18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ

Yarın  18 Mart Çanakkale Şehitlerini anma günü,

'18 Mart 1915 tarihinde 'Çanakkale geçilmez' diye yazılan Bir destanın yıldönü

TAKİP ET
Yarın  18 Mart Çanakkale Şehitlerini anma günü,

'18 Mart 1915 tarihinde 'Çanakkale geçilmez' diye yazılan Bir destanın yıldönümü.

Bugün göğsünde vatan ve millet sevdası fışkıran bir avuç inananın 'Kazanılamaz' denilen ancak bedelini kanlarıyla, canlarıyla ödeyerek kazandıkları mübarek bir zaferin 101. Yıldönümünü.

Necip milletime kutlu olsun.

Bugün tarihe bir göz attık.

Yedi düvelin Çanakkale önünde Türk'ü haritadan silip yok edebilmek için bir araya geldiklerine şahit olduk.

Yine o yedi düvelin bu mübarek toprakları almak için geldiklerini ve geldikleri gibi de gittiklerini gördük.

          İsterseniz o günlere yeniden dönelim.

                                                    ***

          Yıl 1915, aylardan Ocak. 

Yer Çanakkale. Denizde sayısız İngiliz ve Fransız filosu, İtilaf Devletlerinin, bir ulusu tarihten silmek, can damarı olan boğazlarını ele geçirmek adına bir araya gelmiş yarım milyondan fazla askeri gücü. Akif'in deyimi ile 'Haysız bir akın, haysız bir ordu.' 

Ve haysız bir savaş.

O dönemin en modern silahı ile donatılmış savaş gemileri. Ve bu gemiler içerisinde her milletten, her devletten bir araya gelmiş haçlı askerleri.

Söz konusu bu gemiler o dönemin en büyük savaş gemileri, en son silah ve mühimmatla donatılmıştı. Güvertesinde İki taraflı mübarek toprağımıza çevrili ateş kusan, kan kusan, uzun namlulu ölüm kusan topları vardı.

                                                      ***

            Karşı cephede sabah üzüm hoşafı öğlen yok akşam yine şekersiz üzüm hoşafı ve elinde çakaralmaz tüfeği ile üste yok, başta yok. Yokluklar içerisinde on beş - on yedi yaşlarında lise öğrencileri kınalı kuzulardan müteşekkil bir nesil. Akif'in dediği gibi; 'Sanki Asım'ın nesli….'

 

                       Asım'in nesli... Diyordum ya... Nesilmiş gerçek:
                       İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
                       Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar...
                       O, rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar,

 

            İşte o Asım'ın nesli böylesine devasa bir gücün karşısında boyun eğmedi. Çünkü hiçbir güç ona bu güne kadar boyun eğdirememişti. Bu ruhla 'ÇANAKKALE GEÇİLMEZ' dedi ve Çanakkale geçilmedi. 

Baba ocağından, Ana kucağından, yar kucağından cepheye koşan çoğunluğu lise öğrencisi 250 bin kınalı kuzudan hiç birisi geri dönmedi. Hepsi şahadet şerbetini içti ama vatanına göz koyan düşmanına Çanakkale'yi geçirtmedi.

            Çünkü onların başında Ulu Önder Atatürk gibi bir dünya lideri vardı.

Ulu Önder Atatürk 'Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum' demişti. Atatürk gibi dünyada eşi ve benzeri olmayan bir komutan bu emri verirde o ana kuzuları, o kınalı kuzular bu emri yerine getirmez miydi?

            İşte onlar bu emri tereddütsüz yerine getirdiler.

            Bu emri yerine getirmekle gelecek nesillerin ar ve namusunu kurtardılar, onlara kanları ile yoğrulmuş bir toprak, al kanları ile renklendirilmiş mübarek bir bayrak bıraktılar.

          Ve bedelini canlarıyla, kanlarıyla ödediler.

          Bizlere sahiplenmemiz gereken bir Çanakkale ruhu bıraktılar.

                                                      ***

          Ne yazık ki!..

          O günün devasa savaş gemileri ve en modern silahları ile bire on insan gücü üstünlüğü ile Çanakkale'yi geçemeyenler bu gün kirli paraları ile mukaddes topraklarımızı elde ettiler.          

          O gün 18 Mart 1915'ti o günlerde can veriyorduk ama vatanın bir çakıl taşını vermiyorduk.

         Ya bugün?

         Bu gün dost düşman demeden ucuz paha demeden yüz binlerce şehidimizin canları, kanları pahasına verilmemiş topraklarımızı parsel parsel satıyoruz.

Yetmiyor!...

Cumhuriyetimizin kuruluşu ile birlikte insanlarımızın alın teri ile kurdukları altın yumurtlayan tesislerimizi de bir koli yumurta fiyatına onlara ikram ediyoruz.

Yine yetmiyor Atatürk ve onun kurduğu cumhuriyetimize sahiplenmemiz gerekirken cumhuriyetimiz hakkında iğrenç sözler söylüyoruz.

         Söyleyecek söz, yazacak kelime bulamıyorum.       

Sadece ağlamak istiyorum...

Ve o mübarek Çanakkale ruhunu arıyorum.

 

 

Bakmadan Geçme