Siyasete ve bürokrasiye yönelik eleştiriler bugünlerde sıklıkla dile getiriliyor.
Bu eleştirileri haksız bulursak gerçekten de yanılmış oluruz. Ama tamamen eksik diyerek yapılan hizmetleri yok saymak da yine bir yanılgıdır.
Özellikle sosyal medyada dile getirilen yorumlarla bir genellemeye girişmek, daha yakın çevresinin, sokağın, çokça vatandaşın sesine kulak vermeden çakma entelektüellik yapmak da hatadır.
Yukarıda bahsettiklerimi sadece Elazığ özelinde Ak Parti çerçevesinde değerlendirirseniz yine yanılmış olursunuz. Bu durum Elazığ’da yüksek oy alan Ak Parti ile ilgili bir takım sosyal medya yorumlarından yapılan genellemelerin yanlışlığıyla, CHP’nin yüksek oy aldığı bir ilde karşılaşılan yorumlarla yapılan genellemelerden oluşuyor. Eleştirim de bu duruma.
Bütün bu eleştiri eksenin de bazen bir olayla karşılaşıyorsun ve bu olay seni pozitif duygularla dolduruveriyor.
Bir yöneticinin, ufak bir sorun yüzünden 2 gün uykusunun kaçtığını nadir de olsa duyabildiğinizden şok etkisi yaşamanız da normal karşılanıyor değil mi?
Ya da vatandaşın sesinin, talebinin bir gece yarısı talimatıyla dikkate alındığını duyunca geleceğe yönelik umudun da artmış oluyor.
İşte tam da burada her zaman bahsettiğim gibi tam ortada durup iyiye iyi, kötüye kötü diyebilen bir toplum yapısının oluşması gerekiyor.
Olaylara her zaman siyasi çerçevemizden bakmamamız gerekiyor.
Objektif bir şekilde yaşananları, yapılanları, yapılmayanları irdeleyip, inceleyip değerlendirerek iyi kötü ayrımını yapabilmemiz gerekiyor.
Yani sadece gazetecilerden, siyasilerden, araştırmacılardan, tarihçilerden objektif olmasını beklemeyin. Evet objektif davranması gereken her meslek erbabının bu erdemi göstermesi beklenmelidir ve talep edip denetlenmelidir ama vatandaşın da objektif davranması bir o kadar önemlidir.
Bunu başarabilirsek, iyi yöneticilerin de sayısını artırmış oluruz.
Hele ki mikro düzeyde, ilimizle, ilçemizle, köyümüzle, mahallemizle ilgili kararlar verirken buna çok ama çok dikkat etmemiz gerekiyor.
