Aileye Bağlı Yetişen Çocuklarda 'Okul Fobisi' Görülme Riski Artıyor
Nisa Yılmaz/ Psikiyatrist Uzm. Dr. Ömer Deniz, okula yeni başlayan ve eğitime devam eden çocuklarda okul fobisinin meydana geldiğini söyleyerek, ailelerin bu konuda dikkatli ve takipte olması gerektiği konusunda uyardı.
Okul fobisinin tanımını yapan ve nasıl ortaya çıktığını tanımlayan Uzm. Dr. Deniz; “Okul fobisi özellikle okula yeni başlayan, okul değişikliği ile yeni bir okula başlayan öğrencilerde gördüğümüz; korku, endişe, kaygı, okula gitmeme isteği, ağlama gibi tepkilerle kendini gösteren bir durum. Çocuklar, genellikle anne, baba ve kardeşlerle bir ailede büyüyorlar. Bazen büyükbaba ve büyükanneler de olabiliyor. Belli bir yaşa geldiğinde çocuğun tabii okula başlaması gerekiyor. Çocuğun anne-babasından ve evdeki bireylerden ayrılması gerekiyor. Daha önce tanımadığı, farklı kişilerle bir araya geleceği bir okul ortamına giriyor. Her insanda farklı bir ortama girildiğinde bir kaygı meydana gelir. Tayin nedeniyle başka bir ile taşınan ya da evini başka bir mahalleye taşıyan insanlarda da bunu görürüz. Gittiği yerde henüz tanışıklığı olmayan yeni komşuları olduğundan orada bir kaygı oluşuyor. Okul fobisi daha farklı yaşanıyor. Okul yaşamı bozuluyor, huzursuzluk oluşuyor, hem anne hem de çocuk da ruhsal problemler oluşturan bir durum. Günümüzde çocuklar artık okul öncesi eğitimlere gidiyorlar; kreş ve anaokulu gibi. Bu şekilde okula alışmış oluyorlar.
Okul fobisi genellikle anneye, babaya bağımlı yetişen, sürekli onlarla vakit geçiren çocuklarda daha sık görülüyor. Aslında çocuklar okula başlarken çok güzel heyecan yaşıyorlar, okul alışverişi yapıyorlar. Ama ilk servise binme, okula gitme gününden itibaren ebeveynini bırakmak istemiyor. Çocuk annesini ve babasını kaybedeceğini, onlara bir daha ulaşamayacağını düşünerek endişeye kapılıyor. Okulun ilk bir-iki haftası genelde bütün çocuklarda görülebilir. Okul fobisi diyebilmemiz için iki hafta ya da daha uzun süreli olması ve çocuğun okula gitme işlevselliğini bozması lazım. “ dedi.
“Okul Fobisi Sadece İlkokula Başlayan Çocuklarda Görülmüyor”
Okul fobisi olan çocukların davranışlarında değişiklik meydana geldiğini, ailelerin de bu değişikliğe karşı takipte kalması ve dikkatli olması gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Deniz: “Okul fobisi olan çocuklar gece huzursuz bir şekilde uyur. ‘Sabah okula gitmek istemiyorum, ben evde kalayım’ diyor, karın ağrısı, mide bulantısı gibi bedensel semptomlar da eşlik edebiliyor. Aileler böyle bir durumla karşılaştığında, çocuğun okul fobisi olup olmadığı konusunda bir uzmana danışması ve destek alması gerekir.
Okul fobisi sadece ilkokul çocuklarında gördüğümüz bir şey değil. Milli Eğitim Bakanlığının ilkokula ve ortaokula başlayacak olan çocukların okula adapte olabilmesi için bir hafta erken okula başlıyor. Ortaokul öğrencileri de ilkokulu bitirdikten sonra farklı bir okula geçiş yaptığı için aynı kaygı ortaokul öğrencilerinde de meydana geliyor. Hatta zaman zaman üniversite öğrencilerinde de bu kaygı meydana geliyor. Aslında biz buna ayrılık anksiyetesi diyoruz. Yani ebeveynlerden ayrılmanın getirdiği bir kaygı bozukluğu olarak değerlendiriyoruz bunu.”
“Öğretmenlerin Aileleri Bilgilendirmesi Gerekiyor”
Uzm. Dr. Deniz; “Normal bir şekilde okula başlayan çocukların, kısa bir süre geçtikten sonra bir gün ağlayarak okula gitmek istemiyor. Ve bu çocuklar bize geldiğinde yaptığımız değerlendirmede; öğretmen sınıf içerisinde bir öğrenciye disiplini sağlamak için yüksek sesle bağırıyor. Aslında çocuğu ilgilendiren bir durum yok ama çocuk öğretmeninin yüksek ses tonuna tanık oluyor ve kaygıyı tetikliyor. Bu nedenle kaygı okula başlarken olmasa da sonradan ortaya çıkabilir. Çocuğun sınıf içerisinde arkadaşlarıyla olan ilişkisi, arkadaşlarıyla uyumu çok önemli. Çekingen ve kaygıları biraz daha abartılı olan çocukların sınıfa kaynaşmasında öğretmenin biraz daha dikkatli olması gerekir. Öğretmenin de bu durumda aileleri bilgilendirmesinde fayda var.”
“Okul Korkusu İki Haftadan Fazla Sürüyorsa Uzmana Danışılmalı”
Okul korkusunun uzun sürmesi halinde okul rehberlik servisine ardından da bir uzmana danışılması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Deniz; “Ailelerin böyle bir durumla karşılaştığında iki yanlış davranışı var. Bir tanesi ebeveynlerin kendi duygusal tepkileri. Çocukları ilkokula başlayan ebeveynler, çocuklarını okula götürdüklerinde duygusal bir tepkiyle gözyaşı döküyor, ağlıyor. Çocuk da bu gözyaşını yanlış anlıyor. Annesi ağladığı için kaygılarında haklı olduğunu düşünüyor. Bu nedenle buna çok dikkat etmek lazım. İkincisi, gerek öğretmenlerin gerekse ebeveynlerin bu konuda baskıcı bir tutum sergilemeleri bu korkunun artışına da sebep olabiliyor. Ebeveynlerin okul konusunda baskıcı, azarlayıcı, cezalandırıcı ve ısrarcı tutumları doğru değil. Eğer okul fobisi sorun oluşturacak bir aşamaya gelirse bir çocuk ve ergen psikiyatri uzmanı ile irtibata geçip bu konuyla ilgili tedavi ve terapi desteği alması gerekir. Bu sorun ebeveynlerin tek başına çözebileceği bir şey değil. Çocuğun ileriki dönemlerde de güvenli bir şekilde eğitim hayatına devam edebilmesi için sorunun kalıcı olarak çözülmesi gerekir.”
Hiperaktivite ve Dikkat Eksikliği
Okul fobisi dışında çocuklarda görülen hiperaktivite ve dikkat eksikliğine değinen Uzm. Dr. Deniz, iki ruhsal bozuklukla ilgili şunları söyledi; “Okulun başlamasıyla birlikte okul başarısını ve sınıf içerisindeki uyumu bozan iki ruhsal sorun daha var; hiperaktivite ve dikkat eksiliği. Okula yeni başlayan çocuklarda sürekli hareket halinde olan, sırasında durmayan ve disipline uymayan çocuklarla karşılaşırlar. Bu isteyerek yaptıkları bir yaramazlık değildir. İstemsiz olan hiperaktivite, aşırı hareketlilikle karakterize bir durumdur. Böyle bir durumda rehberlik birimine danışmak gerekir. Dikkat eksiliğinde ise, çocuk ödev yapmak istemiyor, dersi dinlemek istemiyor, dikkati çok kolay dağılıyor. Böyle bir durumda da yine okula uyumu ve performansında sorunlar oluşuyor. Bu durumda da yine rehberlik birimiyle bağlantı kurup, rehber öğretmenlerin değerlendirmesini öneririm ben. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite düşünüyorlarsa eğer mutlaka bir psikiyatri uzmanı olan bir doktora yönlendirmeleri çok önemli. Çünkü bunlar sadece konuşmayla çözülebilmesi mümkün değil. Öğrenme güçlüğüyle ilgili durumlarda da eğer çocuk öğrenemiyorsa onun görmesi, işitmesi, IQ seviyesi yeterli mi gibi bir takım incelemeler yapılmasında fayda var. Yine okula başlayan çocuklar eğer mutsuzsa, hayattan zevk almıyorsa ve aşırı endişeliyse kaygı bozukluğu ya da depresyon anlamında da irdelemek gerekir. Çocuğun okula başladıktan sonra göstermediği bir takım ruhsal tepkiler varsa bunların da anne babalar tarafından dikkate alınması lazım. İncelenmesi ve bir çözüm üretilmesi konusunda bir uzmana danışılması gerekir.”