ANNE-BABA KAVGASI ÇOCUĞU NASIL ETKİLER?
Elazığ Bahçeşehir Okulları PDR Uzmanı Bigem Varol ile Anne-Baba tartışmaları üzerine bir röportaj gerçekleştirdik
Elazığ Bahçeşehir Okulları PDR Uzmanı Bigem Varol ile Anne-Baba tartışmaları üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
BİGEM VAROL:Öncelikle bu soruyu sorduğunuz anda aklıma ‘Çocuklar Duymasın' da ki ‘MUTFAK! repliği geldi .Belkide farkında olmadığımız ama bir çok mesaj verebilen bir diziydi .Çocuklar bir tartışma ve sorunun olduğunun farkındaydı ancak o ana şahit olmazlardı. Mutfakta sorun çözülsün ya da çözülmesin mutfaktan dışarı çıkıldığında durum çözülmüş gibi gösterilir akşam tekrar konuşulurdu.
Çocuğun gözü önünde tartışmanın çocuğun üzerindeki etkileri nelerdir?
Tartışmanın çocuk üzerindeki etkisi, nasıl ve ne kadar sık yaşandığı ile ilgilidir. Eğer tartışmalar çok sık olmuyor ve tartışma sonunda çözüm üretiliyorsa bu zarar değil tam tersine fayda getirir.
Anne babalar birbirlerini sevseler bile anlaşmazlık yaşayabilecekleri ve bunun çözüme ulaştırılmasıyla ilişkilerinin olumlu yönde etkilenip güçleneceği mesajını vermiş olurlar. Hiçbir şey , anne ve babası arasındaki güçlü ilişkiden aldığı kadar güveni çocuğa veremez. Ve hiçbir şey çocuğa ebeveynlerinin mutluluğunu görmek kadar sevildiğini htiremez. Aynı şekilde, araştırmalar huzurlu, sıcak ailede büyüyen çocuğun daha sevecen ve empatik olduğunu göstermektedir. Eğer anne – baba tartışmalarını her seferinde çocuklarından gizlerlerse, çocuklar büyüdükçe ilişkilerinde gerçekçi olmayan beklenti içine girebilir.İleri yaş dönemlerinde pamuklar içinde büyümüş çocuğumuz hayatın gerçekleriyle yüzleşince ciddi bunalımlara ve depresyona girebilir.
ÖFKE DE AİLEDEN ÖĞRENİLİYOR...
Çocuk beynini bilgisayara benzeten “Anne-baba öfkeli ve saldırgan tavırlarıyla çocuğa kötü örnek olur”. Her ailede eşler arasında zaman zaman tartışma yaşanabilir. Ancak bu durumda öfkenin kontrolü önemli. “Öfke değil, ifade şekli sorun yaratır.. “Anne baba çocuğun önünde kavga ettiyse, yine çocuğun önünde barışmalı. Eşler arasındaki öfke hali sürekli ve şiddetliyse mutlaka uzman desteğine başvurulmalı”...
Tartışma sırasında anne babaların neler yapmaları, neler yapmamaları gerekir?
Çocuğun psikolojisinin olumsuz etkilenmemesi için nelere dikkat edilmelidir? Tartışma sırasında çiftler yıkıcı eleştiriler yapmıyor, hakaret etmiyor, birbirlerini dinliyor, şiddete başvurmadan sonunda uzlaşmayı başarıyorlarsa çocuk bu durumdan olumsuz etkilenmez. Fakat, kapıların çarpıldığı, sinirli bağrışmaların yer aldığı şiddet içeren, yıkıcı tartışmalar çocuğun güven duygusuna zarar verir. Neden annem- babam birbirlerinden bu kadar nefret ediyorlar, acaba bu benim suçum mu? Diye düşünebilir çocuk…
Anne –Baba Kavgası sırasında çocuk hangi duyguları yaşar ?
Bu duygular çocukta kendini korku, kaygı, çaresizlik, öfke olabilir. Ancak seslerin çok yükseldiği bir ortamda elbette çocuğun ilk htiği duygu korku olacaktır. Anne ve babanın neyden dolayı kavga ettiğini bilmediğinden kendisinin ve ebeveynlerinin zarar göreceğini düşünür çocuk. Kavga sırasında kulağını tıkayabilir, yüksek sesle bağırıp kavgayı bastırmaya çalışabilir, yorganın altına girerek sessizce ağlayabilir. Birde kaygı durumları vardır tabi bunlar bilinçdışı bir süreçte ifade bulur ve çocuğun sosyal hayatında kendine çok önemli bir yer bulur. Çocuğun okul yaşantısında, arkadaşlık ilişkilerinde ve kendine olan öz saygısında kendini gösterebilir.
Okul başarısının düşmesi ve akran zorbalığında bulunmasının altında bu durumun bilinçaltının kalıntıları olabilir. Aileyi korumacı bir tavır sergileyen çocuk okula gitmek istemeyebilir, arkadaşlarına karşı kavgacı bir rol'e bürünebilir, dikkat dağınıklığı yaşayabilir ve huzursuz bir görünüm sergileyebilir. Uyku düzenleri bozulabilir, gece korkuları artabilir normalde tek başına uyuyabilen bir çocuk anne ve babası birbirine zarar vermesin diye birlikte uyuma tekliflerinde bulunabilir. Çocuk anne –baba çatışmasını yatıştırmaya çalışırken aslında kendi varoluşunu idame ettirmeye çalışır.
Anne baba arasındaki tartışmalar ve kavgaların çocuk üzerinde her yaşta farklı bir etkisi mi vardır yoksa çocuk kaç yaşında olursa olsun bu olumsuz etki aynı mıdır?
Anne baba arasındaki tartışmaların çocuk üzerindeki etkisi şüphesiz her yaşta olumsuzdur. Anne baba çocukla ne kadar iyi olsa da , birbirleriyle iyi olmadıklarında ‘babanla/annenle mutsuzum' mesajını verdiklerinde, çocuğun bir yanı hep küs kalır onlara… Her insan yaşı kaç olursa olsun anne babasını birlikte ve mutlu görmek ister. Anne baba düşmanlığının temeli oidipal döneme dayanır “Oidipal dönemde anneye karşı yoğun bir kızgınlık duyan kız çocuğunun bu düşmanlık duyguları geçmezse, anne kız ilişkisi ergenlik döneminde çok kolay zedelenebilir.” Çocuklar olayları kendi üzerlerinden okur. Okul öncesi ilk çocukluk yıllarında, anne-babasının kavgasını ‘Birbirlerini sevmiyorlar, dolasıyla beni de sevmiyorlar' şekline oluyor. 7-8 yaşından itibaren daha somut düşünmeye başlayınca, detayları fark ediyor.
Örneğin 9-10'lu yaşlarda suçlu arayışı başlıyor. ‘Hangisi hatalı ve yanlış, hangisi daha fazla sorun yaratıyor'u düşünüyor. Yani taraf belirlemeye başlıyor. Ergenlik çok daha sıkıntılı. Zaten dışarıya yönelmeye ve arkadaş ilişkilerinin önemi artmaya başlar. Bu süreçte aile içi kavgalar ergenleri iyice uzaklaştırabiliyor. Evdeki huzursuz ortamdan etkilenen çocuklar tırnak yeme, yalan söylemek, uyku bozukluğu, idrar kaçırma ve saldırganlık gibi belirtiler gösterebiliyor. Bazıları her şeyi kavgayla ve sınır zorlamayla hdigeretmeye çalışıyor. Bazılarıysa tam tersi fazlasıyla tolere eden ve rekabete girmekten kaçınan çocuklar oluyor.
Ergenlik döneminde , anne babasının tartışmasına sürekli tanık olması, huzursuz ev ortamı genci karmaşaya iç çatışmaya ya da suça itebilir. Anne baba modelinin, ergenin kişilik yapısının oluşmasında önemli rolü vardır. Gergin ortamdan etkilenen ve yıllarca kurtulamayan kişi orta yaşlarına gelse bile hala sağlıklı sosyal ilişki kuramayabilir.. Alkolizm ile birlikte seyreden aile içi şiddet çok daha tehlikeli durumdadır.
KÜÇÜK TARTIŞMALAR FİKİR ALIŞVERİŞİNİ ÖĞRETİR...
Eşler arasında sık sık şiddetli kavgalar yaşanan bir evde, çocuğun bu durumdan etkilenmemesi düşünülemez. Çocukların bu durumdan dolayı kendilerini suçlar, ailesi tarafından sevilmediklerini düşünüyor. Öte yandan aynı çatı altında yaşayıp da çocuğun yanında tartışmamak çok zor. Aslında doğru olan çocuğun yanında küçük tartışmaları bırakıp diğer ebeveynle aynı fikirde olduğumuzu göstermek. Tartışma konusu önemli olsa bile, karşılıklı hakaretler, özellikle şiddet ve öfke, iki tarafın da kendisine hakim olmasını zorlaştırır ve kavganın daha da büyümesine neden olur.
Şiddete şahit olmak en az şiddete maruz kalmak kadar yaralayıcı olabilir. Kavgaların bu noktaya gelmeden sonlanması önemli. Bazen de ebeveynler arasında, çocuğun bakımı ve eğitimiyle ilgili konularda anlaşmazlık olur ve anne-baba sanki ‘ben daha iyi ebeveynim' demek ister gibi gizli bir otorite yarışına girer. Böyle durumlarda konuyu çocuğun önünde tartışmaya gerek yok. Hatta hatalı tarafın bunu kabullenmesi ve diğer tarafı karalamaması çocuk için en doğrusu.
KÜÇÜK TARTIŞMALAR NORMAL
Arada sırada meydana gelen küçük tartışmalar çocuğu incitmez. Çocuk, karşılıklı fikir alışverişini bu şekilde öğrenebilir, çocuğa farklı görüşlere saygı duymayı öğretmek için de iyi bir fırsat olur. Eğer eşler birbirlerine saygı duyduklarını gösteriyorsa çocuk kendini güvende hisseder. En ufak şeylerin bile şiddetli tartışmalar doğurduğu ortamlar çocukları çok korkutur. Ebeveynlerini kaybedeceğini düşünen çocukta kabus görme, gece korkuları gibi pek çok sorun çıkabilir. Çocuklar bazen ağlayan, kendini savunan ya da baskıcı ebeveynle özdeşleşir. Okulda ya da evde bu tarz davranışlar sergiler.
Çocukların şiddet içerikli davranışları, evdeki sorunlar nedeniyle üzüldüğünün bir göstergesi olabilir. Aileler tartışmaları gizleyip çocuklarının önünde kavga etmemeye çalışsa bile, huzursuz ve gergin ortam muhakkak çocuk tarafından algılanır ve kişilik gelişimini olumsuz etkileyebilir. En önemli noktalardan biri de anne-babanın tartışma sonrası çocuklarıyla konuşmaları ve endişelerini azaltmaları. Yoksa çocuk korkuları ve endişeleriyle başbaşa kalabilir. Tartışmalara tanık olduğunda anlayabileceği bir şekilde ‘bu aramızda bir konu, biz hdigeretmeliyiz, seninle ilgili değil' mesajı verilmeli. Büyüklerin sorunlarının dışında kalması gerektiği konusunda yeterince açık konuşmazsak, anne ya da babasının yanında yer almak isteyebilir. Bir ebeveynle diğerine karşı işbirliği yapmak, çocuk için tehlikeli ve zarar veren bir durum.
Çocuk kendini neden suçlu hisseder?
‘Uslu dursaydın biz kavga etmezdik ‘ en tehlikeli cümlelerden biridir.Eğer çocuk kavga sırasında hakem olmaya ve taraf tutmaya zorlanırsa çaresizlik içine düşer ve seçim yapamaz .Kendi içinde durumu tam olarak algılayamadığı için haklı olan tarafı seçmek zorunda bırakılırsa anne ya da babanın artık onu daha az seveceğini düşünür .Yetişkinlere müdahale edemeyen çocuğun çaresizlik duygusu artar .Bu süreç sonunda kendini tamamen kapatıp görmezden gelme de uygulayabilir .Şaşkın bir halde bloke olur .Ve siz üç kere doğru şifreyi giremezseniz o çocuğa ulaşmak bir o kadar zor hal alır .
Bu tartışmaları süreç içerisinde olumlu bir hale çevirmek mümkün müdür ?
Çocuklar zaman zaman anlaşmazlıkların olabileceğini, bununla ilgili konuşulabileceğini de ailede öğrenir. Ama bu tartışmalar yaşanırken anne-babanın birbirlerine karşı gösterdikleri tavır, kullandıkları ses tonu, seçilen kelimeler ve tabii tartışma konusuna dikkat ediliyorsa çocuklar da bir şeylerin hdigeredilmeye çalıştığını anlıyor. Makul bir tartışma ve fikir alışverişi ortamı çocuklara olumlu şeyler de katabilir tabiki . Sosyal ortamında sıkıntı yaşayan çocuk bunun normal bir süreç olduğunun farkına varır ve çözüm önerileri bulup kendi sorunlarını kendi çözebilecek hale gelir. Dünyayı sadece mutluluk ve hazdan ibaret görmez ve bu durumları doğal karşılar. Sıkıntılı durumlara direnç eşiği yükselir her tartışmada hemen kırılmaz. Hayatta sadece sevgi ve hoşgörünün değil öfke ve kızgınlığında insani duygular olduğunu fark eder. Tabii bu durumun kavga ve tartışma anında nasıl kullanılması gerektiğini de .. Bu sebepten kavgaları çocuğun olmadığı bir zaman dilimine ertelemek en doğrusu olacaktır.
Hem pastayı yiyip hem ona sahip olamazsınız !
Çocuğun yanındaki tartışma ortamı düzelemez bir hal almaya başladığında özel bir işaret sistemi ile ara verilebilir. İngiliz psikiyatrist Fairbain dediği gibi ‘ Hem pastayı yiyip hem ona sahip olamazsınız' hem kavga edip hem ruhsal olarak sağlıklı olmasını beklemek çok mümkün değildir. Çocuğunuzun bu durumdan çok etkilendiğini htiğiniz anda okul rehber öğretmeni, pedagog ,alanında uzman kişilerden yardım alabilirsiniz. Bizler çocuğunuzun ve sizin mutluluğu için görev almaktayız .
Son olarak söylemek istedikleriniz var mıdır?
Evet kısaca şöyle özetlemek istiyorum. Tartışmanın da bir adabı vardır. Çocuğu bu durumdan en az hasarla kurtarmak için ; Öldürme ve intihar gibi tehditlerde bulunmayın. Boşanma, terk etme ve ayrılma ifadelerini kullanmayın. Çocuğa sen akıllı olsaydın böyle olmazdı yaramazlık yaparsan bu evi bırakır giderim tarzı cümleler kullanmayın. Çocukları taraf olmaya zorlamayın. Hırsınızı çocuktan çıkarmayın, öfkenizi onlara yöneltmeyin. Çocuklarınıza birbirinizi kötülemeyin. Diğer aile bireylerinin de bunu yapmasına izin vermeyin. Çok duygusdigeraştığını düşünüyorsanız onunda bir birey olduğunun farkında olarak anlayabileceği şekilde karşınıza alıp konuşun.Çocuğunuzun nasıl bir birey olarak yetişmesini istiyorsanız, siz de öyle davranın. Çünkü o büyürken sizi örnek alıyor.
ÇOCUĞUNUZA KOŞULSUZ SEVGİYLE YAKLAŞIN . CEZALANDIRMAYIN, ARKADAŞI DEĞİL ANNE-BABASI OLUN.
TEŞEKKÜRLER....
BİGEM VAROL:Öncelikle bu soruyu sorduğunuz anda aklıma ‘Çocuklar Duymasın' da ki ‘MUTFAK! repliği geldi .Belkide farkında olmadığımız ama bir çok mesaj verebilen bir diziydi .Çocuklar bir tartışma ve sorunun olduğunun farkındaydı ancak o ana şahit olmazlardı. Mutfakta sorun çözülsün ya da çözülmesin mutfaktan dışarı çıkıldığında durum çözülmüş gibi gösterilir akşam tekrar konuşulurdu.
Çocuğun gözü önünde tartışmanın çocuğun üzerindeki etkileri nelerdir?
Tartışmanın çocuk üzerindeki etkisi, nasıl ve ne kadar sık yaşandığı ile ilgilidir. Eğer tartışmalar çok sık olmuyor ve tartışma sonunda çözüm üretiliyorsa bu zarar değil tam tersine fayda getirir.
Anne babalar birbirlerini sevseler bile anlaşmazlık yaşayabilecekleri ve bunun çözüme ulaştırılmasıyla ilişkilerinin olumlu yönde etkilenip güçleneceği mesajını vermiş olurlar. Hiçbir şey , anne ve babası arasındaki güçlü ilişkiden aldığı kadar güveni çocuğa veremez. Ve hiçbir şey çocuğa ebeveynlerinin mutluluğunu görmek kadar sevildiğini htiremez. Aynı şekilde, araştırmalar huzurlu, sıcak ailede büyüyen çocuğun daha sevecen ve empatik olduğunu göstermektedir. Eğer anne – baba tartışmalarını her seferinde çocuklarından gizlerlerse, çocuklar büyüdükçe ilişkilerinde gerçekçi olmayan beklenti içine girebilir.İleri yaş dönemlerinde pamuklar içinde büyümüş çocuğumuz hayatın gerçekleriyle yüzleşince ciddi bunalımlara ve depresyona girebilir.
ÖFKE DE AİLEDEN ÖĞRENİLİYOR...
Çocuk beynini bilgisayara benzeten “Anne-baba öfkeli ve saldırgan tavırlarıyla çocuğa kötü örnek olur”. Her ailede eşler arasında zaman zaman tartışma yaşanabilir. Ancak bu durumda öfkenin kontrolü önemli. “Öfke değil, ifade şekli sorun yaratır.. “Anne baba çocuğun önünde kavga ettiyse, yine çocuğun önünde barışmalı. Eşler arasındaki öfke hali sürekli ve şiddetliyse mutlaka uzman desteğine başvurulmalı”...
Tartışma sırasında anne babaların neler yapmaları, neler yapmamaları gerekir?
Çocuğun psikolojisinin olumsuz etkilenmemesi için nelere dikkat edilmelidir? Tartışma sırasında çiftler yıkıcı eleştiriler yapmıyor, hakaret etmiyor, birbirlerini dinliyor, şiddete başvurmadan sonunda uzlaşmayı başarıyorlarsa çocuk bu durumdan olumsuz etkilenmez. Fakat, kapıların çarpıldığı, sinirli bağrışmaların yer aldığı şiddet içeren, yıkıcı tartışmalar çocuğun güven duygusuna zarar verir. Neden annem- babam birbirlerinden bu kadar nefret ediyorlar, acaba bu benim suçum mu? Diye düşünebilir çocuk…
Anne –Baba Kavgası sırasında çocuk hangi duyguları yaşar ?
Bu duygular çocukta kendini korku, kaygı, çaresizlik, öfke olabilir. Ancak seslerin çok yükseldiği bir ortamda elbette çocuğun ilk htiği duygu korku olacaktır. Anne ve babanın neyden dolayı kavga ettiğini bilmediğinden kendisinin ve ebeveynlerinin zarar göreceğini düşünür çocuk. Kavga sırasında kulağını tıkayabilir, yüksek sesle bağırıp kavgayı bastırmaya çalışabilir, yorganın altına girerek sessizce ağlayabilir. Birde kaygı durumları vardır tabi bunlar bilinçdışı bir süreçte ifade bulur ve çocuğun sosyal hayatında kendine çok önemli bir yer bulur. Çocuğun okul yaşantısında, arkadaşlık ilişkilerinde ve kendine olan öz saygısında kendini gösterebilir.
Okul başarısının düşmesi ve akran zorbalığında bulunmasının altında bu durumun bilinçaltının kalıntıları olabilir. Aileyi korumacı bir tavır sergileyen çocuk okula gitmek istemeyebilir, arkadaşlarına karşı kavgacı bir rol'e bürünebilir, dikkat dağınıklığı yaşayabilir ve huzursuz bir görünüm sergileyebilir. Uyku düzenleri bozulabilir, gece korkuları artabilir normalde tek başına uyuyabilen bir çocuk anne ve babası birbirine zarar vermesin diye birlikte uyuma tekliflerinde bulunabilir. Çocuk anne –baba çatışmasını yatıştırmaya çalışırken aslında kendi varoluşunu idame ettirmeye çalışır.
Anne baba arasındaki tartışmalar ve kavgaların çocuk üzerinde her yaşta farklı bir etkisi mi vardır yoksa çocuk kaç yaşında olursa olsun bu olumsuz etki aynı mıdır?
Anne baba arasındaki tartışmaların çocuk üzerindeki etkisi şüphesiz her yaşta olumsuzdur. Anne baba çocukla ne kadar iyi olsa da , birbirleriyle iyi olmadıklarında ‘babanla/annenle mutsuzum' mesajını verdiklerinde, çocuğun bir yanı hep küs kalır onlara… Her insan yaşı kaç olursa olsun anne babasını birlikte ve mutlu görmek ister. Anne baba düşmanlığının temeli oidipal döneme dayanır “Oidipal dönemde anneye karşı yoğun bir kızgınlık duyan kız çocuğunun bu düşmanlık duyguları geçmezse, anne kız ilişkisi ergenlik döneminde çok kolay zedelenebilir.” Çocuklar olayları kendi üzerlerinden okur. Okul öncesi ilk çocukluk yıllarında, anne-babasının kavgasını ‘Birbirlerini sevmiyorlar, dolasıyla beni de sevmiyorlar' şekline oluyor. 7-8 yaşından itibaren daha somut düşünmeye başlayınca, detayları fark ediyor.
Örneğin 9-10'lu yaşlarda suçlu arayışı başlıyor. ‘Hangisi hatalı ve yanlış, hangisi daha fazla sorun yaratıyor'u düşünüyor. Yani taraf belirlemeye başlıyor. Ergenlik çok daha sıkıntılı. Zaten dışarıya yönelmeye ve arkadaş ilişkilerinin önemi artmaya başlar. Bu süreçte aile içi kavgalar ergenleri iyice uzaklaştırabiliyor. Evdeki huzursuz ortamdan etkilenen çocuklar tırnak yeme, yalan söylemek, uyku bozukluğu, idrar kaçırma ve saldırganlık gibi belirtiler gösterebiliyor. Bazıları her şeyi kavgayla ve sınır zorlamayla hdigeretmeye çalışıyor. Bazılarıysa tam tersi fazlasıyla tolere eden ve rekabete girmekten kaçınan çocuklar oluyor.
Ergenlik döneminde , anne babasının tartışmasına sürekli tanık olması, huzursuz ev ortamı genci karmaşaya iç çatışmaya ya da suça itebilir. Anne baba modelinin, ergenin kişilik yapısının oluşmasında önemli rolü vardır. Gergin ortamdan etkilenen ve yıllarca kurtulamayan kişi orta yaşlarına gelse bile hala sağlıklı sosyal ilişki kuramayabilir.. Alkolizm ile birlikte seyreden aile içi şiddet çok daha tehlikeli durumdadır.
KÜÇÜK TARTIŞMALAR FİKİR ALIŞVERİŞİNİ ÖĞRETİR...
Eşler arasında sık sık şiddetli kavgalar yaşanan bir evde, çocuğun bu durumdan etkilenmemesi düşünülemez. Çocukların bu durumdan dolayı kendilerini suçlar, ailesi tarafından sevilmediklerini düşünüyor. Öte yandan aynı çatı altında yaşayıp da çocuğun yanında tartışmamak çok zor. Aslında doğru olan çocuğun yanında küçük tartışmaları bırakıp diğer ebeveynle aynı fikirde olduğumuzu göstermek. Tartışma konusu önemli olsa bile, karşılıklı hakaretler, özellikle şiddet ve öfke, iki tarafın da kendisine hakim olmasını zorlaştırır ve kavganın daha da büyümesine neden olur.
Şiddete şahit olmak en az şiddete maruz kalmak kadar yaralayıcı olabilir. Kavgaların bu noktaya gelmeden sonlanması önemli. Bazen de ebeveynler arasında, çocuğun bakımı ve eğitimiyle ilgili konularda anlaşmazlık olur ve anne-baba sanki ‘ben daha iyi ebeveynim' demek ister gibi gizli bir otorite yarışına girer. Böyle durumlarda konuyu çocuğun önünde tartışmaya gerek yok. Hatta hatalı tarafın bunu kabullenmesi ve diğer tarafı karalamaması çocuk için en doğrusu.
KÜÇÜK TARTIŞMALAR NORMAL
Arada sırada meydana gelen küçük tartışmalar çocuğu incitmez. Çocuk, karşılıklı fikir alışverişini bu şekilde öğrenebilir, çocuğa farklı görüşlere saygı duymayı öğretmek için de iyi bir fırsat olur. Eğer eşler birbirlerine saygı duyduklarını gösteriyorsa çocuk kendini güvende hisseder. En ufak şeylerin bile şiddetli tartışmalar doğurduğu ortamlar çocukları çok korkutur. Ebeveynlerini kaybedeceğini düşünen çocukta kabus görme, gece korkuları gibi pek çok sorun çıkabilir. Çocuklar bazen ağlayan, kendini savunan ya da baskıcı ebeveynle özdeşleşir. Okulda ya da evde bu tarz davranışlar sergiler.
Çocukların şiddet içerikli davranışları, evdeki sorunlar nedeniyle üzüldüğünün bir göstergesi olabilir. Aileler tartışmaları gizleyip çocuklarının önünde kavga etmemeye çalışsa bile, huzursuz ve gergin ortam muhakkak çocuk tarafından algılanır ve kişilik gelişimini olumsuz etkileyebilir. En önemli noktalardan biri de anne-babanın tartışma sonrası çocuklarıyla konuşmaları ve endişelerini azaltmaları. Yoksa çocuk korkuları ve endişeleriyle başbaşa kalabilir. Tartışmalara tanık olduğunda anlayabileceği bir şekilde ‘bu aramızda bir konu, biz hdigeretmeliyiz, seninle ilgili değil' mesajı verilmeli. Büyüklerin sorunlarının dışında kalması gerektiği konusunda yeterince açık konuşmazsak, anne ya da babasının yanında yer almak isteyebilir. Bir ebeveynle diğerine karşı işbirliği yapmak, çocuk için tehlikeli ve zarar veren bir durum.
Çocuk kendini neden suçlu hisseder?
‘Uslu dursaydın biz kavga etmezdik ‘ en tehlikeli cümlelerden biridir.Eğer çocuk kavga sırasında hakem olmaya ve taraf tutmaya zorlanırsa çaresizlik içine düşer ve seçim yapamaz .Kendi içinde durumu tam olarak algılayamadığı için haklı olan tarafı seçmek zorunda bırakılırsa anne ya da babanın artık onu daha az seveceğini düşünür .Yetişkinlere müdahale edemeyen çocuğun çaresizlik duygusu artar .Bu süreç sonunda kendini tamamen kapatıp görmezden gelme de uygulayabilir .Şaşkın bir halde bloke olur .Ve siz üç kere doğru şifreyi giremezseniz o çocuğa ulaşmak bir o kadar zor hal alır .
Bu tartışmaları süreç içerisinde olumlu bir hale çevirmek mümkün müdür ?
Çocuklar zaman zaman anlaşmazlıkların olabileceğini, bununla ilgili konuşulabileceğini de ailede öğrenir. Ama bu tartışmalar yaşanırken anne-babanın birbirlerine karşı gösterdikleri tavır, kullandıkları ses tonu, seçilen kelimeler ve tabii tartışma konusuna dikkat ediliyorsa çocuklar da bir şeylerin hdigeredilmeye çalıştığını anlıyor. Makul bir tartışma ve fikir alışverişi ortamı çocuklara olumlu şeyler de katabilir tabiki . Sosyal ortamında sıkıntı yaşayan çocuk bunun normal bir süreç olduğunun farkına varır ve çözüm önerileri bulup kendi sorunlarını kendi çözebilecek hale gelir. Dünyayı sadece mutluluk ve hazdan ibaret görmez ve bu durumları doğal karşılar. Sıkıntılı durumlara direnç eşiği yükselir her tartışmada hemen kırılmaz. Hayatta sadece sevgi ve hoşgörünün değil öfke ve kızgınlığında insani duygular olduğunu fark eder. Tabii bu durumun kavga ve tartışma anında nasıl kullanılması gerektiğini de .. Bu sebepten kavgaları çocuğun olmadığı bir zaman dilimine ertelemek en doğrusu olacaktır.
Hem pastayı yiyip hem ona sahip olamazsınız !
Çocuğun yanındaki tartışma ortamı düzelemez bir hal almaya başladığında özel bir işaret sistemi ile ara verilebilir. İngiliz psikiyatrist Fairbain dediği gibi ‘ Hem pastayı yiyip hem ona sahip olamazsınız' hem kavga edip hem ruhsal olarak sağlıklı olmasını beklemek çok mümkün değildir. Çocuğunuzun bu durumdan çok etkilendiğini htiğiniz anda okul rehber öğretmeni, pedagog ,alanında uzman kişilerden yardım alabilirsiniz. Bizler çocuğunuzun ve sizin mutluluğu için görev almaktayız .
Son olarak söylemek istedikleriniz var mıdır?
Evet kısaca şöyle özetlemek istiyorum. Tartışmanın da bir adabı vardır. Çocuğu bu durumdan en az hasarla kurtarmak için ; Öldürme ve intihar gibi tehditlerde bulunmayın. Boşanma, terk etme ve ayrılma ifadelerini kullanmayın. Çocuğa sen akıllı olsaydın böyle olmazdı yaramazlık yaparsan bu evi bırakır giderim tarzı cümleler kullanmayın. Çocukları taraf olmaya zorlamayın. Hırsınızı çocuktan çıkarmayın, öfkenizi onlara yöneltmeyin. Çocuklarınıza birbirinizi kötülemeyin. Diğer aile bireylerinin de bunu yapmasına izin vermeyin. Çok duygusdigeraştığını düşünüyorsanız onunda bir birey olduğunun farkında olarak anlayabileceği şekilde karşınıza alıp konuşun.Çocuğunuzun nasıl bir birey olarak yetişmesini istiyorsanız, siz de öyle davranın. Çünkü o büyürken sizi örnek alıyor.
ÇOCUĞUNUZA KOŞULSUZ SEVGİYLE YAKLAŞIN . CEZALANDIRMAYIN, ARKADAŞI DEĞİL ANNE-BABASI OLUN.
TEŞEKKÜRLER....