlara da merhamet etmeyeceğini düşünüyorum. Bu bağlamda Elazığ'da sokak hayvanlarının korunmasına yönelik Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi olduğum PATİKODER (Patileri Koruma ve Yaşatma Derneği) adlı bir derneğimiz de var. Eşim ve benim kurucu üyesi olduğumuz bu derneğin istisnasız her hafta sonu aktivitelerine vakit ayırır, besleme ve aşılamalarına destek vermeye çalışırız. Bu doğrultuda, konu buraya gelmişken Elazığ'ın ilk ve tek derneği olma özelliğine sahip olan PATİKODER'e tüm Elazığlıların hassasiyet ve ilgi göstermesini bekliyorum.
*** Bu güzel sohbet ve samimi misafirperverliğiniz için teşekkürler Sayın Hocam. Ayrıca bahçe düzenlemenize de imrendiğimi belirtmek isterim. Böylesi huzur dolu bir meknda röportajımızı gerçekleştirmiş olmamız da bu sohbetimizi daha samimi kıldı diyebilirim.
Ben teşekkür ederim Gülşah Hanım. Benim için de oldukça eğlenceli bir sohbet oldu. Her zaman beklerim. Tüm okurlarımıza güzel bir hafta dilerim.
Fırat Üniversitesi'nin ilk ve tek kadın Rektör Adayı olma özelliğine sahip olan Prof. Dr. Berrin Tarakçı Gençer, bu hafta Hkimiyet Gazetesi'nin konuğu oldu. Bizlere evinin kapısını açan Berrin Hocamızla yaptığımız röportajda, kendisini ve üniversiteyi konuştuk.
*** Berrin Hocam, öncelikle bu yoğun sürecinizde bizlere vaktinizi ayırıp, gazetemiz okurlarını bu hafta evinize misafir ettiğiniz için gazetem adına teşekkür etmek isterim. Akabinde de Fırat Üniversitesi'nin ilk ve tek kadın Rektör Adayı olma vasfınızdan dolayı, ilk olarak üniversitelerdeki kadın akademisyenlerin önemine dair düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Öncelikle evime okurlarınızla birlikte hoş geldiniz, mutluluk getirdiniz.
Türkiye'de kadın akademisyenler, toplam akademisyenler içinde yüzde 40'ın üstünde bir paya sahiptir. Bu oran yüzde 20'lik AB ortalamasının üstündedir. Kadın profesörlerin oranı yüzde 28'lik bir oranla yine AB ortalamasının üst seviyesindedir. Üniversitelerimizde okuyan öğrencilerimizin yüzde 43'ü kız öğrencilerdir, yine genç akademisyenlerimizin yüzde 40'ı da kadınlardan oluşmaktadır.
Bu rakamsal değerler dikkate değer bir gelişme olarak görülse de, kadınların karar mekanizmalarında ve temsiliyet makamlarında özellikle Rektör ve Dekan gibi üniversite yönetiminin en üst kademelerindeki oransal düşüklük, üniversitelerde 'cam tavanların' varlığına işaret etmektedir. Cinsiyet eşitliği ve adaleti, demokrasinin temel ilkesidir, kalkınmanın ve refah toplumunun en önemli öğelerinden biridir. Bu anlayış milletlerin, insan hakları belgelerinde, uluslararası sözleşmelerde ve yasalarda yer almaktadır. Bu alanda hukuki zeminin güçlendirilmesine rağmen bu hakların hayata geçirilmesinde, uygulamada ciddi zorluklar, haksızlıklar yaşanmaktadır.
Yükseköğretim Kurulu'nda, bu hassasiyetler dikkate alınarak 29/05/2015 tarihinde 'Akademide Kadın Çalışmaları ve Sorunları Birimi' kuruldu. Bu birimin çalışmalarının nihai hedefi kadınların sosyal ve ekonomik konumlarını güçlendirmek, ülke ekonomisine katkılarını artırmak, karar mekanizmalarında, liderlik konumlarında varlıklarını desteklemek ve üniversitelerimizde bu tip çalışmaların daha fazla önünün açılmasına gayret etmektir.
*** Üniversitelerin toplum nezdinde ve kendi bünyesindeki kadın sorunlarına yaklaşımı ve çözümü nasıl? Sizin bu konuda Fırat Üniversitesi'ne yönelik projeleriniz var mı?
Üniversiteler sadece eğitim veren kuruluşlar değildir. Toplumsal değişimi analiz etme ve nihayetinde topluma danışmanlık yapma misyonuna sahiptir. Üniversiteleri, yalnızca, gençlere meslek kazandırma ve uzman yetiştirme kurumları olarak görmek, sanayi toplumuna has bir tutumdur. Bulunduğu şehrin nabzını tutabilmek, yerel sorunları teşhis edebilmek, sorunlara çözüm üretmek, üniversitenin temel işlevlerindendir.
Türkiye'de ilk olarak 1989 yılında İstanbul Üniversitesi'nde kurulan ve bugün sayıları 62′yi bulan 'Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi' birimleri kurulmuştur. Bu birimlerin görevi;
-Kadınların eğitim, sağlık, hukuk, siyaset ve iş yaşamındaki sorunlarına ilişkin araştırmalar yapmak, desteklemek ve bu araştırmalarda eş güdümü sağlamak, işbirliği ve iletişimi güçlendirmek;
-Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda farkındalığı ve duyarlılığı artırmak için eğitim programları düzenlemek, bilinç artırıcı çalışmalar yapmak.
-Ulusal kalkınmaya etkin bir biçimde katılamamış olan kırsal kesim kadınları ve kız çocukları için özel eğitim programları ve seminerleri açmak;
-Kadın Çalışmaları alanında Yüksek Lisans ve Doktora Programları açmak;
-Kadın konusunda çalışmalar yapan kurum ve kuruluşlara danışmanlık yapmak olmuştur.
Fırat Üniversitesi 41 yıllık bir geçmişe sahip olmasına karşılık, ne yazık ki bu konuda kendine düşen misyonu bugüne kadar YÜKLENEMEMİŞTİR. Bu konuda acil eylem kararı almak bizim için vazgeçilmez bir şiardır. Üniversitemize Rektör olarak göreve başlamam halinde ivediyle gerçekleştirmeyi planladığım projelerden birisi de 'Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi'dir.
*** Hocam, diğer adaylardan farklı olarak öne sürdüğünüz bir diğer söyleminiz de, Rektör olmanız halinizde 'Döner Sermaye almayacağınız ve Protokolü kaldıracağınız' yönünde. Bu düşüncenizi okurlarımıza biraz daha açar mısınız?
Evet, göreve gelmem halinde, Rektör dhil, yönetim ekibimizde görev alacak yöneticilerin maaş ve görev tazminatları dışında almış oldukları yüksek meblağ tutan üniversite döner sermaye gelirleri, tek bir hesapta toplanacak ve bu meblağın oluşturulacak bir komisyon marifetiyle üniversite öğrencilerine, ödül, burs vb. kullanılması sağlanılacaktır. Ayrıca üniversiteyi temsilen yer aldığım görevler dışında Rektörlük makam aracını kullanmayacağımı ve güvenlik için koruma görevlisini yanımda bulundurmayacağımı, her türlü sosyal etkinlik ve faaliyetlerde protokol uygulamasına gidilmeyeceğini kıymetli akademisyenlerime, idari personelime ve öğrencilerime taahhüt ediyorum.
*** Fırat Üniversitesi'nin Türkiye'deki yerini nasıl görüyorsunuz?
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Enstitüsü bünyesinde kurulan, URAP Araştırma Laboratuarları'nın Türkiye genelindeki yükseköğretim kurumlarının akademik başarıları doğrultusunda yaptığı sıralamaya göre;
Fırat Üniversitesi, devlet üniversiteleri sıralamasında, 2011 yılında 17'nci sırada iken, 2015-2016 döneminde 24'üncü sıraya gerilemiştir. Yapılan bu kıyaslama, pek çok veriye verilen puanların ortalamasından elde edilen sıralamadır ve yıllar geçtikçe Fırat Üniversitesi'nin başarı sıralamasındaki yeri alt sıralara doğru kaymaktadır. Bana göre üniversitemizin durumu daha vahimdir. Ancak, farklı bir bakış açısıyla yaratılacak ivme sayesinde bu başarı seviyesi kısa bir sürede üst seviyelere çıkarılabilir düşüncesindeyim.
*** Peki Sayın Hocam, bilimsel üretimi desteklemek adına yapmayı planladığınız çalışmalarınız nelerdir?
Bilindiği gibi her bilim alanının, bilimsel araştırma ve üretim yapma şartları dikkate alınarak, bilimsel üretimi desteklenmelidir.
Üniversitemiz, bu açıdan değerlendirildiğinde; Projelerin yazım ve dengeli paylaştırılmasında sorunlar vardır. Bu sorunu gidermek için, 'Proje Eğitim Komitesi' kurularak, proje yazma ve sunum eğitimlerinin verilmesi, her bölümün, mutlak proje yapması hususunda teşvik edilmesi ve projeler için kullanılacak ödeneklerin, fakültelere/kişilere dengeli dağıtılması, projeler ve proje yürütücüleri ve tamamlanmış projelerin internet sitemizde yayınlanması şarttır.
Öğretim elemanları yayın yazmakta zorlanmaktadır. Yayın yazma zaman alan ve teknik bir konudur. Bunun için; 'Yayın Teknik Destek Birimi' kurularak, Türkçe-İngilizce yazı ve sunum teknikleri, diksiyon ve fonetik bilgisi, etkili sunum teknikleri, slyt sunum gibi etkili materydigererin kullanılması, İngilizce akademik yazma, dinleme, konuşma ve sosyal İngilizce kurslarının ücretsiz verilmesi ve çeviri biriminin (İngilizce-Türkçe, Almanca-Türkçe, Arapça-Türkçe vb.) oluşturulması gerekmektedir.
Öğretim elemanları kongre desteklerini zor ve sınırlı koşullarda almaktadır. Bu nedenle, her öğretim elemanına, her yıl en az 1 yurt içi, 1 yurt dışı kongreye koşulsuz destek verilmesi gerekmektedir. Ayrıca kongre desteklerindeki bürokratik işlemlerin sadeleştirilerek, kolaylaştırılması zaruridir. Netice itibariyle, Araştırma üniversitesi kimliğini kazanabilmek için; Yüksek lisans – doktora öğrenci kontenjanlarının bölüm ihtiyacına göre düzenlenmesine, YÖK düzeyinde çalışılmasına acil ihtiyaç vardır. Bunlara ilaveten, elverişli çalışma ve yaşam ortamları ile üniversite kampüsü içerisindeki sosyo-kültürel yapıdaki yenilikler vb. uygulamaların kişilerin çalışma ve adaptasyon motivasyonlarını arttıracağı kanısındayım.
*** Fırat Üniversitesi'nin tanıtım faaliyetlerini yeterli buluyor musunuz? Üniversite bünyesindeki yayın organlarının bu tanıtımdaki rolüne dair görüşlerinizi alabilir miyiz?
Bakınız, Fırat Üniversitesi'nin bir televizyonu, radyosu ve gazetesi var. Sokaktaki vatandaşımıza soralım kaçımız bu yayın organlarından haberdar?
Yaklaşık 24 yıldır üniversitemiz bünyesinde hizmet veren Fırat TV hala 90'lı yıllardaki teknoloji ile hizmet vermektedir. Yayın kalitesi bakımından bu durum daha vahimdir. Üniversitemize yönelik akademik çalışmaların bu televizyon kanalı ile kitlelere duyurulmasını sağlayacak olan programların azlığı ve yetersizliği, dönemin Rektörü olan kişilerin iktidar hırsları nedeniyle kanalı kendi tekellerinde kullanma istekleri, pasif yayıncılık anlayışının çalışan üzerinde etkisi, üniversitemizin en etkili tanıtım aracı olan televizyonun kendi kendisine yetemez hale gelmesine, etkisizleşmesine neden olmuştur.
Yine dönemin teknolojisi ile 2008 yılında yayın hayatına başlayan Radyo Fırat'ta tıpkı Fırat TV gibi, zamanın teknolojik gelişmelerini takip edememiş, dönemin ileri teknolojilerinden yoksun kalmıştır. Fırat TV ve Radyo Fırat'ın hak ettiği teknolojik yapıya kavuşması, yayın ağının genişletilmesine yönelik düzenlenmelerin yapılması, çalışanların da motivasyonlarını arttıracaktır.
Ayrıca tüm bunların yanı sıra üniversitemizin tanıtım faaliyetleri için oluşturulacak bir havuzda biriken nakdi desteklerin biriktirilmesi, ulusal ve uluslararası platformlarda üniversitemizin tanıtımına yönelik materydigererin kullanılması, üniversitemizin adını duyurmada destek sağlayacak çalışmalar arasında yer alacaktır.
Bunların yanı sıra, üniversitemizin ulusal ve uluslararası bilim, spor ve sanat müsabakalarında temsil edilmesi ve elde edilen sonuçların da, sadece yerel medyada değil, ulusal ve uluslararası medya organlarınca da yayına sokulmasının sağlanması da üniversitemizin tanıtımı açısından etkili olacaktır.
*** Sayın hocam, açıklamalarınızdan üniversitemizin tanıtımının yetersiz olduğu kanısına varıyoruz. Peki, bu bağlamda üniversite tanıtımında büyük rol oynaması düşünülen İletişim Fakültesi hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Yaklaşık olarak 15 yıldır üniversitemiz bünyesinde faaliyet gösteren İletişim Fakültemiz, şu an hak ettiği konumda değildir. Üniversitenin en etkin bölümlerinden birisi olması gereken bir fakülteyi hem tecride tabi tutacaksınız, hem kampüsten 15 Km uzak bir yerde yerleşimini sağlayacaksınız, hem de küstürdüğünüz bu fakülteden üniversitenin tanıtım faaliyetlerini aktif olarak yürütmesini bekleyeceksiniz? Bir fakülte düşünün ki hocası küskün, idari personeli küskün, öğrencisi küskün… Bu üniversiteyi küstürdüğünüz bir fakülte ile tanıtamazsınız. İletişim Fakültesi bir sosyal bilimler fakültesidir. Bu fakülteyi asosyal bir yapıya dönüştürmek, İletişim Fakültesi'ni iletişimsiz bir alana taşımak ne kadar doğrudur, sizlere soruyorum?
Yaklaşık 15 yıllık mazisine rağmen hlihazırda sadece 1 profesöre sahip olması, akademisyen alımlarında bu durumun göz ardı edilmesi ve gerekli kadrolarda hocaların bulunmayışı nedeniyle doktora programlarının açılmayışı üzüntü vericidir. Yine İletişim Fakültesi'nin Dekanlığı'na, Fen Edebiyat Fakültesi'nden bir tarih profesörünün getirilmesi, fakültenin talihsiz sürecini değiştirmede ne derece etkili olabilir? Tüm bunlar sorgulanması gerekli önemli konulardır diye düşünüyorum.
*** Üniversite bünyesinde çok sayıda fakültemiz varken, açıkçası neden o zaman sadece İletişim Fakültesi Kesikköprü'ye taşındı diye de insan ister istemez merak ediyor. Sayın Hocam, neden İletişim Fakültesi?
Şimdi geçmiş ve mevcut idarecilerimize 'İletişim Fakültesi'ni Kesikköprü'ye neden taşıdınız' diye soracak olsanız, size yanıt olarak arazinin yıllardır pasifte kalması nedeniyle kaybedilmek üzere olduğu için acilen bir yapılanmaya gidildiğini söylerler. Tabi ki yapılanmaya gidilsin. Tesisler de kurulsun. Ancak şu var ki, orada bu yapılanmalara ek olarak, sosyal ve kültürel düzenlemeler göz önünde bulundurularak yerleşke cazip hale getirilmeli ve ulaşım sıkıntısı da tamamen ortadan kaldırılmalıdır.
*** Sayın Hocam peki hangi fakülte/fakülteler, sizce mevcut yerleşkenin daha aktif hale gelmesinde etkili olur?
Ben bu doğrultuda Kesikköprü Yerleşkesi'ne en uygun olabilecek fakültenin Veterinerlik Fakültesi Hayvan Hastanesi'nin olduğu kanısındayım. Titizlik ile yürütmüş olduğum tüm araştırma ve analiz sürecim beni bu sonuca götürdü.
Burada detaylara girmeden özetle şunu belirteyim, Veterinerlik Fakültesi öğrencileri 3'üncü sınıftan itibaren hastanede uygulama öğrenmeye başlarlar. Çünkü Veterinerlik Fakültesi öğrencileri ağırlıklı olarak klinik ve çiftlikte uygulamalı eğitim alırlar. Bu sebeple Kesikköprü Yerleşkesi Veterinerlik öğrencileri için rahat ve uygun çalışma ortamı oluşturmaktadır.
Ayrı bir gerekçe ise, köylerden gelen hayvanların kampüs içerisinden taşınmak suretiyle hastaneye getirilmesidir. Bu durum birçok yönden sağlıklı bir uygulama değildir. Bu sebeple de Kesikköprü Yerleşkesi bulunduğu konum ve alan açısından hayvanlar için daha sağlıklı ve daha güvenli bir ortam oluşturmaktadır.
Son bir gerekçemiz ise mevcut binanın, At Binicilik Tesisleri ile Tarım ve Hayvancılık Uygulama ve Araştırma Merkezi'ni içine alan bir konumda olması hasebiyle de Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi Uygulamalı Bilimler öğrencileri için uygun bir çalışma ortamı oluşturmaktadır.
*** Hocam, üniversitenin tanıtımına katkı sağlayan en temel unsurların başında öğrencilerin olduğu kanısındayım. Sizin, öğrencilere yönelik aktifleştirmeyi planladığınız projeleriniz var mı?
Çok teşekkürler Gülşah Hanım. Öğrencilerimize dair konulara yönelik projelerimize de kısaca müsaadenizle hemen değineyim.
Öğrenci Birliği adı altında üniversitede öğrenci organizasyonu oluşturarak, öğrencilerin aktivitelerini (sosyal, sanatsal, eğlence, özel ilgi ve spor kulüpleri, öğrenci medyası, kampüs gazetesi) yürütebilecekleri uygun salonlar, toplantı odaları, ofisler, konferans ve sinema salonu vs. fiziksel alanları içeren bir binanın (Öğrenci Aktivite Merkezi) yapılandırılarak, bu yapının öğrenciler için kampüs merkezinde oluşturulacak öğrenci mahdigeresi içerisine dhil edilmesi projelerimiz arasında yer almaktadır.
Yine öğrenci mahdigeresi içerisinde öğrencilerimizin sosyal ihtiyaçlarını gidermeye ve karşılamaya yönelik yurt-ev kiralama ofisi, yurt içi/dışı seyahat ofisi, sağlık kabini, kitap evi, postane, market ve çayhane gibi alanların bulunması da bu proje dhilindedir.
Tabi öğrencilerimize yönelik projelerimiz sadece bununla kalmamaktadır.
*** Sayın Hocam, şu ana kadarki projelerinizden anladığımız kadarıyla Fırat Üniversitesi'nin sosyal anlamda öğrenci profilini köklü düzeyde değiştirmeyi planlıyorsunuz. Bu bağlamda öğrencilere yönelik olduğunu ifade ettiğiniz diğer projelerinizi de öğrenebilir miyiz?
Üniversitemizde öğrenim gören öğrencilerimize 'üniversite öğrencisi' tanımını yeniden oluşturmayı gaye edinerek, öğrencilerimizin bilimsel alanın ötesinde sosyal varlıklarıyla da söz sahibi olmalarını hedefleyen projeleri üretmeye çalıştım.
Bu projelerden birisi de 'Öğrenci Karşılama ve Yerleştirme Programı' ile 'Oryantasyon Günleri'dir. Fırat Üniversitesi Oryantasyon Programı, üniversiteye yeni başlayan öğrencilerin, üniversite ve çevreyle uyum sağlamalarını kolaylaştırmak, üniversitenin yapısını ve olanaklarını tanımalarına yardımcı olmak amacı ile faaliyet göstermesi hedeflenmektedir.
'Öğrenci Karşılama ve Yerleştirme Programı' ile 'Oryantasyon Günleri'nden oluşacak olan program bünyesinde bir dizi etkinliği barındıracaktır.
Bu program ile; Fırat Üniversitesi'ne yeni kayıt yaptıracak olan öğrenci ve ailelerine ulaşım desteği vererek, işlemlerinin kolaylaştırılmasını sağlayarak memnuniyetlerinin kazanılması, öğrenci ve ailelerine Elazığ'ın belli başlı turizm alanları gezdirilip, tanıtılarak, şehrin turizm dinamiklerine katkıda bulunulması, öğrenci ve ailelerinin üniversite içerisinde gezdirilmesi ile akademik kaygılarının ortadan kaldırılması planlanmaktadır.
Bu proje sayesinde ayrıca, üniversite içerisinde eğitim süreleri boyunca birlikte bir sosyal düzen içerisinde yaşayacak olan çeşitli din, dil, ırk ve mezhepten öğrencinin daha ilk günden ayrışma ve ötekileştirilme gibi olumsuz süreçlere tabi olmadan kaynaşmaları, üniversitelerin tüm bu etnik, kültürel ve dinsel taşıyıcılıklardan uzak, özerk bilim yuvaları olduğu, kendilerine üniversiteye ayak bastıkları ilk andan itibaren fiili olarak yaşatılıp, benimsetilmesi gibi birçok unsurun öğrencilerin bellerine işlenmesi amaçlanmaktadır.
Bunun da ötesinde öğrencilerimizin psikolojik dinamiklerine yönelik de projelerimiz var. Bunların da öğrencilerimizin özellikle başarısında ve sağlıklı yaşamlarında etkili olacağını düşünüyorum.
*** Açıkçası bu projenizi de fazlasıyla merak ettim. Kısaca bize bu projenizden de bahsedebilir misiniz?
Üniversitemiz içerisinde kökleşmiş sorunlardan birisi de, öğrencilere hizmet verecek bir 'Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi'nin kurulmamış olmasıdır. Bu merkez sayesinde öğrencilerimiz ailesel, çevresel ve genetiksel olarak yaşadığı psikolojik çıkmazlarda uzman desteği alabilecek, barınmadan tutun da, sosyal ihtiyaçlarına yönelik birçok hususta rehberlik desteği alabilecektir.
Bütün bunların yanı sıra bu merkez bünyesinde oluşacak verilerin ve merkezin ayrıca çalışacağı araştırma konularının da bilim adına önemli literatürleri sağlayacak olması da, merkezin üniversitemiz adına ne kadar gerekli olduğunun bir göstergesidir.
Bu merkez üniversitemizin sosyo-psikolojik olarak büyük bir eksiğini kapatacaktır.
Ancak bunlarla da bitmiyor. Öğrencilerimizin üniversitemize yönelik aidiyetlerinin ve psikolojik iyileşimlerinin ve sosydigereşmelerinin sağlanması, bilimselliklerinin arttırılmasına yönelik tüm saydığım projelerimin bir kompleks olarak düşünülüp, uygulanması gerekiyor.
*** Sayın Hocam, öncelikle projelerinizi gazetemiz okurları ile paylaştığınız için teşekkürlerimi sunmak isterim. Ancak görüşmemiz süresince projelerinize bu seferlik bu kadar değinebildik. Önümüzdeki günlerde sizinle tekrar bir araya gelip, projelerinize kaldığımız yerden devam etmek isterim.
Bana kendimi ve projelerimi ifade etme imknı tanıdığınız için siz ve sizin gıyabınızda Hakimiyet Gazetesi'ne teşekkürlerimi sunarım. Tüm üniversitemizi fiziki, sosyal ve bilimsel alanlarda ilgilendiren, çözüm odaklı, tamamlayıcı ve yenilikçi projelerimi kaldığımız yerden sizlerle ve okurlarınızla paylaşmaktan büyük memnuniyet duyarım.
*** Son olarak eğer müsaadeniz olursa özel hayatınıza değinmek istiyorum. İngiltere'de 5 yıl boyunca doktora yapmak için kaldıktan sonra Türkiye'ye dönmüş, kendi üniversitenizde akademik hayatınıza devam etmişsiniz. Peki, akademisyen kimliğinin yanı sıra, Berrin Tarakçı Gençer nasıl birisidir ve kimdir?
Öncelikle ben kimim? Ben bu şehrin evladıyım. Elazığ doğumluyum. Büyük dedeler Harputlu. Yukarı şehir, terk edilmeye başlandığında büyüklerimiz de yeni şehre yerleşmişler. 4 çocuklu bir ailenin efradı olarak büyüdüm. Üniversite eğitimimi Fırat Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nde tamamladıktan sonra akademisyen göreve başladım. Aynı yıl, doktora eğitimi için İngiltere'nin Liverpool Üniversitesi'nde görevlendirildim. Doktora eğitimim 5 yıl sürdü. Bu eğitimimi tamamladıktan sonra uluslararası birçok üniversiteden teklif almış olmama rağmen, ben kendi üniversiteme dönmeyi, kendi üniversiteme katkı sağlamayı tercih ettim. Yaklaşık 20 yıldır da Fırat Üniversitesi'nde Öğretim Üyeliği görevimi ilk günkü heyecanımla icra ediyorum.
Evliyim. Eşim Çetin Bey de benim gibi akademisyendir. Yağmur ve Tuna'nın annesiyim. Nasıl birisi olduğuma gelince; insanın kendini tanımlaması zordur. Buna karşın, planlı ve disiplinli olduğum söylenir. Yaşama olumlu yönüyle bakmayı yeğlerim. Yaşanan her şeyde bir hayrın var olduğunu düşünürüm. Tüm insanlığa, hayvana hatta bitkiye karşı saygılı davranmaya dikkat ederim. İnsan olmanın, kendini savunma yetisinden yoksun başka canlılara sahip çıkmak, onların yaşam hakkını korumak sorumluluğunu getirdiğine içtenlikle inanırım. İnançlı dini ve kültürel değerlerine önem veren bir insanım.
*** Hayvanları korumaktan, onlara sahip çıkmaktan bahsettiniz. Biraz da bu konuya değinmek istiyorum. Yanlış saymadıysam eğer kapınızda 6 köpeğiniz, 1 kediniz, 15 tavuğunuz, 3 horozunuz, 1 ördeğiniz olmak kaydıyla bir sürü hayvan bakıyorsunuz.
Evet. Hayvan ve tabiat sevgisi bizi köy yaşamına sevk etti. Birçok sıkıntısı olsa da, yıllardır Hankendi köyündeki müstakil evimizde yaşıyoruz. Ayrıca çok da dikkatlisiniz hayvanlarımızın sayısını doğru tespit etmişsiniz. Hayvanları sevmeyenlerin, hayvanlara merhamet etmeyenlerin; insanları da sevmeyeceğine ve insanlara da merhamet etmeyeceğini düşünüyorum. Bu bağlamda Elazığ'da sokak hayvanlarının korunmasına yönelik Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi olduğum PATİKODER (Patileri Koruma ve Yaşatma Derneği) adlı bir derneğimiz de var. Eşim ve benim kurucu üyesi olduğumuz bu derneğin istisnasız her hafta sonu aktivitelerine vakit ayırır, besleme ve aşılamalarına destek vermeye çalışırız. Bu doğrultuda, konu buraya gelmişken Elazığ'ın ilk ve tek derneği olma özelliğine sahip olan PATİKODER'e tüm Elazığlıların hassasiyet ve ilgi göstermesini bekliyorum.
*** Bu güzel sohbet ve samimi misafirperverliğiniz için teşekkürler Sayın Hocam. Ayrıca bahçe düzenlemenize de imrendiğimi belirtmek isterim. Böylesi huzur dolu bir meknda röportajımızı gerçekleştirmiş olmamız da bu sohbetimizi daha samimi kıldı diyebilirim.
Ben teşekkür ederim Gülşah Hanım. Benim için de oldukça eğlenceli bir sohbet oldu. Her zaman beklerim. Tüm okurlarımıza güzel bir hafta dilerim.