Afetin partisi olmaz
Yazıya önce bir gerçeği ifade ederek başlamakta fayda var. Doğal afetler her zaman ve her mekân için ciddi risktir ve bu konuda birilerini suçlamak çok da doğru olmayabilir.
Yaşanan doğal afetlerde konuşulması gereken şet, önceden tedbir ve olduktan sonra da bunun zararlarının kısa sürede telafisidir. Bir yönetim bunlarda ne kadar başarılı olursa o kadar takdir görür.
Gelelim konuya. İzmir'de gece saatlerinde başlayan yağış afete dönüştü. Dereler taştı, çok sayıda ev ve iş yerini su basarken, trafikteki araçlar sular altında kaldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger sosyal medya üzerinden vatandaşları “Kent şu anda afet yaşıyor. Zorunlu olmadıkça evden çıkılmasın” diye uyardı. Başkan Soyer, Dikili programını iptal ederek gelişmeleri izlemek ve ekipleri koordine etmek üzere afet koordinasyon merkezi olarak kullanılan İzmir Ulaşım Merkezi'ne (İZUM) geçti. Valilikten öğle saatlerinde yapılan açıklamada bir kişinin hayatını kaybettiği duyuruldu.
Olayın geçtiği yer İzmir. İzmir, Karadeniz gibi coğrafi açıdan çok problemli bir alanda kurulmamış. Elbette dereler ve yakın bölgelerde dağlık alanlar var amma bir Giresun Dereli kadar vahim değil bu durum.
İzmir, yıllardan beri CHP'li belediyelerce yönetiliyor. Ve İzmir, bu zihniyet tarafından örnek belediyecilik olarak sürekli takdim ediliyor.
Bir yağmurla İzmir'in de CHP'li belediyeciliğinde havası söndü. Yıllardan beri yapılamayan altyapı, yağmurda taşan dereler ve hayatının kaybeden bir vatandaşımız.
Şimdi bir an düşünün ki bu olay Ak Partili bir belediyenin yönettiği ilde olsaydı. Neler denmezdi ki… Hatta hızını alamayan kendilerini çok entelektüel sanan küçük kafalar, Boğaziçi Üniversitesi rektörünü protesto ettikleri gibi tencere tabak bile çalabilirlerdi.
Bu açıdan deriz ki, yerel yöneticiler, artık rutin park, bahçe, bina temizlik işleri yanında altyapıya yönelmeli ve her an İzmir benzeri bir olayla karşı karşıya geleceklerini bilerek adım atmalıdırlar. Bu yapılmadığı takdirde yağan yağmurla birlikte milyarlar harcadığınız hizmetlerin selle birlikte gidişini izler ve vicdan azabı çekeriz.
Afetin partisi olmaz, ölenin hangi görüşten olduğu sorulmaz. Giden de yiten de bu toprakların değeri ve kıymetidir.