Adamlar Yapmış!
8 Mart Kadınlar günü için değişik marka, banka ve diğer kurumların reklamlarını izliyoruz bugünlerde.
Hemen hepsinde öne çıkartılan değer kadın ve kadına toplumun yüklediği yanlış anlamlar.
Çok masumane görülüyor, kadını yücelttiği ve onun değerini öne çıkardığı yönünde bir algı oluşturuyor.
Ama madalyonun diğer yüzü çok materyalistçe ve kadını kendi ticari reklamlarına alet etmek olduğu anında ortaya çıkıyor.
Kadını, balık kutusunun kapağının kolay açılması gibi eften püften bir işi büyük başarı gibi gösterip önce “adamlar yapmış” cümlesini kurduran, ardından da fabrikada çalışan bir kadına “adam mı” dedirten reklam ne kadar da kadını düşünmüş ve ona değer vermiş değil mi?
Yine çalışma dünyasında kadınların payını yeterli görmeyip masaya dizdiği ve kendi reklamını yaptığı tabak ve çatal bıçağı kaldırıp “biz bu softada yokuz” diyerek kadını, “ancak çalışırsa kadın olur” gibi bir yargıya mahkûm eden yaklaşımlar ne yazık ki gırla gidiyor bu günlerde.
Kadını; çalışırsa, toplumsal ilkelere ve toplumun değerlerine ne kadar karşı çıkar ve aykırılık yaparsa o kadar değerli gören, tabuları yıkan, gelenekleri gereksiz gören kadınları “kadın” görerek bunun dışındaki kadınları “ezilmeye mahkûm kişiler ” olarak gören kesimlerin yaklaşımlarının ne kadar gerçekçi olduğu da oldukça tartışmalı.
Araştırmalar ve resmi rakamlar, ailede şiddet, şiddetli geçimsizlik, dayak ve birçok sorunun yaşadığı ailelerin daha çok eğitimli ve üniversite mezunu kişilerde görüldüğünü ortaya koyuyor.
İstanbul Sözleşmesi, en çok da bunu ısrarla savunan kesimleri vurdu. Onlar zannetti ki yasa ve kanun, şiddeti önler. Onlar zannetti ki, bu sözleşme gelecek kadınlar kurtulacak.
Sözleşme geldi ama ne kadın kurtul de ne de kendileri şiddet görmekten ve bunun en acı ve soğuk yüzünü yaşamaktan.
En acısı ne biliyor musunuz? Kadınlar gününde kadını kendi markası ve daha çok para kazanması için kullanmak. Ve bunu da kadına destek adına yapmak..