Adam Lütfetmiş!
14 Mayıs seçimleri ile ilgili aday adaylarının çalışmaları, 6 Şubat depremi sonrası kesintiye uğramış, doğal olarak bir müddet frene basılmıştı.
Yaklaşık bir ay boyunca siyasete ara veren aday adaylarımız yeniden basın, sosyal medya ve açık hava reklamlarında görünür olmaya başladılar.
Düğüne gelen oynar misali aday adaylarımız da çıktıkları bu yolun gereklerini yerine getirmeye çalışıyorlar. Bizler de ister istemez ortaya çıkan aday adaylarımızı tanımak ve çapı-çevresi nedir diye öğrenmek amacıyla zaman zaman çıktıkları televizyon ya da web tv ekranlarından izliyoruz. Geçen gün bir aday adayımızın konuşmasını da bu bağlamda izleyelim istedik. Ama gördük ki aday adayımız kendisini öyle bir yerde görüyor ve üstenci bir bakışı var ki oldukça şaşırdık.
Aday adayımızın iki vurgusu, ruh hali ile kendini gördüğü aynayı yansıtması açısından önemliydi.
Aday adayımız, “Ben hangi partiden aday olsam, bölgesel olarak arkama aldığım destekle, oluşturduğum sevgi halkasıyla rahatlıkla milletvekili seçilebilirdim ama ben x partiyi tercih ettim” cümlesiyle ciddi bir özgüven patlaması yaşadığının farkında olmadığı gibi aday adayı olduğu partiye de kendi adaylığıyla bir nevi lütufta bulunduğunu farkında olamayacak kadar siyasi bilgi ve tecrübeden uzak olduğunu ortaya koyuyordu.
Madem böyle bir potansiyelin var neden bağımsız aday olup milletvekilini garantilemek istemiyorsun. Bunu yapmak yerine güçlü bir partinin bölgedeki var olan gücünü kendinden bilip kendine mal edip ahkâm kesiyorsun.
Yine aynı aday adayımız aynı programda, “Ben şu an harcadığım parayı iki dönem milletvekili olsam dahi kazanamam” gibi bir cümle kurarak “ Ben bu seçimleri maddi gücümle dahi alırım” modundaydı. Bu cümlesiyle de kendisini aday adaylığından adaylığa taşıyacak parti üst yönetimi ile çok parası olmadığı halde şehre hizmet amacıyla bu yola çıkanları, ezik duruma düşürdüğünün de farkında değildi.
Sayın aday adayımız kendisini nerede görüyor bilemiyoruz ama böylesine üstenci bir bakış, partisini küçümseme, diğer isimleri yok sayma, aday adayı olduğu partiye lütfetmiş gibi bir anlayışı televizyon ekranlarında dillendirmesi, sözün nereye gideceğini ve nasıl etki edeceğini bilmez bu ismin, bu vadide çok yol yürüyebileceğini sanmıyoruz.
Bu cümlelerle hem aday adaylığı yaptığı partiyi hem de kendisini zora sokmuş oldu ve daha ilk günden yazık etti kendisine. Siyasette, azim, gayret ve samimiyet ne kadar güzelse, hırs, ego, kendini farklı ve ayrıcalıklı görmek de o kadar yanlış, itici ve tabanda çok hoş karşılanmayan davranışlardır.