ADALET
Türk Dil Kurumu Adalet kavramını 'Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme' olarak tarif eder
Türk Dil Kurumu Adalet kavramını “Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme” olarak tarif eder.
Bu ifadeye göre ADALET… Her ferde ekmek gibi, su gibi, hava gibi lazım olan bir gereksinimdir.
İnsanlar dahil hangi canlı yemeden, içmeden, hava almadan yaşayabilir?..
Öyleyse bu kardeşinizin Adalet başlığını taşıyan bir şiirine kulak verelim.
**
Ey Adalet sen bana ekmek gibi, su gibi,
Hava gibi lazımsın.
Diz çökmek yakışmaz sana,
Ayağa kalkmalısın.
***
Mukaddes kitabımız Kuran-ı Kerim’de;
“Allah size insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder” diye buyururken.
*
Yüceler yücesi Peygamberimiz Hz. Muhammet Mustafa (A.S) da;
“Bir saatlik adalet yetmiş yıllık ibadetin yerini tutar” Buyuruyor.
*
Adalet timsali Hazreti Ömer (R.A) da;
“Bir millete baş olmanın ilk ve en büyük şartı adil olmaktır” diyor.
*
Ne yazık ki böylesine adaletle hükmedilen yüce bir dinin mensubu olarak bizler dinin siyasetin her karesine yerleştirilmesi sonucu gördüğümüz haksızlıklar ve adaletsizlikler karşısında “Ne adaleti be kardeşim, Adalet pavyonda arabesk okuyor” diyebiliyoruz.
Ne kadar acı ve ne kadar hazin bir tablo.
*
İşte bizdeki adalet anlayışı budur.
Adaleti her zaman ve her zeminde işimize geldiği gibi değerlendiririz.
Bir haksızlığa maruz kaldığımızda “Nerede bu adalet?” diye cıyak cıyak bağırır “Olmaz olsun böyle adalet” diyerek adaleti yerden yere vururken, işimize geldiğinde de “Yaşasın adalet” diyerek iki ikiyüzlülüğümüzü ortaya koruz.
ÜÇ TEMEL GÖREV
Cumhuriyetimiz, istiklal ve hürriyetimiz hayatımızın her karesinde üç temel üzerine kurulmuştur.
Yasama
Yürütme,
Yargı.
**
Yasama;
Ülkenin yönetim biçimini oluşturmak için gerekli olan kanunları yapma görevidir. Bu görev Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiştir.
Yürütme;
Kanunlara uygun bir şekilde ülkenin yönetilmesi, idare edilmesi demektir. Bu görevde cumhurbaşkanına ve bakanlar kuruluna verilmiştir.
Yargı;
Anayasamız devletin yargı görevini bağımsız mahkemelere vermiştir.
Yasama ve yürütme organları da yargı kararlarına uymak zorundadır.
Peki, ülkemizde bu zorunluluk yerine getiriliyor mu?
Hayır…
Herkesten ve her kesimden daha çok yargı kararlarına uyması gereken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bir kararla ilgili “Kararı tanımıyorum ve saygıda duymuyorum” derken
Anayasaya sadakatle bağlı kalacağına yemin etmiş olan çiçeği burnunda başbakanımızda;
“Anayasa ne söylerse söylesin Cumhurbaşkanımızın fiili olarak siyasi sorumluluğu doğmuştur. Yeni asaya ile sistemin yolunu açma zamanıdır.” Demekle adeta mevcut anayasayı tanımadıklarını deklere etmişlerdir.
Hukukçularımız bu söylemlerin anayasamıza uygunluk teşkil etmediğini ve suç sayılması gerektiğini söylemektedirler.
***
Böyle bir durumda Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bireyi olarak biz ülkemizin, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğinden endişe duymaya başlıyoruz.
Öyle ya;
Bir ülkenin cumhurbaşkanı anayasayı tanımazsa, Anayasanın verdiği kararlara saygı duymazsa ve aynı ülkenin başbakanı da ”İlle ki o anayasayı değiştireceğiz bu anayasayı kabul etmiyoruz” gibi beyanlarda bulunursa bizim sonumuz ne olur endişesine kapılmamak mümkün değildir.
Hani herkes yasalara saygılı olmak zorundaydı?
Hani bu ülke laik ve sosyal bir hukuk devleti idi?..
Hani yasama ve yürütme dâhil her kes ve her kesimin yargı kararlarına uyma zorunluluğu vardı?
Hani herkes ve her kesim anayasamız ve yargımız önünde eşit haklara sahipti?
Hani nerede kaldı eşitlik ilkesi…
Onlar söyleyince meşru biz söyleyince gayri meşru oluyor.
Olacak şey mi?..
***
Kevgire döndürdüğümüz Anayasamızla rafa kaldırdığımız yasalarımız her ne kadar Ana yasamızın ilk dört maddesinde teminat altına alınmış ise bu teminat biz zati devlet büyüklerimiz tarafından işlemez hale getirilmiştir.
Her ne kadar hukukçularımız Anayasanın ilk dört maddesine dokunmanın bu maddelerden birisinin değiştirilmesinin dahi teklif edilmesinin anayasal bir suç olduğu belirtilmiş ise de suç işleme özgürlüğüne sahip yöneticilerimiz maalesef suç işleme özgürlüğüne devam etmektedirler.
Bizde bazı kişilerin adeta suç işleme özgürlüğü vardır.
Bunlardan birisi devrin Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’dır.
Turgut Özal “Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz” Dedi o günden bu güne önüne gelen anayasamızı dele dele kevgire çevirdi.
Tıpkı Orhan Veli Kanık’ın delikli şiiri gibi…
Ne diyordu Orhan Veli Kanık?
**
Cep delik, cepken delik,
Kol delik, mintan delik,
Yen delik, kaftan delik,
Kevgir misin be kardeşlik!