'ATEŞ İŞLEMEYEN' NASIRLI ELLER
Yüzlerce yıldır süregelen kalaycılık mesleği, teknolojinin her geçen gün gelişmesiyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor
Yüzlerce yıldır süregelen kalaycılık mesleği, teknolojinin her geçen gün gelişmesiyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Buna rağmen dededen toruna, babadan oğula geçen eski meslekler son temsilcileri tarafından yaşatılmaya çalışılıyor. Elazığ'da 8 yaşında çırak olarak mesleğe ilk adımı atan 58 yaşındaki kalaycı Muzaffer usta da bunlardan biri.
Bir zamanlar mutfakların vazgeçilmezi olan bakır kapların zamanla yerini çinko, alüminyum, çelik, seramik ve teflon gibi malzemelere bırakması ile mesleğin sayılı temsilcilerinden biri haline gelen Poyraz, ateşten nasırlaşan elleriyle 50 yıldan bu yana bakır kaplara hayat veriyor.
"BU MESLEK İÇİMİZE İŞLEDİ"
Sanatını, elleri ateşi hmese de sürdürerek teknolojiye meydan okuyan Poyraz, kalaycılıkla geçen yıllarını anlattı.
Sıcaklığı 100 dereceyi geçen ateşin üzerinde bakır kapları kalaylayan Poyraz, çocukluğunun ve gençliğinin ateş ve is arasında akıp gittiğini dile getirdi.
Poyraz, mesleğine olan bağlılığını, "Bu meslek içimize işledi. Ateş yandığı zaman ellerimi hmiyorum çünkü artık nasır bağladı. Sağlığımıza zararlı bir meslek ama ne yapacaksın... Çoluk çocuk geçinmek için bu meslekle uğraşmak zorundayız." ifadeleriyle anlattı.
"BİZ OLMAYINCA BU İŞ BİTER"
Mesleğin gözde olduğu dönemlerde para kazanabildiklerini, 4 çocuğunu da bu meslek sayesinde okuttuğunu belirten Poyraz, şimdilerde ise geçmişi aradıklarını aktardı.
Poyraz, eskiden bir evde 40-50 bakır kap bulunurken, şimdi 5-10 bakır kabın zor bulunduğuna dikkati çekerek, bu nedenle gelirlerinin iyi olmadığını ancak günü kurtardıklarını kaydetti.
Çocukluğundan bu yana tüm zorluklarına rağmen işinden vazgeçmediğine işaret eden Poyraz, kendisi gibi teknolojiye direnenlerin de bırakması halinde mesleğin unutulmasından duyduğu endişeyi anlattı.
Poyraz, endişesini şöyle dile getirdi:"Biz olmayınca zaten bu iş biter. İşimiz zamanla tarih olacak. Kimse bu işe heves etmiyor. 8 yaşından beri bu iş ile uğraştığım için mesleğimize hor bakmıyoruz. Bu mesleğin isi var, dumanı var artık ciğerimize işlemiş. Birçok arkadaşımız vefat etti. Çoğu da bu işi bıraktı. Bu mesleği yapan 50 kişiden 2 kişi kaldık."
Bir zamanlar mutfakların vazgeçilmezi olan bakır kapların zamanla yerini çinko, alüminyum, çelik, seramik ve teflon gibi malzemelere bırakması ile mesleğin sayılı temsilcilerinden biri haline gelen Poyraz, ateşten nasırlaşan elleriyle 50 yıldan bu yana bakır kaplara hayat veriyor.
"BU MESLEK İÇİMİZE İŞLEDİ"
Sanatını, elleri ateşi hmese de sürdürerek teknolojiye meydan okuyan Poyraz, kalaycılıkla geçen yıllarını anlattı.
Sıcaklığı 100 dereceyi geçen ateşin üzerinde bakır kapları kalaylayan Poyraz, çocukluğunun ve gençliğinin ateş ve is arasında akıp gittiğini dile getirdi.
Poyraz, mesleğine olan bağlılığını, "Bu meslek içimize işledi. Ateş yandığı zaman ellerimi hmiyorum çünkü artık nasır bağladı. Sağlığımıza zararlı bir meslek ama ne yapacaksın... Çoluk çocuk geçinmek için bu meslekle uğraşmak zorundayız." ifadeleriyle anlattı.
"BİZ OLMAYINCA BU İŞ BİTER"
Mesleğin gözde olduğu dönemlerde para kazanabildiklerini, 4 çocuğunu da bu meslek sayesinde okuttuğunu belirten Poyraz, şimdilerde ise geçmişi aradıklarını aktardı.
Poyraz, eskiden bir evde 40-50 bakır kap bulunurken, şimdi 5-10 bakır kabın zor bulunduğuna dikkati çekerek, bu nedenle gelirlerinin iyi olmadığını ancak günü kurtardıklarını kaydetti.
Çocukluğundan bu yana tüm zorluklarına rağmen işinden vazgeçmediğine işaret eden Poyraz, kendisi gibi teknolojiye direnenlerin de bırakması halinde mesleğin unutulmasından duyduğu endişeyi anlattı.
Poyraz, endişesini şöyle dile getirdi:"Biz olmayınca zaten bu iş biter. İşimiz zamanla tarih olacak. Kimse bu işe heves etmiyor. 8 yaşından beri bu iş ile uğraştığım için mesleğimize hor bakmıyoruz. Bu mesleğin isi var, dumanı var artık ciğerimize işlemiş. Birçok arkadaşımız vefat etti. Çoğu da bu işi bıraktı. Bu mesleği yapan 50 kişiden 2 kişi kaldık."