Ömer Enes YILAR

İki Konu Ve Geleceğe Dönük Üç Olasılık

Ömer Enes YILAR

Bugün iki konuya ait yaşanabilecek üç olasılığı dile getireceğim.

İlk konu SİHA’lar üzerinden Türkiye’nin milli teknoloji hamlesi. Bu konuda öncülük yapan Selçuk Bayraktar’ın ne kadar başarılı olduğunu anlatmaya ve methiyeler dizmeye kalksak sanırım köşe yazısı değil kitap yazarız. Bu nedenle bu aşamayı geçerek üç olasılığa geliyorum.

İlk olasılıkta düşündüğüm gelecek, şu anda üretebildiğimizin daha gelişmiş versiyonları olan İHA ve SİHA’ların üretimini devam ettirdiğimiz bir gelecek.. Bu olasılıkta zaten TÜRK olmamızdan sebep diğer ülkelere verdiğimiz korkuyla bu teknolojik aletlerin şimdiden yakaladığı başarının birleştiği bir olasılık olmakla birlikte caydırıcılığımızı da bir tık öteye taşımış bir gelecek demektir. 

İkinci olasılıkta yaşanacak bir iktidar değişikliğiyle milli teknoloji hamlesinin uyuşmaması ve tüm bu yatırım ve girişimlerin rafa kaldırılması durumu. Aslında böyle bir olasılık katrilyonda bir olabilecek bir durum değil mi? Bu saatten sonra hangi iktidar olursa olsun bu durumun önüne geçmeye çalışırsa Türk Milleti kesinlikle fırsat vermez. Bu olasılık yaşanırsa ne olur? Yaşanırsa eğer demek ki biz yine batının güdümüne geçmiş sıradan ve gelişmekte olan bir ülke vasfına geri dönmüşüz ve hatta bunu bile nimet saymışız. Gerçi bu aralar 70’li yılların sefaletini selamet sananlar var ama olsun onlar hep öyle kalsınlar inşallah, hiç bu günleri anlamasınlar!

Üçüncü olasılık yazarken ve okurken tüyleri diken diken olasılığımız. Bu paragraftaki olasılık ise hafif bir analiz zekasına sahip herkesin anlayacağı gibi gerçekleşmesi en yakın olasılık. Bu gelecekte Türkiye, kendi insansız savaş jetini ve hatta filosunu oluşturmuş, otonom bir şekilde kontrol edilen bu filo ile birlikte milli teknoloji hamlesini gerçekleştirerek bu konuda dışa bağımlılığını bitirmiş ve diğer ülkelerin üretileni satın almak için kapısında kuyruk olduğu ülke haline gelmiştir. Hatta üretilen hava savunma sistemleri sayesinde hava sahası izinsiz kuş dahi uçurmayan bir ülke olmuştur. Bunun yanında uydu ve haberleşme konusunda öyle adımlar atmıştır ki dünyanın en güçlü ülkeleri bile ne kadar uğraşırsa uğraşsın haberleşme sistemimizi kesemiyorlardır. Bu çok yakın ve kesin olan gelecekle ilgili yapılacak en özet analiz ise şudur: “Kaybedileni geri kazanma dönemi”

İkinci konu ise Maden ve Alacakaya ekseninde rezervler… 

Buradaki birinci olasılığımız, bu rezervlerin iddia edildiği gibi adrese teslim yapılması. Bu gelecekte Elazığ, olduğu gibi kalır, hatta psikolojik olarak çökeceğimizden ve umudumuzun çoğunu kaybedeceğimizden mutsuz şehirler sıralamasındaki başarımızı katlayarak artırırız.

İkinci olasılıkta, şartname değişir ve tesisler Elazığ’a yapılır. Ancak yan sanayi gelişmez ve her zaman örnek verilen o meşhur krom meselesi gibi istihdamı biraz arttırır ve biz bununla yetinir ve kısa bir süreliğine mutlu olacağımızdan mutsuz şehirler sıralamamız kötü etkilenir.

Üçüncü olasılık yine tüyleri diken diken edecek cinsten ama ilk konunun üçüncü olasılığıyla kıyaslandığında gerçekleşmesi çok daha zor olan bir olasılık. Burada Elazığ’da çıkan cevherler Elazığ’da işleniyor ve bu cevherler yine Elazığ’a kurulan fabrikalarda ürünlere dönüşüyor. Elazığ maden dışı ihracatta bölge birincisi, hepsi toplam ihracatta Türkiye’nin ilk 10 ili arasına giriyor. İstihdam ve ekonomi gibi sorunlar Elazığlıların hafızasından siliniyor ve biz bu kez mutlu şehirler sıralamasında birinci oluyoruz. Zor ama imkansız mı, takdir sizin…


 

Yazarın Diğer Yazıları