AN SONSUZDUR
Osho, yirminci yüzyılın dünyasına damgasını vuran düşünürlerinden biri olarak kabul ediliyor…
Kendisine defalarca nede
Osho, yirminci yüzyılın dünyasına damgasını vuran düşünürlerinden biri olarak kabul ediliyor…
Kendisine defalarca neden otobiyografisini yazmadığı ya da en azından bir dizi röportaj vermediği sorulduğunda, 'Biyografim çalışmalarımın tümünde bulunabilir; yayınlanan konuşmalarımın oluşturduğu yüzlerce kitapta… Dokunduğum insanların değişmiş yaşamlarında...' diyor…
Öğrencilerine ve dünyanın her yerinden kendisini dinlemeye gelenlere yaptığı konuşmalar, otuzdan fazla dile çevriliyor ve ciltler halinde yayımlanıyor… Otuz beş yıl boyunca yapmış olduğu bu konuşmalar, kayda alınarak sayılarca kitap haline getiriliyor…
İngilizce olarak kaydedilen ve toplam beş bin saat süren konuşmaları bilgisayar yazılımları sayesinde analize tabi tutuluyor… Tefekkür (derin düşünce), iç huzur ve türevi sözcükleri yaklaşık yirmi beş bin kere, sevgi ve aşk sözcüklerini yaklaşık kırk iki bin kere, hakikat, güzellik, iyilik ve farkındalık sözcüklerini yaklaşık yirmi bin kere, toplum nezdinde tabu kabul edilen ve bir düşünür için yakışıksız sayılacak kelimeler dokuz bin kere, politika ve politikacılar için ise iki bin kelime kullandığı tespit ediliyor…
'Ayakkabıcı veya marangoz olabilirdim… Önemli olan insanın 'ne yaptığı' değil, 'kim olduğu' dur. Ben kendimi sözcüklerle ifade etmek için eğittim. Bu yolu tercih ettim…' diyerek, insanın ne yaptığından ziyade kim olduğuna vurgu yapıyor…
*****
İstanbul'un Maltepe ilçesindeki 'Beşçeşmeler Meydanı' na yeni bir heykel dikimi gündeme geldiğinde, çevre esnafına görüşleri soruluyor. Esnaflar çöpçü Gazi Ceran'ın heykelinin dikilmesini öneriyorlar… Gazi Ceran, mahdigerenin en sevilen, çalışkan, yardımsever, her gün bu meydanı süpürgesiyle adeta dans edercesine süpüren yılların işçisi olarak biliniyor…
'Her sabah kalkıp işe koyulduğumda kendime şu telkinde bulunuyorum' diyor Gazi Ceran. 'İki tercihin var. Ya güne mutlu başlayacaksın ya da karamsar… Ben ilkini tercih ediyorum.'
Esnafın önerisi kabul görüyor… Dokunduğu sokakların anısına, 'Beşçeşmeler Meydanı'na, Gazi Ceran'ın heykeli dikiliyor… Her gün binlerce insan önünden geçtiği 'Çöpçü Heykeli' ne merakla bakarken, O meydanı keyifle süpürmeye devam ediyor…
*****
Hintli şair Tagore, 'Güzellik nedir?' sorusuna oldukça kafa yoruyor… Kitaplara ve eski yazıtlara gömülüyor, okuduğu her kitap güzellik hakkında farklı bir öykü anlatıyor… Okudukça aklı daha da karışıyor…
Bir dolunay gecesi, nehir kıyısındaki teknesinde güzelliğe dair eski bir kitabeyi incelemeye koyuluyor… Gökteki dolunay, nehrin sessizliği ve etraftaki orman… Sadece arada bir kuş ötüyor…
Tagore, güzellik hakkında gerçek bir şey bulamamanın hayal kırıklığıyla elindeki kitabı kapatıyor ve masanın üzerindeki mumu üflüyor... Püff…
Ansızın pencereden ve kapıdan ay ışığı giriveriyor… O an, küçük sarı mum ışığının gecenin tüm ihtişamını nasıl engellediğinin farkına varıyor Tagore… Güverteye çıkıp gecenin sessizliğinde aya bakıyor… Nehirde ki yansımasına… Ormanın derinlerindeki kuşun ötüşünü duyuyor…
'İşte güzellik!' diyor ve elindeki kitabı kaldırıp nehire atıyor.
Bu onun güzellik hakkında düşündüğü son gün oluyor…
Cevabı bulmak için mumu üflemek yetiyor… Hepsi bu.
Kendisine defalarca neden otobiyografisini yazmadığı ya da en azından bir dizi röportaj vermediği sorulduğunda, 'Biyografim çalışmalarımın tümünde bulunabilir; yayınlanan konuşmalarımın oluşturduğu yüzlerce kitapta… Dokunduğum insanların değişmiş yaşamlarında...' diyor…
Öğrencilerine ve dünyanın her yerinden kendisini dinlemeye gelenlere yaptığı konuşmalar, otuzdan fazla dile çevriliyor ve ciltler halinde yayımlanıyor… Otuz beş yıl boyunca yapmış olduğu bu konuşmalar, kayda alınarak sayılarca kitap haline getiriliyor…
İngilizce olarak kaydedilen ve toplam beş bin saat süren konuşmaları bilgisayar yazılımları sayesinde analize tabi tutuluyor… Tefekkür (derin düşünce), iç huzur ve türevi sözcükleri yaklaşık yirmi beş bin kere, sevgi ve aşk sözcüklerini yaklaşık kırk iki bin kere, hakikat, güzellik, iyilik ve farkındalık sözcüklerini yaklaşık yirmi bin kere, toplum nezdinde tabu kabul edilen ve bir düşünür için yakışıksız sayılacak kelimeler dokuz bin kere, politika ve politikacılar için ise iki bin kelime kullandığı tespit ediliyor…
'Ayakkabıcı veya marangoz olabilirdim… Önemli olan insanın 'ne yaptığı' değil, 'kim olduğu' dur. Ben kendimi sözcüklerle ifade etmek için eğittim. Bu yolu tercih ettim…' diyerek, insanın ne yaptığından ziyade kim olduğuna vurgu yapıyor…
*****
İstanbul'un Maltepe ilçesindeki 'Beşçeşmeler Meydanı' na yeni bir heykel dikimi gündeme geldiğinde, çevre esnafına görüşleri soruluyor. Esnaflar çöpçü Gazi Ceran'ın heykelinin dikilmesini öneriyorlar… Gazi Ceran, mahdigerenin en sevilen, çalışkan, yardımsever, her gün bu meydanı süpürgesiyle adeta dans edercesine süpüren yılların işçisi olarak biliniyor…
'Her sabah kalkıp işe koyulduğumda kendime şu telkinde bulunuyorum' diyor Gazi Ceran. 'İki tercihin var. Ya güne mutlu başlayacaksın ya da karamsar… Ben ilkini tercih ediyorum.'
Esnafın önerisi kabul görüyor… Dokunduğu sokakların anısına, 'Beşçeşmeler Meydanı'na, Gazi Ceran'ın heykeli dikiliyor… Her gün binlerce insan önünden geçtiği 'Çöpçü Heykeli' ne merakla bakarken, O meydanı keyifle süpürmeye devam ediyor…
*****
Hintli şair Tagore, 'Güzellik nedir?' sorusuna oldukça kafa yoruyor… Kitaplara ve eski yazıtlara gömülüyor, okuduğu her kitap güzellik hakkında farklı bir öykü anlatıyor… Okudukça aklı daha da karışıyor…
Bir dolunay gecesi, nehir kıyısındaki teknesinde güzelliğe dair eski bir kitabeyi incelemeye koyuluyor… Gökteki dolunay, nehrin sessizliği ve etraftaki orman… Sadece arada bir kuş ötüyor…
Tagore, güzellik hakkında gerçek bir şey bulamamanın hayal kırıklığıyla elindeki kitabı kapatıyor ve masanın üzerindeki mumu üflüyor... Püff…
Ansızın pencereden ve kapıdan ay ışığı giriveriyor… O an, küçük sarı mum ışığının gecenin tüm ihtişamını nasıl engellediğinin farkına varıyor Tagore… Güverteye çıkıp gecenin sessizliğinde aya bakıyor… Nehirde ki yansımasına… Ormanın derinlerindeki kuşun ötüşünü duyuyor…
'İşte güzellik!' diyor ve elindeki kitabı kaldırıp nehire atıyor.
Bu onun güzellik hakkında düşündüğü son gün oluyor…
Cevabı bulmak için mumu üflemek yetiyor… Hepsi bu.