Ömer Enes YILAR

Danışmanlar

Ömer Enes YILAR

Günümüzün en popüler mesleği haline gelen ‘danışmanlık’ üzerine siz değerli okurlarımızla biraz istişare etmek istedim. En basit tabiriyle danışmanlık yani müşavirlik, Arapça kökenli olan muşavara yani “danışma” sözcüğünden türemiş. 

Kısaca bilgi ve düşüncesine güvenilen ve bu bilgilerin alınması ve görüş bildirmesi için kendisine danışılan vazifeli kimse anlamına gelmektedir.

Hem Peygamber Efendimiz (SAV) ‘istişare de rahmet vardır’ hadis-i şerifi ile hem de tarihimizin en önemli liderlerinin istişareye verdikleri önemle bu mesleğin ne kadar kutsal olduğunu çok rahatlıkla anlayabiliriz.

Yine günümüzde danışmanlık mesleği ve bu mesleği yerine getirenlerin işlerini ne kadar önemseyerek ve hak, hakikat ekseriyeti göstererek yaptığına dair ciddi eleştiriler bulunmaktadır.

İstişare kültürünün ve danışmanlık mesleğinin ne kadar önemli ve hakkı verilerek yapıldığında özellikle siyaset çerçevesinde ne kadar kutsal olduğunu bizlere gösteren 15 Temmuz Şehidimiz Erol Olçok’un hayatı ve yaptıklarına bakılınca anlaşılabilir.

Bir siyasi hareketi, siyasetçiyi, bir davayı, bir kurumu veya bir şirketi temsilen müşavirlik görevinde bulunanların önemli görevleri bulunmakla birlikte temsil ettikleri kişi veya kurumların kimliğine uygun görünmeleri ve buna göre hareket etmeleri de elzemdir.

Örneğin; şarap içmek birçok toplumda sakıncalı görünmese de ülkemizde muhafazakâr kesimde şarap veya herhangi bir alkol maddesi kullanmak kesinlikle kabul edilebilir bir davranış değilken muhafazakarların müşaviri olanların kasa kasa ev yapımı şarap hediyesi kabul etmesi normal bir davranış olarak kabul edilebilir değildir.

Yaşanmış ya da yaşanması mümkün bu örnek üzerinden varmak istediğim sonuç şudur ki danışmanlarımızın özellikle siyaset çerçevesi içerisinde bulunanların görevlerini hakikat ekseriyetinde icra etmeleri, temsil ettikleri kurum veya kişilere uygun davranış göstermeleri, görünmeyenleri, bilinmeyenleri, en uçtaki sorunları tespit ederek yerine dosdoğru ulaştırmaları günümüzde artık hiç olmadığı kadar önemli bir noktaya gelmiştir.

Ne mutlu işini hakkıyla yerine getirenlere ve ne yazık makam ve meviinde kendi şahsi çıkarı için kullanarak yenilen hakların çözülemeyen sorunların sebebi olanlara…
***
JEOTERMAL HASRETLİK
İlimizde önemli jeotermal kaynakların müjdesini almamızın üzerinden seneler geçmesine rağmen henüz daha beklediğimiz projelere kavuşamamamız nedeniyle jeotermal hasretliğimiz devam ediyor.
Şöyle bir gündemi karıştırırken okuduğumuz bir haber ise bu özlemin ateşini daha da korluor…

Türkiye’nin en soğuk illerinden olan Sivas’ta tüm olamaz, yapılamaz eleştirilerine rağmen jeotermal turizm bölgesinde 60 dönümlük alanda 40 milyon TL yatırımla kurulan serada farklı cins domates üretimi yapılıyor, yaklaşık 40 kadının istihdam edildiği alanda üretilen domateslerin büyük çoğunluğu ise ihraç ediliyor.

Ne diyelim, İnşallah yakın zamanda bizler de yeni müjdeler duyar, hem tarım hem de turizm boyutuyla jeotermal hasretliğimizi gidermiş oluruz.
 

Yazarın Diğer Yazıları