'Azim ve Mücadele Adamı Erbakan'
Vakıf Başkanı Başkan Haluk Arslan Türkiye geneli planlanan konferanslardan birinin de 18 Mart tarihinde Elazığ'da düzenleneceğini söyledi
Vakıf Başkanı Başkan Haluk Arslan Türkiye geneli planlanan konferanslardan birinin de 18 Mart tarihinde Elazığ'da düzenleneceğini söyledi.
Haluk Arslan bugün Vakıf binasında düzenlenen basın toplantısında şöyle konuştu:
'Bu gün 27 Şubat 2015. Erbakan Vakfı Elazığ Temsilciliği olarak, Milli görüş hareketinin lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın vefatının 4. Seneyi devriyesi nedeniyle bu basın toplantısını düzenlemiş bulunuyoruz. Katılımınız için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
Erbakan Hocamız inancı, azmi, mücadelesi, vefası, istikameti, ufku, dirayeti, davasına bağlılığı ve buna benzer birçok güzel özelliği ile bizlere hep önder ve heyecan kaynağı olmuştur. Büyük liderlerin toplum üzerindeki etkileri vefatlarından sonra da devam eder. Allah'a hamdolsun Hocamızdan ayrı olarak geçirdiğimiz son dört yılda azmimiz ve heyecanımız artarak devam ediyor.
Erbakan Hocamızın bize, ülkemize, İslam alemine ve insanlığa katkıları saymakla bitmez ama bu vesile ile birkaç tanesini burada ifade etmek istiyorum.
Erbakan hoca yeryüzündeki zulümlerin, açlığın, sefaletin kaynağının İslam dışı düşünce sistemlerinden kaynaklandığını bütün dünyaya haykırdı.
Bütün insanlığı köleleştirmek isteyen Siyonizm diye bir ideolojinin varlığını ve bu ideolojinin planlarını dünyada ilk olarak o anlattı bizlere.
Hem ülkemizin hem İslam aleminin hem de bütün insanlığın bu zulümlerden kurtulması için gerekli olan plan ve projeleri ortaya koyarak bunları gerçekleştirmek için büyük gayretler sarf etti.
Batının kurduğu kurum ve kuruluşlara karşı İslam Birliği şemsiyesi altında; İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı, İslam Ortak Pazarı, İslam Ortak Savunma paktı, İslam Ortak Para Birimi, İslam Kültür Paktı gibi kuruluşların biran evvel tesis edilerek yeryüzündeki sömürü düzeninin ortadan kaldırılabileceğini bütün İslam dünyasına hedef olarak bildirdi. Kendisi Başbakan olur olmaz da hemen bu hedeflerin gerçekleşmesi ve yeryüzünde adil bir dünya düzeninin kurulması için nüfusu 70 milyonun üstündeki 8 Müslüman ülkeyi bir araya getirip D-8 oluşumunu kurarak ilk ve en önemli adımı atmış oldu.
İslam inancıyla ve tarihi bağları ile irtibatı kopartılmaya çalışılan ülkemizi yeniden tarihindeki şerefli noktaya taşımak için önce ahlak ve maneviyat bayrağını açarak inançlı bir neslin yetişmesi için siyasi alan başta olmak üzere birçok alanda büyük hizmetlerin altına imza attı. Hükümet ortağı olduğu 70'li yıllarda 350 imam hatip okulu, 12 yüksek İslam enstitüsü, 3000 den fazla Kur'an Kursu açtı ve böylece Allah demenin dahi suç olduğu bir dönemden artık inançlı ve tarihine milli ve manevi değerlerine bağlı kadroların devlet kademelerinde görev alabildiği bir döneme geçilmesine sebep oldu.
İslamsız saadetin olamayacağını, Cihatsız İslam'ın olamayacağını, cihadın bugün şahit olduğumuz gibi masum insanları vahşice katletmek olmadığını tam tersine 6 milyar insanın kurtuluşu için canla başla çalışmak olduğunu bizlere en güzel şekilde öğretti.
O aynı zamanda maddi kalkınmanın da mimarı idi. Türkiye'de ilk defa yerli otomobil yapılabileceğini, batıdan daha yüksek teknolojiye sahip olabileceğimizi söyledi. Çaresizliği, taklitçiliği, aşağılık kompleksini kader gören ülkemiz insanına, başta 250 parçasının tamamının yerli olduğu pancar motorlarını üreterek, toplu iğne bile üretemezsiniz diyen çevrelere iyi bir ders vererek milletimizin, öz güveni yeniden kazanmasına vesile olmuştu. Aynı zaman da koalisyon iktidarında küçük ortak olmasına rağmen, büyük sanayi hamlesini başlatmış, milli süratli ve yaygın kalkınma modeli ile Türkiye'yi bir uçtan diğer uca ağır sanayi tesisleri ile 2 yıl gibi kısa zaman da donatmayı başarmıştı.
Başbakan olduğu gün Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilke imza atarak denk bütçeyi hazırlayıp uygulamıştır 11 ay gibi kısa sürede havuz sistemini kurup borçlanma ihtiyacını kaldırarak faizsiz adil düzeni tesis etmiş her kesimden çalışanların maaşlarına yapmış olduğu yüksek zamlar ve yüksek taban fiyat uygulamalarıyla üretimi desteklemiş ve adil paylaşım anlayışı çerçevesinde güçlüden değil haktan yana olarak bütün valilere; Türkiye'nin hiçbir vilayetinde bugünden sonra, ben açım, geçinemiyorum diyen biri kalmayacak, eğer varsa bunlar derhal tespit edilecek ve hemen bütün ihtiyaçları karşılanacak diye genelge gönderen merhametin Başbakanı idi.
Faizcilerin hortumunu kesip kurduğu havuz sistemi ile başta emekliler, asgari ücretliler, işçiler, memurlar ve çiftçiler olmak üzere bütün halkın rahat bir nefes almasını sağlayan bir Başbakandı o.
Dış mihraklar ve onların yerli uzantıları her seferinde engel olmaları için ellerinden geleni yaptılar ama o asla yılmadı, yorulmadı, küsmedi, kızmadı inandığı yolda gerekli adımları atmak için her fırsatı değerlendirerek, birçok seferinde bedeller ödeyerek, siyasetten uzaklaştırılarak, hapislere atılarak sürdürdüğü bu kutlu mücadelesi sonucunda, bugün hak ve özgürlükler açısından gelinen noktanın en büyük mimarı idi.
Hakkı haykırırken Türkiye'yi bir uçtan bir uca defalarca dolaştı. Yakın siyasi tarihimizin en çok çalışan, en çok miting yapan lideri idi. Günde 10'dan fazla miting yapıp mola yerinde namazını kılarken ayakta durmaya bile takatinin olmadığı anda, yanındakilerin o günkü son toplantıları iptal edelim teklifine kızarak, o insanlara hakkı anlatmadığım zaman onlar gidip de batıl partilere oy verirlerse, Cenab-ı Hak bunun hesabını benden sorarsa beni siz mi kurtaracaksınız deyip aslında inancın ve fedakrlığında zirvesinde olduğunu bizlere göstermekte idi.
O kendisine yapılan haksızlıklara hiç aldırış etmez, kimsenin kötülüğünü istemez, bu yolda kimsenin ayağına diken batmasına razı olmazdı. Fırtınalı denizlerin çılgın dalgaları ile mücadele ederken bile vakarlı, metanetli, merhametli tavrını elden bırakmadı. Çünkü onun bu yolda örnek aldığı tek kişi alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimiz Hazreti MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.) idi.
Onu ve hayatını belki en güzel şu sözlerle ifade edebiliriz; O, gündüz Mücahid, gece abid idi.
O, bizlere asr-ı saadetten bir selamdı. O, 85 yıllık Allah'a adanmış bir ömürdü. Rabbim Hocamıza rahmet etsin ve bizleri cennetinde buluştursun.
Bu sene Erbakan Vakfı olarak yurt genelinde 'Bitmeyen mücadele ERBAKAN'ı anma ve anlama' adı altında konferanslar düzenleyerek hocamızı anıyor ve mücadelesini toplumumuzun dikkatine sunmaya gayret ediyoruz. Konferanslarımıza Vakfımızın Genel Başkanı ve Erbakan Hocamızın evladı Dr. Fatih ERBAKAN katılmakta ve evladı olarak babasını ve bir milli görüşçü olarak liderinin davasını anlatmaktadır.
Türkiye geneli planlanan bu konferanslardan biri de inşdigerah 18 Mart tarihinde İlimizde gerçekleşecektir. Konferansımızın 18 Mart Çanakkale Zaferi ve şehitlerini anma gününe denk gelmesi heyecanımızı bir kat daha artırmaktadır. Hocamız ömrü boyunca bizlere Çanakkale ruhunu anlatmış ve Milli Görüşü anlamak için 250 kiloluk mermiyi 'Ya Allah' diyerek tek başına namluya süren Seyit Çavuşu bilmek ve anlamak gerektiğini ifade etmiştir.
Bu vesile ile önümüzdeki günlerde detaylı duyurularının yapılacağı 18 MART tarihindeki konferansımıza tüm halkımız davetlidir'.
Haluk Arslan bugün Vakıf binasında düzenlenen basın toplantısında şöyle konuştu:
'Bu gün 27 Şubat 2015. Erbakan Vakfı Elazığ Temsilciliği olarak, Milli görüş hareketinin lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın vefatının 4. Seneyi devriyesi nedeniyle bu basın toplantısını düzenlemiş bulunuyoruz. Katılımınız için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
Erbakan Hocamız inancı, azmi, mücadelesi, vefası, istikameti, ufku, dirayeti, davasına bağlılığı ve buna benzer birçok güzel özelliği ile bizlere hep önder ve heyecan kaynağı olmuştur. Büyük liderlerin toplum üzerindeki etkileri vefatlarından sonra da devam eder. Allah'a hamdolsun Hocamızdan ayrı olarak geçirdiğimiz son dört yılda azmimiz ve heyecanımız artarak devam ediyor.
Erbakan Hocamızın bize, ülkemize, İslam alemine ve insanlığa katkıları saymakla bitmez ama bu vesile ile birkaç tanesini burada ifade etmek istiyorum.
Erbakan hoca yeryüzündeki zulümlerin, açlığın, sefaletin kaynağının İslam dışı düşünce sistemlerinden kaynaklandığını bütün dünyaya haykırdı.
Bütün insanlığı köleleştirmek isteyen Siyonizm diye bir ideolojinin varlığını ve bu ideolojinin planlarını dünyada ilk olarak o anlattı bizlere.
Hem ülkemizin hem İslam aleminin hem de bütün insanlığın bu zulümlerden kurtulması için gerekli olan plan ve projeleri ortaya koyarak bunları gerçekleştirmek için büyük gayretler sarf etti.
Batının kurduğu kurum ve kuruluşlara karşı İslam Birliği şemsiyesi altında; İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı, İslam Ortak Pazarı, İslam Ortak Savunma paktı, İslam Ortak Para Birimi, İslam Kültür Paktı gibi kuruluşların biran evvel tesis edilerek yeryüzündeki sömürü düzeninin ortadan kaldırılabileceğini bütün İslam dünyasına hedef olarak bildirdi. Kendisi Başbakan olur olmaz da hemen bu hedeflerin gerçekleşmesi ve yeryüzünde adil bir dünya düzeninin kurulması için nüfusu 70 milyonun üstündeki 8 Müslüman ülkeyi bir araya getirip D-8 oluşumunu kurarak ilk ve en önemli adımı atmış oldu.
İslam inancıyla ve tarihi bağları ile irtibatı kopartılmaya çalışılan ülkemizi yeniden tarihindeki şerefli noktaya taşımak için önce ahlak ve maneviyat bayrağını açarak inançlı bir neslin yetişmesi için siyasi alan başta olmak üzere birçok alanda büyük hizmetlerin altına imza attı. Hükümet ortağı olduğu 70'li yıllarda 350 imam hatip okulu, 12 yüksek İslam enstitüsü, 3000 den fazla Kur'an Kursu açtı ve böylece Allah demenin dahi suç olduğu bir dönemden artık inançlı ve tarihine milli ve manevi değerlerine bağlı kadroların devlet kademelerinde görev alabildiği bir döneme geçilmesine sebep oldu.
İslamsız saadetin olamayacağını, Cihatsız İslam'ın olamayacağını, cihadın bugün şahit olduğumuz gibi masum insanları vahşice katletmek olmadığını tam tersine 6 milyar insanın kurtuluşu için canla başla çalışmak olduğunu bizlere en güzel şekilde öğretti.
O aynı zamanda maddi kalkınmanın da mimarı idi. Türkiye'de ilk defa yerli otomobil yapılabileceğini, batıdan daha yüksek teknolojiye sahip olabileceğimizi söyledi. Çaresizliği, taklitçiliği, aşağılık kompleksini kader gören ülkemiz insanına, başta 250 parçasının tamamının yerli olduğu pancar motorlarını üreterek, toplu iğne bile üretemezsiniz diyen çevrelere iyi bir ders vererek milletimizin, öz güveni yeniden kazanmasına vesile olmuştu. Aynı zaman da koalisyon iktidarında küçük ortak olmasına rağmen, büyük sanayi hamlesini başlatmış, milli süratli ve yaygın kalkınma modeli ile Türkiye'yi bir uçtan diğer uca ağır sanayi tesisleri ile 2 yıl gibi kısa zaman da donatmayı başarmıştı.
Başbakan olduğu gün Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilke imza atarak denk bütçeyi hazırlayıp uygulamıştır 11 ay gibi kısa sürede havuz sistemini kurup borçlanma ihtiyacını kaldırarak faizsiz adil düzeni tesis etmiş her kesimden çalışanların maaşlarına yapmış olduğu yüksek zamlar ve yüksek taban fiyat uygulamalarıyla üretimi desteklemiş ve adil paylaşım anlayışı çerçevesinde güçlüden değil haktan yana olarak bütün valilere; Türkiye'nin hiçbir vilayetinde bugünden sonra, ben açım, geçinemiyorum diyen biri kalmayacak, eğer varsa bunlar derhal tespit edilecek ve hemen bütün ihtiyaçları karşılanacak diye genelge gönderen merhametin Başbakanı idi.
Faizcilerin hortumunu kesip kurduğu havuz sistemi ile başta emekliler, asgari ücretliler, işçiler, memurlar ve çiftçiler olmak üzere bütün halkın rahat bir nefes almasını sağlayan bir Başbakandı o.
Dış mihraklar ve onların yerli uzantıları her seferinde engel olmaları için ellerinden geleni yaptılar ama o asla yılmadı, yorulmadı, küsmedi, kızmadı inandığı yolda gerekli adımları atmak için her fırsatı değerlendirerek, birçok seferinde bedeller ödeyerek, siyasetten uzaklaştırılarak, hapislere atılarak sürdürdüğü bu kutlu mücadelesi sonucunda, bugün hak ve özgürlükler açısından gelinen noktanın en büyük mimarı idi.
Hakkı haykırırken Türkiye'yi bir uçtan bir uca defalarca dolaştı. Yakın siyasi tarihimizin en çok çalışan, en çok miting yapan lideri idi. Günde 10'dan fazla miting yapıp mola yerinde namazını kılarken ayakta durmaya bile takatinin olmadığı anda, yanındakilerin o günkü son toplantıları iptal edelim teklifine kızarak, o insanlara hakkı anlatmadığım zaman onlar gidip de batıl partilere oy verirlerse, Cenab-ı Hak bunun hesabını benden sorarsa beni siz mi kurtaracaksınız deyip aslında inancın ve fedakrlığında zirvesinde olduğunu bizlere göstermekte idi.
O kendisine yapılan haksızlıklara hiç aldırış etmez, kimsenin kötülüğünü istemez, bu yolda kimsenin ayağına diken batmasına razı olmazdı. Fırtınalı denizlerin çılgın dalgaları ile mücadele ederken bile vakarlı, metanetli, merhametli tavrını elden bırakmadı. Çünkü onun bu yolda örnek aldığı tek kişi alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimiz Hazreti MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.) idi.
Onu ve hayatını belki en güzel şu sözlerle ifade edebiliriz; O, gündüz Mücahid, gece abid idi.
O, bizlere asr-ı saadetten bir selamdı. O, 85 yıllık Allah'a adanmış bir ömürdü. Rabbim Hocamıza rahmet etsin ve bizleri cennetinde buluştursun.
Bu sene Erbakan Vakfı olarak yurt genelinde 'Bitmeyen mücadele ERBAKAN'ı anma ve anlama' adı altında konferanslar düzenleyerek hocamızı anıyor ve mücadelesini toplumumuzun dikkatine sunmaya gayret ediyoruz. Konferanslarımıza Vakfımızın Genel Başkanı ve Erbakan Hocamızın evladı Dr. Fatih ERBAKAN katılmakta ve evladı olarak babasını ve bir milli görüşçü olarak liderinin davasını anlatmaktadır.
Türkiye geneli planlanan bu konferanslardan biri de inşdigerah 18 Mart tarihinde İlimizde gerçekleşecektir. Konferansımızın 18 Mart Çanakkale Zaferi ve şehitlerini anma gününe denk gelmesi heyecanımızı bir kat daha artırmaktadır. Hocamız ömrü boyunca bizlere Çanakkale ruhunu anlatmış ve Milli Görüşü anlamak için 250 kiloluk mermiyi 'Ya Allah' diyerek tek başına namluya süren Seyit Çavuşu bilmek ve anlamak gerektiğini ifade etmiştir.
Bu vesile ile önümüzdeki günlerde detaylı duyurularının yapılacağı 18 MART tarihindeki konferansımıza tüm halkımız davetlidir'.