Algı, Hala Kötü…
'Çok okuyan mı bilir çok gezen mi?' sorusu ortaokul yıllarımızın münazara konusu olmakla birlikte genel kanaat, okuyanlarla birlikte gezenlerin de çok şey öğrendiği ve bildiği yönünde oluşmuştur.
Ülke insanımız olaylara duyduğu bilgiler yerine gördükleri ile inanıyor. Gördüğü ile de amel ediyor ki şehrimizde ilk kez açılan bir iş kolunun para kazandığını gören binlerce kişi de o iş alanına gözü kapalı giriyor. Çünkü önceleri birileri bu alanın karlı bir sektör olduğunu söylemesi ve motive etmesidir onu bu maceraya attıran. Bizzat gördüğü ve müşahede etmesidir onu harekete geçiren.
Bu gerçek her kes için özellikle de Elazığ’daki siyasilerimiz için hayata geçirilmesi gereken bir zorunluluk haline gelmiş durumda.
Birkaç kez daha yazdık bu konuyu. Ak Parti İl Başkanı Şerafettin Yıldırım’ın atanmasının ardından gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında ifade ettiği bir gerçeğe bizler de dikkat çektik. Yıldırım, “Elazığ’a çok hizmet geldi ama algı gerçeğin önüne geçtiği için bunu anlatamıyoruz” demişti.
Bu tespiti o gün için önemli bulmuştuk. Bu gerçeği ve eksikliği gören bir siyasimiz oldu diye de sevinmiştik.
Oysa bu tespit, sorunu izale edilmesi için adımlar atmak yerine, bu algının değişmesi yerine daha da büyümesini getirdi.
Çok kereler yazdık çizdik. Siyaset elbette dikensiz gül bahçesi değildir. Muhalefet ve muarızlarınız sizleri eleştirecek ve yapılanları yetersiz bulacaktır.
Ancak, iktidar aynı zamanda yaptıklarını da anlatmaktan geri durmayan ve fakat eksiklileri de kabul eden bir konumda olmalıdır.
Siyasilerin önce çok basit bir araştırma yapması lazım: “Ak Parti en çok nereden vuruluyor ve nereden yara alıyor. En çok eleştiri yapılan üç konu başlığı nedir?”
Bu sorulara cevap arayan Ak Parti Elazığ siyasetçileri, bu konulara yoğunlaşmak ve özel söylemler geliştirmek zorunluluğunu hissedip adım atmak zorundalar. Siyasete, “balık-halik” mantığı ile bakmak, onca hizmete rağmen süreç yönetimi gibi daha kolay ve masrafsız olan konuda havlu atma demektir.
Algıyı değiştirecek en kolay ve etkili yöntem de yapılan hizmetleri gazetecilerden, STK başkanlarından ve sosyal medyada sıklıkla iyi ya da kötü niyetli fark etmez eleştiri yapan hemşerilerimizi “hizmet gezileri” altında yapılan yatırımlarla buluşturmaktır.
Özellikle TOKİ konutları, imalat hataları ya da kentsel dönüşüm konularında belirli periyotlarla halkımız da bilgilendirilirse bu algı terse dönebilir.
“Kişi bilmediğinin düşmanıdır” diye bir sözü hepimiz bilir ve yaşarız. Bilmediğimiz şeyler hakkında da çok rahat atar tutarız.
Görünen o ki Elazığ’da yaşanalar da bunlardan ibarettir. Herkes kendi gidip bizzat görme yerine, art niyetli ve durumdan vazife çıkartıp bunu nemalanma fırsatına çevirmeye çalışan mahalle dedikoducusu olma vasfından öteye geçemeyen ve şehirde herkesçe maruf bu özelliği ile her gün daha da itibarsızlaşan birkaç kimliksiz şahsın hezeyanları ile konuşmaktadırlar.
Ak Parti’nin medya ve tanıtım birimin koordinesinde, yapılacak bu gezilerin algıyı kıracağını ve tersine döndüreceğine inanıyoruz.
Bu konuda hiçbir mizansene de gerek yok. Velev ki TOKİ’de oturan bir hemşerimiz “fayansım düştü” desin. 8 ayda 20 bin konut yapan devlet, fayansı da değişir, doğalgazı da getirir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Elazığ’da yapılanlar için; Kılıçdaroğlu yapılanları görse ‘ya nasıl da yapmışlar” diye gurur duyacak ama biz bu yaptıklarımızla birilerinin cenderesinde kalacağız. Yok, böyle siyaset…