Mehmet DUMAN

Gözlerin Işık Saçmıyor Senin 

Mehmet DUMAN

Dedikodu yapmayı toplum olarak seviyoruz. Devleti, hükümeti, futbolu, müziği, eğitimi, zamları, gideni, geleni herkese nasibi oranında gönderiyoruz ağzımızdan çıkanı sağa sola bakmadan. İnsanın tek başına yaptığı, yazdığı, konuştuğu dedikodu olmuyor da iki kişi bir araya gelince kıyamet o zaman kopuyor nedense. Bunun toplum içerisinde kısa ve net açıklaması ise, “iki kişinin bildiği sır, sır değildir” ya da “tam yerine denk deldi manzara koyduk” oluyor.

Haftanın dedikodularına fırsat vermek için aklıma takılanları ya da torbada büzemediklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum bu yazımda. Önce Çanakkale köprüsünün ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Açılış yapılırken köprünün geçiş ücretlerini açıklamak erken ve şaşırtıcı oldu galiba. Köprünün didiş geliş ücreti asgari ücretin yüzde onluk kısmına denk gelirken ödenen ücretin üzerine tüketilen yakıt miktarı da eklenince haklı serzenişlerin ardı arkası kesilmiyor.

Olmayana zaten sözümüz yok, bırakın onların Çanakkale’yi geçmesini, cep delik cepken delik olunca evden dışarıya çıkmaya bile cesaretleri kalmamış. Dedikodu yapanların, ülkemizde yaşanan buhrandan etkilenmeyenlerin, gününü gün edenlerin, ganimet peşinde koşanların ve neredeyse ayak öpenlerden oluştuğunu görmek şaşırtıyor bizi. Değerli dostlar hatırlarsınız, yaklaşık İki yıl önce şehircilik bakanı deprem konutlarını gezdiğinde gözleri devasa bir manzaraya takılıyor. Deprem sonrası yüzlerce kez şehrimize gelip giden, aylarca bu şehirde kalıp, vatandaşla birlikte yaşayan bakanımız nasıl olmuşta bu manzaradan mahrum bırakılmış belli değil. Durum böyle olunca, karşısında duran manzaranın özel ruhsat ve imar yapbozuyla yüksek katlardan oluşan bina için başlıyor saymaya, kimin burası, biz üç katın hesabını yaparken yirmi sekiz kat nasıl oluyor, yıkın burasını? Başlıyor dedikodular, sayın bakanım iyi hoş ta, vallahi bu şehirde herkes bakan olduktan sonra kişiye endeksli yapılar çok olur, senin de gücün yetmez bunu yıktırmaya.

Bak orduevi kavşağında vatandaşın balkonundan geçen akıl dışı köprüyü yıktırabildin mi? Ayrıca yıkın dediğin yerin Özel idarenin ganimet paylarıyla satılan eski mülkü olduğunu da kimse size fısıldamamış sanırım. Maliye bakanımız Nebati kızarmış yağ gibi başlıyor cızırdamaya. Sizi gidi sosyal medyacılar, nasılda stok yaptırdınız marketlere, nasılda fiyatları artırdınız, suçlu sizsiniz. Depolarımız dolu, sıkıntı yok. Un var, şeker var sadece helva yapacak usta yok diyor sanki muhterem zat.

Bak dedikodular başladı bile, sayın bakan stokçuluğu en başta benim dediğin tarım kredi kooperatiflerine ait marketler yaptı, önce onlar rafları boşalttı, depolarda vardıysa niye raflar bir türlü dolmadı, sen neyin kafasını yaşıyorsun? Yer sofranda sergilenen ete, şekere, benzine gelen zamdan haberin var mı senin? Senin gözlerin ışık saçmıyor artık. Kim demiş erkekler ağlamaz diye, bakın ben ağlıyorum işte, milletin derdi, sıkıntısı, acısı, yokluğu benim olduğu için ağlıyorum, ülkemin insanı bu sıkıntıları yaşamayı hak etmiyor diye ağlıyorum, sınıflar arasındaki fark açıldığı için ağlıyorum.

Birileri içinde üzülüyorum dostlarım. Gerçeği görmeyenlerin, küpünü kırılmaz sananların, harama helal diyenlerin, kendini yıkılmaz kale olarak görenlerin, yılanlara sarılanların sonlarına üzülüyorum. Doğru duvar yıkılmaz diyerek önümüze bakıyoruz. Biz dua ederken, Allah hayırla ıslah etsin diyerek el açıyoruz, gerisi size kalmış.
 

Yazarın Diğer Yazıları