Ahmet Yesevi'yi Anlamak…
Altmış üçke yaşım yitti bir künçe yok
Vâ-dirigâ, Hak'nı tapmay könglüm sınuk
Yir üstide, sultân min tip, boldum
Altmış üçke yaşım yitti bir künçe yok
Vâ-dirigâ, Hak'nı tapmay könglüm sınuk
Yir üstide, sultân min tip, boldum uluk
Pür gam bolup yir astıga kirdim muna
(Ahmet Yesevî; Divan-ı Hikmet)
Türk dünyasının manevî hayatını etkilemiş nâdir kişilerden biri olan Ahmet Yesevi’yi ne kadar anlıyor ve tanıyor olduğumuzu hiç düşündük mü?
Ahmet Yesevî tasavvufun, nefsi körletmek, tevazu, dünya malını hor görmek, soy ve din gözetmeksizin bütün insanları eşit saymak gibi yüksek görüşlerine yer verilmekteydi. Aklı ve fiiliyle benimsemiş, dervişliğin, kanaatin, fazilet ve değerini, dinî ahlâkî öğütleri, peygamber ve evlâdına olan muhabbetini, dünya zevklerine düşkünlüğün zararlarını anlatılmaktaydı. Hikmetler nasihatler hâlinde, mantık gücü ve iman kuvvetiyle yayılmıştır.Anadolu ve Türkistan evliyaları Hoca Ahmed'i Pir saydılar.
Ahmet Yesevi, öğretisini "Dört Kapı" olarak bilinen şu ilkeler üzerine kurmuştur: Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat'tir. Dört Kapı, İslamiyet'ten önceki Türk inançlardan kaynaklanmıştır. Hatırlandığı gibi Dört Kapı ilkesi Hacı Bektaş Veli'nin öğretisine de temel oluşturur. Hacı Bektaş Veli her bir kapıya onar makam ekler ve "Dört Kapı, Kırk Makam" olarak adlandırılan ilkeler bütününü ortaya koyar.
Ahmet Yesevi'nin müridleri ve takipçileri ölümünden önce ve ölümünün sonrasında, 12. yy'ın ortalarından itibaren diğer bölgeler gibi Anadolu'ya da gelerek görüşlerini yaymaya devam ettiler.
Hep dile getiririm ve derim ki, maneviyat duygularımızdan uzaklaşıyoruz. Maneviyatı zengin olmayan bir insandan ne değerlere sahip çıkmayı beklersin nede vatan sevgisini beklersin. Ahmet Yesevi’yi anlatmaya devam etmeliyiz, konuya duyarlılığı artırmak için STK’ların da üzerinde sorumlulukları olduklarını unutmamak gerekir.
İnsanın içinde merhamet duyguları azalmış ve hatta kaybolmuşsa bu işin vebalini sorarlar. Köprü açmak, yol yapmak… vs ne kadar hayatımızda önemli ise, bu maneviyat değerlerin artması için de çalışmalar o kadar önemli olduğunu düşünüyorum.
Yaklaşılan yeni yıl münasebetiyle programlarını aylar öncesi planlayan bir millet olmuşuz ve zilletin içerisinde yer almışız farkında değiliz! Başımıza gelen o kadar musibetler var ki, ne ders almayı bildik ne de kendimize çeki düzen vermeyi!
Hülasa, toplum olarak gerçek özümüze dönmeye çalışılmalı ve bir an evvel fabrika ayarlarına geri dönmeliyiz. Bunun için üzerine sorumluluk düşen idareciler bir kez daha elini başının önüne koymalıdır. Ciddi bir yaramız olduğunu unutmadan ve sonrasında daha büyük felaketlere meyil vermeme adına maneviyatımızı zenginleştirmeye çalışalım. Bunu kampanyalar ve projelerle destekleyelim. Rabbim iyinin yanındadır…