4 Ana Başlıkta

İşte yaptığımız röportajın detayları:

Sorumluluk Duygusu Nedir?

Sorumluluk kendimize ve çevremize karşı görevlerimizi ve yük&uu

TAKİP ET
İşte yaptığımız röportajın detayları:

Sorumluluk Duygusu Nedir?

Sorumluluk kendimize ve çevremize karşı görevlerimizi ve yükümlülüklerimizi zamanında yerine getirme alışkanlığıdır. Sorumluluk başarıyı etkileyen en önemli kişilik özelliklerinden biridir. Sorumluluğunu ve görevinin farkında olan, kendin güvenen çocuklar yetiştirmek de her anne ve babanın en büyük isteğidir.Eğitim ve Öğretimin amacı iyi ve kaliteli vatandaş yetiştirmektir. Söylenen verilen bir işi zamanında yerine getirmek de iyi vatandaşın en önemli özelliklerindendir. Sorumluluk duygusu Eğitim ve Öğretimin temel öğelerinden biridir. Çocuklarımıza kazandıracağımız güzel davranışlar ve sorumluluklar eğitime girer. Eğitim olmazsa öğretim olamaz. Okullarımız için Eğitim ve Öğretim yuvası derken Eğitim sözcüğünün başta kullanılmasının sebebi de budur.

Sorumluluk Duygusu Niçin Önemlidir?

İnsanı ayakta tutan prensipleri, sorumlulukları ve inançlarıdır. Kendi kararlarını kendi alabilen, bağımsız davranabilen, değer yargıları olan, kara alırken mantıklı düşünüp başkalarının haklarına saygı duyan, başladığı bir işin olumlu ve olumsuz ortaya çıkan tüm sonuçlarını sırtlayabilen bir kişiye sorumluluk sahibi kişi denilebilir.Yaşam zorluklarla ve iniş çıkışlarla dolu bir mücadeledir. Bu mücadeleyi kazanabilmek atacağımız sağlam adımlara ve kendimize olan güven duygumuza bağlıdır. Çocuklar bizim geleceğimizdir. Vatanımızı, bayrağımızı güvenle emanet edebileceğimiz güçlü bir nesil yetiştirmek çocuklarımıza vereceğimiz güven ve sorumluluk duygusu ile mümkün olabilir.Sorumluluğunu bilen bireyler hayatta daima başarıyı yakalayan güvenilirliklerinden dolayı herkesin saygınlığının kazanan kişilerdir. İnsanlar arasındaki sevgi duygusu da çok önemlidir. Bu tür insanlar çevreleri tarafından çok sevilirler. Sorumluluk duygusuna sahip bireyler davranışlarının sonuçlarında tecrübe kazanırlar. Başladıkları işleri sonuçlandırırlar. Zorluklarla mücadele konusunda tutarlı ve dayanıklı tavırlar sergilerler. Küçük yaşlarda verilen sorumluluk duygusu çocukların kendilerine güven duymasına katkıda bulunur. Gelişimini destekler, sosyal yaşamında olumlu katkılar sağlar. Çünkü sorumluluk duygusu ile özgüven duygusu arasında büyük bir ilişki vardır.Sorumsuz bireylerden oluşan bir topluluk çok kısa zamanda çöker. Ailedeki anne ve babanın sorumsuzlukları yuvanın dağılmasına neden olur. Çalıştığınız işyerinde idarecinin veya çalışan elemanların sorumsuzlukları o kurumlardaki işlerin sağlıksız ve başarısız yürümesine neden olur. Güvenli bir dünyada mutlu, başarılı ve huzurlu yaşamak istiyorsanız çocuklarınıza çok sağlam bir sorumluluk duygusu kazandırmanız gerekir.

Sorumluluk Duygusu Nasıl Kazandırılır?

Sorumluluk duygusu doğuştan gelen bir duygu değildir. Yeni doğan bir bebek saf ve tertemiz duygularla yaratılmıştır. Daha sonra en yakın çevresi olan ailesinin yönlendirmesiyle güzel davranışlar kazanmaya başlar. Bunun içindir ki eğitimin temeli ailede başlar. Daha sonra eğitim ve öğretim yuvası olan okullarda devam eder. Sorumluluk becerisi bir anda kazandırılacak bir davranış değildir. Uzun süre ister. Sorumluluk duygusu yavaş gelişen bir kazanım alanıdır. Bu duygunun kazandırılmasında en büyük rol anne ve babaya devamında da öğretmenlerine düşmektedir.

Sorumluluk Duygusunun Kazandırılmasında Ailelere ve Öğretim Kurumlarına Düşen Görevler Nelerdir?

Bu duyguyu çocuklarımıza verebilmemiz için o duygunun önce kendimizde olması gerekir. Kendimizde bulunmayan bu duyguyu çocuklara vermemiz düşünülemez. Eğitimin temeli ailedir. Eğitim ailede başlar, eğitim kurumlarında devam eder. Bu duygunun kazandırılmasında Okul ve Aile Yaklaşımının Uyumu önemlidir. Bir öğrenci okulda başarısız olduğu zaman çocuğa sorduğunuzda başarısızlığının sebebini anne ve babasına, ailesine sorduğunuzda öğretmene, öğretmene sorduğunuzda hem çocuğa hem de aileye atarsa demek ki burada hiç kimse sorumluluğun bilincinde değildir.Bir çocuğun başarısızlığının sorumluluğunu öğrenci, öğretmen hep beraber üslenmelidir. Bu konuda aile ve öğretmenler örnek model olmalıdır. Evde küçük yaşlarda çocuğa yapabileceği küçük görevler verilmeli, anne bu görevlerin takipçisi olmalıdır. Başka çocuklar yapıyor diye çocuğumuza yapamayacağı işler verilmemelidir.Anneler çocuklarına verdikleri sözü mutlaka yerine getirmelidir. Öğretmenler için de aynı durum geçerlidir. Okulda verilen ödevler her gün, her ders saatinde kontrol edilip hatalar düzeltilmelidir. Verilen ödevleri takip ve kontrol etmezseniz çocuğa asla ödev yapma sorumluluğunu kazandıramazsınız. Çocuklara ödev vermiş olmak için ödev verilmemelidir. Verilen ödevin kesinlikle takipçisi olunmalıdır.Çocuğa kendi işini kendisinin yapması alışkanlığı kazandırılmalıdır. Öğrencinin çantasını okul servisine annesi taşıyorsa, biliniz ki çocuk servisten inerken çantayı serviste unutacaktır. Anneler çocuklara verilen ödevi çocuk yorulmasın diye kendisi üstlenirse çocuğa çalışma ve ödev yapma sorumluluğunu kazandıramazsınız.Çocuğun kendisine ait olan sorumluluklarının başkaları tarafından yerin getirilmesini çocuk gördükçe görevlerini yerine getirmekten vazgeçecek zamanla ilerleyen dönemlerde özgüven eksikliği ve kişiliğinin gelişmesinde olumsuzluklar ortaya çıkacaktır. Çocuğa her istediğini anında ağlamasın diye önüne getirirseniz, mücadele etme ve zorlukları yenme alışkanlığını veremezseniz. Onu rahata alıştırırsınız.Çocuğum üzülmesin, sıkılmasın, kendine güven duygusu kazansın diye hiçbir isteğine hayır demezseniz ona doğruyu ve yanlışı öğretemezsiniz. Gelecek yaşamında, toplum hayatında çocuk hep evetlerle karşılaşmayacağı için toplum içinde davranış bozuklukları ortaya çıkacaktır. Mutsuz bir yaşamla karşı karşıya kalacaktır.Kendi işini kendi yapan bir çocuk iyi veya kötü de yapsa kendi yaptığı için güzel sözlerle taltif edilmelidir. Verilen her ödev için hediye sözü verilmemelidir. Çocuğun sorumsuzluğunun sonuçlarına katlanmasına izin verilmelidir. Çünkü olumsuz sonuçlar katlandıkça olumlu sonuçları güzel sözlerle ödüllendirdikçe çocuk sorumluluklarını daha iyi öğrenecektir.Hayat iniş ve çıkışlarla, zorluklarla doludur. Çocuğunuzun kendi ayakları üzerinde durabilmesi ve bu zorlukları yenebilmesi için kendine düşen görevleri yine kendisinin yapması gerekir.

 

Bakmadan Geçme