AVRUPA AĞA
Ağalığın ne olduğunu hepimiz biliriz, kimimiz duyduk kimimiz yaşadık, hele hele benim gibi yaşı altmışı bulanların çocu
Ağalığın ne olduğunu hepimiz biliriz, kimimiz duyduk kimimiz yaşadık, hele hele benim gibi yaşı altmışı bulanların çocukluğu da köyde geçmişse eğer kesin ne olduğunu bilirler.
Bayram namazından çıktıktan sonra köyün büyükleri beklerlerdi ki, ağa bir göz işareti yapsın da gitsin bayram yemeği yesin ağanın evinde.
Ben şahsen hatırlıyorum, camiden çıktıktan sonra ağanın istemediği veya dalgınlıkla varlığının farkında olmadığı komşular püs melül evin yolunu tutarlardı, içinden de acaba ne eşeklik yaptım ki ağa beni çağırmadı diye, suçluluk duygusuna kapılırlardı.
Süt dökmüş kedi gibi evine dönenlerden bazılarını ağa sonra hatırlar khyası ile haber gönderirdi ben şahit oldum, ulan Musto ağa dedi ki gitsin bizim ağırdaki mayısı döksün o da gelsin, milli piyango vurmuş gibi fırladığını, gözüne ışık geldiğini ben 5-6 yaşlarında çocuktum hatırlıyorum.
Bizden öncekiler anlatıyorlardı, ağa gelmeden namaza durulmazdı, ağa bazen uykuda kalırdı Allah bilir bayram namazının vakti de geçerdi, zırt pırt kapısına gidip çalamazdık ağamız kalktılar mı diye. Geldiği zaman kılardık.
Şener Şen'in ağa filmleri tamda bizi anlatıyor.
Bizim köyde anlatırlardı yine köyün birinde yağız bir genç nasılsa bir at geçirmiş eline, atla ağanın kapısın, bahçesinin önünden biraz hızlıca geçmiş. Selamını da vermiş, gençlik heyecanı ile hayvanın ndigerarı taşa gelince bir çatur çutur ses çıkarmış. Ağa küplere binmiş.
Kim ulan bu böyle, ağam bizim Hüssonun oğlu ula ne zaman peydah oldu bu böyle, gidin şunun ayaklarını kırın, ağanın kapısının önünden atla geçmek neymiş görsün.
O vicdansızlar da gider o genci hastanelik ederler.
Daha sonra köylü bilinçlenir ağalığı tarihe gömer tabi.
O ağaları ağa yapan bizdik biz onların suçu yoktu.
***
Şimdi de Avrupa Avrupa dedik, 70 senti gittik dilendik, Avrupa Birliği'ne girdik gireceğiz, insan hakları sadece onlarda varmış gibi hayran olduk, bel büktük kendimizden olduk.
Şimdi işler değişti ağalar.
Evet dünya 5'ten büyüktür.
Ve bu dünyada TÜRKİYE diye bir devlet vardır.
***
Sayın Bakan'ımız Avrupa'da köpekli korumalara direnirken işte o atlı genci hatırladım.
Tam da bu manzara, nasıl olur da, Türkiye bize kafa tutar, kapımızın önünden dörtnala geçer gider diye.
Biz kendi içimizde birbirimizi eleştiririz bu kültür atalarımızdan kalma bize 'Hatanı hatırlatana hürmet et' diye.
Lakin bu konuda tek vücut, tek yumruğuz.
***
Sayın Cumhurbaşkanı'mız RECEP TAYYİP ERDOĞAN belki de Avrupa ağalığının yıkılması sizin önderliğinizde, bizim elimizle olacaktır.
Ve çatırdamaya başlamıştır.
Sizinle beraberiz.
***
Sizden iki seferberlik ilanı daha bekliyoruz.
***
Bir okuma seferberliği.
İki dürüstlük seferberliği.
***
GÜNEŞE YAKIN DOĞU ŞİİRİMİN SON DÖRTLÜĞÜ İLE SELAMLIYORUM
,,,,,,,,,
Çekmiş çizmelerini istikbl kuşanıyor.
Güneş uzak yıldızlara resmini çizecek.
Sevdan için yıldızlar semadan boşalıyor.
Göğe bekler 'TÜRKİYE'... Her çakışında şimşek..
Bayram namazından çıktıktan sonra köyün büyükleri beklerlerdi ki, ağa bir göz işareti yapsın da gitsin bayram yemeği yesin ağanın evinde.
Ben şahsen hatırlıyorum, camiden çıktıktan sonra ağanın istemediği veya dalgınlıkla varlığının farkında olmadığı komşular püs melül evin yolunu tutarlardı, içinden de acaba ne eşeklik yaptım ki ağa beni çağırmadı diye, suçluluk duygusuna kapılırlardı.
Süt dökmüş kedi gibi evine dönenlerden bazılarını ağa sonra hatırlar khyası ile haber gönderirdi ben şahit oldum, ulan Musto ağa dedi ki gitsin bizim ağırdaki mayısı döksün o da gelsin, milli piyango vurmuş gibi fırladığını, gözüne ışık geldiğini ben 5-6 yaşlarında çocuktum hatırlıyorum.
Bizden öncekiler anlatıyorlardı, ağa gelmeden namaza durulmazdı, ağa bazen uykuda kalırdı Allah bilir bayram namazının vakti de geçerdi, zırt pırt kapısına gidip çalamazdık ağamız kalktılar mı diye. Geldiği zaman kılardık.
Şener Şen'in ağa filmleri tamda bizi anlatıyor.
Bizim köyde anlatırlardı yine köyün birinde yağız bir genç nasılsa bir at geçirmiş eline, atla ağanın kapısın, bahçesinin önünden biraz hızlıca geçmiş. Selamını da vermiş, gençlik heyecanı ile hayvanın ndigerarı taşa gelince bir çatur çutur ses çıkarmış. Ağa küplere binmiş.
Kim ulan bu böyle, ağam bizim Hüssonun oğlu ula ne zaman peydah oldu bu böyle, gidin şunun ayaklarını kırın, ağanın kapısının önünden atla geçmek neymiş görsün.
O vicdansızlar da gider o genci hastanelik ederler.
Daha sonra köylü bilinçlenir ağalığı tarihe gömer tabi.
O ağaları ağa yapan bizdik biz onların suçu yoktu.
***
Şimdi de Avrupa Avrupa dedik, 70 senti gittik dilendik, Avrupa Birliği'ne girdik gireceğiz, insan hakları sadece onlarda varmış gibi hayran olduk, bel büktük kendimizden olduk.
Şimdi işler değişti ağalar.
Evet dünya 5'ten büyüktür.
Ve bu dünyada TÜRKİYE diye bir devlet vardır.
***
Sayın Bakan'ımız Avrupa'da köpekli korumalara direnirken işte o atlı genci hatırladım.
Tam da bu manzara, nasıl olur da, Türkiye bize kafa tutar, kapımızın önünden dörtnala geçer gider diye.
Biz kendi içimizde birbirimizi eleştiririz bu kültür atalarımızdan kalma bize 'Hatanı hatırlatana hürmet et' diye.
Lakin bu konuda tek vücut, tek yumruğuz.
***
Sayın Cumhurbaşkanı'mız RECEP TAYYİP ERDOĞAN belki de Avrupa ağalığının yıkılması sizin önderliğinizde, bizim elimizle olacaktır.
Ve çatırdamaya başlamıştır.
Sizinle beraberiz.
***
Sizden iki seferberlik ilanı daha bekliyoruz.
***
Bir okuma seferberliği.
İki dürüstlük seferberliği.
***
GÜNEŞE YAKIN DOĞU ŞİİRİMİN SON DÖRTLÜĞÜ İLE SELAMLIYORUM
,,,,,,,,,
Çekmiş çizmelerini istikbl kuşanıyor.
Güneş uzak yıldızlara resmini çizecek.
Sevdan için yıldızlar semadan boşalıyor.
Göğe bekler 'TÜRKİYE'... Her çakışında şimşek..