AYAK UYDURAMAYAN BÜROKRATLAR VAR

GÜLŞAH ALTAŞ/Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Üyesi ve Adalet ve Kalkınma Partisi Elazığ Milletvekili Av

TAKİP ET
GÜLŞAH ALTAŞ/Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Üyesi ve Adalet ve Kalkınma Partisi Elazığ Milletvekili Av. Ömer Serdar, Elazığ'a hizmet etmek adına gece gündüz demeden çalıştıklarını belirterek mesailerinin tamamını bu şehre hizmete adadıklarını söyledi.

Hakimiyet Gazetesi'nin sorularını yanıtlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Üyesi ve Adalet ve Kalkınma Partisi Elazığ Milletvekili Av. Ömer Serdar, yapılan ve yapılması planlanan yatırımlar, cazibe merkezi ile ilgili izlenmesi gereken yol haritası, Uluova Sulama Projesi, Kuzey Çevre Yolu, Harput'un hak ettiği değeri kazanabilmesi adına yapılması düşünülen çalışmalar gibi bir çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Serdar, Elazığ'ın makûs talihini bir an önce yenmesi adına yatırım başta olmak üzere istihdam alanlarının artırılması için çalıştıklarını kaydetti. Elazığ Valisi, milletvekilleri ve Belediye Başkanı'yla koordineli bir şekilde hareket ettiklerini ifade eden Serdar, Elazığ'ın çıkarlarını her şeyden üstün tuttuklarını sözlerine ekledi.

 

ELAZIĞ'A VERİLEN SÖZLER BİR BİR HAYATA GEÇECEK

 

Yeni yasama döneminde yapılacak çalışmaları anlatan Elazığ Milletvekili Serdar, Elazığlılara verilen sözlerin bir bir yerine getirildiğini ve bir dahaki seçim dönemine kadar tüm vaatlerin gerçekleşeceğini söyleyerek, Elazığlıların Ak Parti hükümetleri döneminde hizmetten layıkıyla yararlandığını belirtti.

Elazığ halkının desteğini, gayretini her zaman htiklerini ifade eden Serdar, 'Elazığ için biz ne yaparsak azdır. Bu bilinçte olduğumuzun bilinmesini istiyorum. Bundan sonraki süreçlerin çok daha iyi olacağına inanıyorum' dedi.

 

- TBMM'nin tatile girmesinin ardından seçim bölgeniz olan Elazığ'a geldiniz. Başta STK'lar, işadamları ve vatandaşlarla bir araya gelerek sorunları dinliyorsunuz. Yoğun bir temponuz var. Gezilerinizin genel değerlendirmesini yapacak olursanız neler söyleyeceksiniz?

 

Yaklaşık 10-11 aylık bir süreçte, milletvekili seçildikten sonra zaten yoğun bir şekilde hafta sonları Elazığ'a gelip gitmeye çalışıyordum. Biliyorsunuz olağanüstü süreçlerde yaşanıyordu. Dolayısıyla bütün vekil arkadaşlarla dönüşümlü olarak geliyorduk. Ancak tatil programıyla birlikte genel beklentileri almak adına ilçeleri dolaştım, iki ilçemize bir takım nedenlerden dolayı gidemedim. Beldeler dhil gezdik. STK'ları ziyaret ettim, işadamlarıyla görüşmeler yaptım. Bunun temel nedeni Elazığ'da bulunduğumuz süreci verimli değerlendirerek hem kendi çalışmalarımızın değerlendirmesini vatandaştan almak, hem de geleceğe dair onların beklentilerini, isteklerini, taleplerini dinlemekti. Genel olarak gerek kamuoyundan, gerekse teşkilatlardan edindiğim izlenim olumlu bir bakış açısı var. Bu da şundan kaynaklanıyor; Özellikle uyumlu bir kadroyla çalışmanın getirdiği bir sonuç. Taleplere ulaşmakta, mekanizmalarda aksaklıkların olmaması, kurumları çalıştırma yöntemimiz itibariyle onların beklentilerinin geçmişe nazaran daha düzenli karşılanması olumlu olarak yansıyor. Burada en fazla yoğunlaşılan konu Türkiye'nin son dönemde yaşadığı türbülans. Bu türbülans nedeniyle milletimiz hala dualarıyla, destekleriyle arkamızda olduğunu ifade ediyor. Bu da bizim için önemli. Ben bu gezilerden oldukça verimli sonuçlar aldım. Beklentileri de toparladık. Yeni yasama döneminde biraz da bu beklentiler bize ışık tutacak.

 

- Peki bu gezi ve ziyaretlerinizde vatandaşlar en çok hangi taleple size geldi?

 

Vatandaşlarımızın çalışmalara yönelik olumlu tespitleri var. Hem Elazığ'la ilgili olmamız, hem kendilerinin sorunlarını gerek teşkilatlar üzerinden gerekse direkt ulaştırma konusunda bir sorunlarının olmadığını ifade ediyorlar. Tabi her zaman olduğu gibi en fazla talep iş konusunda geliyor. İş talebini de devletin istihdam açığını kendi imknlarıyla kapatmasının mümkün olmadığını, özellikle 80'li yıllardan sonra devletteki yapısal değişiklikte dikkate alındığında bu işsizliğin bugünden yarına çözülebilecek bir şey olmadığını izah etmeye çalışıyoruz. Vatandaş haklı olarak iş taleplerinde bulunuyor ama devlette işe yerleştirmenin mekanizmaları belli. Kamu Personel Seçme Sınavı ve İş-Kur üzerinden yapılıyor. Bunu anlatmaya çalışıyoruz ama beklenti yine bu konuda siyasetçiden oluyor. Bunun yanında tayin, terfi talepleri oluyor. Bunları da gücümüz yettiğince ilgili mercilere iletiyoruz. Bu konuda sorun yok ama bunlarda yığılan talep çok olduğu için, mesela 100 tane talepten 5'ini karşılayıp, 95'ini karşılayamadığımız zaman sorun oluyor.  Ama özellikle son gezilerimizde ekonomi çevrelerini ziyaret ettiğimizde, Elazığ'ın cazibe merkezi olmasıyla ilgili düşüncelerimizi aktardık. Kendilerinin de, kamuoyunun da bu konuda çok heyecanlı olduğunu gördük. Eğer bu projeler bu süreç içerisinde biraz gerçekleşebilirse sanırım istihdam açığı kısmen kapanacak. Tamamen yok olması mümkün değil. Çünkü dünyada böyle bir süreç var.

 

- Başbakan Binali Yıldırım Diyarbakır'da yaptığı açıklamayla Elazığ'ın da cazibe merkezleri arasında yer aldığını ifade etti. Elazığ'ın cazibe merkezlerine dhil edilmesi sürecinde neler yaşandı?

 

Seçildiğimiz günden beri Elazığ'ın teşvik düzenlemesiyle ilgili 4. Bölge'de olmasının bir sorun olduğunu biz de, iş çevreleri de dile getiriyordu. Elazığ'a bu anlamda bir haksızlık yapılmıştı. Bu açıdan yatırımcımız zor durumdaydı. Gittiğimiz günden beri de teşvik sorunuyla alakalı ilgili mercilere, raporlarla, sürekli onlarla görüşerek buradaki hatanın düzeltilmesi yönünde çabalarımız vardı. Ancak Doğu ve Güneydoğu'da imar ve ihya çalışmaları başlarken hükümetin programında cazibe merkezleri oluşturma gibi bir fikir oluştu. Bu fikrin ilk oluşum aşamasından itibaren Ekonomi Bakanlığı'yla, Kalkınma Bakanlığı'yla bizim görüşmelerimiz oluyordu. Elazığ'ın mutlaka bu merkezlerin içinde yer alması gerektiğini söyledik. Daha sonra konu Bakanlar Kurulu'na geldiğinde bir bilgi aldık ki 15 il belirlenmiş. O tarihte Elazığ'daydım. Elazığ'da iş çevrelerinin ikazıyla bu konuyu öğrenmiş oldum ve hemen diğer milletvekili arkadaşlarımı aradım. Hemen Elazığ'dan Proje Koordinasyon Merkezi'nden Şaban Yaşa beyi Ankara'ya gönderdim, bürokraside hazırlanmış o kitapçığı çıkarması için. Kitapçığı aldıktan sonra gördük ki evet yapı o. Sonrasında hepimiz gücümüz yettiğince girişimlerde bulunmaya başladık. Ben bizatihi Başbakan'a mesaj çekerek, Elazığ'ın sosyo-politik konumu, burada devletine sadakatiyle sürekli hükümetin ve partinin arkasında durmuş yapısıyla zaten teşvikten dolayı mağdur olduğunu, burada da böyle bir mağduriyetin olması halinde bunu topluma izah edemeyeceğimizi ve Elazığ'a haksızlık olacağını ilettik. İlgili Ekonomi Bakanı'yla, Bakan Yardımcısı'yla, genel başkan yardımcılarından Kalkınma Bakanlığı yapmış Cevdet beyle görüştük. Bingöl de, Malatya da, Erzurum da bu kapsamda yoktu. Bu konuda en atak il olarak Elazığ'dı. O dönem çalışmalarımıza kamu bürokrasisi de kısmen tanıklık etti. Mustafa Ataş beye konuyu aktardık, o da sağolsun girişimlerde bulundu. Sonuçta Diyarbakır'da hazırlanan programda Elazığ ile birlikte diğer illerde dhil oldu. Önemli olan Elazığ'ın girmiş olmasıydı. Bizim çabamızla diğer bazı iller de girdi ama bunu kıskançlık meselesi yapmamak lazım. Cazibe merkezleri programında Elazığ ve Malatya'nın ana merkez olarak kabul edilmiş olması çok önemli bir avantaj. Buranın güvenli bir yer olması nedeniyle aynı şartlardan istifade eden illere nazaran bizim daha fazla yatırım çekeceğimize inanıyorum. Dolayısıyla süreç bu şekilde gelişti. Zaten bizim gezilerde de anlattığımız buydu. İş çevrelerinde bunun uygulama yönetmelikleri oluşturulurken neleri ön plana çıkarabiliriz, Elazığ için neler cazip olabilir bunları almaya çalıştık. İstanbul'da Faik İçmeli beyle görüştük. Oradaki iş çevreleriyle bir toplantı yapacağız. O toplantıya vekil arkadaşlarımız, valimiz ve belediye başkanımızla gidip konuyu masaya yatıracağız. Sektörel alanlarda yatırım yapabilecek işadamlarına bizatihi ulaşmaya çalışacağız. Yani siyaset bu konuda bir çaba verdi ve bunun sonucunu aldı. Bu noktadan sonrası artık yapılması gereken Elazığ'daki STK'larla, iş çevremizle yatırımcıyı buraya çekmek.

 

- Bundan sonra yapılması gereken yatırımcıyı buraya çekmek dediniz. Peki yatırımcıların Elazığ'a gelmesi için nasıl bir yol haritası çizilmeli, neler yapılmalı?

 

Bayramdan önce Sayın Valimiz ve Belediye Başkanımızla görüştük. O görüşmede kendilerine söylediğim şuydu: Elazığ'da Hazine arazilerinin bir tespitini yapmalıyız. Elimizde gerek Organize'de, gerekse başka yerde yatırımcıya sunabileceğimiz ne var. Bunun çalışması yapılacak. Ekonomi ve Kalkınma Bakanlığı nezdinde uygulama yönetmelikleri hazırlanırken Elazığ'ın yatırım için cazip olabilecek yönlerinin o yönetmelikte yer almasını sağlayacağız. Bunun için odalardan dosyalarda istedim. O dosyalarda geldi. Bir diğer aşaması da İstanbul'da iş çevreleriyle toplantı yapıp, bunun akabinde iş çevrelerini Elazığ'a davet edeceğiz. Şu an hazırlıklı olan biziz aslında. Burada hızlı davranmanın gerekliliğine inanıyorum. Çünkü her il kendi mücadelesini verecek. Dolayısıyla elinde hazırlığı olan, imknı olan iller daha fazla yatırımcı çekecek.

 

- Elazığ'ın cazibe merkezlerine dhil edilmesi iş dünyasında ve Elazığ kamuoyunda sevinçle karşılanırken mevcut yatırımcılar yüzde 30 kapasiteyle çalıştıklarını ve yeni yatırım yapmaya güçlerinin yetmediğini belirterek kendilerine de destek olunmasını istiyor. Bu konuda bir çalışma yapılacak mı?

 

Ben bunu doğru ve haklı bir talep olarak buluyorum. Zaten geçtiğimiz günlerde Organize Sanayi Bölgesi'ni ziyaret ettiğimde bu konuyu ben de dile getirdim. Cazibe merkezleri programının belki de eksik kalan tarafı mevcudu desteklemiyor, yeni yatırımları destekliyor. Oysa mevcut yatırımlar işletme sermayesinin eksikliğinden veya buradaki sigorta, vergi yükünün ağırlığından dolayı kapasite düşüklüğüyle çalışıyor. Bunlara ilişkin cazibe merkezleri programında herhangi bir şey yok. Bunu gittiğimizde biz de dile getireceğiz. Bu nasıl aşılır? Programın eki olarak bir düzenleme yapılırken buna ilişkin bir düzenleme yapılır mı? Bunları görüşeceğiz. Yeni yatırımla eski yatırım arasında rekabette yarışamama söz konusu. Bu önemli bir sorun. Buna ilişkin çalışmalarımızı devam ettireceğiz.

 

- Milletvekili seçildikten sonra Uluova Sulama Projesi'yle ilgili çalışmalarınız oldu. Projede son durum nedir?

 

Uluova Sulama Projesi uzun zamandır Elazığ'ın gündeminde olan bir sorundu. Uluova Sulama Projesi daha önce Beyhan1 Barajı'ndan alınacak isale hatlarıyla ovaya getirilecek suyu projelendiren bir şeydi. Biz milletvekili seçildikten sonra özellikle gerek Genel Müdürlük nezdinde gerekse DSİ bünyesinde yaptığımız çalışmalarda gördüm ki belli bir aşamaya gelmişti ve arık programa giriyordu. Gümrük Bakanı da bu yönde bir açıklama yapmıştı. Ancak bir sorunla karşı karşıya kaldık. Bu da bürokrasinin çok büyük bir eksikliği diye düşünüyorum. Beyhan1 Barajı'ndan alınacak suyun, müteahhitle yapılan sözleşmede verilememe riski var. Dolayısıyla hukuksal bir sorun söz konusu. Projenin isale hatları ihale edilecek ama orada su sorunu yaşanırsa devletin yatırımı boşa gitmiş olacak. O zaman Sayın Veysel Eroğlu ile görüştüğümüzde bize böyle bir sorundan bahsetti. Projeyi nasıl revize edebiliriz diye çalışmalara başladık. Dönemin Bölge Müdürü Okan Bal ile görüştük. Güneş kolektörleri ile barajdan alınarak tekrar isale hattının hayata geçirebileceğini öğrendik.  Bu şekilde yapıldığında projenin rantabl olup olmadığını sordum. Çünkü eğer köylüye maliyet getirecekse çok bir anlamı yok. Aksine daha avantajlı olacağını hatta devlete maliyetinin de düşük olabileceğini söyledi. Bir önceki proje eski rakamlarla 1 katrilyonun üzerinde bir yatırım gerektirirken bu 600 trilyonluk bir yatırım. Bu konuyu Kalkınma Bakanı'yla görüştük. Önce güneş kolektörlerine çok sıcak bakmadı ama daha sonra ikna ettik. DSİ de projeyi bu şekilde gönderdi, proje şu anda Kalkınma Bakanlığı'nda. Bize ifade edilen 2017 yılının başlarında bunun hazırlanıp ihale aşamasına getirileceği yönünde.

 

- Yeni Teşvik Yasası'nın hazırlanması yönünde çalışmalar vardı. Bu çalışmalar ne aşamada? Elazığ 4. Bölge'den 5 veya 6. Bölge'ye çıkabilecek mi?

 

Şu anda bölgesel anlamda bir teşvik çalışmasının olmadığını söyleyebilirim. Bizim Teşvik'te 4. Bölge'de olmamıza rağmen bazı yatırımlar teşvik dışı kalmıştı. Buna ilişkin bir rapor sunduk. Orada bir yönetmelik değişikliğiyle Elazığ'ın beklenti içerisinde olduğu yatırımlar da Teşvik kapsamına alınacak. Ancak bütün olarak Türkiye'de Teşvik konusunda gerek Kalkınma bürokrasisi gerekse Ekonomi bürokrasisi bir çalışma yapıyor. Bu çalışmada henüz yaklaşım ortaya çıkmış değil. Yani yine bölgelerle mi devam edilecek yoksa sektörel teşvik veya kümelenmeyle mi devam edilecek bununla ilgili henüz mesafe alınmış değil. Çünkü bütün olarak Teşvik mevzuatının değişmesini gerektirecek bir konu. Bu konuda nasıl bir yaklaşım izleneceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bunun da takipçisiyiz.

 

- Milletvekili seçilmenizin üzerinden yaklaşık 11 aylık bir süre geçti. Bu süreçte planladığınız çalışmaların ne kadarını gerçekleştirebildiniz?

 

Önemli bir mesafe aldık diye düşünüyorum. Biz geldiğimizde Elazığ'ın gündeminde Yimpaş, stat, Uluova, Şorşor Deresi, Kuzey Çevre Yolu gibi sorunları vardı. Bunlar Elazığ'ın büyük projeleri olarak tartıştığı konulardı. Çok olağanüstü dönemler yaşamamıza rağmen bunların takibini geciktirmedik. Yimpaş meselesi çözüldü, yıkımı yapılarak yerine de Turizm Meslek Okulu yapılacak. Kuzey Çevre Yolu'nun da başlangıç ihalesi yapıldı, idari aşaması bekleniyor. Şorşor Deresi gerek İller Bankası nezdindeki ihalesi gerekse DSİ nezdindeki ihalesi yapıldı, süreç başladı. Müteahhit çalışmalarına başladı. Çünkü bunlar Belediye protokolüyle yürüyen işlerdi. Bu da çözümlenmiş oldu. Elazığ'ın içme suyu yıllardır gündemdeydi, bu da ihale edildi. 2040 yılına kadar Hamzabey Barajı'ndan Elazığ'a gelecek içme suyunun isale hattı ihalesi yapıldı. Planlanan 2018 yılında bitmesi. Bu da Elazığ'ın 2040 yılına kadar Elazığ'ın içme suyu sorununun çözümlenmesi, kaliteli su içmesi ve pompajlarla özellikle çorak haline getirilen ovanın bu yükten kurtarılması demek. Bunlar yapılan işler. Uluova konusuna ayrıntılı olarak değindik zaten, inşdigerah önümüzdeki yıl içerisinde bu da çözümlenmiş olacak. Önümüzde bir stat meselesi kaldı. Stat için görüşmeler yaptık ve buraya bir teknik heyet gönderildi. Heyet incelemelerini yaptı ve burada tribünlerin modernize edilerek yerinde yapılması şeklinde bir kanaat oluştu. Şu ana kadar çözemediğimiz bir bu sorun var. Bunun dışında ilçelerin sağlık yatırımlarını büyük ölçüde planladık, Özel İdare üzerinden yolları, kanalizasyonları ve içme suyu sorunlarını planladığımız ölçüde bir kısmını çözdük, çözmeye de devam ediyoruz. Milli Eğitim yatırımları açısından okullaşmaya büyük hız verdik. Dolayısıyla bu olağanüstü şartlara rağmen iyi işler yaptık diye düşünüyorum.

 

- Konuşmanızda kısaca değindiniz ama Kuzey Çevre Yolu konusunu biraz daha açmak istiyorum. Bununla ilgili bakanlık nezdinde görüşmelerde bulundunuz. Son durum nedir, biraz daha detaylı bilgi verebilir misiniz?

 

Zaten bu yılın programına alınmıştı. Bildiğim kadarıyla Karayolları başlangıç ihalesini de yaptı ama ihalelerin kesinleşme süreçleri var. Bu süreç daha tamamlanmadığı için idare kamuoyuyla paylaşmadı. Kuzey Çevre Yolu da yıllardır Elazığ'ın gündeminde olan bir konu. Elazığ'ın öncelikli olan sorunlarının ilgili bakanlıklar nezdinde hep takipçisi olduk. Bunun da takipçisi olduğumuzun bilinmesini istiyorum. Bu da başlayacak. Ödenek sorunları çok rahatlıkla aşabileceğimiz bir sorun. Bu proje Elazığ'ı rahatlatacak, ufkunu açacak, belki şehirde Belediye'nin planlamasını daha rahat yapmasını sağlayabilecek bir proje. Bunu da önemli buluyorum.

 

-Geçtiğimiz aylarda Diyanet İşleri Başkanı'yla bir görüşme yaparak Harput'a külliye yapılması konusunda söz almıştınız. Bununla ilgili bir gelişme var mı?

 

Harput'u hor kullandığımızı özellikle belirtmeliyim. Çünkü Harput Elazığ'ın bir hikyesidir. Şehirlerin bir hikyeleri olur bizim de hikyemiz Harput'tur. Bir şehri hangi yönüyle ön plana çıkaracağınız önemlidir. Harput'u bir markaya dönüştürmemiz gerekiyor. Mahir beyin Kültür Bakanlığı döneminde burada 2 günlük Harput Çalıştayı yapmayı planlamıştık. Fakat kendisi bakanlıktan ayrıldığı için gerçekleştiremedik. Yeni bakanımızla da henüz bunu konuşamadık. Ama Harput'ta bizim düşündüğümüz Vilayet, Belediye, Vakıflar Kültür Bakanlığı koordinesi içerisinde Harput Evleri'ni yapmak. Harput'un tarihi dokusuna uygun olarak, Ankara'daki Hamamönü modeline benzer bir şekilde Harput Evleri oluşturmak. Bunların bir kısmı süreç içerisinde işletmeye dönüşürken dolayısıyla turizm için ilgi odağı olacak. En önemlisi orada Harput'un görüntüsünü bozan yapılar vardı. Yıkım irademizi Diyanet İşleri Başkanlığı'yla paylaşmıştık. Orada Diyanet'in kullandığı bir eğitim merkezi var, modern bir usulde inşa edilmiş ve bu tarihi dokuya aykırı. Bunları yıkarken o arsaya biraz da Belediye'nin arsa ilavesiyle büyük bir külliye oluşturmayı düşünüyoruz. O külliyeyi de özel sektör imknlarıyla düşünüyoruz. Projesi ile ilgili Vilayet çalışmalarını sürdürüyor. Güzel de bir proje oluyor. Son rötuşları tamamlanınca Sayın Valimiz sanıyorum kamuoyuyla paylaşır. Orada Vilayet, Belediye ve bizlerin desteğiyle önemli bir külliye ortaya çıkacak. Diyanet'ten ne kadar yardım alabiliriz bilmiyorum ama Diyanet İşleri Başkanı'yla bu konuyu paylaşmıştık. Oradaki modern yapıları yıkma irademiz mevcut.

 

- Bir milletvekili olarak Elazığlı bürokratları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bürokratlar Elazığ'ın kalkınması için sizi yeterince yönlendiriyor mu?

 

Vekil olarak seçildiğim ilk aylarda da söylemiştim, bürokratlar üzerinde bir vesayet kurumu değiliz. Ama siyaset şehre yapılan hizmetlerin sorumluluğunu taşıyan bir mekanizmadır. Bu mekanizma bizim üzerimizde olduğu için onların çalışma biçimiyle ilgili sıralı amirler zinciri içerisinde sorunlu olanları yukarıya taşımakla mükellefiz. Bu izleme süreçleri içerisinde zaten bir takım şeyler de yaptık. Bazı değişikler oldu, olacak da. Bizim tempomuza, siyasetin çalışma temposuna ayak uydurmayan bürokrat mutlaka sıralı zincir içerisinde tasfiye olur. Ama bunu şu şekilde algılamamak lazım. Ne biz onların sicil amiriyiz ne de üzerinde bir vesayet kurumuyuz. Yani onları görevden alacak olan ben değilim. Ama görevden alacak mercilere sorunu ulaştıracak olan siyasettir. Dolayısıyla biraz yavaş tempo görüyorum. Bu tempoya hala ayak uyduramayanlar var. Ayak uyduramayan mekanizma içerisinde tasfiye olacaktır. Sistem zaten kendisi bunu kabul etmez. Elazığ'ın hızlı yürümeye ihtiyacı var. Bu hızlı yürüyüşe hepimiz ayak uydurmak zorundayız. Burada çok çalışkan bir valimiz var, gayretli bir belediye başkanımız var. Kamu bürokrasisi de aynı gayreti ortaya koymak zorunda. Bunu yapan bir çok bürokrat arkadaşımız var elbette onların hakkını da yemeyelim.

 

- Özellikle bu döneme baktığımız zaman milletvekilleri, vali, belediye başkanı ve STK'ların birlik ve beraberlik içerisinde olduğunu görüyoruz. Bu da şehre olumlu olarak yansıyor. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?

 

Olması gereken zaten bu. Binanın tuğlaları gibi birbirimizi destekleyerek yükselmek zorundayız. Biz çalışırken bir başka kurum yaya kalırsa bina yükselmez. Hepimiz bunun bilincindeyiz. Sayın Valimizi ben zaten daha önceden de tanıyordum. Elazığ'da da bir Elazığlı gibi gayretli çalışmalarını görüyorum. Elazığ halkından da gerekli ilgiyi görüyor. Sayın Belediye Başkanımız zaten belediyecilikten gelen, sorunları bilen birisi. Onun da gayretli çalışmalarını görüyoruz. Buna bizim de gayretlerimiz eklenince ortaya bir enerji çıkacağı muhakkak. Ama biz çatışma içerisinde olursak bundan zarar gören Elazığ olur. Bize öngörülen 4 yıllık milletvekilliği sürecinin çok uzun olmadığını düşünüyorum. Bu süreci en verimli şekilde kullanamazsak millete vefa borcumuzu ödememiş oluruz ve millet bizden bunun hesabını sorar. Biraz da bu bilinçle hareket edince problem olmuyor. Somut olarak bende bunun iyi sonuçlarını görüyorum. Böyle devam etmek zorundayız.

 

- Bize vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum. Son olarak neler söylemek istersiniz? Elazığlılara bir mesajınız var mı?

 

Ben size teşekkür ediyorum. Elazığ halkına da özellikle teşekkür etmek istiyorum. Sıkıntılı süreçler yaşadık, olağanüstü süreçlerden geçtik. Elazığ halkının desteğini, gayretini, duasını hep arkamızda gördük. Elazığ için biz ne yaparsak azdır. Bu bilinçte olduğumuzun bilinmesini istiyorum. Bundan sonraki süreçlerin çok daha iyi olacağına inanıyorum. Devlet yapısını yeniden düzenleyecek, sorunlarından arınacak. Bu şartlar altında bile biz Elazığ'a hizmeti aksatmayacağız. Bize tayin edilmiş olan görev süresi içerisinde sonuna kadar Elazığ'ın hizmetinde olacağız.

 

Bakmadan Geçme