Artık Çay Fırlatmasak mı?

Seçimlerin doğası, tatlı yarışması ve seçim kampanyalarının gereği seçim sath-ı mailinde belki bu çok doğru ve isabetli kabul edilebilir. Ancak, deprem, sel, yangın gibi afetlere mazur kalmış; yaralı, mahzun ve bin bir sorunla uğraşan, belki afetlerde yakınlarını kaybetmiş insanlara çay fırlatmak hem etik hem de vaktin vacibi gereği çok doğru değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakınında ve yanında bunun doğru olmadığını söyleyecek bir vicdanlı ve Erdoğan'ı gerçekten seven ve onun gelecekte üzülmesine üzülecek samimi bir adamı yok mu Allah aşkına.

Bu sayfalardan hep yazıp durduk ve dedik ki merhum 15 Temmuz şehidi Erol Olçok'un şehadetinden sonra Erdoğan, ne halkı okuyabildi, ne halkın beklentilerini anlayabildi, ne halka sıcak gelecek bir slogan üretilebildi ne de seçim şarkısı yapılabildi.

Ne Fahrettin Altun ne İbrahim Kalın ve ne de diğer danışman ordusu. Hiç birinin öngörüsü Erol Olçok'un milyonda biri kadar değil ne yazık ki.. Onların karşı mahalleye hoş görünme noktasındaki donanımları, geniş halk kitlelerinin duygu, düşünce ve beklentilerini anlamalarının önünde perde çekiyor ve akıl tutulmasını geçtik algı tutulması yaşatıyor.

Bir insan, her şeyini ona borçlu ve “Reisim” dediği liderinin zor durumda kalmasını ister mi?

Korkmayın ve çıkın Erdoğan'ın karşısına ve “Sayın Cumhurbaşkanım, şu çay atma işini artık sonlandıralım” deyin. Korkmayın sizi aforoz etmez. Önce “neden?” diye sorar. Sonra sizi dinler ve ikna olarak bundan vazgeçer.

Şunu iyi bilin ki, Erdoğan sizi “sen çok yaşa” diyesiniz diye yanına almadı. “Senden büyük Allah var” müktesebatının bir neferi olarak sizden doğruları söylemeniz için yanına aldı. Kaldı ki bunu yapmanız için kendi görevinizle birlikte farklı kurumlardan da maaş ödeniyor sizlere. Maaşınızın ve görevinizin hakkını verin artık. Hiçbir şey yapamıyorsanız bile bu konulardan mustarip olan bir vicdanlı danışman, her türlü süzgeçlerden geçerek Erdoğan'a ulaşan medya haberleri duvarını aşarak bu yazının okunmasını sağlasın. Siz kötü olmayın. Bizim yazımızı örnek gösterin.

Biz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sizden daha çok seviyor, yanlışlara üzülüyor ve hatta ağlıyoruz. Neden mi? Belki kurtulur gemi diye.