Erol KARA

YANLIŞ TARAFLA İTTİFAK EDİP BELEDİYE BAŞKANINI KARALAMAYIN

Erol KARA

Mantık firar etmiş bu şehirde…

Yanlışı, yalanı, dedikoduyu iftirayı diline pelesenk etmiş bazı insanlar var bu şehirde.

Ama zırva te’vil götürmüyor…! Artık bu şehirde.

Siyasetçiler, bürokratlar, zırva dan bıkmış iftiradan bıkmış çalışamaz hale gelmiş bu şehirde.

Öyle ki, kendi gözündeki merteği görmeyip ahlak dersi verip, geçimini dedikodu ve iftira üzerine kuranlar var bu şehirde.

Tanzimat Edebiyatı'nın önemli şair ve düşünürlerinden olan Ziya Paşa,

Terkib-i bentinde, 

 

Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât.

Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde.

Diye seslenir bazı haylazlara...

 

Ziya Paşa Elazığ da yaşananları evvelden görüp özetlemiş sanki.(!)

 

Kendi gözündeki merteği görmeden herkese dürüst görünüp tehditle şantajla iş yaptırmaya çalışıp, ”Bak dediğimizi yapmazsan seni manşet yaparım. Seni sosyal medya da rezil ederim”  diyerek, haneleri sicili bozuklardan bahis etmiş sanki Ziya Paşa.(!)

Allah rahmet etsin.

 

Saadete gelecek olursak, şehirde gayrı meşru işlerini seçilmişlere ve bürokratlara yaptıramayanlar dedikodu, tehdit ve iftirayı meşru hale getirerek, bir dünya kurmaya çalışıyorlar.

Ama nafile.

Şimdinin yeni genç yerli ve Milli siyasetçileri, bürokratları kendinden emin oldukları için korkmuyor, ”Hodri Meydan,  kısasa kısas” diyor.

Lafın fazlası ziyan…

Biz,  gün incitme günü değil derken, bazı yeni yetme gazeteciler (!) kılıcı belinde sallayıp duruyor.

Yalan yanlış haberlerle şantaj montaj, tehdit dolu sözlerle Milletvekilleri ve Belediye başkanını karalayıp duruyor.

Ama,

Gün incitme günü değil. Gün hesaplaşma günü değil. Gün, isim vererek siyasi eleştiri yapma günü değil. Gün, çelişki arama günü değil desek de, birileri kaşınıp, kaşınıp duruyor.

Daha bir yıllı dolmayan Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları nı birileri karalayıp karalayıp duruyor.

Yakın tarihte şehir siyasetine ışık tutacak insanlardan biri olan Şerifoğulları, birilerinin nasırına öyle fena bastı ki, birilerinin yollunu öyle bir kesti ki, kuyruk acılarının sesi bize bile geliyor.

Ama

Eksikler olabilir biz gazeteci olsak ta, bizimde işimizi iyi yapma gibi bir mükellefiyetimiz yok mu?

Biz gazeteciler kendimizi tamir ederek erdemliliği daha fazla ön plana çıkararak, eksikler üzerinden aza tahammül ederek yaşamayı sürdürmemiz gerekmez mi?

Herkesi kendimize benzememek gibi bir niyetimiz varsa, bunu gözden geçirmemiz gerekmez mi?

Ülkemizin değerlerini bir bütün olarak görmemiz gerekmez mi?

Evet : Bizler sahip olduğumuz insan kaynağını iyi  görmeliyiz. Kardeşlik hukukunu yeniden hatırlamalıyız. Birbirimizi kırmak yerine Allah rızası için doğruyu bulmak adına şehrin ileri gelenlerine destek vermeliyiz. Birbirimize sevmek ve güvenmek zorundayız.

Çünkü, 2500 yıllık devlet geleneği içinde yapılan güzel işler,  bir müktesebat ortaya çıkarıyor.

Bakınız ; Şahin Şerifoğluları hakkında karamlar belgeli ve doğru olsa tamam der, görüşünü alır haberini yaparız. Lakin iftira günahların en büyüğü olduğunu unutanlar mahşeri unutmuş olacak ki, durmadan sallayıp duruyor.

Ama Allah var….

Daha çok genç gelecek vadediyor ve daha bir yıl olmadı.

Hani meşhur fıkradır: adamın biri  “kurban” mevzuunu anlatıyormuş: “çocuğu olmayan Hazreti Davut, Allah’a dua etmiş, ‘ya Rabbi bana bir kız çocuğu ver, onu sana kurban edeyim’ demiş. Dua gerçek olmuş. Davud, kızının adını Ayşe koymuş, gel zaman git zaman, çocuğun kurban edileceği zaman gelmiş, Hz. Davut kızı yatırmış, tam boğazını kesip kurban edecekken, Azrail, gökten bir keçiyle çıkagelmiş, ‘kızı bırak, al bu keçiyi kurban et’ demiş”! 

Dinleyenlerden biri dayanamamış:  “Ya hu ne kadar yalan söylüyorsun ne kadar yanlış konuşuyorsun anlattıklarının neresini düzelteyim; Hz. Davut değil Hz. İbrahim; kız değil erkek; Ayşe değil İsmail; Azrail değil Cebrail; keçi değil, koç” (!)

Yani özetle Belediye Başkanı hakkında yazılanların hemen hemen hepsi yanlış. Şerifoğulları nın kimsenin parasına pulluna ihtiyacı yok. Babasından kalan ve kendi kazandıklarını yedi sülalesi yese bitmez.

Geçmişin kanlı hesaplaşmasından yola çıkacak olursak kimse kimsenin yüzüne bakamaz bu şehirde. Dünyayı dünyalık için değil dünyadan hesaba çekileceğimizi bilerek yaşamalıyız.

Bakınız Şahin Şerifoğulları, şehirde kendini ZEUS zannedenlere karşı daha bir yıl olmadan Fuar alanı, kent meydanı ve SGK binasının yerini çözerek korkmadan bağıra bağıra, ”Alt yapıya gireceğiz” diyerek siyasi geleceğini riske atan genç bir siyasetçi.

Şahin Şerifoğulları, seçim döneminde vaat etiklerini hayata geçirirse ve sıkıntılı dönemi atlatırsa artık kimse onun mumunu söndüremez.

Çünkü o, mazlum İslam coğrafyasının lideri Recep Tayip Erdoğan nın yol arkadaşı kader arkadaşı.

Ezcümle: Düşmanlık bizi başkalarının oyuncağı yapar. Biz, taife giden Peygamber gibi olmalıyız. Birlik ve beraberlik için herkese ve herkesin konumuna saygılı olarak yaşamalıyız.

Çünkü bu ülke, bu şehir bizden hizmet bekliyor.

Selam ve Dua ile.

Yazarın Diğer Yazıları