Ali Emre Torgut: 'Mimarlık Benim En Büyük Hayalimdi'

Ali Emre Torgut Fırat Üniversitesi Mimarlık bölümünde okuyor hem de çalışıyor.Bu bölümü isteyen öğrencilere tavsiyelerde bulundu.

Ali Emre Torgut: 'Mimarlık Benim En Büyük Hayalimdi'

Ali Emre Torgut,”Mimarlık istediğim bölümdü severek okuyorum.Bunun yanı sıra Seyrül Kebanda çalışıyorum.İşletme sahiplerimiz  bana çok destek oluyorlar.Zaten burada bir aile gibiyiz.Benim haricimde burada çalışanlar üniversite okuyor.3 yıl oldu çalışalı  yazın oldukça yoğun kışın daha sakiniz okuluma odaklanabiliyorum.

OKURKEN ÇALIŞMAK BAZI AVANTAJLAR SAĞLIYOR

Torgut,”Hem okuyup hem çalışmak tabiri çevremize baktığımızda genellikle duyduğumuz ve kulağımızın aşina olduğu bir konu. Okurken çalışmanın öğrenciler açısından avantajları bulunuyor.

Hepimizin bildiği gibi erkenden iş tecrübesi edinmek henüz öğrenci olan bir aday için oldukça önemlidir. Geleceğini hangi meslekte şekillendirebileceğinin ön hazırlığından tutunda iş hayatının gereksinimlerini öğrenmeye kadar pek çok faydaya sahiptir. İş hayatı içerisindeki tecrübe sahibi kişilerle çalışma imkanı bulmak da çabasıdır. Bu sebeple okurken çalışmak iş tecrübesi elde etmek isteyen geleceğin çalışan adayları için biçilmiş kaftandır diyebiliriz.

Ali Emre Torgut: 'Mimarlık Benim En Büyük Hayalimdi'

Hem okuyup hem çalışanlar kendi ihtiyaçlarını kendi kazancı ile karşılamayı öğrenirken aynı zamanda para idaresini yapmayı öğrenmek cabasıdır. Erken süreçte iş hayatını öğreniyorsunuz işveren tanıyorsunuz,sigorta başlıyor cep harçlığını artık çıkarıyorsunuz,yeni insanlar tanıyıp çevre ediniyorsunuz.İş ortamını daha iyi öğreniyorsunuz.

Hayatta pek fazla tesadüf olduğuna inanmıyorum. Çok güzel insanlarla tanıştım. Hayatıma dokundukları ve bana kattıkları her noktayla kazandığım misyonu gerçekleştirmem gerektiğine inanıyorum”dedi.

Edindiğiniz deneyimlerden yola çıkarsak, mimarlık okuyan ya da okumayı düşünen arkadaşlarımıza neler tavsiye edersiniz?

Torgut,”Mimarlık eğitimi artık çok küresel bir dünyada gerçekleşiyor. Her şeye ulaşım mümkün ve mimarlık öğrencilerinin yaşadığı şehirlere bağlı kalmayarak onlara verilmiş olan kanatlarını kullanmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu belki de en doğru şekilde bir eğitimcinin yüreklendirmesiyle olabiliyor.Tabiki en önemlisi bu bölümü severek okumak.

Eğitimin yalnızca okulda ya da belirlenen herhangi bir sınır içerisinde elde edilebileceğini düşünmüyorum.Umarım herkesin hayatına girecek olan insanlar bu denli temas yüzeylerini artırırlar. Bu yüzeyin genişlemesi için de  mimarlık öğrencisinin; kazanacağı deneyimlere açık ve bilgiye aç olması, bir sokağından geçtiği şehri kokusundan, dokusundan, sesinden tanıması, karşılaştığı tüm durumları bütün hücresiyle yaşaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu bilinçle yaşanılırsa hayata dair hiçbir detayın atlanmadığı, gerçek bir eğitim sürecinden bahsetmenin mümkün olacağına inandığını ifade etti.