1 PUAN KÖTÜ DEĞİL

Bir kulüp başkanının, bir takımın teknik direktörünün ve futbolcularının, daha da önemlisi bir takımın taraftar kitlesinin bir sezon içerisinde karşılaşabileceği ne

1 PUAN KÖTÜ DEĞİL
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Bir kulüp başkanının, bir takımın teknik direktörünün ve futbolcularının, daha da önemlisi bir takımın taraftar kitlesinin bir sezon içerisinde karşılaşabileceği ne kadar talihsizlik varsa bunları yaşayan ve hatta bir takımın başına gelebilecek ne kadar kötü haber varsa bunlara muhatap olan Elazığspor’un bu kadar dramatik bir süreçte zorlu Sivas deplasmanından 1 puanla dönmesi kötü değil, aksine iyi bir sonuçtur diye düşünüyorum. Tüm bunlara rağmen yine de olumsuzluk anlamında birkaç noktaya vurgu yapılacaksa 10 kişi kalan rakip karşısında neden 3 puan alamadık, Ogün hoca niye oyuncu değişikliğine gitmedi diye bazı sorular da sorulabilir doğal olarak.

Elazığspor,  geçen hafta kendi sahasında 10 kişi kalan Yeni Malatyaspor karşısında da galibiyete uzanamamış hatta galibiyet şöyle dursun, beraberliği bile koruyamamıştı. Üstelik Yeni Malatyaspor takımı,  Sivasspor’dan daha iyi bir takım da değildi. Buna rağmen,  tam da şartlar oluşmuşken 3 puanı alıp puantajdaki eksi konumumuzu artıya çevirebilirdik diye düşünenler olacaktır.

Ne var ki takımın içinde bulunduğu ruhsal-psikolojik, mental ve de ekonomik şartları göz önünde tutacak olduğumuzda bugün alınan 1 puanın azımsanmayacak kadar önemli olduğunu göreceğiz.

Mesut Bakkal ile belli bir ritim yakalayan ve arka arkaya puanlar alarak zirve yolunda özgüven kazanmış bir Sivasspor karşısına eldeki oyuncularla olabilecek en doğru kadroyla çıktık. Hamidou Traore’nin olmadığı bir ortamda orta dörtlüye monte edilecek en doğru oyuncu ağır olmasına rağmen top saklama becerisi olan Lamjed Cheoudi olabilirdi ve öyle de oldu. Ayrıca sağ kanada daha işlerlik kazandırmak adına Hakan Bilgiç’i sağbek pozisyonuna almak, ondan boşalan yerde de Berk Yıldız’ı sol önde oynatmak futbol aklına uygun bir yaklaşımdı bana göre. Belli ki Ogün Hoca önce kanatları sağlama almak sonra da yakalanacak muhtemel kontr-ataklarda rakibi zora sokmak istemişti. Forvet hattı içinse Ümit ve Kenan’dan aradığını bulamayan hocanın Ömer Yıldız’a yönelmesi kaçınılmazdı.

Maç başladığında atak oynamak zorunda olan Sivasspor’un bizim oyuncularımıza elverişli alan yaratacağını ve boşluklar bulabileceğimizi gördük. İlk 25 dakikada Sivasspor, sadece Joan Oumari ile kalemize etkili bir şut çekerken, biz de Tom Wellington ve Murat Kayalı’nın ayağından iki serbest vuruştan yararlanamadık. 31. Dakikada Ziya Erdal’ın çift sarı karttan kırmızı kartla oyun dışı kaldığı dakikaya kadar karşılıklı birkaç atak gördük. Rakip 10 kişi kaldıktan sonra özellikle 45.dakikada ve ilk yarının uzatma dakikalarında Hakan Bilgiç’in arka arkaya sağdan iki mükemmel ortasına Ömer Yıldız’ın zor olanı yaparak ikisinde de etkili vuruşlar yapamaması, bu takımın en temel sorununun golcü eksikliği olduğunu dünya aleme gösterdi.

İkinci yarı başladığında beklenti, Ogün hocanın şablonda ve oyuncu değişikliğinde bir tasarrufunun olacağı yönündeydi. Geçen hafta 10 kişi kalmış rakibe mağlup olan takımın yeni bir kayıp yaşamaması için Ogün hoca ikinci yarıya da ilk yarıdaki gibi başlayarak beklentileri bir anlamda boşa çıkardı. 10 kişi kalmış olmasına rağmen ilk yarının sonlarına doğru Galip Güzel, Ergin Keleş ve Hasan Kabze’yle pozisyonlar bulan rakip, belki de Ogün hocanın gözünü korkuttu.

Yine de ikinci yarı 57.dakikaya kadar üç mutlak gol pozisyonuna giren takım Elazığspor’du. Belki bu dakikalarda orta sahadan Lamjed Cheoudi’yi çıkarıp onun yerine Mesut Saray’la oyunu daha hızlı oynamayı düşünebilirdi ama beraberliğin kötü bir sonuç olmadığını düşünen Ogün hoca, oyuna uzun süre müdahale etmedi.

66.dakikada yorulan forvet oyuncusu Ergin Keleş’i çıkararak onun yerine Burhan Eşer gibi golcü bir diğer oyuncusunu alan Mesut Bakkal, defansımızı daha da zorlayacak bir hamle yaptı. Nitekim Burhan Eşer oyuna girdikten sonra Sivasspor’un atak sayısının arttığını, bizim de defans bölgemizi sağlama almak adına çok rahat çıkamadığımızı gördük. Hele atağa kalkarken top kaptırarak kontra yediğimiz bir iki pozisyon var ki bunlar rakip adına golle de sonuçlanabilirdi.

Aslında oyun içinde gidişata göre oyuncu değiştirmek, şablon değişikliğine gitmek bir maç içinde yapılabilecek en doğal hamlelerdir, hele de rakip sayısal anlamda eksik kalmışken.

Ancak Elazığspor’un esas sorunu elde yeterince hamle oyuncusunun olmaması ve de sezon başından beri bu takımın forvetsiz oynaması. Bugüne kadar sonradan girip de oyunun kaderini tümden değiştiren kaç oyuncumuz var, böyle kaç maçımızı hatırlıyorsunuz ?

Bugün Sivas’ta maç boyunca sağdan ve soldan çok sayıda bindirmeler ve ataklar yaptığımız halde sonuca gidemememizin nedenini oyuncu değişikliklerine bağlamak yerine golcü oyuncumuzun olmadığı gerçeğine bağlamak gerekir.

Önceki deplasmanlara baktığımızda da bunu görürüz. Adana deplasmanında, İzmir’de, Eskişehir’de hep buna şahit olduk. İyi oynayan, pozisyona giren ama gol atamayan bir Elazığspor.

Bu takım bir kurtuluş savaşının içinde. Bu anlamda bu takımı kurtarmak ve dipsiz kuyudan çıkarmak için ilk yarı sonuna kadar toplayacağı her puana sevinmek ve elden gelen desteği vermek lazım. Sezon sonu muhtemel başarı hikâyesi hepimize ait olacaktır.

Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle sevgiyle ve huzurla kalın..