Ömer Enes YILAR

Bu Üç İsim, Elazığ Tarihine Damga Vuracak mı?

Ömer Enes YILAR

Bardağın dolu tarafına bakmak, yanlışlarla birlikte doğruları da görüp bunu dile getirmek  bir erdem midir? Ben ‘evet’ diyebilirim. 

Özellikle tüketim çağı olarak adlandırılan günümüzde, doyumsuzluğun zirve yaptığı bir ortamda bu objektifliği başarabilen gerçekten erdemli insanlardır.

Erdemli davranış,  bardağın dolu tarafına bakmak, bir kısmının da boş olduğunu yok saymak değildir. Boşluğu görmek, kabullenmek, buna çözüm aramak ve bunları yaparken “kusurları ört” ahlakıyla,  dolu olan tarafın mutluluğu ile hareket etmektir erdemliliktir.

Ters Köşe’nin değerli okuyucuları,

Bu yola çıkarken amacımın şehrin menfaatlerini savunmak olduğunu ve bu uğurda karakterimizin tersliğiyle Elazığ’ın çıkarlarına ters düşen her meseleye bu asabiyetle cevap vereceğimizi, ancak marifetin de iltifata tabi olacağını söylemiştim. 

Sağ olun, var olun, bu zamana kadar beni yalnız bırakmadınız, siz de bu düşüncelerle bazen uyarılarla bazen de teşekkürlerle bu maceranın buraya kadar gelmesine vesile oldunuz.

Bu hafta, iz bırakmaya, tarihe damga vurmaya, 50 yıl sonra bizler belki olmasak da çocuklarımızın konuşacağı işlere imza atmaya yakın olanları yazacağız. 

Bunlardan ilki Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları. Yapacağı iş ise altyapı. Bu iş; yılların kanayan yarası, siyasi risk, halkta karşılığı olmayan yatırım gibi nitelemelere tabi tutulsa da gerçek karşılığı eser siyasetidir. Başkan Şerifoğulları altyapı projesini tamamlarsa, 50 yıl sonra bile konuşacağımız, arkasından dua edeceğimiz bir siyasetçi olarak Elazığ tarihine damgasını vurmuş olacak.

Diğer bir isim ise Rektörümüz Prof. Dr. Sayın Fahrettin Göktaş, altyapısını oluşturmaya çalıştığı iş ise ikinci üniversitemiz. Yıllardır hayali kurulan, nasıl yapılacağı konusunda birçok proje sunulan ancak bir türlü hayata geçirilmeyen ikinci üniversite konusunda bugünlerde ciddi adımlar atılıyor. Şayet olurda Elazığ’da bu rüya gerçek olursa, Prof. Dr. Göktaş, Elazığ tarihine damga vuracak.

Son isim ise Elazığ Valisi Dr. Ömer Toraman. Atandığı günden beri bir gününü bile boş geçirmeden şehrin gür sesle dile getirdiği ancak bir türlü çözüm bulunamayan meselelerine el attı. Depremin neden olduğu sorunları çözmek için gecesini gündüzüne kattı. Adil, şeffaf ve ilkeli bir duruş sergiledi. Peki, Vali Toraman, Elazığ tarihine nasıl damga vuracak derseniz, bunun için bırakacağı iki eser olduğunu düşünüyorum ve bunlar için ciddi bir gayret içinde olunduğunu, bazı çalışmalar yapıldığını da biliyorum. Kanyonlarımız ve Karakoçan Termal Tesisi şayet turizme kazandırılırsa bu Elazığ için bir dönüm noktası olacak. Valimiz Dr. Ömer Toraman, bu taleplere de karşılık verir, hayata geçirirse Elazığ tarihine damga vuracak. 

Daha önce bu ve bunlara benzer işleri yapanlar oldu mu bu şehirde, oldu. Peki, benim yaşım itibariyle aynı dönemde yaşamadığım bu isimleri ben ve hatta benden yaşça daha küçük olanlar bile hâlâ hayırla anmıyor mu?

Kır saçlarım ve yazmaktan nasır tutmuş emekçi parmaklarımla yıllar yıllar sonra, bakın gençler, ben taaa o zamanlar yazmıştım bunları, demek belki bana da nasip olur. İnşallah…

***
Kelime dağarcığımızı geliştirmek için yapabileceğimiz en etkili iş okumaktır. Ben de bolca yapmaya çalışıyorum. Bir aralar klasiklere takılmıştım. Eski ve herkesçe anlaşılmayan kelimeler kullanmak beni daha motive ediyordu sanki. Belki bu yazdığıma çoğu insan katılmayacaktır ama bunun doğru bir iş olmadığına karar verdim. Örneğin bu kelimelerin çokça kullanıldığı ve sayfalarca süren dünya edebiyatının en süslü, en özenilen betimlemelerinin yapıldığı Balzac’ın “Vadideki Zambak” romanıyla bu düşüncemi birleştirdim. 

Genç bir Fransız’ın evli ve çocuklu bir kadına duyduğu aşk ekseninde gelişen olaylar her ne kadar bazı kesimler tarafından “bu tarz bir okumayla sıkıcı bulunur zaten” gibi güzellemeler yapılsa da beni kararımdan alıkoyamadı. 

Bu sadece Vadideki Zambak için geçerli değil. Artık bu tarz kitapları okumayı bıraktım, yerli bir operatörümüzün yaptığı harika bir uygulamaya cüzi bir ücretle abone oldum. Tarih, kültür, teknoloji, sanat vb. onlarca kategoride yüzlerce dergi var. Hem istediğimiz kategoriye erişip ilgi alanımıza ait, bizleri sıkmayan yazıları okuyoruz hem de daha modern, daha anlaşılır kelimelerle kelime dağarcığımızı genişletiyoruz. Tavsiye ederim. 

Özetle, günümüz siyasetinde Ak Parti’nin öncülük ettiği ve muhafazakar insanların tabanını oluşturduğu siyasi partilerde, özellikle Osmanlı ve Osmanlıca hayranlığının da etkisiyle anlaşılması güç, eski (osmanlıca, arapç, farsça) kelimeler sıklıkla tercih ediliyor. Millet Kıraathanesi, Millet Bahçesi gibi isimler buna en güzel örnekler. Nu isimler yapılan eserin niteliğinin anlaşılmasını güçleştiriyor bence. Osmanlı ve Osmanlıca’ya hepinizden önce ben hayranlık duyarım ama şunu da bilmenizi isterim bu jargonla özellikle genç kesimlere ulaşmanız artık çok zor. Ben isimlere takılmam, niteliğe bakarım ama gözlemlediğim bir problem konusunda uyarıda bulunmak istedim. İsimlere takılmamayı CHP’liler de öğrenir bir gün inşallah..

Yorumlar 1
Yorumcu 04 Haziran 2022 21:23

Adam akılı köşe yazısı yazmayı bilen bir yazar da varmış bu sitede.

Yazarın Diğer Yazıları