Taha Yusuf SARIGÜL

PARALEL DİN

Taha Yusuf SARIGÜL

Tevbe Süresi 31. Ayette yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: ‘Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini ve meryem oğlu mesihi rabler edindiler. Oysa onlar bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden yücedir.’    Yaşadığımız toplumun din anlayışını sorgulamamız için yeterli bir ayet değil mi? Allah’ı bırakıp hahamlarını ve rahiplerini rab ediniyorlar diyor Yüce Allah açık açık. Haham ve rahipden kasıt günümüzdeki din adamları, alimler, şeyhler ve bunların uydurdukları sahte bir din anlayışıdır. Bu ayet nazil oduktan sonra, Hristiyan iken müslüman olmuş sahabeler Peygamber Efendimize(sav) soruyorlar; Ya Resulullah biz islama girmeden önce din adamlarımıza kulluk etmiyorduk ki. Peygamberimiz(sav) şöyle cevap veriyor: ‘Siz onların helal dediklerine helal, haram dediklerine haram demiyor muydunuz?’ Sahabeler evet cevabını verince Peygamberimiz(sav): İşte bu onlara ibadetin ta kendisidir. İşte onları Allah’ın yerine rab edinmek tam da budur diye buyuruyor. Yani bir kişinin ağzından çıkan lafı ilahi bir kararmış gibi alıp uygulamak o kişiyi Rab yerine koymak demektir. Bir kişinin helal dediğine helal, haram dediğine haram dersek o kişiyi Rableştirmiş oluyoruz. Yüce Allah bizleri boşuna uyarmıyor.    Günümüzde Din o kadar tahribata uğratılmışki, kimin neye inandığı belli değil. Birinin helal dediğine bir diğeri haram diyebiliyor. Dinde kolaylık oluştursun diye ortaya çıkan mezhepler tefrikaların ana sebebi olmuş durumda. Mezhepçilik o kadar tehlikeli boyutlara ulaşmış ki, Ortadoğu mezhep savaşları yüzünden kan gölü. Bunu fırsat bilen batı, mezhepleri fitne unsuru olarak çok iyi kullanıyor. Bakıyorsun müslümanım diyen gruplar birbirleriyle savaşıyor. Daeş diye bir bela çıkmış din adına insanları katlediyor. Şii-sunni ayrımı giderek belirginleşiyor. Şimdi de Haşdı Şabi diye bir örgüt çıktı karşımıza. Biri gitse diğeri geliyor. Herkes din adına kendi inandığı ideolojiyi savunuyor. Bu uğurda kan dökebiliyor. Ülkemiz özelinde düşünürsek bile yüzlerce cemaat yapılanması var. Hepsi birbirinden farklı. Hepsi gerçek müslümanların kendi camialarına mensup insanlardan oluştuğuna inanıyor. Tekfircilik öyle kolay bir hale gelmiş ki, insanlar kolaylıkla diğer grupları tekfir edebiliyor. Kimi çıkıyor Kuran’dan kendine göre anlamlar çıkarıyor. Kimi çıkıyor hadisleri reddediyor. Herkes kendine göre bir din anlayışı geliştirmiş. Aklını kiraya verenlerin, sonunda milletin başına nasıl bela olduklarını 15 Temmuz’da gördük. Yarın aynı durum ile karşılaşmamak için din adına ortaya çıkanlara karşı çok dikkatli olmalıyız.    Allah bizlere akıl gibi büyük bir nimet vermiş. Din adına bizleri yoldan çıkaranlara fırsat vermememiz gerekir. Hocalara, din bilginlerine, ilahiyatçıyım diye ortaya çıkan profesörlere ve kendini şeyh diye tanıtanlara dikkat etmeliyiz. Bu din kimsenin tekelinde değilidir. Hadis usülünü bilmeliyiz. Tefsir usülünü bilmeliyiz. Kuran-ı Kerim’i açıp okumalıyız. Allah herşeyi orda bize açık açık anlatmış. Yeterki okuyalım…

Yazarın Diğer Yazıları