Mehmet DUMAN

Karanlığa Gömdüklerimiz

Mehmet DUMAN

 

Vebali üzerinize olsun demekten kendimi alamıyorum. Zamanında çok söyledik, çok yazdık olmadı. Ağalar bildiğini okudu, siyaset dediğini yaptırdı, hikâyesi yıllarca sürdü, reklamları kazma küreklere kadar uzadı. Yıkılan alanı beton fabrikasına çevirenlere zamanın valisi neredeyse açılış düzenledi. Yazıklar olsun diyorum, bu şehri köreltip kasabaya çevirenlere, geleceği görmeyenlere, gününü gün edenlere yazıklar olsun. Karadeniz de denizi doldurup stadyum yapanlar, hava limanı, marina yapanlar adı Elazığ olunca makam araçlarından inme gerekliliği bile duymadan olmaz diyerek kestirip attılar. Bizim basiret yoksunu seçilmişlerimiz her söylenen söze el pençe baş sallayınca şehrin geldiği nokta kabak gibi ortada işte. Sıkıntı, Elazığ mı Elazığlılar mı yoksa Elazığ’ın seçip gönderdikleri mi kararı siz verin. Stadyumun yanından her geçtikçe inanın ah çekiyorum kendi kendime. Kim bu projeyi çizdi, kim tamam dedi, hangi gözle saha çalışması yapıldı diyerek şehrin nasıl bir karanlığa gömüldüğünü görüyorum. Gözünüze dizinize dursun sizin diyorum, hiç mi biriniz çıkıp bu proje çevre yoluna sıfır demediniz, bu alanı kültür parkla birleştirelim şehrin nefesine oksijen olsun demediniz. Kendi malınız gibi bakın yapılan bu esere, gövdesinden küçük alana zorla sığdırılmış bir yığın gibi durmuyor mu sizce. Menfaatiniz o kadar mı bu şehrin üstüne çıktı, iyi bakın bu dev kütleye nefes alacak yer kalmış mı orada. Alt köşesi caddeye taşmış geçecek yer yok. Otuz, kırk yıl sonrayı hiç mi düşünmediniz, zamanla genişlemesi gündeme gelebilecek Atatürk bulvarını da yok etmediniz mi şimdi. Neymiş efendim şehirden uzakta olmazmış stadyum, ya hu şehir mi kaldı sayenizde, yeni yapılan stadyumlara bir bakın hele hangisi gözümüze sokulacak gibi şehrin ortasına yapılmış, bu kadar mı perde indi gözlerinize, adama sormazlar mı şehir hastanesinin oralarda ne işi var diye. Üniversitenin Malatya yolu üzerinde bulunan alanı gündeme gelirken birleşmiş milletler gibi oluşan düşünceleriniz hep bir ağızdan olmaz orası derken, zamanı gelince ucuz hesaplar için konut alanı olacağını kim bile bilirdi ki. Oradaki araziye yapılacak kamp merkezleri, kapalı spor salonları, futbol sahaları, tenis kortları, atletizm pistleri, olimpik yüzme havuzları, antrenman tesisleri, jimnastik salonları, otel vs. bu şehrin Türkiye’ye en güzel hediyesi olmaz mıydı? İşte şehir işte eser, Elazığ’a zamanında yapılan fayton yollarının bu gün şehri nasıl kilitlediğini, hapis ettiğini görmeyen kör düşünceler geleneksel halde yoluna devam ediyor. Kafa NATO kafa, sen anlat sen dinle, onlar kendi bildiklerini okurlar sonuçta, şehrin her konuda sınıfta kaldığını söylediğimizde, bize verilen şu cevap bizim kimliğimiz olsa gerek. Neyi beğenmisiz baba, daha ne yapsınlar, bakın kocaman valilik binası yaptılar ya.

Yazarın Diğer Yazıları