Aksoy: Deprem Sonrası Yapılanlar Önce Yapılsa Kayıp Olmaz
FÜ Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Aksoy, Kırgızistan'da meydana gelen depremin ülkemizdeki faylarla bir ilişkisi olmadığını, fazla can kaybı yaşanmamasının nedeni olarak ise yerleşim alanlarına uzak olması ve on üç kilometre gibi bir derinlikte olması olduğunu ifade etti.
FÜ Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Aksoy, geçtiğimiz gün Kırgızistan ile Çin sınırındaki Sincan Özerk Bölgesi’nde meydana gelen 7 büyüklüğündeki deprem hakkında Hakimiyet Gazetesine önemli açıklamalarda bulundu.
AKSOY: “O BÖLGE GENÇ BİR DAĞ KUŞAĞI”
Prof. Dr. Ercan Aksoy,“Kırgızistan diye geçmişti fakat kayıtlara tekrar baktığımda jeoloji dairesinde ayrıntılı olarak veriliyor, depremlerle ilgili bilgileri. Çin tarafında aslında Kırgızistan ve Çin arasında. Ülkemizin de bulunduğu deprem kuşağı bunun batı bölümüne ülkemizin olduğu yere Alpler deniliyor. Bizden sonra doğuya doğru gittikçe Himalaya’ya dönüşüyor. Çin’de de sık sık depremler meydana geliyor. Orası da bizim ülkemizde olduğu gibi genç bir dağ kuşağı. Burada çok sayıda fay var. Zaman zaman depremler üretiyor. Kırgızistan depremi olarak geçti. Sınırın hemen Çin tarafında Sincan Uygur bölgesi diye geçen bir yerde.”dedi.
NEDEN FAZLA CAN KAYBI OLMADI?
Can kaybının az olmasının en önemli sebebinin Çin’nin Taklamakan çölü olan ve Çin’nin büyük bir bölümünü kaplayan çölün kenarında olması dolayısıyla ve ev olmaması olduğunu ifade eden Prof.Dr. Aksoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bu sebepten can kaybı yok. Kırgızistan tarafına baktığımız zaman onlarda daha uzakta ve depreme oldukça uzak. Depremin şiddeti dört veya beş olarak gözüküyor. Yerleşim alanlarına uzak olduğu için ve on üç kilometre gibi bir derinlikte olduğu için hissedilen depremin şiddeti az. Kahramanmaraş depremine baktığımız zaman depremin büyüklüğü 6,7 gibi bir deprem yaşandı. Depremin şiddeti 11’di. Şiddet, binalara gelen ivme değeri onları yıkma etkisidir. Bu yaşanan deprem 4 ya da 5 şiddetinde. Çok yıkım yapacak bir deprem şiddeti değil.”
“ZEMİN, ŞİDDETİ ÖNEMLİ ORANDA ARTIRABİLİYOR”
Prof. Dr. Aksoy,“ En büyük etken yerleşim yerlerine uzaklık. Tabi yerleşim yerlerinin zeminini bilemiyorum. Çünkü bu şiddeti zemin çok önemli oranda artırabiliyor. Bu konuda yeterli bilgi yok. Amerika jeoloji dairesinin her depremden sonra oradaki nüfus yoğunluğuna göre ihtimalleri sıralıyor. Bu nüfus yoğunluğunu ve şiddeti dikkate alarak zaten olabilecek maksimum ölü sayısını yüz olarak gösteriyor. Depremden hemen birkaç saat sonra veriyor bu bilgileri. Şiddet haritalarını çiziyor, şiddet haritaları içerisinde kalan yerleşim alanlarına bakıyor. Yerleşim alanlarındaki nüfus yoğunluğu da çok az yerleşim yeri birkaç bin nüfuslu yerler. Üç - beş bin ve ya on bin nüfuslu yerler. Maksimum yüz olabilir diyor bu şartlarda. Deprem olur olmaz verdiği tahminler bunlar.” dedi.
KIRGIZİSTAN DEPREMİNİN MADDİ KAYBI 10 MİLYON, MARAŞ DEPREMİNİN 120 MİLYAR DOLAR
Maraş depremlerinin Ülkemize faturasının 120 milyar dolar olduğunu ifade eden Prof.Dr.Aksoy,“ Yine buna paralel olarak on milyon dolar gibi çok küçük bir ekonomik kayıp ortaya çıkabilir diyor bu büyüklükteki depremde. Yakınlarda yerleşim yeri ekonomi üreten fabrika vs. olmadığı için. Kıyaslama yapacak olursam Maraş depremlerinin Ülkemize faturası 120 milyar dolar civarında. Can kaybının olmayışında en büyük etken yakında yerleşim yeri yok. Çin tarafında bir çölün kenarında meydana gelmesinden dolayı yerleşim yeri yok. Kırgızistan tarafındaki yerleşim alanları da oldukça uzak ve bu yerleşim alanlarında da hissedilen şiddet dört ve beş arasında değişiyor. Bunlarda yıkımı gerçekleştirmiyor diyebilirim. Bizim ülkemizde 4,4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Köy evlerinde çatlaklar meydana geldi.”dedi.
“DEPREMLE YAŞAMANIN GEREKLERİNİ YERİNE GETİREMİYORUZ”
Yaşanan depremin ülkemizdeki faylarla bir ilişkisi olmadığını ifade eden Prof.Dr.Aksoy,“Yüksekova da 5 civarında deprem oldu, duvarlar da çatlaklar meydana geldi. Bu da yapılaşmayla ilgili bunu hep söylüyorum. Depremle yaşamaya alışmalıyız diyorum ama gereğini yapmıyoruz. 4,4 büyüklüğünde bir depremde şiddet nereye çıkabilir? Bu büyüklükteki depremlerde binanızda çatlaklar hasarlar oluyorsa bunun tek bir açıklaması var. Depreme dayanıklı yapı yapmıyorsunuz demektir. Bizdeki nasıl oluyorsa Çin’e kadar uzanan bölgede bizim ülkemize göre doğu kesiminde bunlar meydana gelebiliyor. Bizim depremlerle veya bizim ülkemizdeki faylarla bir ilişkisi yok. Tamamen onların kendi ülkesinden ötürü bir deprem. Yaşanan bu depremin yerine bakmak lazım, yerleşim yeri olmayabilir yakınında.”dedi.
ELAZIĞ DEPREMİNDE ŞANSLIYDIK
1999 Marmara depreminde çok kötü bir sınav verildiğini ve deprem bölgesiyle iletişim sağlanamadığını belirten Prof.Dr.Aksoy,“ Kırgızistan çok büyük bir ülke. Depremler doğrudan doğruya binalara etki eden bir olay değil. Deprem zemini sallıyor. Sallantı üzerindeki yapıya geliyor dolaylı olarak. 1999 Marmara depreminde çok kötü bir sınav verdik. Deprem bölgesiyle iletişim sağlanamadı. Yardımlar gidemedi. Ülke olarak bu olumsuzlukları yaşadık. Bir hatamız şu oldu. 1999 depreminden sonra yapılacak işleri neredeyse tamamını depremden sonra yapılacak işlere ayırdık. Deprem sonrası yapılacak çalışmalara ayırdık. Önemli olan son üç yılda yaşadığımız depremler, Elazığ depremi bunun başlangıcı oldu. Elazığ depreminde şanslıydık. Binalara gelen yer ivmesi depremin büyüklüğü 6,8’ di ama yer ivmesi dediğimiz yani sarsıntının oluşturduğu ivme, bunu bir arabanın içerisindeki yolcu gibi düşünebilirsiniz. Nasıl bir araba normal bir hızla giderken düzgün bir yolda hissetmezsiniz bir şey ama aniden hızlanıp frene basarsanız büyük bir sarsıntı olur. Yapılarda böyle zemin titreştikçe üzerindeki yapılarda da bir takım problemler ortaya çıkmaya başlıyor.” dedi.
“YER SEÇİMİ VE ZEMİN UYGUN OLMALI”
Prof.Dr.Aksoy,“ Yer ivmesi düşüktü, büyüklüğüne rağmen bunun sebebini bilemiyoruz. Elazığ çok fazla bir hasar görmedi. Birkaç yıkımımız oldu Elazığ ve Malatya’da toplam 41 vatandaşımız hayatını kaybetti. Arama kurtarma için çevre illerden gelindi. Biz deprem sonrasındaki hazırlıkların doğru olduğunu zannettik. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremler bize gösterdi ki biz depremle ilgili ne yapacaksak yüzde doksan-doksan beşini deprem olmadan önceki hazırlıklara vermemiz lazım. Yer seçimini düzgün yapmamız lazım. Yapılarımızı zemine uygun yapmamız lazım. Deprem sonrası barınma alanları vs. bunlar tabi ki önemli. Başlangıçta yapmamız gerekenleri yapmazsak can kaybı ve deprem sonrası o kadar insana hizmet verilmesinin mümkün olmadığını gördük.”dedi.
DEPREME DİRENÇLİ ALANLARA KAVUŞMAYI UMUYORUM
Depreme dirençli yerleşim alanlarına kentlerin kavuşması gerektiğini belirten Prof.Dr. Aksoy,“ Kahramanmaraş depreminde birkaç gün boyunca ulaşılamayan yerler oldu. Havanın sıcaklığına soğukluğuna göre de insanlar susuzluktan veya soğuk havadan insanlar hayatlarını kaybediyor. Elazığ 2020 depremi bir vesile oldu. Daha sağlam zeminli yerlere yapılar yapıldı. Yeni kurulan şehirlerimiz yerleşim alanlarımızda yine dar sokaklar devam ediyor. Depreme yaşamak dediğimiz zaman bir bütün olarak düşünmek lazım. Cadde genişlikleriyle, yer seçimiyle, bina kalitesiyle, yapı kalitesiyle hepsini bir arada götürmek zorundayız. Sigorta sistemiyle, barınma alanlarıyla en azından bir başlangıç oldu. Bir dönüşüm değişim oldu. 6 Şubat depremlerinden sonra da zaten daha da işler ciddileşti. Denetim umarım aksamadan yürür. Depreme dirençli yerleşim alanlarına kentlerin kavuşmasını umuyorum. Zemin etüdü parsel bazında yapılıyor. Bunların yapılışı denetleniş konusunda bir bilgim yok. Bu konuda mutlaka belediye gerekli denetlemeleri yapıyordur. “dedi.