BIRAK KENDİ KARAR VERSİN!
Fragmanını görür görmez gidip görmek istedim büyük bir merak ve heyecan ile
Fragmanını görür görmez gidip görmek istedim büyük bir merak ve heyecan ile. Ertesi gün biletleri alıp, koltuklarımıza yerleştik. Açıkçası büyük bir merak içerisindeydik. Pek az işlenen bir konu, hatta Çağrı'dan sonra bir ilk bu film.
Bir çok sahneden çok etkilenerek izledim, gözlerim doldu çoğu kez. Bittiğinde bir başyapıt olduğunu düşünmedim elbette fakat yine de hoşuma gitti ele alınışı. Vizyona girer girmez eleştiriler eleştiriler… Her filmin kaderidir aslında eleştiri. Ama bunu çok fazla buldum. Sanal alemde 'izleme izlettirme' uyarıları ardı ardına. Çoğu izlemeden paylaşmış. Bilgisi olmadan fikri olanlar... İşleniş şekli, yer verdiği vermediği karakterler, güzel insanın vücuda bürünüşü rahatsız etmiş. Ne kadar da yargılamayı seviyoruz. İyi yanı da var, kötü yanı da varsa bir şeyin bayılıyoruz boş tarafına bakmaya. İyi kötü bir şey çıkmış ortaya, izle kendince eleştirini yap. Sanırsın din elden gidiyor. Daha iyisini yapan yapmaya çalışan mı var ülkemizde? Sinemada ki beceriksizliğimiz aşikar. Belli konular belli kişiler çevresinde dönüp duruyor. Farklı alanlarda ortaya konan eser neredeyse yok gibi.
Peygamberimizin bedenen gösterilmesi en çok eleştirilen nokta oldu. Bunu izleyen kişi bunun bir film olduğunu biliyor. Sanırsın gerçek. Ayrıca sevgili peygamberimizin de bir beşer olduğunu çoğu zaman karıştırıyoruz. Maddede aranan şeyler bizi maneviyattan uzaklaştırıyor. Hatta bu konuda temkinli davrandıklarını bile düşündüm. Yüzü hiç görünmüyor ve ses de yok. Peygamber sevgisi böyle sağlanmıyor bence. Hayatımızı onun yaşadığı gibi yaşamak yaşamaya gayret etmek sanırım onu anlamak anlatmak yolunda daha mantıklı. O elbette bizim değerlimiz fakat yanlış giden bir şeyler var. Küçüklükten bu yana değerli kitabımızdan bizi uzak tutan 'aman dokunma' naraları gibi uzak tutuyor bu düşünceler bizi dinden. İnandığımız ortak bir şey var. Herkes farklı bir yamaçtan bakıyor doğaya o kadar. Seni rahatsız eden sahneler düşünceler gördüysen ve bunu fark edip çıkarabilecek bilinçteysen kendine alman gereken ne ise onu alırsın zaten. Yani bırak izlensin. Ya da sen daha iyisini yap biz de seni konuşalım övelim. Her kötü şeyden öğrenilecek bir şey var diyoruz, çıkarılacak bir ders.
Ayrıca biz filmleri dizileri belgesel gibi algılıyoruz. Ne görürsek birebir tarih sahnesiyle eşleşsin istiyoruz. Gittiğimiz bir belgesel film değildi. Bir yönetmenin bir senaristin kendi çerçevesinden bakışını izledik. İsteyen verileni ölçer tartar, isteyen de yorumlar. Farklı kişilerden çıkanlar farklı bireyler ile buluşunca elbette farklı sonuçlar fikirler ortaya çıkar. Bu kadar önyargılı bu kadar yasakçı olmamak lazım. Bizi yıllardır kandırdıkları gibi. Biraz daha bu bilinçle düşünür ve dağarcığımızı zenginleştirirsek kötü şeyden bile alacaklarımız olur. Daha iyisini yapmak gibi. Saygı dolayısıyla bizi uzak tuttukları değerler yıllar sonra anlamak için daha da karmaşık hale gelebiliyor.
Ne diyoruz? Dinimiz kolaylık dini, ne güzel! Basit yaşamak lazım basit! Her şey apaçık ve net. Uyduğumuz kadar müslümanız, olabildiğimiz kadar insan. Bu yüzden bir film değil bizi koparan, bir film değil dinimizi zorlaştıran. Bu bir bakış açışı, bu bir ifade sadece. Kim ne katarsa kendine onu alır kendince. Ne kadar geniş çerçeve, o kadar iyi düşünce.
Sevgi ile.
Bir çok sahneden çok etkilenerek izledim, gözlerim doldu çoğu kez. Bittiğinde bir başyapıt olduğunu düşünmedim elbette fakat yine de hoşuma gitti ele alınışı. Vizyona girer girmez eleştiriler eleştiriler… Her filmin kaderidir aslında eleştiri. Ama bunu çok fazla buldum. Sanal alemde 'izleme izlettirme' uyarıları ardı ardına. Çoğu izlemeden paylaşmış. Bilgisi olmadan fikri olanlar... İşleniş şekli, yer verdiği vermediği karakterler, güzel insanın vücuda bürünüşü rahatsız etmiş. Ne kadar da yargılamayı seviyoruz. İyi yanı da var, kötü yanı da varsa bir şeyin bayılıyoruz boş tarafına bakmaya. İyi kötü bir şey çıkmış ortaya, izle kendince eleştirini yap. Sanırsın din elden gidiyor. Daha iyisini yapan yapmaya çalışan mı var ülkemizde? Sinemada ki beceriksizliğimiz aşikar. Belli konular belli kişiler çevresinde dönüp duruyor. Farklı alanlarda ortaya konan eser neredeyse yok gibi.
Peygamberimizin bedenen gösterilmesi en çok eleştirilen nokta oldu. Bunu izleyen kişi bunun bir film olduğunu biliyor. Sanırsın gerçek. Ayrıca sevgili peygamberimizin de bir beşer olduğunu çoğu zaman karıştırıyoruz. Maddede aranan şeyler bizi maneviyattan uzaklaştırıyor. Hatta bu konuda temkinli davrandıklarını bile düşündüm. Yüzü hiç görünmüyor ve ses de yok. Peygamber sevgisi böyle sağlanmıyor bence. Hayatımızı onun yaşadığı gibi yaşamak yaşamaya gayret etmek sanırım onu anlamak anlatmak yolunda daha mantıklı. O elbette bizim değerlimiz fakat yanlış giden bir şeyler var. Küçüklükten bu yana değerli kitabımızdan bizi uzak tutan 'aman dokunma' naraları gibi uzak tutuyor bu düşünceler bizi dinden. İnandığımız ortak bir şey var. Herkes farklı bir yamaçtan bakıyor doğaya o kadar. Seni rahatsız eden sahneler düşünceler gördüysen ve bunu fark edip çıkarabilecek bilinçteysen kendine alman gereken ne ise onu alırsın zaten. Yani bırak izlensin. Ya da sen daha iyisini yap biz de seni konuşalım övelim. Her kötü şeyden öğrenilecek bir şey var diyoruz, çıkarılacak bir ders.
Ayrıca biz filmleri dizileri belgesel gibi algılıyoruz. Ne görürsek birebir tarih sahnesiyle eşleşsin istiyoruz. Gittiğimiz bir belgesel film değildi. Bir yönetmenin bir senaristin kendi çerçevesinden bakışını izledik. İsteyen verileni ölçer tartar, isteyen de yorumlar. Farklı kişilerden çıkanlar farklı bireyler ile buluşunca elbette farklı sonuçlar fikirler ortaya çıkar. Bu kadar önyargılı bu kadar yasakçı olmamak lazım. Bizi yıllardır kandırdıkları gibi. Biraz daha bu bilinçle düşünür ve dağarcığımızı zenginleştirirsek kötü şeyden bile alacaklarımız olur. Daha iyisini yapmak gibi. Saygı dolayısıyla bizi uzak tuttukları değerler yıllar sonra anlamak için daha da karmaşık hale gelebiliyor.
Ne diyoruz? Dinimiz kolaylık dini, ne güzel! Basit yaşamak lazım basit! Her şey apaçık ve net. Uyduğumuz kadar müslümanız, olabildiğimiz kadar insan. Bu yüzden bir film değil bizi koparan, bir film değil dinimizi zorlaştıran. Bu bir bakış açışı, bu bir ifade sadece. Kim ne katarsa kendine onu alır kendince. Ne kadar geniş çerçeve, o kadar iyi düşünce.
Sevgi ile.