AĞIR AKSAK
Efendim ligin ilk maçı olan Manisa spor maçına kadar Elazığ sporun iyi bir sezon öncesi kampı yapamadığı dilden dile dolaşırken oynanan özel maçlarda takımın bir gol
Efendim ligin ilk maçı olan Manisa spor maçına kadar Elazığ sporun iyi bir sezon öncesi kampı yapamadığı dilden dile dolaşırken oynanan özel maçlarda takımın bir gol dahi atamayış olması bu düşünceleri perçinler gibiydi adeta. Madalyonun diğer yüzüne baktığımız da ise her ne kadar iyi bir hazırlık dönemi geçirmemiş olsa da, her ne kadar özel maçlarda gol dahi atamamış olsa da geçen sezon ilk yarıyı lider kapayan, ikinci yarı da ise elin de kalan aslanlarla süper lig biletini son anda elinden kaçıran Elazığ spor için sayısal olarak eksik de olmuş olsa oturmuş kadronun avantaj olduğu düşünülmüştü. En azından sahaya sürülecek muhtemel kadronun yapısı, oynadığı futbol, kendine olan özgüveni bu takım için artılar bölümünde bulunuyordu. İlk maça çıkıldığında Manisa sporun geçen sezon elinde kalan futbolcularını alt yapıdan takviyelerle tamamlayıp Elazığspor karşısına çıkmaları bizim için avantaj olarak görünse de, futbolun netice oyunu olduğu düşünüldüğünde topa fazla sahip olmayla, fazla gol kaçırmayla puanların gelmediğini, gol atıp maçı kazananın puanlara kavuştuğunu Manisa spor dan almış olduğumuz dersle görmüş olduk. Ligin ilk maçıdır olur dedik, telafi edilir dedik, kazadır dedik, teselliden çıkacak mazaret sayılarımızı artırmaya çalıştık. İkinci ve üçüncü maçlarımızı ise kendi sahamızda Bolu spor ve ligin bir başka yeni takımı Ümraniye spor ile yapacak olmamız aklımıza iki maçı da alırsak moral ve motivasyon olarak üst düzeye çıkacağımızı işaret ediyor olsa da Bolu spor maçında sahadan iki farklı mağlup ayrılmamız, yukarıda değindiğimiz gibi puanların golleri atanlara verildiğinin yeni bir göstergesi olmuştu bizim için. Derken üçüncü hafta maçında ortaya futbol adına hiç bir şey koymadan zar, zor bulduğumuz bir gol hem gol atma hanemize rakam yazılmasına hem de sezonun ilk üç puanını bir arada görmemize neden olmuştu. Oynanan yavan futbol ve gol pozisyonlarında yaşadığımız sıkıntılar ilerisi için hiç bir umut vaad etmezken dördüncü hafta maçında karşılaştığımız Eskişehir maçında ise rahat gol yeme alışkanlığımızın takrar etmesine hakem hatalarınıda bahane ederek tuz biber aramaya çalıştık desek yanılmayız sanırım. Velhasıl kör topal, ağır aksak bir şekilde yürümeye çalıştığımız bu yolda geçen sezon ders verdiğimiz takımlardan ders almaya muhtaç olur hale geldik sözünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Alt yapı futbolcularının küheylanlığa özenmelerine ne yazık ki üst yapıdaki ağabeylerde destek verince kısıtlı kadronun verdiği sıkıntıları nasıl çözeceğimiz belli değil. Tek kelime ile Ağabey olarak geçen sezonu tamamlayanların, bu sezon gerçekten ağır ağabey olmalarının vakti geldi de geçiyor.